• Hoşgeldin, Ziyaretçi
    Sitemizden yararlanabilmek için kayıt olmalısınız.

    Kullanıcı Adı
      


    Şifreniz
      





    Giriş Yap!

    Forumda Ara
    Git

    (Gelişmiş Arama)

    Forum İstatistikleri
    » Toplam Üyeler 13
    » Son Üye erhantigli
    » Toplam Konular 33
    » Toplam Yorumlar 33

    Detaylı İstatistikler

    Kimler Çevrimiçi
    Şu anda 157 aktif kullanıcı var.
    » (0 Üye - 156 Ziyaretçi)
    Bing

    Son Yazılanlar
    Ben Kimim
    Forum: Sohbet ve Tanışma
    Son Yorum: erhantigli
    13.02.2025Saat:18:44
    » Yorum 0
    » Okunma 95
    Gül masum değildir
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: erhantigli
    13.02.2025Saat:18:36
    » Yorum 0
    » Okunma 224
    MEB Öğrenci Kulüpleri Öğr...
    Forum: Kültür-Edebiyat Kulübü
    Son Yorum: tde_ogretmeni
    05.10.2024Saat:18:03
    » Yorum 0
    » Okunma 129
    MEB Sosyal Etkinlikler Yö...
    Forum: Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği
    Son Yorum: tde_ogretmeni
    05.10.2024Saat:17:57
    » Yorum 0
    » Okunma 142
    2024-2025 Kültür ve Edebi...
    Forum: Kültür-Edebiyat Kulübü
    Son Yorum: tde_ogretmeni
    05.10.2024Saat:17:54
    » Yorum 0
    » Okunma 212
    Adam Ve Kurt Köpeği - Ser...
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: Serdar Yıldırım
    22.06.2024Saat:13:24
    » Yorum 0
    » Okunma 910
    Keloğlan Don Kişot'a Karş...
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: Serdar Yıldırım
    22.06.2024Saat:13:23
    » Yorum 0
    » Okunma 422
    Keloğlan İle Pinokyo - Se...
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: Serdar Yıldırım
    22.06.2024Saat:13:21
    » Yorum 0
    » Okunma 360
    Çirkin Kedi - Serdar Yıld...
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: Serdar Yıldırım
    22.06.2024Saat:13:17
    » Yorum 0
    » Okunma 386
    Hikaye Yazarı Ömer Seyfet...
    Forum: Hayata Dair
    Son Yorum: Serdar Yıldırım
    22.06.2024Saat:13:16
    » Yorum 0
    » Okunma 323

     
      Ben Kimim
    Yazar: erhantigli - 13.02.2025Saat:18:44 - Forum: Sohbet ve Tanışma - Yorum Yok

    Emekli edebiyat öğretmeniyim. Yazı ve şiirlerim çeşitli edebiyat sanat ve mizah dergilerinde çıkmıştır
    22 kitabım yayınlandı
     ödüller aldım.
    Parolam: Dostluktur
    Dost bence kar yağdırmaz umduğumuz dağlara
    ilgi ve sevgisiyle döndürür benliğimizi
    yemyeşil bahçelere bağlara
    Heart

    Bu konuyu yazdır

    Heart Gül masum değildir
    Yazar: erhantigli - 13.02.2025Saat:18:36 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    Heart GÜL MASUM DEĞİLDİR
    Böyle masum duruşuna bakmaGÜL MASUM DEĞİLDİR

    Böyle masum duruşuna bakma
    Dikenini unutma sakın
    Aşkıyla kaç bülbül yandı küle döndü…
    Şairlere ilham perisi olmaktı sadece
    Kazandıkları tek ödül...
    Daha ne canlar yaktı bu
    Rengini döktüğü kanlardan alan
    Şarap dudaklı gül...

    Erhan Tığlı
    Dikenini unutma sakın
    Aşkıyla kaç bülbül yandı küle döndü…
    Şairlere ilham perisi olmaktı sadece
    Kazandıkları tek ödül...
    Daha ne canlar yaktı bu
    Rengini döktüğü kanlardan alan
    Şarap dudaklı gül...

    Erhan Tığlı


    GÜL MASUM DEĞİLDİR
    Böyle masum duruşuna bakma
    Dikenini unutma sakın
    Aşkıyla kaç bülbül yandı küle döndü…
    Şairlere ilham perisi olmaktı sadece
    Kazandıkları tek ödül...
    Daha ne canlar yaktı bu
    Rengini döktüğü kanlardan alan
    Şarap dudaklı gül...
    Erhan Tığlı

    Bu konuyu yazdır

      MEB Öğrenci Kulüpleri Öğretmen ve Yönetici Rehber Kitabı
    Yazar: tde_ogretmeni - 05.10.2024Saat:18:03 - Forum: Kültür-Edebiyat Kulübü - Yorum Yok

    İndir-> MEB Öğrenci Kulüpleri Öğretmen ve Yönetici Rehber Kitabı

    Bu konuyu yazdır

      MEB Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği - 2023
    Yazar: tde_ogretmeni - 05.10.2024Saat:17:57 - Forum: Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği - Yorum Yok

    MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM KURUMLARI
    SOSYAL ETKİNLİKLER YÖNETMELİĞİ
     
    BİRİNCİ BÖLÜM
    Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
    Amaç
    MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; her tür ve seviyedeki resmî ve özel (Değişik ibare:RG-1/9/2018-30522) örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında öğrenci ve kursiyerlerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmeye, yeni ilgi alanları oluşturmaya, millî, manevî, ahlaki, insanî ve kültürel değerleri kazandırmaya yönelik bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal (Ek ibare:RG-12/9/2019-30886) etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklerin usul ve esaslarını düzenlemektir.
    Kapsam
    MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; her tür ve seviyedeki resmî ve özel (Değişik ibare:RG-1/9/2018-30522) örgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarında; öğretim programlarının yanında bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti kapsamındaki sosyal (Ek ibare:RG-12/9/2019-30886) etkinlikler ile kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitim kurumlarında yapılacak sosyal etkinliklere ait usul ve esasları kapsar.
    Dayanak
    MADDE 3 – (Değişik:RG-1/9/2018-30522)
    (1) Bu Yönetmelik, 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine dayanılarak hazırlanmıştır.
    Tanımlar
    MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;
    a) Bakanlık: Millî Eğitim Bakanlığını,
    b) Danışman öğretmen: Sosyal etkinliklerde rehberlik, danışmanlık ve gözetim görevini yürütmekle görevlendirilen öğretmeni veya öğretmenleri,
    c) Eğitim kurumu: Her tür ve seviyedeki resmî ve özel örgün (Ek ibare:RG-1/9/2018-30522) ve hayat boyu öğrenme (Mülga ibare:RG-1/9/2018-30522) (...) okul ve kurumu,
    ç) Eğitim kurumu müdürü: Her tür ve seviyedeki resmî ve özel (Değişik ibare:RG-1/9/2018-30522) örgün ve hayat boyu öğrenme kurumu müdürünü,
    d) Gönüllü: Tamamıyla kendi isteği doğrultusunda, dayanışma ve yardımlaşma amacıyla (Değişik ibare:RG-1/9/2018-30522) çıkar gözetmeksizin hiçbir maddi beklentisi olmadan sadece topluma faydalı olmak arzusuyla fiziksel gücünü, zamanını, bilgi birikimini, yeteneğini ve deneyimini kullanarak öğrenci kulübü ve toplum hizmeti çalışmalarına katkı sağlayan veli, (Mülga ibare:RG-1/9/2018-30522) (...) üniversite, kurum ve kuruluşları,
    e) Kulüp temsilcisi: Öğrenci kulübü çalışmalarını danışman öğretmen ile birlikte yürütmek üzere üye öğrencilerin aralarından seçtiği öğrenciyi,
    f) Öğrenci kulübü: Öğrencilerin öğrenimleri boyunca bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda eğitim kurumu içi ve dışı etkinliklerde bulunmalarını sağlamak amacıyla oluşturulan grubu,
    g) (Değişik:RG-15/10/2020-31275) Sosyal etkinlik: Öğretim programlarının yanında internet üzerinden uzaktan erişim yoluyla veya belirli bir yerde yapılan bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda öğrenci kulübü ve toplum hizmeti çalışmaları ile bu kapsamdaki diğer etkinlikleri,
    ğ) Sosyal Etkinlik Modülü: Sosyal etkinlikler kapsamında öğrencilerin seçtiği/seçildiği öğrenci kulübünün, katıldığı toplum hizmetlerinin, yaptığı çalışmaların ve bunlara ilişkin verilen belgelerin işlendiği e-Okul sistemi içinde yer alan modülü,
    h) Sosyal etkinlik dosyası: Öğrencinin katılmış olduğu sosyal etkinliklere ait bilgi ve belgelerin tutulduğu dosya,
    ı) Sosyal etkinlikler kurulu: Sosyal etkinlikleri planlamak ve yürütülmesini koordine etmek amacıyla oluşturulan kurulu,
    i) Toplum hizmeti: Öğrencilerin seviyelerine uygun olarak toplumsal sorunların çözümüne katkı sağlamak amacıyla afet ve acil durum, çevre, eğitim, spor, kültür ve turizm, sağlık ve sosyal hizmetler alanlarında gerçekleştirecekleri çalışmaları,
    j) (Ek:RG-12/9/2019-30886) e-Portfolyo: Öğrencilerin ilgi, yetenek ve becerilerinin gelişimsel olarak izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönlendirilmesi amacıyla okul içi ve okul dışındaki çalışmalar ile eğitim içerikli diğer faaliyetlere ilişkin belgelerin işlendiği elektronik ortamda tutulan dosyayı,
    k) (Ek:RG-15/10/2020-31275) Kişisel veri: Kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi,
    l) (Ek:RG-15/10/2020-31275) Kişisel verilerin işlenmesi: Kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlemi,
    ifade eder.
    İKİNCİ BÖLÜM
    (Değişik bölüm başlığı:RG-15/10/2020-31275)
    İlkeler, Kişisel Verilerin Korunması, Sosyal Etkinlikler Kurulu ve Görevleri
    İlkeler
    MADDE 5 – (1) Eğitim kurumlarında yürütülecek tüm sosyal etkinlikler 1739 sayılı Kanunda yer alan Türk millî eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine uygun olarak düzenlenir.
    (2) Sosyal etkinlik çalışmalarında; öğrencilerin gelişim seviyeleri, ilgi, istek, ihtiyaç ve yetenekleri göz önünde bulundurulur.
    (3) Sosyal etkinlik çalışmaları, öncelikle ders saatleri dışında uygulanır. Bu çalışmalar zorunlu hâllerde ders saatleri içinde de uygulanabilir.
    (4) Sosyal etkinlik çalışmaları, öğrenci kulübü ve toplum hizmeti çalışmaları kapsamında yürütülür.
    (5) Her öğrenci, en az bir sanat veya spor dalında beceri kazanacak şekilde uygun bir öğrenci kulübü ile ilişkilendirilir ve bu kulübün çalışmalarına katılır.
    (6) Sosyal etkinlikler kapsamında yürütülen bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı gençlik merkezlerinden de yararlanılır.
    (7) Sosyal etkinlik çalışmalarının planlanmasında eğitim kurumu bölgesinde bulunan gençlere yönelik faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılabilir.
    (8) Sosyal etkinliklerle ilgili gelir-gider iş ve işlemleri okul aile birliği tarafından yürütülür.
    Kişisel verilerin korunması
    MADDE 5/A – (Ek:RG-15/10/2020-31275)
    (1) Bu Yönetmelik kapsamında yürütülen kişisel veri işleme faaliyetlerinde, 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile bu Kanuna dayanılarak çıkarılan ilgili mevzuatta yer alan usul ve esaslara uyulması zorunludur.
    (2) Bu Yönetmelik kapsamında eğitim kurumlarında yürütülecek her türlü faaliyetler kapsamında okula yeni başlayan öğrenciler için ilk bir ay içinde ve okulda kaldıkları süreyle sınırlı olmak üzere bir defaya mahsus olarak kişisel verilerin işlenmesi ve korunması çerçevesinde öğrenci velisi aydınlatılır ve açık rıza onayı alınır.
    Sosyal etkinlikler kurulu ve görevleri
    MADDE 6 – (1) Sosyal etkinlikler kurulu, eğitim kurumu müdürünün veya görevlendireceği bir müdür yardımcısının başkanlığında, öğretmenler kurulunda danışman öğretmen olarak belirlenen öğretmenler arasından eğitim kurumu müdürünün belirlediği üç öğretmen, öğrenci kulübü temsilcilerinin kendi aralarından seçecekleri iki öğrenci ile okul-aile birliğince belirlenen bir veliden oluşur. Birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılan eğitim kurumlarında, bu etkinlikler mevcut öğretmen/öğretmenlerle eğitim kurumunun imkânları dâhilinde yürütülür.
    (2) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Kurul, eğitim kurumunda bir eğitim ve öğretim yılı içerisinde yapılacak sosyal etkinliklerle ilgili iş ve işlemleri eylül ayından itibaren planlar ve yürütür.
    (3) Kurul, eylül ayında yapılmış olan planlamaya ek olarak eğitim ve öğretim yılı içerisinde değişen ve gelişen şartlara, oluşan istek ve ihtiyaçlara göre sosyal etkinliklerle ilgili yeni planlamalar yapabilir ve kararlar alabilir.
    (4) Sosyal etkinlikler kurulunun etkinliklerle ilgili planlama ve kararları, eğitim kurumu müdürünün onayından sonra yürürlüğe girer.
    (5) Kurul, sene başı öğretmenler kurulunda belirlenen anılacak ya da kutlanacak belirli gün ve haftaların öğrenci kulüplerine dağılımını, hangilerinin sınıf içi, sınıflar arası, eğitim kurumu düzeyinde ya da eğitim kurumu dışında gerçekleştirileceğine yönelik planlanmayı yapar ve eğitim kurumu müdürünün onayına sunar.
    (6) Kurul, sosyal etkinliklerin verimli bir şekilde yürütülmesi için danışman öğretmenler, öğretmenler, öğrenciler, gönüllü veliler ve diğer ilgililerle iş birliği yapar.
    (7) Kurulun sekretarya işleri eğitim kurumu müdürlüğünce yürütülür.
    (8) Kurul tarafından yapılan iş ve işlemler, öğretmenler kurulu toplantılarında değerlendirilir.
    (9) Kurul, sosyal etkinlik başarı belgesi verilecek öğrencileri belirler, buna ilişkin listeyi eğitim kurumu müdürünün onayına sunar.

