Toplum İçin Sanat
Toplum İçin Sanat
Bu teze göre; sanat doğrudan doğruya topluma yarayan bir araçtır. Edebiyat yapıtı toplumsal koşulların da ürünüdür. Yapıt, hem sanatçının, hem de toplumun malıdır; uzak dünlerden gelen edebiyat zinciridir.
Sanat yapıtlarının diğer kollarında olduğu gibi, edebiyat yapıtlarım da; soyaçekim, tarih, topîum, iklim, yaşantının binbir yönlü etkileri altında yetişen öznenin nesneden aldığı izlenimler karşısında ortaya çıkan ürünler sayabiliriz. Sanatçı ister istemez çağının, toplumun, içinde bulunduğu koşulların etkisi altındadır.
Seyircisiz tiyatro, dinleyicisiz musiki düşünülemeyeceği gibi, okuyucusuz edebiyat da düşünülemez. Bekir Sıtkı Kunt’un şu sözleri toplum için sanat görüşüne uygulanabilir : «Dünyada insandan başka, insana görev gayesinden başka hiç bir şey yoktur. Ağaçlar en güzel meyvalarınıı insanlar yesin diye verir. Hayvanların kimi etimizi yesinler, kimi derimizi, yünümüzü giysinler diye yaşarlar… Yani her şey, insanlara faydalı olmak içindir… Bu itibarla sanat var olabilmek için insanlara faydalı olmak zorundadır. Bu işi en kestirme yoldan en faydalı biçimde yapan, gerçek olarak, en büyük sanatçıdır.»
Sanatın kollarından biri olan edebiyat, estetiğin olduğu kadar, ruh bilimin, toplum bilimin de konuları arasındadır. Yüreği duygulu, kafası işleyen bir sanatçı, bugünün toplum olaylarına ilgisiz kalamaz. Toplumsal psikolojinin etkileri genellikle az veya çok edebiyatta yankı bırakır.
Göz, kökleri kopup vücuttan ayrılınca, kendi başına kalınca, artık hiçbir şey göremez. (LUCRETIUS)
Bir atmaca, serçenin birini gagalarken susar, ama serçe çığlık çığlığadır. Bir kedi bir fareyi yakaladı mı susar, ama fare basar çığlığı. Yalnızca bağırmasını bilenler sonunda susanlar tarafından yenip yutulurlar… Önceden verilmiş bir konu üzerinde yazmak, edebiyat değeri olmayan, sıradan okuyucuyu harekete geçirme gücünden yoksun bir deneme yazmaya benzer. Devrim için devrimcilere gereksinme vardır, devrimci edebiyat bekleyebilir; ancak devrimciler yazmaya bağlayınca devrimci edebiyat doğabilir. Ben devrimin edebiyatta büyük bir rolü olduğu kanısındayım. Devrimci bir evrenin edebiyatı normal zamanlarmkine benzemez. Çünkü devrim, edebiyatı da değiştirir. Burada sözü edilen büyük devrimlerdir, edebiyatı ancak onlar değiştirirler, küçükler değil. Gerçekte küçüklere devrim adını vermek de doğru değildir… Devrim, toplumsal gelişme için gereklidir, tükenmemiş tüm ırklar Her gün, çoğu küçük devrimler de olsa, devrim yapmaktadır. (Lu ESUN)
Burjuvazinin tarihsel rolü artık bitmiştir; çöküş halinde bir smıf olarak, o, kendisini gerektiğinde yanıltmaca vererek, gerektiğinde zor kullanarak savunmaktadır; onun üstünlüğünü hazırlayan koşullar ortadan kaybolmakta ve artık aşılmış bulunmaktadır. (Henri LEFEBVRE)
Sanat; gerçeğe etkinlik kazandırma aracıdır. Sanat, sanat için değil; sanat hayat içindir. (SPENCER)
İnsanlar kolaylık isterler. Sıkıntı, yorgunluk gereksizdir. Düz olmalıdır yürüdüğümüz yollar. Edebiyat da… Hatta düzenden, yerleşmiş düzenden yana olan yazarlar hiç hoşlanmazlar başka yazarların, şairlerin bilinen patikaların, asfaltların dışında dolaşmalarını. Ormanlara girmelerini, dikenli yollardan geçmelerini… Taskent’teki bir toplantıda Yevtuşenko «Şairin görevi ormanları düzene sokmaktır.» demişti kendisini alışılan yolların dışına çıkmakla suçlayan bir Rus yazarına: “İnsanlığın nice balta kesmez ormanları var, içinde dışında, doğal olarak karşısında bulduğu, çoğu kez de kendi yarattığı… Edebiyat güçlüklerle çarpışacaktır, şair yazar yeni yeni şifreler çözecektir, şifreler kuracak, yaratacaktır.”
Barthes’itı sözündeki gibi… «Yaşamın anlamını öğrenmeden yaşamaya başlamayacağım.» der yazar kendi kendine. Bu anlamı aramak için de yazar yazar… Bir ömür boyu… Sorun, bulmak değildir zaten, aramaktır. Okurlarını da kendisiyle birlikte düşündürerek, duygulandırarak, kısacası yaşatarak. (Oktay AKBAL)