Tonlama Nedir? Tonlama Alıştırmaları
Tonlama Nedir? Tonlama Alıştırmaları
Tonlama Nedir?
Konuşma sırasında ses perdeleri arasında sürekli değişme olur. Bu perde değişikliği konuşma sırasında seslerin farklı farklı tonlarda çıkmasını sağlar. Duyguların veya düşüncelerin gereğine göre bir uyum içinde, seslerin yükseltilip alçaltılmasına tonlama denir.
Tonlama, konuşmada tekdüzeliği önler, söyleyişe ahenk katar.
Konuşma sırasında duygularla ilgili olarak özel bir tonlama yapılmadığı zaman dilin doğal tonlaması ortaya çıkar. Buna göre bildirme cümlelerinde sesin tonu cümlenin sonuna doğru azalır; dilek cümlelerinde ise yükselir. Olumsuz cümlelerde, olumsuzluk edatı üzerinde sesin tonu yükselir. Birleşik cümlelerde ise, yan cümlenin yüklemi yüksek tonlu söylenir. Ara cümlelerde tonlama yapılmaz.
Tonlamanın dile kazandırdığı anlam incelikleri sadece işitmeyle kavranabilir. Tonlama yazıda gösterilmez. Meselâ, anlaştık mı? kelimesi alçak, yüksek veya alaylı tonla söylenmesine göre memnuniyetten tehdide kadar çeşitli anlamlar kazanır.
Topluluk karşısındaki konuşmalarda ve şiir okumada tonlamanın ayrı bir yeri vardır. Güzel bir şiir, vurgu ve tonlamaya dikkat edilmeden okunursa anlamından çok şeyler kaybedebilir.
Cümlelerde Tonlama: Cümleleri yalnızca düzgün yazmak yeterli değildir. Okurken ve konuşurken cümleleri anlamlarına uygun biçimde söylemek, konuşmayı güzelleştirir. Okunan parçanın özelliğine göre vurgu kullanılır.
Yanlış Tonlama: Ses titreşimlerinin yükselip alçalması anlamına gelen tonun, cümle akışında uygun biçimde kullanılmamasıdır.
Tonlama, konuşma dilinde vardır, yazı dilinde yoktur. Çünkü tonlama, sese dayanan bir söyleyiş kuralıdır. Konuşmanın anlamını belirginleştirmek, duygulara açıklık kazandırmak için kelimeler, daha çok da ilk heceler; ezgili, canlı söylenir. Bu tür söylenişe Ton denir. (S. SARICA – M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma)
Tonlama, özellikle şu cümlelerde kendini daha çok belirginleştirir:
1) Emir cümlelerinde
“Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır;
Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır” (Tevfik Fikret‘ten)
2) Soru cümlelerinde
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım?”
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ” (Mehmet Âkif ERSOY‘dan)
3) Ünlem cümlelerinde
“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”
“Ne mutlu Türküm diyene!..” (Kemal ATATÜRK’ten)
Beş çeşit tonlama yapılabilir:
1) Düz
2) Yükselen
3) Alçalan
4) Yükselip alçalarak dalgalanan
5) Alçalıp yükselerek dalgalanan
- En iyi, denizde yüzme öğrenilir.
- Sağlam, lâstik tamiri yapılır.
Yukarıdaki cümlelerde ortaya çıkabilecek “en iyi deniz”, “sağlam lâstik tamiri” gibi bir algılamayı, ancak doğru yapılmış bir tonlama önleyebilir.
TONLAMA ALIŞTIRMALARI
a. “Şimdi” kelimesini, sırasıyla aşağıdaki anlamları ifade edecek şekilde söyleyiniz. (Parantez içindeki cümlenin geldiğini düşününüz.)
Şimdi -(hemen)
Şimdi -(kafanı patlatacağım.)
Şimdi -(gelelim asıl konumuza.)
Şimdi -(diyelim ki sen şuradasın.)
Şimdi -(canım, sevgilim.)
Şimdi -(tövbe tövbe!)
Şimdi -(aşağısı sakal, yukarısı bıyık.)