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    Sosyal Etkinlikler
    Sosyal etkinliklerin alanı
    MADDE 7 – (1) (Değişik:RG-15/10/2020-31275) Eğitim kurumlarında öğrencilerde özgüven ve sorumluluk duygusu geliştirmek, öğrencileri şiddet ve zararlı alışkanlıklardan korumak, öğrencilere yeni ilgi alanları ve beceriler kazandırmak, öğrencilerin yeteneklerini sergilemesine imkân vermek, millî, manevi ve kültürel değerleri yaşatmak, yaygınlaştırmak ve bu değerlerin yeni nesillere aktarımını sağlamak, öğrencilerde gönüllülük bilincini özendirmek, engellilik, yaşlılık, insan ve çocuk hakları ile ilgili konularda farkındalık oluşturmak amacıyla bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanlarda sosyal etkinlik çalışmaları yapılır.
    (2) Öğrenci kulübü ve toplum hizmeti çalışmaları kapsamında; yarışma, tören, mezuniyet günü, tanıtım günü, anma günü, yayın, müzik, halk oyunu, tiyatro, kampanya, ziyaret, gösteri, şenlik, şiir dinletisi, turnuva, konferans, panel, sempozyum, imza günü, fuar, sergi, kermes, gezi, proje hazırlama ve benzeri etkinlikler ile okul içi izcilik ve gençlik kampları faaliyetleri ile sportif yarışmalar yapılabilir.
    (3) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Çalışmalara katılan öğrencilere Sosyal Etkinlik Katılım Belgesi (EK-1), çalışmalarda üstün gayret gösteren öğrencilere Sosyal Etkinlik Başarı Belgesi (EK-2), katkı sağlayan öğretmen, veli, üniversite, kurum ve kuruluşlara ise eğitim kurumu müdürü tarafından Sosyal Etkinlik Teşekkür Belgesi (EK-3) verilir. Sosyal Etkinlik Başarı Belgesi alan öğrenciler, okul-aile birliği imkânları ölçüsünde ayrıca ödüllendirilebilir.
    (4) Halk eğitim merkezleri, meslekî eğitim merkezleri ile açık öğretim okullarında bu etkinlikler isteğe bağlı olarak düzenlenebilir.
    (5) Açık öğretim okullarında öğrenim gören öğrencilerden ortaokul seviyesinde olanlar 15 yaşını, ortaöğretim seviyesinde olanlar 18 yaşını tamamlamamış olmak kaydıyla aynı düzeydeki istediği bir örgün eğitim kurumunda, yüz yüze eğitim alanlar ise bu eğitimi aldıkları eğitim kurumlarında isteğe bağlı olarak sosyal etkinliklere katılabilirler. Eğitim kurumlarında, sosyal etkinlikler kapsamında oluşturulan her bir kulüp için en fazla iki kontenjan kullanılır. Sosyal etkinliklere katılanların, olumsuz bir fiil ve davranışı sosyal etkinlikler kurulunca tespit edilmesi ve buna ilişkin düzenlenecek rapora bağlı olarak eğitim kurumu müdürlüğünce bu öğrencinin sosyal etkinliklere katılımı iptal edilir.
    (6) Sosyal etkinlik çalışmalarında görev alacaklardan sertifika sahibi olanlara öncelik verilir.
    (7) (Ek:RG-1/9/2018-30522) Bu Yönetmelikte ifade edilen e-Okul Sistemi Sosyal Etkinlik Modülünün kullanımına yönelik usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönerge ve/veya kılavuz ile belirlenir.
    (8) (Ek:RG-12/9/2019-30886) Yetenekli öğrencilerden isteyenlerin antrenmanlara katılımları ve eğitimleri için il/ilçe millî eğitim müdürlükleri ile mahalle spor kulüpleri arasında yapılacak protokol hükümleri çerçevesinde izinli sayılmaları sağlanır. Öğrencilerin aldığı belgeler e-portfolyo kapsamında e-Okul Sistemi Sosyal Etkinlik Modülüne işlenir.
    (9) (Ek:RG-12/9/2019-30886) Eğitim ve öğretimin daha etkili ve verimli olması için; doğal, tarihî ve kültürel mekânlar ile bilim merkezleri, sanat merkezleri, teknopark ve müzeler gibi okul dışı öğrenme ortamları, ders programlarında yer alan kazanımlar doğrultusunda etkin olarak kullanılır.
    Öğrenci kulübü ve çalışma esasları
    MADDE 8 – (1) Eğitim kurumlarında, Öğrenci Kulüpleri Çizelgesindeki (EK-4) öğrenci kulüplerinden gerekli görülenlerle çevrenin ekonomik, sosyal, kültürel ve coğrafi özellikleri ve öğrencilerin istekleri de dikkate alınarak eğitim kurumunun türü, (Ek ibare:RG-12/9/2019-30886) meslek alanlarının özellikleri, imkân ve şartları ölçüsünde öğretmenler kurulu kararıyla farklı öğrenci kulüpleri de kurulabilir.
    (2) Öğrenci kulübüyle ilgili sosyal etkinliklerin planlanması ve yürütülmesi, danışman öğretmenin gözetim ve sorumluluğunda öğrencilerce gerçekleştirilir.
    (3) Öğrenci kulüplerinin amaçları, çalışma esasları ve tanıtımına yönelik açıklamalar, eğitim kurumu yönetimi, sosyal etkinlikler kurulu, danışman öğretmenler ve sınıf/şube rehber öğretmenlerince yapılır.
    (4) Her öğrencinin en az bir kulübe üye olması zorunludur.
    (5) Öğrencinin seçtiği kulüp, yaptığı çalışmalar ve belgeleri, e-Okul sisteminde yer alan Sosyal Etkinlik Modülüne işlenir.
    (6) Kulüp çalışmalarıyla ilgili giderler; okul-aile birliği, gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlarca yapılan aynî ve nakdî bağış yoluyla karşılanabilir.
    (7) Öğrencinin kulüp üyeliği, kulübe seçildiği öğretim yılıyla sınırlıdır.
    Toplum hizmeti çalışmaları ve esasları
    MADDE 9 – (1) Öğrencilerin; kendilerine, ailelerine ve topluma karşı saygılı, çevreye ve toplumsal sorunlara duyarlı, sorun çözen, resmî ve özel kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde çalışma becerileri gelişmiş bireyler olarak yetişmeleri amacıyla gönüllü toplum hizmeti çalışmaları yürütülür.
    (2) Toplum hizmeti çalışmaları, gönüllülük esasına bağlı olarak Sosyal Etkinlikler Kurulunda alınan kararlar uyarınca danışman öğretmenin gözetim ve sorumluluğunda planlanır. Bu çalışmalar öğrenci kulüpleri, gönüllü öğrenci grupları, öğretmenler, veli ve ilgili diğer (Mülga ibare:RG-1/9/2018-30522) (...) kurum ve kuruluşların katılımıyla yapılır.
    (3) Toplum hizmeti çalışmalarına katılan öğrenciler ve aldıkları belgeler e-Okul sisteminde yer alan Sosyal Etkinlik Modülüne işlenir.
    (4) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Toplum hizmeti çalışmalarıyla ilgili giderler, okul-aile birliği gelirleri ile yapılan diğer aynî ve nakdî bağışlar yoluyla karşılanabilir.
    (5) Yapılacak toplum hizmeti çalışmaları, ilgili paydaşların görüşleri alınarak Sosyal Etkinlikler Kurulu tarafından belirlenir.
    Geziler
    MADDE 10 – (1) Öğrencilerin bilgi, görgü ve yeteneklerini geliştirmek, toplumsal kurallara uyumlarını ve bir arada yaşama kültürü edinmelerini sağlamak, sosyal iletişim becerilerini geliştirmek, tarihi ve kültürel gezilerle öğrencilerde medeniyet tasavvuru oluşturmak amacıyla yurt içi ve yurt dışı geziler düzenlenebilir.
    (2) Gezilerde aşağıdaki hususlara uyulur:
    a) Sınıf veya şube rehber öğretmenleri, ders öğretmenleri veya danışman öğretmenlerce yapılması kararlaştırılan geziye ilişkin Veli İzin Belgesi (EK-5) gezi öncesi görevli ve sorumlu öğretmenler tarafından alınır ve gezi dosyasına konur.
    b) Eğitim kurumu gezilerinde; 1 kafile başkanı ve 40 öğrenciye kadar en az 1, en fazla 2 öğretmen görevlendirilir. Sorumlu öğretmen sayısı, özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için 10 öğrenciye kadar en az 2, okul öncesi eğitim kurumlarında her grup için en az 1 öğretmen olacak şekilde belirlenir. Ancak öğretim programının gerektirdiği veya öğretim programına dayalı protokol ya da proje kapsamında yapılan sosyal etkinliklere katılacak ilgili öğretmen sayısı ihtiyaca göre artırılabilir. İmkânlar ölçüsünde sosyal etkinlikler kurulunca uygun bulunan velilerin de geziye katılımı sağlanır. İl dışı ve yurt dışı gezilerde, okul öncesi çocukların velisi ile birlikte götürülmesi zorunludur. (Değişik cümle:RG-1/9/2018-30522) Eğitim kurumu yönetimince şehit ve gazi çocuğu olan öğrenciler ile ekonomik durumları yetersiz görülen öğrencilerin gezi giderleri, okul-aile birliği ile gönüllü veli, kurum ve kuruluşlarca karşılanabilir.
    c) Öğretim programları kapsamında yapılacak gezilerin ders saatleri içinde yapılmasına, diğer gezilerin ise dersleri aksatmayacak şekilde hafta sonu veya resmî tatil günlerinde düzenlenmesine özen gösterilir.
    ç) Gezilerin belirlenen süreleri aşması durumunda, eğitim kurumu yönetiminin bilgisi dâhilinde gerekli önlemler alınarak gezilerden dolayı yapılamayan dersler takip eden derslerde yoğunlaştırılmış olarak tamamlanır.
    d) İl içi ve il dışı gezilerde öğrencilerin kaza sigorta işlemleri, geziye gidilecek araçların seçilmesi ve diğer konularda, Okul Gezileri Çerçeve Sözleşmesinde (EK-6) belirtilen hükümlere uyulur.
    e) Eğitim kurumu yönetimi; gezinin sağlıklı ve güvenli bir şekilde yapılmasına ilişkin her türlü tedbiri alır, gezi dosyasında yer alan tüm belgeleri inceler ve uygunluğunu değerlendirir.
    (3) Geziler, sigorta ve yolcu güvenliği sağlanmış kara, hava, deniz ve demiryolu ulaşım araçları ile düzenlenir. Gerektiğinde sigorta ve yolcu güvenliği sağlanmış kamu araçlarından da yararlanılabilir. Kamu araçları için Okul Gezileri Çerçeve Sözleşmesinin (EK-6) 11 inci maddesinin birinci fıkrasının © bendinde belirtilen belgeler aranmaz. (Ek cümle:RG-12/9/2019-30886) Ancak gezi yapılacak araçların karayolu taşımacılık mevzuatına uygun olması gerekir.
    Yarışmalar
    MADDE 11 – (1) Sosyal etkinlikler ve diğer ders faaliyetleri kapsamında öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre kendilerini geliştirmelerine, millî ve manevî değerleri benimsemelerine, mesleğe ve geleceğe hazırlanmalarına, kendilerine güven duyabilmelerine, dili etkili kullanma becerilerinin gelişmesine, bilimsel düşünce ve inceleme alışkanlığı kazanabilmelerine imkân sağlamak, sosyal ilişkilerde anlayışlı ve saygılı olma bilinci geliştirmek amacıyla çeşitli müsabaka ve yarışmalar düzenlenebilir.
    (2) Eğitim kurumu ve sınıf içi yarışmalar ile ilgili esaslar ve yarışma konuları, eğitim kurumu müdürünün başkanlığında ilgili kulüp danışman öğretmenlerinin de katılacağı sosyal etkinlikler kurulunca; okullar arası yarışma konuları ile yarışma esasları ise il/ilçe millî eğitim müdürlüklerince oluşturulan komisyonca belirlenir. Okullar arası yarışmalar, il/ilçe millî eğitim müdürlüklerinin bilgisi ve izni dışında düzenlenemez.
    (3) Zorunlu durumlarda temsil, yarışma ve benzeri etkinliklerde; en fazla 3 öğrenci için, sürücü ile birlikte bir öğretmenin rehberlik etmesi kaydıyla eğitim kurumunun yönetici ve öğretmenleri veya katılımcı öğrenci velilerinin adına kayıtlı 10 yaşından büyük olmayan, zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası bulunan özel araçlarla il sınırları içinde velinin yazılı izniyle taşıma yapılabilir. Buna ilişkin belgeler ilgili dosyada bulundurulur.
    (4) Eğitim kurumları arası yurt içi ve yurt dışı, oyun yolu ile beden eğitimi etkinlikleri ve spor yarışmaları, bunların planlanması, düzenlenmesi, yürütülmesi, yarışmalara ait araç gereç ve benzeri ihtiyaçların sağlanması 5/11/2013 tarihli ve 28812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Okul Spor Faaliyetleri Yönetmeliğine göre yürütülür.
    (5) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Ulusal düzeyde bilimsel, sosyal, kültürel, sanatsal, sportif ve benzeri yarışmalar, Bakanlığımız ile kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında düzenlenmiş olan protokollere uygun veya Bakanlıkça verilen izne bağlı olarak gerçekleştirilir.
    (6) Uluslararası yarışmalarda; eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden uluslararası bilim, kültür, güzel sanatlar, spor, halk oyunları ve beceri yarışmalarında bireysel veya ekip hâlinde derece alanlar ile bunların yetiştirilmesine katkı sağlayan personel ve eğitim kurumlarının ödüllendirilmesiyle ilgili iş ve işlemler, Ekim 2016 tarihli ve 2709 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Uluslararası Yarışmalarda Derece Alan Öğrencilerin Ödüllendirilmesine Dair Yönerge esaslarına göre yürütülür.
    Yayınlar
    MADDE 12 – (1) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Eğitim kurumlarında, Türk millî eğitiminin genel ve özel amaçlarına uygun, sosyal etkinlik çalışmalarını tanıtıcı nitelikte, belirli gün ve haftalara yönelik faaliyetlere katılımda bulunmuş olan öğrencilerin performanslarını veya ürünlerini içeren duyuru, dergi, gazete, duvar gazetesi, broşür, afiş, yıllık ve benzeri yayınlar çıkarılabilir ve kurumun resmî internet sayfasında yayımlanabilir.
    (2) Bu amaçla;
    a) Müdürün veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında, iki öğretmen, ilgili sosyal etkinlikler öğrenci kulübü danışman öğretmeni ve temsilci öğrenciden Eser İnceleme ve Seçme Kurulu oluşturulur.
    b) Eser İnceleme ve Seçme Kurulu, birinci fıkrada sözü edilen yayınlardan, bu yayınların içeriğinden, incelenmesi ve seçiminden sorumludur.
    c) Eğitim kurumlarında bir ders yılında çıkarılacak yayınlar ve bunların sayısı sosyal etkinlikler kurulunca belirlenir ve eğitim kurumu müdürünün onayına sunulur.
    ç) Eser İnceleme ve Seçme Kurulunun yapmış olduğu inceleme, değerlendirme ve seçme işlemlerine ilişkin belgeler, yayımlanan eserlerin birer örneği ile duvar gazetelerinin kaldırılan nüshaları ilgili dosyasında 2 yıl süreyle saklanır.
    (3) Yayınlar için gerekli kaynak, okul-aile birliği veya diğer gönüllü kişi, kurum ve kuruluşlarca yapılan aynî ve nakdî bağış yoluyla sağlanabilir.
    (4) Birinci fıkrada sözü edilen süreli yayınlar, 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu ve ilgili mevzuata uygun olarak çıkarılır. Eğitim kurumu adına yayının sahibi, eğitim kurumu müdürüdür.
    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
    Sosyal Etkinlikler ile İlgili İzin ve Görevler
    Katılım ve düzenlemeye ilişkin izin işlemleri
    MADDE 13 – (1) Eğitim kurumu/ ilçe /il sınırları içinde (Ek ibare:RG-12/9/2019-30886) eğitim kurumunca gerçekleştirilecek sosyal etkinliklere eğitim kurumu müdürlüğünce, il sınırları dışında gerçekleştirilecek etkinliklere mülkî idare amirince, yurt dışında gerçekleştirilecek etkinliklere valilikçe izin verilir. Ancak ilçe dışında yapılacak etkinliklerde eğitim kurumu müdürlüğü en az üç gün önceden resmî yazıyla il/ilçe millî eğitim müdürlüğünü bilgilendirir.
    (2) Eğitim kurumunda düzenlenecek sosyal etkinlikler için eğitim kurumu müdürlüğünce, ilçe düzeyinde düzenlenecek sosyal etkinlikler için ilçe millî eğitim müdürlüğünce, il düzeyinde düzenlenecek sosyal etkinlikler için il millî eğitim müdürlüğünce, birden fazla ilin katılımı ile düzenlenecek etkinlikler ile uluslararası etkinlikler için ise Bakanlıkça (Ek ibare:RG-12/9/2019-30886) ilgili mevzuatına göre izin verilir.
    Müdürün görevleri
    MADDE 14 – (1) Müdür, sosyal etkinliklerin ilgili mevzuata uygun olarak eylül ayında planlanmasından ve verimli olarak eğitim ve öğretim yılı içinde yürütülmesinden sorumludur.
    (2) Bu kapsamda müdür;
    a) Gerçekleştirilecek sosyal etkinlikler dosyasında yer alan tüm belgeleri inceler, uygunluğunu değerlendirir ve onaylar.
    b) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Sosyal etkinlikler kurulunca eğitim kurumunda bir eğitim ve öğretim yılı süresince uygulanmak üzere eylül ayında hazırlanan Eğitim Kurumu Sosyal Etkinlikler Yıllık Çalışma Planı (EK-7/a) ile değişen ve gelişen şartlara, oluşan istek ve ihtiyaçlara göre sosyal etkinliklerle ilgili sonradan yapılan ek planlamaları onaylar.
    c) Sosyal etkinlikler kapsamında yapılan çalışmalara ilişkin düzenlenen Sosyal Etkinlik Katılım Belgesi, Sosyal Etkinlik Başarı Belgesi ve Sosyal Etkinlik Teşekkür Belgelerini imzalar.
    ç) Öğrenci kulübü ve toplum hizmeti ile ilgili örnek etkinlik çalışmalarını; eğitim kurumu panosu, gazete ve dergilerinde, gerektiğinde ilgili birimlerin resmî internet sayfalarında yayımlatabilir.
     
