Şeyhülislâm Yahyâ Kimdir?

Zekeriyâzâde Yahyâ Efendi (17. yüzyıl Divan edebiyatı şairi)

Şeyhülislâm Yahyâ Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Zekeriyâzâde Yahyâ Efendi (d. 1552?, İstanbul – ö. 1644, İstanbul) Şeyhülislam ve 17. yüzyıl Divan edebiyatı şairi.

Şeyhülislâm Yahyâ

Zekeriyâzâde Yahyâ Efendi, İstanbul’da 1552’de doğdu. Şeyhülislam Ankaralı Bayramzâde Zekeriya Efendi’nin oğlu.

İyi bir öğrenim gördü ve devlet hizmetinde hızla yükseldi. Bir süre medreselerde görev aldı. Halep, Şam, Mısır, Bursa, Edirne kadılıkları yaptı. İstanbul’da da bir yıl kadılık yaptı. Anadolu ve Rumeli kazaskerliği görevlerine getirildi. 1622’de de bir yıllığına Şeyhülislam yapıldı. 2 yıl sonra bu kez 7 yıllığına yine Şeyhülislam oldu. IV. Murat döneminde bu görevden çekilmek zorunda kaldı. Üçüncü kez Şeyhülislam görevine getirildi ve ölüm tarihi olan 1644’e kadar bu görevde kaldı.

3 kasidesi, bir na’t, bir sakiname ve bir tahmis dışında divanı tümüyle gazellerden oluşur.

Kendinden sonraki divan şairlerine örnek olmuştur. Dili temiz, söyleyişi zarif ve hayal bakımından zengindir. Esprili şiirleriyle bilinir. Bir devlet adamı olarak halk tarafından da çok sevilirdi.

Şeyhülislam Yahya’nın şiirine gösterilen ilginin iki önemli sebebi vardır:

  • Bakî ile zirveye ulaşan biçim ve söyleyiş mükemmelliğine dayalı klasik tarzı ustaca sürdürmesi,
  • Eskilerin rindane ve âşıkane diye nitelendirdikleri tarzın en uç örneklerini vererek hayatıyla eseri arasına bilerek mesafe koyması (Yani şeyhülislam olduğu hâlde dinî şiirler yazmamıştır.)

Şeyhülislâm Yahyâ’nın Edebî Kişiliği

Yahya, söz ustasıdır. Eski şiirin hüner tarafına fazla itibar etmez. Yahya, gazel şairidir. Gazellerinde söyleyiş ve eda, sadelik hâkimdir. Bir de Yahya, gazel söylemekte kendine özgü bir tarz yaratmıştır; sözü oldukça nazik söyler ve sadelik içinde binbir incelik vardır.

Gazelde işlenen en önemli konu aşktır. Aşk anlayışını geleneğin içinden ifade ederken Yahya, tasavvufun sembolik dilini kullanır.

Hayata rintçe bakar. Melamet anlayışının beslediği rintçe yaklaşım onun gazellerinin içeriğine, hatta edasına kadar yansır. Bu rintçe söyleyiş ve eda modern şairlerin de ilgisini çeker.

Şiirlerinde mahallî unsurlara yer verir. İstanbul ve Edirne’yi anlatır. Tabiat tasvirlerine bahar, kış ve nevruz manzaraları ekler. Ele aldığı konulardan biçim tercihlerine kadar geleneğe uymakla birlikte zaman zaman geleneğin imkânlarını zorlar

Rubai vezinleriyle gazel yazan ender şairlerdendir.

Konumu gereğince kasideye fazla itibar etmeyen Yahya, yazdığı müzeyyel gazellerle bu tarzın yaygınlaşmasına öncülük eder.

Şeyhülislâm Yahyâ’nın Eserleri

  • Divan: Şeyhülislam Yahya’nın en önemli eseri, Divan’ıdır.
  • Tahmis: Kaside-i Bürde’ye yazdığı Arapça tahmis.
  • Nigaristan: Kemal Paşazade’den tercüme bir eserdir.

Şeyhülislâm Yahyâ’nın Şiirlerinden Örnekler

GAZEL

Aşka kâbil dil mi yok şehr içre yâ dilber mi yok
Mest yok meclisde bilmem mey mi yok sâgar mı yok

Gonca-i dil açılıp hâtır nice şâd olmaya
Bâğda güller mi yok gülşende bülbüller mi yok

Görmeziz bir dil ki tûtî gibi güftâr eyleye
Söyledir mi yok cihânda bilmezin söyler mi yok

Sengden dil kem mi yâ seng-i siyâhı la’l eder
Afitâb-i feyz-bahşâ-yı bülend-ahter mi yok

Niçin ebkâr-i ma’ânî beslemez erbâb-i nazm
Yoksa Yahyâ gibi üstâd-i sühan-perver mi yok

GAZEL

Lisân-ı ehl-i dilde aşka gülzâr-ı belâ derler
Civânun kâmet-i bâlâsına nahl-ı cefâ derler

Yakın olmaz güzeller âşık-ı bî-sabr u ârâma
El öpmek arzû etsek ıraktan merhabâ derler

Harâbâtı egerçi görmedik ammâ görenlerden
İşitdik bir neşât-efzâ makâm-ı dil-güşâ derler

Niyâz eyle cefâdan vâzgelsün cân-ı mahzûna
Seni ey dil gam-ı cânâne ile âşinâ derler

Halâs olmaya gibi aşk elinden bir zamân Yahyâ
Yine bî-çâreyi bir dil-rübâya mübtelâ derler

GAZEL

İrdi bahâr sen dahi şâd olmadın gönül
Güllerle lâlelerle güşâd olmadın gönül

Ol şâh-ı hüsn nice bilür kıymetin senin
Bazâr-ı aşk içinde mezâd olmadın gönül

Fevt itme nâ-murâdlığın bâri neşvesin
Çün bâde nûş-i bezm-i murâd olmadın gönül

Bîgânelikle yâd ider oldu rakîbi yâr
Şükr it Cenâb-ı Hakk’a ki yâd olmadın gönül

Ol şâh-ı hüsnün iremedin pây-bûsuna
Yahyâ gibi ki hâk-nihâd olamadın gönül

GAZEL

Sun sâgarı sâkî bana mestâne disünler
Uslanmadı gitti gör o dîvâne disünler

Peymânesini her kişi doldurmada bunda
Şimden gerü bu meclise mey-hâne disünler

Dil hânesi yık koma taş üstüne bir taş
Sen yap anı iler ana vîrâne disünler

Gönlünde senin gayr ü sivâ sureti n’eyler
Lâyık mı bu kim Kâ’be’ye büt-hâne disünler

Yahyâ’nın olup sözleri hep sırr-ı mahabbet
Yarân işidüb söyleme yabane disünler

ÎYDİYE

Salınsun îd irişdi yine hubânı Stanbul’un
Yine ârâte olsun kahramanı Stanbul’un

Safâlar kesbidüp uşşâk olunsun merhabâ yer yer
Vefâ meydânına gelsun cevânânı Stanbul’un

Döner hûrşid-i âlem-tâbına gerdûn-ı gerdânun
Binüp dolaba her bir mâh-tâbânı Stanbul’un

Semend’i nâz ile yüğrük cevânlar seyre çıksunlar
Pür olsun hûblarla Atmeydânı Stanbul’un

Bu şi’run hak budur Yahyâ ki gayet bînazîr oldu
Pesend eylerse lâyık ehl-i irfânı Stanbul’un

Ayrıca bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu