Şiir ve Zihniyet
Şiir ve Zihniyet
Zihniyet denildiğinde aklımıza bir dönemin;
- sosyal ve siyasi olayları,
- kültürü,
- sanat zevki,
- insanlar arası ilişkileri,
- bilimsel ve teknik düzeyi,
- eğitim anlayışı,
- gelecek kaygısı,
- inanç sistemleri gelir.
Şairin şiirini yazdığı dönemde hâkim olan düşünce sistemine zlhniyet denir. Her şair az çok dönemlndeki zihni yapıdan etkilenir ve bunu eserlerine yansıtır. Bu bakımdan şiirin yazıldığı dönemdeki, kültürün, insanlar arasındaki ilişkilerin, sosyal ve siyasal olayların, inanç sisteminin, sürdürülen yaşam blçiminin, dönemin sanat zevkinin, geleneğin vb. şiir üzerinde etkisi vardır. Bu nedenle her dönemin şiiri kendi içinde bir bütünlük gösterir. Çünkü yazılan şiirler döneminde hâkim olan ahlâk ve estetik değerlerle aynı çizgide yazılır, dönemin sanat zevkine hitap eder. Yazılan şiirlerdeki dil ve dil bilgisi kuralları da döneminden izler taşır.
Bütün bu sayılan özellikler de gösteriyor ki: bir şiiri incelerken, şiirin bize iletmek istediği mesajı ve şairini tam olarak anlayabilmek için dönemin zihniyetini iyi bilmeliyiz.
Aşağıda Türk edebiyatının farklı dönemlerinden alınmış şiirlerdeki zihniyetle ilgili unsurları göreceksiniz:
Cânlar cânını buldum
Bu cânum yağma olsun
Assı ziyadan geçdüm
Dükkânum yağma oldun(Yunus Emre)
(Canlar canını buldum, bu camım yağma olsun. Kârdan ziyandan geçtim, dükkânım yağma olsun.)
Yunus Emre 13. yüzyılda Anadolu’da yaşamış mutasavvıf şairlerimizdendir. Tasavvuf düşüncesine göre asıl varlık Allah’tır. Allah mutlak güzellik sahibidir. İnsanda Allah’ın bir parçasıdır. Tasavvuf anlayışına göre bu dünya geçicidir, fanidir. Insan geçici olanlara meyil etmemelidir. Sonsuz olanı yani Allah’ı arzulamalıdır. Onun için bu dünya sadece ahrete hazırlık yeridir. Bu anlayış tasavvuf düşüncesini esasını oluşturur. Anadolu’da 13. yüzyılda tasavvuf düşüncesi benimsenmişti. Bu düşüncenin şiirlere de yansıdığını görmekteyiz.
Her eser yazıldığı dönemin izlerini taşır. Şairin şiirinde işlediği tema, şiirin ses ve söyleyiş özellikleri ve dili dönemin özellikleriyle iç içedir.
Doğru yola gittin ise
Er eteğin tuttun ise
Bir hayır da ettin ise
Birine bindir az değil
- Yunus Emre 13.yy’da Anadolu’da yaşamıştır.
- Şiirlerinde Allah aşkını işlemiştir.
- Yukarıdaki şiirinde bize o dönemin zihniyetini yansıtan söz ve söz grupları şunlardır:
- Doğru yola gitmek (yaşama biçimi, inanç sistemi),
- Er eteğin tutmak (ermiş kişiden eğitim almak, eğitim anlayışı),
- Hayır etmek (insanlar arası ilişki),
Birine bin (inanç sistemi).
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mıGül-i ruhsarına karşu gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulunmaz mı(Fuzuli)
Günümüz Türkçesi
Sevgili beni candan usandırdı, cefa etmekten usanmaz mı?
Ahımdan gökler yandı, dileğim, arzum gerçekleşmez mi?Gül yanağına karşı gözümden kanlı su akar.
Ey sevgilim bu gül mevsimidir, akar sular bulunmaz mı?
Yukarıdaki gazelde dönemin izlerini taşıyan söz ve söz grupları;
- Âh etmek,candan usanmak,cefâ etmek(yaşama biçimi,sevginin çok güçlü olması)
- Felekler(dokuz kat gök anlayışı)
- Mum yakmak(bilim-teknik seviyesi)
- Gül yanak(benzetme-sanat zevki)
Garibim
Ne bir güzel var avutacak gönlümü,
Bu şehirde
Ne de bir tanıdık çehre;
Bir tren sesi duymaya göreyim,
İki gözüm iki çeşme.
Yukarıdaki şiirde dönemin zihniyetini yansıtan söz ve söz grupları şöyledir;
- Gönlünü avutmak (yaşam biçimi)
- Tanıdık çehrenin olmaması (insanlar arası ilişkiler)
- Tren sesi (bilim-teknik düzeyi)
- İki gözüm iki çeşme (benzetme-sanat zevki)
Dönemlerin sanat anlayışlarının şiirlerdeki izleri:
İlahi:
- Dörtlüklerle yazılmıştır.
- Düzenli ve kulağa hoş gelen bir söyleyişi vardır.
- Tasavvuf konusunu işler.
- Dili oldukça sadedir.
- Halk söyleyişleri vardır.
- Halkı yakından ilgilendiren konular işlenmiştir.
- Amaç, halka öğüt vermektir.
- Bu şiir; işlediği konu, dili ve yazılış biçimiyle değerlendirildiğinde şiirin tasavvuf geleneğine bağlı olarak yazıldığı görülür.
Gazel:
- Beyitlerle yazılmıştır,
- Mısraları ilahiye göre uzundur,
- Biçim ve dil yönüyle ilahiden farklıdır,
- Arapça-Farsça sözcük ve tamlamalar yoğunluktadır,
- Kişisel duygular işlenmiştir,
- Yoğun olarak benzetmelere başvurulmuştur,
- Şiir bu özelliğiyle klasik şiir geleneğine bağlı olarak yazılmıştır.
Garibim:
- Mısra sayısı ve mısraların uzunluğu farklıdır,
- Teknoloji şiire girmiştir,
- Duygusal bir şiirdir,
- Şair kalabalığın içindedir,
- Günlük konuşma dili kullanılmıştır,
- Bu özelliğiyle serbest nazım geleneğine bağlıdır,
Her üç şiirde de şairler, içinde bulundukları sosyal-kültürel yaşamı yansıtmışlardır.
İndir ⇒ “Şiir ve Zihniyet” Konusu Etkinlikleri