    Sınıf veya şube rehber öğretmenin görevleri
    MADDE 15 – (1) Sınıf veya şube rehber öğretmenin görevleri şunlardır:
    a) Öğretmenler kurulunca belirlenen öğrenci kulüplerinin amaçları ve çalışmaları hakkında öğrencileri bilgilendirmek.
    b) Öğrenci kulüplerine katılacak öğrencileri ilgi ve isteklerine göre belirlemek.
    c) Belirlenen öğrencileri e-Okul sisteminde yer alan Sosyal Etkinlik Modülüne işlemek.
    ç) (Değişik:RG-1/9/2018-30522) Öğrencilerin okul dışı etkinlikleri, kendi sınıf/şubesi ile birlikte yürüttüğü toplum hizmeti çalışmaları ve buna ilişkin belgeleri e-Okul Sistemi Sosyal Etkinlik Modülüne işlemek.
    Danışman öğretmenin görevleri
    MADDE 16 – (1) Danışman öğretmenin görevleri şunlardır:
    a) Kulüp ve toplum hizmetine katılan öğrenci listesini, sosyal etkinlikler kuruluna vermek.
    b) Kulübe seçilen öğrencileri kulübün amaçları ve çalışmaları hakkında bilgilendirmek.
    c) Çalışmalarda öğrencileri yenilikçi ve özgün fikirler üretmeye teşvik etmek.
    ç) Çalışmaların yürütülmesini, gözetim ve rehberliğini sağlamak.
    d) Eğitim kurumu dışından sağlanacak desteklerle ilgili olarak sosyal etkinlikler kurulunu bilgilendirmek ve buna ilişkin bilgi ve belgeleri eğitim kurumu müdürünün onayına sunmak.
    e) Öğrenci sosyal etkinliklerini ve buna ilişkin öğrencilere verilen belgeleri, e-Okul sisteminde yer alan Sosyal Etkinlik Modülüne işlemek.
    f) Kulüp çalışmaları ile ilgili yazışmaları koordine etmek.
    g) Öğrencilerle birlikte sosyal etkinlikler kurulunca yapılan planlamaları ve alınan kararları da dikkate alarak Öğrenci Kulübü Sosyal Etkinlik Yıllık Çalışma Planının (EK-7/b) hazırlanmasını sağlamak ve bu planı eğitim kurumu müdürünün onayına sunmak.
    ğ) Öğrencilerin sosyal etkinliklere katılmaları için Veli İzin Belgesinin alınmasını sağlamak.
    Öğrenci kulübü temsilcisinin görevleri
    MADDE 17 – (1) Öğrenci kulübü temsilcisi;
    a) Yapılacak faaliyetlerle ilgili görev dağılımını danışman öğretmene bildirir.
    b) Kulüp çalışmalarıyla ilgili yazışmaları yapar, karar defterini tutar ve kulüp kapsamında yapılan çalışmalarla ilgili dokümanların dosyalanmasını sağlar.
    c) 12 nci maddenin birinci fıkrası kapsamında kulübüyle ilgili yayınlar çıkarılması durumunda Eser İnceleme ve Seçme Kurulu üyeliğini yürütür.
    (2) Özel eğitim okulları ile anaokullarında birinci fıkrada sayılan görevler, danışman öğretmenlerce yapılır.
    (3) İlkokullarda bu görevler, danışman öğretmen rehberliğinde yapılır.
    BEŞİNCİ BÖLÜM
    Belirli Gün ve Haftalar ile Bayrak Töreni
    Belirli gün ve haftalar
    MADDE 18 – (1) Belirli gün ve haftaların anma ya da kutlanmasında aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulur:
    a) Eğitim kurumunun türü ve özelliğine göre anılacak ya da kutlanacak belirli gün ve haftalar, EK-8’de yer alan belirli gün ve haftalar arasından sene başı öğretmenler kurulunda belirlenir. Bu belirlemede, belirli gün ve haftaların eğitim kurumunun türü ve özelliği, eğitim kurumunda uygulanan öğretim programları, okutulan derslerle olan doğrudan veya dolaylı bağlantısı ile zümrelerin talepleri dikkate alınır.
    b) Sene başı öğretmenler kurulunda belirlenen belirli gün ve haftaların; sınıf içi, sınıflar arası, eğitim kurumu düzeyinde ya da eğitim kurumu dışında gerçekleştirilmesine yönelik planlanması ile öğrenci kulüplerine dağılımı sosyal etkinlikler kurulunca yapılır. Ayrıca anma ve kutlama etkinlikleri, sorumlu kulüp öğrencileri tarafından yapılabileceği gibi sorumlu kulübün rehberliğinde aynı veya farklı sınıf veya kulüplere üye öğrencilerce de gerçekleştirilebilir.
    (2) (Ek:RG-1/9/2018-30522) Okullarda kutlanacak ulusal ve resmî bayramlar ile mahalli kurtuluş günleri;
    a) 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.
    b) 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
    c) 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı.
    ç) 30 Ağustos Zafer Bayramı.
    d) Mahalli Kurtuluş Günleri.
    (3) (Ek:RG-1/9/2018-30522) Ulusal ve resmî bayramlar ile mahallî kurtuluş günlerinin kutlanmasında 5/5/2012 tarihli ve 28283 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal ve Resmî Bayramlar ile Mahalli Kurtuluş Günleri, Atatürk Günleri ve Tarihi Günlerde Yapılacak Tören ve Kutlamalar Yönetmeliği hükümlerine uyulur.  
    (4) (Ek:RG-1/9/2018-30522) Eğitim kurumları, ulusal ve resmî bayramlar ile mahalli kurtuluş günlerinin kutlanması ile ilgili okul içi ve okul dışı etkinliklere katılırlar. Ayrıca öğretmen ve öğrenciler bu kapsamda kendilerine verilen görevleri yaparlar.
    Bayrak töreni
    MADDE 19 – (1) Bayrak töreni, Türk Bayrağı ve İstiklâl Marşı’nın anlam ve önemine yaraşır şekilde düzenlenir. Törende Türk Bayrağı ve İstiklâl Marşı’na olan sevgi ve saygıyı güçlendirmek amaçlanır ve gerekli her türlü önlem alınır.
    (2) Bayrak töreni; hafta başında ve sonunda, resmî tatil, millî bayram, genel tatil başlangıcında ve sonunda yapılır.
    (3) Eğitim kurumunda bayrak direği bulunur. Bayrak, törenden önce indirilir ve törenle göndere çekilir.
    (4) Bayrak töreninde yapılan konuşmalar, İstiklâl Marşı’nın söylenmesinden önce bitirilir.
    (5) İstiklâl Marşı’nın ilk iki kıtası, törene katılanlar tarafından birlikte, bestesine uygun olarak yüksek sesle söylenir.
    (6) Törenlerin yürütülmesinden eğitim kurumu müdürü sorumludur.
    (7) (Ek:RG-12/9/2019-30886) Bayrak törenlerinin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönerge ile belirlenir.
    ALTINCI BÖLÜM
    Çeşitli Hükümler
    Tutulacak defter ve dosyalar
    MADDE 20 – (1) Sosyal etkinlikler dosyası içerisinde; toplum hizmeti çalışmaları, ilgili kararlar ve tutanaklar ile birlikte öğrenci kulüplerinin toplantı karar defteri, evrak dosyası ve toplantı tutanakları bulunur.
    Yönetmelikte yer almayan hükümler
    MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelikte yer almayan hususlarda Bakanlığın diğer ilgili mevzuat hükümlerine uyulur.
    YEDİNCİ BÖLÜM
    Son Hükümler
    Yürürlükten kaldırılan yönetmelikler
    MADDE 22 – (1) Aşağıdaki yönetmelikler yürürlükten kaldırılmıştır:
    a) 13/1/2005 tarihli ve 25699 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim ve Orta Öğretim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği.
    b) 26/12/1995 tarihli ve 22505 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Sosyal ve Kültürel Yarışmalar Yönetmeliği.
    Yürürlük
    MADDE 23 – (1) Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
    Yürütme
    MADDE 24 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Millî Eğitim Bakanı yürütür. 
     
    Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin
    Tarihi
    Sayısı
    8/6/2017
    30090
    Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazetelerin
    Tarihi
    Sayısı
    1.       
    1/9/2018
    30522
    2.       
    12/9/2019
    30886 
    3.
    15/10/2020
    31275
    4.
    2/12/2020
    31322
    5.
    18/1/2023
    32077

    Bu konuyu yazdır

      2024-2025 Kültür ve Edebiyat Kulübü Dosyası
    Yazar: tde_ogretmeni - 05.10.2024Saat:17:54 - Forum: Kültür-Edebiyat Kulübü - Yorum Yok

    2024-2025 Kültür ve Edebiyat Kulübü

    İndir -> 2024-2025 Kültür ve Edebiyat Kulüp Dosyası, yıllık planları, toplantı tutanakları vs.

    Bu konuyu yazdır

      Adam Ve Kurt Köpeği - Serdar Yıldırım
    Yazar: Serdar Yıldırım - 22.06.2024Saat:13:24 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    ADAM VE KURT KÖPEĞİ
    Ahmet  Sevilgen otuz iki yaşındaydı. Gençliğinde atletizmle uğraşmış ve katıldığı yarışmalarda daima son sıralarda yer almıştı. İki yıldır yarışmalara katılmıyordu ama atletizmi bırakmamıştı. Yine kendi çapında antrenmanlarını sürdürüyordu. Eşofmanlarını giydiği gibi şehrin cadde kenarındaki kaldırımlarda altı kilometrelik koşulara çıkıyor ve her çıktığı koşuda yaptığı dereceyi defterine yazıyordu.  Eski bir arabası vardı. İkinci elden alınan bu araba birkaç gündür arıza problemi yaşıyordu. Arabasını bir oto tamircisine götürdü. Şansa bak tam da yemek saatine denk gelmişti ve tamirciler ortada yoktu. Tamirhane sahibi, arabanı saçak altına çek, dedi ve gitti. Sağına soluna bakındı. Sonra saatine baktı. Saat 12.30'du. Bunlar yarım saatten önce gelmezler, diye düşündü. Arabasını saçak altına çekti ve bir ileri, bir geri yürümeye başladı. Neden hep böyle, diye düşündü. Sanki hep iki ileri, üç ileri olsa, kim ne kaybederdi? Bir ileri, bir geri yani bunun adı yerinde saymaktı. Yerinde sayan bir insan geriye gidiyor demekti. Geriye gitmemek, ileriye, güzele, doğruya gitmek mümkün değil miydi?
    Arabanın beş ileri, bir geri vitesi vardı. Bu her durumda dört adım ileri demekti. Hayatta geçmişten ders almak, bugünü yaşamak, geleceği düzenlemek gerekliydi. Gelecek senin olmalıydı. Senin beyninde şekillenmeliydi. Şimdiye kadar yaşamış en zeki insan, beyninin karanlık odalarının yüzde dokuzunu aydınlatabilmişti. Geriye yüzde doksan biri kalmıştı. Sen zaten o yüzde dokuzun aydınlığında biçim kazandın ve yüzde ona ilk olarak ulaşabilmek, eskimiş, geri kalmış  fikir ve düşünce sistemlerinin neden olabileceği zarardan önce kendini sonra başkalarını korumak yeterliliğine ulaştın.

