Samipaşazade Sezai
Samipaşazade Sezai Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Samipaşazade Sezai (d. İstanbul, 1860 – ö. 26 Nisan 1936, İstanbul)
Samipaşazade Sezai, Tanzimat döneminin ikinci kuşak yazarları‘ndandır. Babası yenileşme edebiyatımıza katkıları olan, Rumeli’de müfettişlik; Trabzon, Vidin, Edirne, Girit’te valilik; Meclis-i Tanzimat üyeliği, maarif nazırlığı, Meclis-i Vâlâ, Meclis-i Âliye, Meclis-i Âyan üyeliği gibi görevlerde bulunan Sami Paşa; annesi Gülarayiş Hanım’dır.
Samipaşazade Sezai’nin çocukluk ve ilk gençlik yılları İstanbul, Taşkasap’taki konakta geçti. O dönemin Ahmet Vefik Paşa, Ziya Paşa, Ali Süavi gibi ünlü edebiyatçıları babasının dostlarıydı; onların sohbetlerine tanık oldu, onları dinledi.
İlköğrenimini konağa gelen özel hocalardan aldı. Ayrıca Çamlıca’da bulunan köşklerinde Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem‘le dost oldu. Günün modasına uygun olarak önce Fransızcayı öğrendi. Ardından Arapça, Farsça, Almanca ve daha sonra da İngilizce öğrendi.
İş yaşamına Evkaf Mektubi Kalemi’nde memur olarak başladı (1880), Londra elçiliği ikinci kâtipliğine atandı, ancak bu göreve babasının ölümünden sonra gidebildi (1881-1985) ve dört yıl çalıştı. Bu sırada Fransız edebiyatını ve İngiliz edebiyatını inceleme olanağı buldu.
Paris’e gitti, orada Tunuslu Mahmud bin Ayat’ın kızı Latife Hanım’la kısa süren bir evlilik yaptı, İstanbul’a döndü. Hariciye Nezareti istişare odası muavinliğine atandı (1886), II. Aldülhamid’in izlettiği aydınlar arasında yer aldı. Bu dönemde kaçtığı (1901) Paris’te İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yayın organı Şûra-yı Ümmet gazetesine hürriyet makaleleri yazdı.
Selanik’te düzenlenen İttihat ve Terakki toplantısına katıldı; burada Mustafa Kemal’le tanıştı. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul’a geldi (1908), Madrid elçisi olarak atandı (1909). Sağlığı bozulup bir süre İsviçre’de tedavi gördü, görevinden alınınca, İstanbul’a döndü (1921). 1922’de emekliye ayrıldı. Son yıllarım Vaniköy’deki yalısında geçirdi.
Edebiyata makale, sohbet yazıları ve oyunlar yazarak adım atan Sezai, asıl ününü tek romanı Sergüzeşt ve kısa öykülerle sağladı. Tıpkı dönemin önde gelen edebiyatçılarından Namık Kemal gibi, romantik bir duyarlılıkla güncel konular içinde kişileri konuşturmaktaki ustalığı, adını hemen yaygınlaştırdı. Önsöz’de ona olan hayranlığını “Namık Kemal’in üslubunda atalarından gelen bir cihangirlik özelliği vardır.” diyerek belli eder.
Sergüzeşt romanı, Behçet Necatigil‘e göre, Alphonse Daudet (1840-1897) etkisinde ve kahramanları halktan seçilmiş, Batı’daki benzerlerinden farksız, on, on iki kadar küçük öyküsü, Sezai Bey’i gerçekçiliğe yönelen Tanzimat öykü ve romancılarından biri yaptı.
Samipaşazade Sezai’nin Eserleri:
Roman:
- Sergüzeşt (1888)
Hikâye (Öykü):
- Küçük Şeyler (1890), (6 hikâyeden oluşuyor.)
Tiyatro (Piyes):
- Şîr (1881)
Sohbet – Hatıra – Makale- Eleştiri:
- Rumuzu’l- Edeb (1900),
- İclâl (1923).
Çeviri:
- Jack (Alphonse Daudet’den çeviri roman).
Ayrıca bkz. ⇓