Şimdi -(patlama!)
Şimdi -(ne desem bilmem ki…)
Şimdi -(işte her şey mahvoldu !)
b. Aşağıdaki cümleleri uygun şekilde tonlamaya çalışınız. Bu arada “şimdi” kelimesinin aldığı değişik tonları izleyiniz.
Şimdi geldim diyorum, anlamıyor musun ?
Daha fazla bekleyemem; ya şimdi ya da hiçbir zaman !
Anlamadım, şimdi mi diyorsun ?
Sonra değil, şimdi.
Ne ! Şimdi diyen sen değil misin ?
Şimdi mi ?. Kesinlikle olmaz.
Sen şimdi onu bunu bırak da ötesinden söz et.
Şimdi buradaydı.
c. “Evet” kelimesini kendisinden sonra gelen kelimelerin anlamlarına göre söylemeye çalışınız.
Evet, kabul ediyorum.
Evet, öyle diyelim.
Evet, olsa da olur, olmasa da.
Evet, kesinlikle öyle.
Evet, vay canına!
Evet, çok iyi anlıyorum.
Evet, burama geldi.
Evet, anlat hele, sonra ne oldu?
Evet, kaç defa söyleyeceğim.
Evet, ama, başka türlü de düşünebiliriz.
Evet, gerçekten de sevimli çocuk.
Evet, Allah cezanı versin.
Evet, peki efendim hay hay!
ç. “Hayır” kelimesini kendisinden sonra gelen kelimelerin anlamına uygun şekilde söyleyiniz.
Hayır, kabul etmiyorum.(normal sesle)
Hayır, kabul etmiyorum. (öfkeyle)
Hayır, öyle demedim. (üzüntülü)
Hayır, bir şey değil, başınıza dert açar.(kaygılı)
Hayır, yanılıyorsunuz, işin aslı şu. (uzatarak ve karşı çıkarak)
Hayır, izin vermiyorum. (çok kızgın)
Hayır, sana gücenir miyim? (sevecenlikle)
d. Aşağıdaki tekerlemeyi, alttaki anlatımları sağlayabilecek bir tonlamayla söylemeye çalışınız.
“Kangallı kaltabanlardan kakavan kahramanla kelepirci keleş kekeme kerim Kemahlı kerkenez kasıma kasımda kelkitin kekikli kekliğiyle kaba-taslak kabak ikram etmiş.”
(1) Doğal, yansız bir sesle
(2) Hayretle
(3) Küçümseyerek
(4) Hayranlıkla
(5) Dedikodu edasıyla
(6) Tiksinerek
(7) Övünerek
(8) Kaygıyla
“Lüpçüler, lütfen lüzumlu lüzumsuz lâkırdıları bırakın da lüferinizi lüpleyin, lülelerinizi tüttürün.”
e. Yukarıdaki tekerlemeyi de, aşağıda belirtilen anlatım çeşitliliğini vurgulayacak şekilde tonlayınız.
(1) Doğal
(2) Azarlayarak, sevgisiz
(3) Kibarlıkla
(4) Tehditle
(5) Öfkeyle
(6) Azarlayarak, sevgiyle, yalvararak vb.
f. Aşağıdaki ünlemleri, kendilerinden sonra gelen sözlerin anlamlarına uygun bir eda ile tonlamaya çalışınız.
A, rica ederim, ne önemi var.
A, bak hele, kim gelmiş !
A, ne diyorsunuz ? (derin bir hayretle)
A, tadını kaçırdın ama…
A, daha neler ! Üstüme iyilik sağlık !
Ah, bir elime geçse…
Ah, ben olsaydım.
Ah, seni dayak düşkünü seni !
Ah, yazık oldu emeklerime.
E, biz ne dedik ?
E, sonra ne oldu ? E, ne olmuş yani !
E, bak hele ! Vay küstah vay !
E, ne var ne yok bakalım ?
Eh, fena sayılmaz.
Eh, be birader !
Eh, işte geçinip gidiyoruz.
Eh, haydi öyle olsun.
Eh, orasını sen bilirsin.