    Geldiği tamirhanenin yan tarafında bulunan diğer tamirhanenin bahçesine baktı. İşte orada, kurt köpeği oradaydı. Kulübesinde uzanmış yatıyordu ama uyanıktı ve bu sefer daha sevecen bakıyordu. Birkaç ay evvel buraya geldiğinde kurt köpeği ayakta ve daha yakındaydı ve gözleri çakmak çakmaktı.
    Ahmet düşündü: " Kimbilir ne güçlüdür bu kurt köpeği ama dar alanda hareketleri kısıtlı ve gücünü gösterme olanağından yoksun. Üstelik çok hızlı koşar. Bu koşarken insan kendini parçalasa buna yetişemez. Bunun gücü bana geçse, beni yakala ki geçesin. Şu zaman diliminde dünyada yaşayan herkesi koşuda geçerdim. Dünya ve olimpiyat rekorlarını kırardım.
    Sessiz düşünmeyi bırakıp, sesli düşünmeye başladı:  " Sayın kurt köpeği, ben koşulara katılan, bu koşularda başarılı olamayan ve son sıralarda yer alan biriyim. Ne yapayım gücüm bu kadar. Sizin ne kadar güçlü olduğunuzu söylememe gerek yok. Gücünüzü bana verirseniz herkesi geçerim. Bu yaşadığınız yerde sizin pek fazla güçlü olmanıza gerek yok. Az bir güç size yeter. İstediğiniz anda gücünüzü geri vereceğimden şüpheniz olmasın. Ne dersiniz? "

    Bunun üzerine kurt köpeği ayağa kalktı ve konuşmaya başladı:  " Hemşerim, ben seni tanıyorum. Tamirhanedeki televizyonun spor kanalından yarışları izliyorum. Senin girdiğin on yarışın sekizinde sonuncu olduğunu biliyorum. Sonuncu olduğun yarışlardan sonra ağladığım zaman oldu. Keşke diyordum, şu Ahmet'e gücümün birazını verebilseydim de herkesi geçseydi. Bazı yarışlarda bir iki kişiyi geçiyordun ya, o yarışlardan sonra öyle bir neşeleniyorum ki, sorma. Şimdi sen benim gücümden alsan bir de birinci mirinci olursun, deyme benim keyfime. Her günüm mutlu ve huzurlu geçer. Gücümü sana nasıl aktaracağım, sen onu söyle. "

    Ahmet köpeğin konuşmasını beklemiyordu ama köpeğin konuşması bittikten bir iki dakika sonra şaşkınlığını üzerinden attı:  " Ondan kolayı ne var. Gücümün yarısını Ahmet'e veriyorum deyin olsun bitsin. "  Kurt köpeği, gücümün yarısını Ahmet'e veriyorum deyince, Ahmet  vücuduna inanılmaz büyüklükte bir enerji depolandığını ve gücünün  arttığını fark etti.
    Ahmet, kurt köpeği ile vedalaşıp ayrıldıktan sonra yol kenarından Bursa'dan Gemlik'e doğru koştu.  Koşmaktan bıkıp geriye döndüğünde öyle fazla bir yorgunluk hissetmedi.
    " Fıstıklı iş bu ha, diye düşündü. Koş, koş da yorulma. Şu gücümle pek çok dünya rekoru kırmazsam, bana da Ahmet Sevilgen demesinler. "

    Ahmet birkaç yerde koşu denemesi yaptıktan sonra yerel gazetelerden Bursa'da yapılacak atletizm yarışlarını takip etmeye başladı. Bir hafta sonra Bursa Atatürk Stadyumu'nda yapılan koşularda 100 - 200 - 400 - 800 - 1.500 metre yarışlarını kontrollü koşarak az bir farkla kazandı. İstese bu yarışları çok büyük farklarla kazanırdı. Amacı, bu ve diğer yarışları kazanıp, Türkiye Şampiyonu olduktan sonra gerçek gücünü Avrupa ve Dünya Şampiyonası'nda göstermekti.
    Planını aynen tatbik etti ve birkaç ay içinde Türkiye Şampiyonu olup, Avrupa Şampiyonası'na katılmaya hak kazandı. Bu arada kurt köpeği tamirhanedeki televizyondan yarışları izliyor ve bu yarışları kendi kazanmışcasına seviniyordu.

    1999 Marmara Depremi'nde Bursa'da yıkılan birkaç ev ve işyerinin içinde bu kurt köpeğinin korumalığını yaptığı tamirhane de vardı. Sabaha karşı 00.3'de tamirhanenin yıkıntıları altında kalan kurt köpeği arka ayaklarından giderek canının çekildiğini fark etmiş, son çare olarak, gücümün yarısını Ahmet'den geri istiyorum, demiş ve eski gücüne kavuşunca üstün bir gayret göstererek kendini yıkıntılardan kurtarmayı başarmıştı. Arka ayaklarını sürüyordu ya belki zamanla düzelir diyordu.

    Ahmet o gece sarsıntıya uyanmış ve acele tarafından giyinip sokağa çıkmıştı. Bursa'da elektrikler kesilmiş, yollar karanlıktı. El fenerini yakıp sokaklarda dolaşırken, aklına kurt köpeği geldi. Kurt köpeğinin gücünü aldıktan beri dört aya yakın bir süredir onu görmeye gitmemişti. Fener ışığında usul usul tamirhaneye doğru koşmaya başladı. Daha birkaç yüz metre koşmuştu ama kesik kesik soluyordu. Dünkü gücünden eser yoktu. Çaptan düşmüştü, bunu fark etmişti ve sebebini olanca acılığıyla anladı. Kurt köpeği hayatı tehlikede olmadıktan sonra gücünü geri almazdı. O zaman deprem kurt köpeğinin üstüne yıkılmıştı. Canım, güzelim benim, seni kurtarmaya geliyorum, dedi ve geri dönüp arabasına bindi. Üç kilometre gittikten sonra tamirhanenin yıkıntılarının yanına geldi. Fenerin ışığında yıkıntıları tararken, kurt neredesin? Bak koşucu Ahmet geldi. Kurt ben geldim, diye bağırdı. Yıkıntıların ilerisinden:  " Ben buradayım Ahmet, ben yaralıyım, "  diyerek yerini belli eden kurt köpeğinin yanına gitti. " Ahmet arka ayaklarım tutmuyor, durumum çok kötü. " dedi.

    Seni hemen hastaneye götürmeliyim, diyen Ahmet kurt köpeğini kucağına alarak arabasının arka koltuğuna yatırdı. Araba ay ışığının aydınlattığı caddede hastaneye doğru yol almaya başladı.
    Kurt köpeği:  " Gücümü geri almak zorunda kaldım çünkü arka ayaklarımın üstüne düşen kalastan kurtulamıyordum. Canımın çekildiğini hissetmeye başlamıştım. Artık gücümü sana tekrar vermem mümkün değil, bildiğin gibi bu iş iki kere olmaz. Tam da Türkiye Şampiyonu olmuş ve Avrupa'da yarışmak üzereydin. Senin işini de bozdum. "
    Ahmet:  " Böyle şeyler düşünme. Bir an önce iyileşmeye bak. Sakatlandım derim Avrupa'ya gitmem. "
    Depremden bir saat sonra elektrikler geldi. Ahmet yaralı kurt köpeği olduğu için veterinere yönlendirildi. Veteriner, kurt köpeğinin arka ayaklarını alçıya aldı. Uzun süreli dinlenme tavsiye etti. İki ay sonra alçılar alındı ve kurt köpeği tam olarak iyileşmese de arka ayaklarını kullanabiliyordu. Günler geçtikçe iyileşme sürecinin hızlanacağını veteriner söylemişti.

    Aradan günler, aylar geçti. Ahmet sahibinden izin alarak kurt köpeğini evinin arka bahçesinde besledi. Bahçede kurdukları televizyonda Avrupa Şampiyonası'nı birlikte seyrettiler. Her yarış başlangıcında ayrı bir heyecan duydular.
    Bir aralık kurt köpeği şöyle bir soru sordu:  " Ben yıkıntıların arasında kalsaydım ama gücümü geri almasaydım, sen şimdi bu yarışlarda koşuyor olacaktın. Girdiğin her yarışı kazanarak beş altın madalya almayı mı yoksa şimdiki gibi benimle burada olmayı mı tercih ederdin? "
    Bunun üzerine Ahmet şöyle dedi:  " O nasıl söz, arkadaşım. Tabi ki burada seninle olmayı tercih ederdim. Sen doğrusunu yaptın, hayatını savundun. Yaşamak istedin ve gücünü geri aldın. Beş değil, kırk beş altın madalyaya seni değişmem. "
    Bu sözleri duyunca göğsü kabaran kurt köpeği, Ahmet'e sarıldı ve ağlamaya başladı.

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım

    Bu konuyu yazdır

      Keloğlan Don Kişot'a Karşı
    Yazar: Serdar Yıldırım - 22.06.2024Saat:13:23 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    KELOĞLAN DON KİŞOT'A KARŞI
    Bir varmış, iki varmış, üç varmış, beş varmış. Bir Keloğlan varmış. Canı çalışmak istemezmiş, bütün gün evde yan gelip yatarmış. Bir de Don Kişot varmış. Yel değirmenlerine savaş açmış. Nerede bir yel değirmeni görse hücum deyip saldırırmış. Don Kişot'un yolu bir gün Anadolu'ya düşmüş. Anadolu'da çok aramış ama yel değirmeni bulamamış. Köylülerle, kasabalılarla konuşmuş, hayallerini anlatmış. Herkes, ey Don Kişot, senin ilacın Keloğlan'dır. Keloğlan'ı bul, onunla konuş, bize anlattıklarını ona da anlat, sana yol gösterir, demişler. Don Kişot, kim bu Keloğlan, diye sormuş ama her kafadan bir ses çıkmış. Anlatmışlar da anlatmışlar, Keloğlan'ın tanımını yapmışlar. Bir zamanlar padişahın kızıyla evlenmiş, gün gelmiş, padişah olmuş. Kaf Dağı'nın ardından altın kılıcı bulup getirmiş. Cengiz Han'ın hazinesini bulmuş ve daha neler neler... Keloğlan'ın anası evde un eler. Un bitince oğlunu değirmene yollar.

    Bunun üzerine Keloğlan evde kalan yarım torba buğdayı almış ve değirmenin yolunu tutmuş. Değirmenin önünde köylüler, yanlarında buğday dolusu çuvallar, sıraya girmişler. Üç, dört çuvalla gelenler bile varmış. Keloğlan elindekini koltuğunun altına kıstırıp usulca sokulmuş ve en arkada durmuş. Sonrada torbasını sıraya sokmuş. Keloğlan'ın torbasını görenler sormuş: " Keloğlan o torbadaki buğday için, değirmen taşını döndürdüğüne değer mi? Dörtte birini değirmenci alır, sana bir avuç buğday kalır. Sen iyisi mi torbadaki buğdayı kuşlara at, selam ver bize git evde sırtüstü yat. "

    Keloğlan bu, laf altında kalır mı? Ne zeytinyağıdır o, karşısında şah olsa, padişah olsa üste çıkar:  " Yok canım ağalar, bu torba akıncıdır, ordu arkadan gelir. Yirmi arabada iki yüz çuval buğday. Gelen buğdaylar buradakilerden on misli fazla. Siz çuvalınıza sahip çıkın gerisi kolay. " deyince köylüler, yutkunup önlerine dönmüşler.

    Aradan zaman geçmiş. Ön sıralardan Keloğlan'a bakıp konuşanlar, senin ordu neden gelmedi, diyenler çoğalmış. Ordu gelmemiş ama zırhlar giymiş at üstünde, mızrak el üstünde Don Kişot çıkagelmiş: " Ben Don Kişot. Bir Keloğlan varmış. Bir zamanlar padişahmış. Onu ararım. "
    Tanıyanlar Keloğlan'a bakmışlar, ona bir bakış fırlatmışlar. Bakışların bir gence yöneldiğini gören Don Kişot anında durumu kavramış. Günlerdir aradığı, taradığı ama asla saçlarını tarayamayacağı bir kel karşısındaymış. Ayrıca bu kel karşısında eğilip bükülmüyor, dimdik duruyor ve başındaki takkesini çıkarıp selam veriyormuş. Don Kişot olayı beyninin kıvrımlarında değerlendirmiş. " Bir zamanlar padişahmış, altın kılıcı varmış. Cengiz Han' ın hazinesini bulmuş. Benden korkacak değil ya. Selam vermesi onun şanındandır, selamına karşılık vermek benim asaletimdendir. Atımızdan inelim ve Keloğlan'ın kervanına binelim. Bakalım bu kervan beni ve Sanço'yu nereye götürecek? "
    Don Kişot at üstünde, yardımcısı Sanço Panza eşek üstünde yolculuk yaparlarmış. Sanço Panza aşırı gittiği zamanlarda efendisi Don Kişot'un beynine frekans ayarı yaparmış ama yaptığı ayar hiç bir zaman tutmazmış: " Efendim, bu Keloğlan dedikleri cin fikirli biri. Onun rüzgarına kapılmayın, Anadolu'da yolunuzu şaşırmayın. Keloğlan sizi suya götürür, su içirmeden geri getirir. "

    Bunun üzerine Don Kişot şöyle demiş: " Keloğlan'ın cin fikirli olması iyidir. Onun rüzgarına kapılayım da Anadolu'da yel değirmeni bulayım. Yel değirmenleriyle savaşayım, onları yeneyim. "
    " Aman efendim, yel değirmenlerine karşı savaştınız ama yenilen hep siz oldunuz. İnsanlar sizi dövdüler. Dayak yemekten bıkmadınız mı? "
    " Kes Sanço, palavrayı kes. Ben hiç yenilmedim, galip gelen taraf ben oldum. Kim beni dövmüş? İnsanların beni dövmesi mümkün değil. Benim savaşım yel değirmenlerine karşı ve bir gün onlara boyun eğdireceğim."
    Keloğlan, Don Kişot ile Sanço'nun arasına yumuşak iniş yapmış:
    " Beyzadem ve asilzadem Don Kişot.
    Anadolu'da yel değirmeni çoktur.
    Onlar size savaş açmışlardır.
    Burada bir an durmanız akla zarardır. "

    Keloğlan böyle söyleyince Don Kişot atını mahmuzlamış. Mızrağını ileri doğru uzatmış, hücum diye bağırmış ve ileri atılmış. Artık Don Kişot'u durdurmak kimsenin harcı değilmiş. Peşinden Sanço Panza: " Efendim, durun, isterseniz bana vurun ama Keloğlan'a inanmayın " diye bağırmış ama nafile. Don Kişot gitti, gider. Değirmene saldıran Don Kişot yere yuvarlanmış.  Keloğlan ve Sanço Panza, Don Kişot'un yardımına koşmuşlar. Ona su içirmişler, biraz kendine getirmişler.
    Keloğlan: "Beyzadem, ben size şaka yapmıştım.
    Sözlerime önem vermeyin diye göz kırpmıştım.
    Önünüze çıkan ilk değirmene saldırdınız.
    Bunlar yel değirmeni değil su değirmeni.
    Yel değirmeni bulmak isterseniz
    Denizin karşı kıyısındaki Tekirdağ'a gitmelisiniz. "

    Keloğlan'ın dediklerini duyan Don Kişot atına atlamış. Mudanya'dan girmiş, Tekirdağ'dan çıkmış. Peşinden giden Sanço Panza, efendim, lütfen beni bekleyin, diye bağırarak bata çıka Tekirdağ'a ulaşmış. Tekirdağ'da ve pek çok şehirde, kasabada yel değirmeni arayan Don Kişot sonunda ülkesi İspanya'ya ulaşmış. Sanço Panza ile birlikte yel değirmenlerine karşı savaşını sürdürmüş.  Keloğlan sonraki günlerde çevresindekilere: " Arkadaşlar, ben hayatımda Don Kişot kadar dolduruşa gelen birine rastlamadım. Adama, yürü, dedim, Marmara Denizi'ni at üstünde geçti. Ağzım açık arkasından bakakaldım. Atla desem uçurumdan atlardı, günahı onun boynuna. Bu adamdan ne köy olur, ne kasaba, aklı başından aşmış, gelmez artık hesaba.

    Boşuna değil, dünya çapında meşhur olmuş.
    En ücra köşelerde nam salmış.
    Şimdi bile adını bilmeyen yokmuş.
    Bin yıl sonra adı saygıyla anılırmış.

    Ey siz okurlarım bana ne dersiniz?
    Don Kişot dedin durdun, boş ver şimdi Don Kişot'u.
    Sen kendinden haber ver, bin yıl sonra neredesin?
    Don Kişot'tan önde misin, yoksa geride misin?

    Ben Don Kişot'tan önde hep ilerideyim.
    Adım Keloğlan, ne Ahmet ne Feride'yim.
    Masal kahramanlarının bulunduğu bir büyük serideyim.
    Adım önde yazılır, on bin yıl sonra bile birinciyim. "

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım

    Bu konuyu yazdır

      Keloğlan İle Pinokyo - Serdar Yıldırım
    Yazar: Serdar Yıldırım - 22.06.2024Saat:13:21 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    KELOĞLAN VE PİNOKYO
    Bir varmış, iki varmış. Üç varmış, beş varmış. Dört yokmuş. Dört kere dört yirmi dört eder desem burnum uzar mı? Yalan söyledim diye okuyucu bana kızar mı?
    Keloğlan bir gün Pinokyo ile karşılaşmış. Pinokyo çok hareketliymiş, hemen atılmış. Keloğlan'ın elini sıkmış: " Vay Keloğlan, nasılsın? " diye sormuş.
    Keloğlan: " İyiyim, sağ ol arkadaş. " demiş. " Beni nasıl tanıdın, adımı nereden biliyorsun? "
    Bunun üzerine Pinokyo: " Seni tanımayan, adını bilmeyen mi var? Avrupa'yı gezdim, dolaştım. Gittiğim her yerde Keloğlan adını duydum. Amerika'yı keşfeden Kristof Kolomb ve dünyayı dolaşan Ferdinand Macellan gittikleri yerlerde Keloğlan adını duyduklarını bana söylediler. "
    Keloğlan'ın sağ gözü seğirmeye başlamış. Kuru fasulye nohut arası barbunya durumları olduğunu anlamış. Pinokyo'nun burnu konuştukça uzuyormuş. Yalandan çorba yarışması düzenlense Pinokyo'nun birinci olacağına eminmiş. Kafa saatinde zamanı kurmuş. Gong çaldığında dünya denizlerindeki dalga sona erermiş. Bol dalgalı Pinokyo denizinde az acılı Keloğlan kebabı ayranla iyi gidermiş.

    Keloğlan Pinokyo'nun dalga geçtiğini düşünüyormuş. Onun yalanlarına daha fazla yalanla karşılık vererek galip gelip, Pinokyo'yu yalan söylemekten vazgeçirecekmiş:
    " Doğru söylüyorsun, Pinokyo. Benim adımı dünyada duymayan yoktur. En ücra köşelerde bile adım saygıyla anılır. Ben bunu yerinde gördüm, yaşadım. Dünyayı dolaştım. Büyük Okyanus' taki adalarda, Amazonlarda, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında beni tanıdılar. Keloğlan gelmiş, hoş gelmiş, deyip etrafımı sardılar. Yedirdiler, içirdiler. Benim gittiğim yerleri Piri Reis haritasında meyve, sebze resimleri yaparak işaretledi. Kuzey ve güney kutup noktasına Keloğlan bayrağını diktim. "
    Keloğlan anlattıkça, yalan söyledikçe burnu uzamış. Pinokyo'nun iki karış burnu yanında Keloğlan'ın burnu Uludağ'ın zirvesine ulaşmış. Bu durumdan Uludağ rahatsız olmuş: "Keloğlan, lütfen yalanı keser misin? Rahatsız oluyorum. "
    Keloğlan cevap vermiş: " Özür dilerim, Uludağ! Seni rahatsız etmek değil, Pinokyo'ya dersini vermek istemiştim. "
    " Pinokyo yalan söylemekten vazgeçmez, senin doğru söylemekten vazgeçmeyeceğin gibi. "
    Pinokyo Uludağ'ın sözlerinden hoşlanmamış. Keloğlan'dan yana dönmüş: " Dersimi aldım Keloğlan. Bundan sonra yalan söylediğimi duymayacaksın. Haydi, hoşça kal. " demiş ve yürüyüp gitmiş.
    Uludağ: " Bu nereye gidiyor böyle? " diye sormuş.
    Keloğlan: " Pinokyo'nun dönüp dolaşacağı yer İtalya'dır. "
    Uludağ: " Dersimi aldım, dedi. Gerçekten almış mıdır? "
    Keloğlan: " Almıştır da, son cümleyi söyledikten sonra burnu niye uzadı, onu anlamadım.

    Doğru sözlü ol, dokuz köyde misafir ol.
    Onuncu köyün adı, Doğrular Köyü.
    Doğru sözlü olun, yalandan kaçın.
    Yalan söylemeyin, doğruluk saçın.

    SON


    KELOĞLAN VE DAĞCILAR
    Anadolu'da bir Keloğlan varmış. Hayatı ortadan ikiye yarmış. Bir yarısını Marmara'ya atmış. Diğer yarısını dağa fırlatmış.
    Deniz Marmara'ymış, dağ Uludağ'mış.
    Kış günü Uludağ kar-buz kaplıymış.
    Dağdaki aç kurtlar köylere inmiş.
    Keloğlan korkudan evine sinmiş.
    * * * *
    Bir gün kar dinmiş, kurtlar hemen gitmiş.
    Keloğlan evden çıkmış, bir oh çekmiş.
    Kolay değil, bir hafta evde yatmış.
    Bir hafta bin hafta yerine geçmiş.
    * * * *
    Ertesi gün köye dağcılar gelmiş.
    Köylüler, Keloğlan'a haber vermiş.
    Dağa çıkacak bir adam gerekmiş.
    Başka kimse dağcılarla gitmemiş.
    * * * *
    " Keloğlan demiş, ben sizinle gelmem.
    Ne istersiniz Uludağ'dan bilmem.
    Çıkıp da ne olacak zirvesine.
    Zarar verir zirvesi cümlesine. "
    * * * *
    " Bırak Keloğlan ciddi olamazsın.
    Biz zirveye çıkarken bakamazsın.
    Adın önde anılsın, şimşek çaksın.
    El yazması kitaplarda sen varsın. "
    * * * *
    " Ben öksürsem halkımız sahiplenir.
    Eğer dağa çıkmazsanız sevinir.
    Dağcıyı durdurdu Keloğlan denir.
    Herkes neşelenir, şekerler yenir.
    * * * *
    Ağalar etmeyin dağa gitmeyin.
    Dağ çağırır durur, önemsemeyin.
    El ele tutuşun, fire vermeyin.
    Hepiniz gençsiniz, erken göçmeyin. "
    * * * *
    Dağcılar, Keloğlan'ı dinlememiş.
    İleri deyip, Uludağ'a çıkmış.
    Ama hiçbiri geri dönememiş.
    Çığ düşmüş, onları hayattan silmiş.
    * * * *
    Dağa çıkanlar, korkusuz, yiğitmiş.
    Buz çok kayganmış, kar acımasızmış.
    Kaygan ortamda yiğitlik sökmezmiş.
    Karlı dağlarda çığ bir felaketmiş.
    * * * *
    Keloğlan bu sonuca çok üzülmüş.
    Yazıcıya gitmiş, ona anlatmış.
    Kışın kimse dağa çıkmasın, demiş.
    Çıkmak isteyen yanlış yapar, demiş.
    * * * *
    Serdar Yıldırım bu masalı yazmış.
    Ne gerek varmış, kim dağa çıkarmış.
    Zaten ortalık buz gibi soğukmuş.
    Nice dağcılar dağlarda donmuş.

