Vadideki Zambak – Balzac
Vadideki Zambak – Balzac
Balzac’ın romanlarında genel olarak şu temalar dikkati çekmektedir: Kır hayatı, özel hayattan manzaralar, felsefi incelemeler, analitik incelemeler.
Kır hayatının ön planda olduğu romanlarından başta geleni Vadideki Zambak’tır. Realist bir üsluba sahip Honore De Balzac‘ın Vadideki Zambak adlı eseri ilk kez 1835 yılında yayınlanmıştır. Romanın olayları 1809-1836 yılları arasında geçmektedir.
Roman, 19. yüzyıl Fransız edebiyatının iki büyük yöneliminin, romantizm ile realizm akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın en ünlü aşk romanlarından biri olarak gerçek yerini alır.
Kocasıyla mutlu olamayan Henriette’yle kendisinden çok daha genç olan Felix’in imkânsız aşkını anlatır.
Balzac, bu yapıtında “aşk”a derin bir gerçekçilik kazandırırken, çağının toplumsal koşullarını yansıtmaya da büyük özen gösterir.
Vadideki Zambak Özeti:
Felix de Vandennesse aristokrat ailesinin sıcak sevgisinden yoksun, otoriter bir ortamda yetişmiş, içine kapanık bir gençtir. Yüksek öğrenimini Paris’te tamamladıktan sonra Tours’a ailesinin yanına döner. Bir gün katıldığı baloda güzelliğiyle kendisini büyüleyen genç bir kadınla karşılaşır. Bu karşılaşmaların arkası da gelir ve tanışırlar.
Henriette, evlidir, kocası bencil ve huysuz bir adamdır. Henriette mutsuz bir hayat sürmesine karşın kocasına bağlıdır. Felix, Kontes Henriette de Mortsauf adındaki bu genç kadının güzelliğini, vadinin adı olan “Zambak”la özdeşleştirir. Felix, Henriette’nin sağlam kişiliği ve ağırbaşlılığı karşısında duygularını bastırarak onunla arkadaşlık etmekle yetinmeye çalışır. Henriette de Felix’i adeta çocuğu gibi sever ve ona büyük bir güven duyarak tüm sırlarını açar. Bir gün, Felix sarayda görev almak üzere Paris’e gitmeye karar verir. Bu ayrılık ikisi için de çok güç olur. Henriette yolda okuması şartıyla Felix’e bir mektup verir. Bu mektupta ona duyduğu derin aşkı bir anne sevgisi olarak nitelemeye çalışır ve Felix’e görevinde başarılı olması için öğütler vererek birtakım yollar önerir.
İki yıllık bir ayrılıktan sonra tekrar görüşürler. Henriette’nin kocası uzun süren bir hastalığa yakalanınca Henriette ile Felix arasındaki ilişki daha da derinleşir. Fakat bir süre sonra Felix, Paris’e dönmek zorunda kalır. Felix Paris’teki hayatı sırasında, Lady Dudley adında bir kadınla tanışır. Onun gösterişinden etkilenir ve ona âşık olduğunu zanneder. Bu olayı öğrenen Henriette kederinden hastalanır. Çünkü Felix’in aşkına gönlünce karşılık verememiştir; ama onu kızına eş olarak seçmiştir. Henriette’nin hastalandığını öğrenen Felix, Tours’a gelir. Ancak geç kalmıştır, ölmek üzere olan Henriette son nefesini vermeden Felix’i sevdiğini ve affettiğini itiraf eder, kızıyla evlenmesini vasiyet eder. Fakat kızı, annesinin ölümüne sebep olan bir adamla evlenmek istemez. Bunun üzerine Felix Paris’e döner. Orada, kendini edebiyata, bilime, politikaya vererek avutmaya çalışır.