Şathiye Nedir? Özellikleri, Örnekleri
Şathiye Nedir? Şathiyenin Özellikleri, Örnekleri
Şathiye: “Şath” kelimesi Arapça’da alaylı söz anlamına gelir. Tasavvufta ise sûfînin cezbe/coşku hâlindeyken (kendisinden geçtiği) bir sırada söylediği şeriata aykırı söz ve hareket anlamına gelir.
Hallâc-ı Mansûr‘un (öl. 922) “Ene’l-Hakk” (ben Tanrı’yım veya Tanrı ile beraberim) sözü tasavvuftaki şath’ın en meşhur örneklerindendir. Hallâc-ı Mansûr, Şahabeddin-i Maktul, Bâyezid-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağdadî, Muhiddin-i Arabî gibi birçok mutasavvıf, başka türlü de yorumlanabilen, fakat ilk bakışta şeriata aykırı düşen ve te’vil götürmeyen bu tür bazı sözler söylemişlerdir.
Şath kelimesi Türkçe’de bir duygu veya düşünceyi iğneleyeci ve alaylı bir şekilde dile getirmek demektir.
Şathiyye veya şathiyyât ise; alaylı, eğlenceli sözlerle, iğnelemek, güldürmek veya alaya almak amacıyla söylenmiş şiirlere denir. Genellikle başkaları tarafından şerhedilmeye muhtaç olan bu tür şiirler, Cahiliye devri Arap şiirinden İran’a, oradan da Türklere geçmiştir.
- Yunus Emre‘nin meşhur “Çıktım erik dalına anda yedim üzümü” mısraıyla başlayan şiiri;
- Kaygusuz Abdal‘ın “Bir kaz aldım ben karıdan” ve “Kaplu kaplu bağalar” mısralarıyla başlayan şiirleri;
- Eşrefoğlu Rûmî‘nin “Tecellî şevki dîdârın beni mest eyledi hayran” mısraıyla başlayan şiiri;
- Niyâzî-i Mısrî‘nin bazı şiirleri Türk tekke şiirinin şathiyye türünde başta gelen örnekleridir.
Yunus Emre’nin “Çıktım erik dalına anda yedim üzümü” mısraıyla başlayan gazeline Niyâzî-i Mısrî’nin yazdığı şerh de bu tür şerhler arasında önde gelenlerden biridir.
Şathiye Örnekleri:
ŞATHİYE
Ben dervişim diyene,
Bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine,
Varıp yetesim gelir
Sırat kıldan incedir,
Kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne,
Evler yapasım gelir
Altında gayya vardır,
İçi nar ile pürdür
Varuben ol gölgede,
Biraz yatasım gelir
Oda gölgedir deyu,
Ta’n eylemen hocalar
Hatırınız hoş olsun,
Biraz yanasım gelir
Ben günahımca yanam,
Rahmet suyunda yunam
İki kanat takınam,
Biraz uçasım gelir
Derviş yunus bu sözü,
Eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken
Bir molla kasım gelir
(Yunus Emre)
ŞATHİYE
Yücelerden yüce gördüm
Erbabsın sen koca Tanrı
Alim okur kelam ile
Sen okursun hece Tanrı
Kıldan köprü yaratmışsın
Gelsin kulum geçsün deyü
Hele biz şöyle duralım
Yiğit isen geç a Tanrı
Garib kulun yaratmışsın
Derde mihnete katmışsın
Anı aleme atmışsın
Sen çıkmışsın uca Tanrı
Kaygusuz Abdal yaradan
Gel içegör şu cür’adan
Kaldır perdeyi aradan
Gezelim bilece Tanrı
(Kaygusuz Abdal, 15.yy.)
ŞATHİYE
Kâf u nûn hitâbı izhar olmadan evvel
Biz bu kâinatın ibtidâsıyuz
Kimseler vâsıl-ı dîdâr olmadan
Ol “kaabe kavseyn”in ev ednâsıyuz
Yok iken Âdem’le Havvâ âlemde
Hak ile Hak idik sırr-ı mübhemde
Bir gececik mihman kaldık Meryem’de
Hazret-i İsâ’nın öz babasıyuz
Bize “Peder” dedi tıfl-ı Mesîhâ
“Rabbi erinî” deyü çağırdı Mûsâ
“Len terânî” deyen biz idik ana
Biz Tûr-ı Sînâ’nın tecellâsıyuz
“Küntü kenz” remzinin olduk âgâhı
“Hakk al-yakîn” gördük cemâlullahı
Ey hoca bizdedir sırr-ı ilâhî
Biz Hacı Bektâş’ın fukarâsıyuz
Zâhidâ şânımız “İnnâ fetahnâ”
Harâbî kemteri serseri sanma
Bir kılı kırk yarar kâmiliz amma
Pir Balım Sultan’ın budalasıyuz
ŞATHİYE
Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldi aydır
Hani aldın gözgünü
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yüklettim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını
Bir sinek bir kartalı
Salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Ben de gördüm tozunu
Bir küt ile güreştim
Elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım
Gövündürdü özümü
Kafdağı’ndan bir taşı
Şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü
Bozayazdı yüzümü
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü
Gözsüze fısıldadım
Sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler
Dilimdeki sözümü
Bir öküz boğazladım
Kakladım sere kodum
Öküz ıssı geldi der
Boğazladım kazımı
Bundan da kurtulmadım
Nideyim bilemedim
Bir çerçi de geldi der
Kanı aldın gözgümü
Tosbağaya sataştım
Gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer nereye
Kayseri’ye âzimi
Yunus bir söz söylemiş
Hiçbir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mâ’na yüzünü
(Yunus Emre)
HALK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ
Âşık Edebiyatı Nazım Biçimleri
Tasavvuf Edebiyatı Nazım Biçimleri
Anonim Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri
HALK EDEBİYATI
- Halk Edebiyatı Özellikleri
- Âşık Edebiyatı
- Anonim Halk Edebiyatı
- Tekke-Tasavvuf Edebiyatı
- Tasavvuf Edebiyatı Şairleri
- Yüzyıllara Göre Ozanlar
- Halk Şairleri Özellikleri
- Türk Halk Şiiri
- Aşıklık Geleneği
- Âşık Şiiri
- Alevi-Bektaşi Edebiyatı
- Halk Şiiri-Hece Ölçüsü