    SON

    -----------------------------------------------------


    KELOĞLAN ELMASI
    Bir varmış, bir yokmuş. Var olan varmış da, yok olan neymiş? Sert bir rüzgar esmiş, dalları eğmiş. Bir Keloğlan varmış. Fikirde, düşüncede hürmüş. Ancak bu Keloğlan çok tembelmiş. Evde yan gelir yatar, keyfine bakarmış. Anası bir gün Keloğlan'a demiş ki: " A oğlum, evde yatıp duracağına babandan kalan tarlayı bellesene. Al kazmayı, küreği, git tarlaya kaz. Tohum atarız. Domates, biber, patlıcan yetiştiririz. "
    Bunun üzerine Keloğlan şöyle demiş: " Bırak ya ana, bir tarla için rahatımı bozamam. Sen şu çorbayı karıştır, dibi tutmasın. "Keloğlan'ın bu sözleri üzerine anası sopasını kaptığı gibi Keloğlan'ın üstüne yürümüş:" İş yapmazsın, sırtüstü yatarsın sonra çorba dersin. Al sana çorba."
    Keloğlan kendini dışarı zor atmış. Anası peşinden kazmayla küreği sokağa bırakmış: " Tarlayı bellemeden gelme. Seni içeri almam bilmiş ol, " diye bağırmış.

    Keloğlan gelip tarlanın ortasına sırtüstü yatmış. Yanında getirdiği kazmayla küreğe, kaz kazmam, kaz küreğim, demiş ama nafile, ne kazma ne kürek kımıldamamış. Bu böyle olmayacak deyip, tarlanın yanından geçen köylülere tarlada elmas bulduğunu söylemiş. Bu tarlada çok elmas var. Gelin kazın, bulduğunuz sizin olsun, deyince kazmasını, küreğini kapan köylüler akşama kadar toprağı kazmışlar.
    Akşam anası tarlanın kazılmasına çok sevinmiş. Keloğlan' ı tarhana çorbasıyla beslemiş.

    Ertesi gün kasabadan gelenler varmış. Adamlar, tarlanın kenarına kulübe yapmışlar. Civar tarlaları kazmışlar, elmas aramışlar. Bir şey bulamayınca Keloğlan ile konuşup bulduğu elması satmasını istemişler. Keloğlan olmayan elmasın değerini giderek arttırmış. Ağalar, bin altın verene elması satarım, demiş. Üç altın, beş altın pey akçesi bırakanlar olmuş. Bunlar, elması başkasına satma, bana sat diyenlermiş. Böylelikle Keloğlan'ın bir torba altını olmuş. Olaydan haberdar olan o ülkenin padişahı, Keloğlan'ı saraya davet etmiş. Sarayda, Keloğlan'ın şerefine eğlence düzenlemiş, ziyafet vermiş. Keloğlan, elması bana satmalısın, demiş. Pey akçesi olarak yüz altın vermiş. Zamanla dünyanın çeşitli ülkelerinden elması satın almaya gelenler olmuş. Elmasın talipleri giderek çoğalmış. Keloğlan bir gün bir kartalın elması kapıp kaçtığını ve Kaf Dağı'nın ardına gittiğini söylemiş. Elması satın almak isteyenler, Kaf Dağı'nın ardına gitmek üzere yola çıkmış. Keloğlan topladığı altınlarla saray yaptırmış. Padişahın kızıyla evlenip mutlu olmuş.

    SON

    --------------------------------------------------------

    KELOĞLAN BİR KESE ALTIN
    Keloğlan kasabaya giderken bir kese altın bulmuş. Pazar yerine varınca, yolda bir kese altın buldum, sahibini ararım, demiş. Herkes, kese benimdir, ben düşürdüm. İçi altın doluydu, diyerek öne çıkmış. Bunun üzerine Keloğlan keseyi kimseye vermemiş. Kolcubaşına gitmiş: "Kasabaya gelirken, içi altın dolu bir kese buldum. Sahibi size geldi mi? " diye sormuş.
    Kolcubaşı: " Aman Keloğlan, kese benimdir. Bugün kasabaya gelirken düşürmüştüm. " demiş. Keloğlan kolcubaşına inanmadığı için, keseyi vermemiş. Akşamüstü köye dönmüş. Evde anasına keseyi göstererek olanları anlatmış. Keseyi vermesi için, adamların yalvardığını söylemiş.
    Anası: " Keloğlan biliyor musun? Keseyi ben düşürmüştüm. Geçen gün kasabaya gitmiştim ya demek ki dönerken düşürdüm. "
    Keloğlan: " Ana, kasabaya gitmiştin ama ne geçen günü? Aradan kaç ay geçti. Sen bari böyle şeyler yapma. Yağmur yağdı, güneş açtı. Kese ve altınlar tertemizdi. "
    Anası: " Benim güzel oğlum, altını çamura bulasan yıkarsın çıkar. Altın kirlenir mi? İçinde altın olan kese kirlenir mi? "
    Keloğlan: " Olmaz ana, yarın kesenin sahibini ararım. "
    Keloğlan'ın keseyi vermediğini gören anası, ağlamış, gözyaşı dökmüş. Kese babandan yadigardı. İçindeki altınları baban çalışıp biriktirmişti. Şimdi burada olsa, keseyi anana ver oğlum, üzme ananı, derdi.
    Sonunda anasına inanan Keloğlan keseyi vermiş. Geç vakit Keloğlan uyuyunca anası altınları saymış. Yerde bulunan altın bulanın olur. Sahibini arar da bulamazsa yalanın olur.

    SON

    --------------------------------------------------------

    KELOĞLAN İLE PAMUK PRENSES
    İki yürür, bir koşarım.
    Gezer, dağlar aşarım.
    Yatıp dinlenmek varken,
    Tarlada çalışana şaşarım.

    Böyle deyip duran Keloğlan yıllardan bir yıl tarlalarda, bahçelerde çalışmış, toprak kazmış, tohum atmış, sulamış, ürün almış, hasat etmiş, satmış. Keloğlan'ın kesesi altın dolmuş. Keseyi belindeki kuşağa bağlamış. Anasına, yabancı diyarlara gidip tüccarlık yapacağını söyleyip yola çıkmış. Gitmiş de gitmiş. Yürümüş, durmuş. Dört çarık eskitmiş. Sonunda, diyarların en yabancısına varmış. Bir han odası tutmuş, bir dükkan kiralamış. Dükkanın önünde oturup sağa sola bakınmaya başlamış. Gelip geçen çokmuş da selam veren yokmuş, çünkü burada Keloğlan' ı kimse tanımıyormuş. Aniden genç kızın biri durmuş ve Keloğlan'a adres sormuş. Kız pek güzelmiş. Keloğlan kıza aşık olmuş. Adresi dilinin döndüğünce tarif etmiş. Kız, teşekkür edip gitmiş. Keloğlan kızın ardından bakakalmış.

    Ertesi gün kızı aramış ve bulmuş. Aşkını anlatmış. Karşılık beklemiş. Kız: " Tabii ki bana aşık olabilirsin. " demiş. " Geldiğin ülkede tanınmış, sevilen biri olabilirsin ama ben Pamuk Prenses'im ve beyaz atlı prensimi bekliyorum, onunla evleneceğim. "
    Pamuk Prenses gittikten sonra Keloğlan kıvranmaya başlamış. Bir yol, bir yöntem, bir çıkış yolu aramış. Bu masalı yazmakta olan Serdar Yıldırım bir defa daha zamanda yolculuk yapmış ve Keloğlan'ın yardımına koşmuş. Keloğlan, ben geldim, demiş. Keloğlan Serdar'ın gelmesine çok sevinmiş. Serdar sözü fazla uzatmamış: " Altınlar ne güne duruyor? Karşıda terzi var. Kendine bir prens elbisesi diktir. Bir de beyaz at satın al. Bin ata işte sana beyaz atlı prens. Git Pamuk Prenses'in yanına benimle evlenir misin? diye sor. Evlenmesin seninle de göreyim. " demiş ve gitmiş.
    Keloğlan: " Bir göründü, bir yok oldu. Bana faydası çok oldu. " demiş ve soluğu terzi dükkanında almış.
    İki gün iki gece sonra Keloğlan yani beyaz atlı prens şehrin sokaklarında gezer olmuş. Bunun üzerine şehir halkı prensin geldi deyip Pamuk Prenses'i karşısına çıkarmışlar. Pamuk Prenses, sevdiğim geldi, demiş ve büyük bir törenle evlenmişler. Uzun yıllar birlikte mutlu yaşamışlar.

    SON


    Yazan: Serdar Yıldırım

    Bu konuyu yazdır

      Çirkin Kedi - Serdar Yıldırım
    Yazar: Serdar Yıldırım - 22.06.2024Saat:13:17 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    ÇİRKİN KEDİ
    Bir kedi varmış. Çok çirkinmiş. Hiç arkadaşı yokmuş. Yalnız gezermiş. Metruk bir evde gizlenirmiş. Geceleri sokağa çıkar, yiyecek ararmış. Bütün sokak kedileri gibi onun da besin deposu çöp tenekeleriymiş. İnsanların yediklerinden arta kalanları, kediler baş tacı edermiş.  O şehre ara sıra yabancı kediler gelirmiş. Bu yabancı kediler ya birini aralarmış ya da adres sorarlarmış. Çirkin kedi buna çok sevinir ve yardımcı olurmuş. Ayrılırken arkasından konuşurlarmış:  “ Aman, ne çirkin bir kedi. Biz de koca şehirde adres soracak bula bula bu çirkini mi bulduk, derlermiş. “
    Film yapımcısı Yaver Bey senaryo gereği filmde oynatmak için, çirkin bir kedi arıyormuş. Caddelerde, sokaklarda gezmiş, dolaşmış. Yardımcıları pek çok kedi bulup, Yaver Bey’e göstermişler ama her kedinin mutlaka sevimli bir yanı vardır ya beyefendi hiçbirini çirkin bulmamış. Filmde oynayacak artistler de öylece bekliyormuş.

    Böylece aradan aylar geçmiş. Bir gün Yaver Bey iki yardımcısıyla birlikte şehrin ara sokaklarında geziniyormuş:  “ Şu çirkin kediyi o kadar aradık, bulamadık. Filmde başrol oynayacak kedi ortada yok. Bir bulsam onu salamlarla, sosislerle beslerim. “ diye söyleniyormuş.  Çirkin kedi metruk evde söyleneni duymuş. Kapıya çıkmış. Miyav, demiş. Yaver Bey dönmüş, bakmış. Çirkin kediyi görmüş:  “ İşte, tamam, çirkin kediyi bulduk. “ demiş. Çirkin kediyi kucağına almış, sevmiş.

    Ertesi gün film çekimi başlamış. Çirkin kedi film setinde kendisine gösterilen ilgiden memnun oluyor ve her söyleneni aynen yapıyormuş. Oldukça yetenekli ve başarılı bulunmuş.
    Yaver Bey:  “ Bu kedinin içinde cevher varmış. Onu ben keşfettim ve zirveye taşıyacağım. “ diyormuş.
    Çirkin kedi zaman içinde pek çok filmde başrol oynamış. Kazandığı paralarla metruk evi yıktırıp, aynı plan dâhilinde yeniden yaptırmış ve sokak kedileri bakım hanesine çevirmiş. Burada hasta kedileri tedavi ettirmiş, yavru ve yaşlı kedileri barındırmış, günün her saatinde kedilere yemek vermiş.

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım


    SERDAR YILDIRIM'IN HAYAT HİKAYESİ
    1959 yılında İnegöl' de doğdum. İlk, orta ve lise 2’yi İnegöl' de okudum. Lise 1 e giderken okulda düzenlenen şiir yarışmasında ilk 10 a giremedim ama edebiyat dünyasına giriş yapmış oldum. Şiir yazmaya devam ettim. Yazarların şiirlerini inceledim. Kelime dağarcığım gelişsin diye sözlük ve imla kılavuzu kitaplarını okudum. 1975 yılında Bursa’ya taşındık. Lise 3 ü Bursa Atatürk Lisesi’nde okudum.
    Liseden sonra, İstanbul Mühendislik Mimarlık Fakültesi’ni kazandım. 1978 yılı çok olaylar oluyordu. Evden gidersen, para göndermeyiz, dediler. 1980 yılı eylül ayında ben askerdeydim.
    Askerden geldikten sonra Bursa'ya bağlı Demirtaş Kasabası yolunda Yeyma Çiftliği vardı. Ben orada tek tekerlekli el arabasıyla kütük taşırdım. Daha sonra bir yılı aşkın bir süre iş aradım ve 1982 yılı mart ayında kırtasiye dükkanı açtım.

    Aradan bir yıl geçmişti. Bir gün dükkanıma mal almak için, Dünya Dağıtım'a gitmiştim. Dünya Dağıtım'ın üst katı çeşitli kırtasiye malzemeleriyle doluydu. Buradan kutuyla silgiler, kalemler, boyalar aldım. Daha sonra alt kattaki kitap bölümüne indim. Sağa bakındım, sola bakındım, her yer kitap doluydu. Yeni taşındığım dükkanda hangi kitapların satışı daha uygun olur diye düşünüyor ve bir türlü karar veremiyordum. Dünya Dağıtım'ın dört ortağı vardı. Bu ortaklardan birisi, üstü kitaplarla dolu bir masanın yanındaki sandalyede oturuyordu. Ben yanından geçerken: Serdar, biraz gelir misin? dedi. Ben yanına gidince ayağa kalktı ve masanın üstünden bir takım kitaplar seçmeye başladı. Daha sonra bana verdiği dört kitap şunlardı:

    Linç ( Roman ) Kerim Korcan
    Başlayan Kavga ( Roman ) Hasan Kıyafet
    Radar ( Hikaye ) Hasan Kıyafet
    Köydeki Keklikler ( Hikaye ) Nusret Ertürk
    O adam, şu unutulmaz sözleri de söyledi:
    " Bak Serdar, bu kitapları sana parasız veriyorum. Bunlarda yazılanları iyice oku, öğren. Hem sana hem de başkalarına çok faydası olacaktır. "
    Ben Linç romanını yıllar içinde dokuz kere okudum. Diğerlerini dörder kere okudum.
    Çocukluğumda bizim evin oldukça büyük bahçesinde tek katlı bir evimiz daha vardı. Bu evin bir odası ve yanında odunluk vardı. O odadaki dolabın içinde tahtadan bir sandık vardı. Bu sandıkta çocuklar için, eskiden kalmış hikaye ve masal kitapları bulunuyordu. Bazılarının isimlerini hatırlıyorum. Para Buldum Yaşasın, Sinema Dağıldı, Akkavak Kızı. Ayrıca Pedagoji kitabı vardı. Ben o pedagoji kitabını sekiz yaşımdan on altı yaşıma, biz Bursa'ya taşınana kadar, pek çok defa okudum.

    1984 yılında kendimi anlattığım Simitçi Çocuk isimli ilk hikayemi yazdım. Daha sonraki 4 yıl sadece şiir yazdım. Aslında hikaye yazmak istiyordum ama pek çok defa denememe karşın, bu mümkün olmadı. Önünde kağıt, elinde kalem 1 saat, 2 saat öylece beklemek ve hiç bir şey yazamamak korkunç zordur. 1988 yılında gerçek anlamda hikayeler ve masallar yazmaya başladım. O yıl ağustos ayında Korkak Tavşan' ı yazdım. Sonra Ot Yiyen Kaplan, Zavallı Çoban, Keloğlan İle Nasreddin Hoca.

    1994-95-96 yıllarında İstanbul'a gittim. Yayınevleriyle konuştum. Hikayelerimi okudular. Çok beğenenler çıktı. Yayınevleri hikayeleri kaderine terk etti. İstanbul Cağaloğlu'ndaki bir yayınevi sahibi, hikayelerimi okuyup, çok beğendi ve bunları sen mi yazdın, diye sordu.
    Evet, ben yazdım, deyince, senin adın ne, diye sordu. Ben de, benim adım Serdar Yıldırım, dedim.
    Yayınevi sahibi, Türk'sün değil mi? deyince, ben de, evet Türk'üm, dedim.
    Adın George veya Mark olsaydı, İngiliz veya Fransız olsaydın, ben bu hikayeleri basardım. Adın Serdar Yıldırım ve ne yazık ki Türk'sün. Ben bu hikayeleri basmam, arkadaş, dedi ve hikayelerimi bana geri verdi.

    1997 yılında Ayla ile evlendim. İki yıl sonra oğlum Serkan dünyaya geldi. Radyo Press'te 1.5 yıl ve Radyo Sözde 4 ay Mini Mini Büyüklere isimli çocuk programını hazırlayıp sundum. Söz Gazetesi'nde çocuk sayfası hazırladım. Cumartesi ve pazar sabahları 9-11 arası program yapardım. Radyo Söz'e giriş için sözleşme yaparken, istenen ücret bölümünü boş bırakmıştım. Paraya benim de ihtiyacım vardı ama bu işten para kazanmak istemiyordum. Radyonun sahibi Şükrü Bey, nasıl para istemez, böyle insanlar kaldı mı ya dünyada? diye bağırmış. Ertesi gün benimle tanıştı. Para istememişsin, dedi. Ne yapayım, ben böyleyim, dedim. Radyo Press'te de para almazdım, deyince cumartesi sabahı gel başla, dedi.

    14 Haziran 2006 tarihinde İnternet'te hikaye, masal ve şiirlerim okunmaya başladı.

    Bu konuyu yazdır

      Hikaye Yazarı Ömer Seyfettin İle Serdar Yıldırım
    Yazar: Serdar Yıldırım - 22.06.2024Saat:13:16 - Forum: Hayata Dair - Yorum Yok

    HİKAYE YAZARI ÖMER SEYFETTİN İLE SERDAR YILDIRIM
    Tarih 4-Ağustos-2023 Bursa'da bir kitap mağazasında çok değerli yazarlarımızdan Ömer Seyfettin ile beraberim:  " Sayın Ömer Seyfettin, bakın burası üç katlı bir kitap satış mağazası. İçinde binlerce kitap var.
    Ömer Seyfettin: " Ya Serdar, beni buraya neden getirdin? Ben 1920 yılını hatırlıyorum. O zamanlar 36 yaşındaydım. İstanbul'da bir lisede öğretmenlik yapıyordum. "
    " Evet doğru, bunları ben de biliyorum ama sizin bilmediğiniz bir şey var. 1920 dediniz. O zamandan şimdiki zamana 103 yıl geçti. 103 yıl sonra siz neredesiniz, hikayeleriniz nerede? "
    " Ben o hikayeleri yazdım, durdum. Bir İstanbul gazetesinde bunlar her gün tefrika halinde yayınlanırdı. Biliyor musun Serdar, yurdumuzu düşmanlar istila ettiğinde ben subaydım. Çanakkale taraflarında askeri ciple gidiyorduk. Gökyüzünde bir yazı belirdi. Fethun karib.  ( Çanakkale’ye cephesini ziyarete giden heyeti edebiye içerisinde bulunan Ömer Seyfettin, yolda karşılaştıkları fevkalade bir hadiseyi Müjde adını verdiği hikayesinde anlatmıştır. Gün ağardığında heyet gökyüzünde ince bir duman ile “fethun karib” yazdığını müşahede etmiştir. Fethun karib, yakın bir fetih anlamındadır. ) 1915 yılı başlarıydı. Ne oldu? Neler oldu? Yolda gelirken ben Türküm dedin. Türkiye Cumhuriyeti dedin. Türkiye Cumhuriyeti'ne bravo da Osmanlı ne oldu? Bırak Osmanlı İmparatorluğu'nu Anadolu ne oldu? "

    " Mustafa Kemal 19-Mayıs-1919 tarihinde Samsun'a çıktı. "
    " Bunu biliyorum. "
    " Türk Ordusu ve Mustafa Kemal bir buçuk yıl Sakarya Irmağı doğusunda konuşlandı. Mustafa Kemal onlara savaş öğretti. Türk Ordusu Mustafa Kemal önderliğinde ileri atıldığında yunan askerleri şehirleri, köyleri yakarak kaçtı. Kurtuluş Savaşı'nı kazanan Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu. Tarihe ismini altın harflerle yazdırdı. "
    " Mustafa Kemal adını daha önce defalarca duymuştum. Cumhuriyet yıllarına ömrüm vefa etmedi. Şu an çok sevinçliyim ve çok mutluyum. "
    " Mustafa Kemal kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı oldu. 10-Kasım-1938 'e kadar 15 yıl bu görevini devam ettirdi. 24 Kasım 1934 yılında Atatürk soyadını aldı. Artık O Mustafa Kemal Atatürk'tü. "
    " Serdar, Atatürk hakkında kitaplar var mı burada? "   
    " Evet var. "
    Atatürk kitapları reyonuna gittik ve Ömer Seyfettin'e kitaplarda yazılanları okudum. Her iki dakikada bir Ömer Seyfettin tarafından, Atatürk ayakta alkışlandı. Daha sonra birlikte Ömer Seyfettin kitapları reyonuna yöneldik. İki elime birer kitap aldım. Bakın, dedim, bu kitapta Kaşağı hikayeniz var. Bu kitapta da Kütük hikayeniz bulunuyor.
    Ömer Seyfettin: " Vay benim canlarım, ciğerlerim. Aradan 103 yıl geçmiş ve hikayelerim unutulmamış. Bir yazar aradan 50 yıl geçmiş ve hatırlanıyorsa unutulmamış demektir. Artık o yazar olmuştur. Ey Serdar Yıldırım, ben artık yazar oldum mu? "
    " Evet oldunuz, hem de çok değerli, unutulmaz bir yazar oldunuz. "
    " Yaşasın, ben şimdi çok mutluyum. "
    Ömer Seyfettin tansiyon ve şeker hastasıydı. Atina'da 10 ay esir kaldı.  İstanbul'a geldikten sonra tansiyon ilaçları kullanmaya başladı ama şeker ilacı yoktu. 6 Mart 1920 yılında aramızdan ayrıldıktan 2 yıl sonra şeker ilacı icat edildi. Şu şeker ilacını 4-5 yıl önce icat etseydiniz olmaz mıydı? Ömer Seyfettin size nice yeni hikayeler armağan ederdi.

    SON

    Bu konuyu yazdır