Pembe Maşlahlı Hanım – Sermet Muhtar Alus
PEMBE MAŞLAHLI HANIM – Sermet Muhtar Alus
Sermet Muhtar Alus benim için dil, sözcük ustasıdır. On dokuzuncu yüzyıl sonundaki İstanbul’un sözcükleri, yirminci yüzyıla da kılıç artıkları gibi çıkagelenler. Alus’ün eserlerinin Türkçesi, İstanbul Türkçesinin bütün dağarcığıyla yüklü. Bugün unutulmuş deyimler, özel deyişler, yabancı dillerden değişerek, bozularak sözlüğe katılanlar, birbiri ardınca akıp gider.
Keşke Sermet Muhtar Alus Sözlüğü hazırlansa.
Tam tersine, Alus günümüzde artık anılmayan bir yazar. Yeniden yaşatmak girişimleri yazık ki karşılıksız kaldı.
Oysa, Necatigil,
“(…) eski İstanbul tiplerini, âdet ve geleneklerini, renkli, eğlenceli tablolar halinde canlandıran; havası ve inceliğiyle sevilen, okunan bir yazar oldu”
diyor, o hava, o incelikler günümüzün hayhuyunda ilgi devşirmiyor.
Daha 1960’larda Alus nerdeyse unutulmuştu. Pembe Maşlahlı Hanım, Ankara Caddesindeki İnkılâp Kitabevi’nin, taa arkalarda, tozlu raflarında bulmuştum. Çok severek okumuş, çok da yararlanmıştım.
Gezinti yerlerinde, tiyatrolarda “Pembe Maşlahlı Hanım” diye ünlenmiş Hayriye’nin anlatımıyla kaleme getirilmiş eser, bir aşk ezginliği içinde, II. Abdülhamid dönemi İstanbul’unu yaşatır. Genç yaşta evlendirilen Hayriye, kocası Şemsi tarafından sevilmez. Hemen her akşam zilzurna eve dönen Şemsi, ünlü kantocu Kamelya’ya âşıktır. Kantocu Kamelya’ya vurgun bir hafiye, kıskanıp Şemsiyi ihbar edince, genç adam “Bulgarya’ya kaçar.
Üvey ana elinde büyümüş, koca evince sevilmemiş Hayriye için öç alma zamanı gelmiştir. Önce kayınbabasının evinden ayrılır, uzaktan akrabası vegeçmişi biraz karışık, hafifmeşrep Kanarya Hanım’la yaşamaya başlar. Artık gezinti, eğlence yerlerinde çok gönüller yakmaktadır.
Şişman, evli, Danıştay üyesi Topaç Molla Bey, Pembe Maşlahlı’ya Sarıyer’de bir ev tutar; kendisi de bitişik eve taşınır. Ellilik Topaç Molla Bey’in gönül ye çapkınlık serüveni annesinin rezalet çıkarması üzerine son bulur. Bitişik eve bu kez Topaç Molla’nın yaşlı babası Kazasker Dânâ Efendi taşınacak, o da genç kadına gönül verecektir. Birtakım aile içi ve mahalle arası rezaletlere rağmen, Hayriye öçlerini sürdürür. Hatta, Kazasker hileli yollara başvurarak Pembe Maşlahlı’yı nikâhına almıştır.
Pembe Maşlahlı’nın evliliği bir zaman sürer. Meşrutiyet ilân edilince, Dânâ Efendi’yle Topaç Molla apar topar Sinop’a sürülürler. Akıbetleri meçhuldür.
Şemsi, Ekrem Vildan adıyla, Hürriyet kahramanları arasında İstanbul’a döner. Bu, tırnak içindeki Hürriyet kahramanı, çok gönüller yakmış karısına şimdi aşık olmuştur. Roman, eski karı-kocanın mutluluğuyla sona erer.
Pembe’Maşlahlı Hanım, en koyu baskı düzenlerinde bile, uçarı yaşamların sürebileceğine ilişkin, alttan alta bu soy düzenlerle alay eden bir eserdir. Mütareke döneminde tiyatroyla yakından ilgilenmiş Alus, hem bu romanında, hem de, yine bir Abdülhamid paşasının hayatını anlatan romanı Kıvırcık Paşa’da vodvil havası estirir. Romanımızda tiyatro sanatından esinlenmenin örnekleri arasındadır bu eserler.
Bugün,ortalık bin bir ayak olacak, cavalacoz takımı araya katılacak diye yeldirme, maşlah giymedim. Siyah “satin de Lyon” çarşafımı örttüm; uzun beyaz eldivenlerimi taktım; krem tül şemsiyemi aldım.
Kanarya, kahverengi maşlahımı, rugan iskarpinlerimi istedi.
İskarpinlerim ayağına olmuyor, faraşa çevirecek amma ne yaparsın? Vermesem olmayacak, kadının hatırı kalacak. “Arabadan inip yürüyecek değiliz a. Üsluplu giyerim, ayağımı ayağımın üstüne atarım, bollaşmaz, biçimi bozulmaz!” diyor.
Selim İleri, Edebiyatımızda Sevdiğim Romanlar Kılavuzu
Maşlah Nedir?
Maşlah: Eskiden kadınların sabahlık gibi giydikleri, tek parça, kolsuz üstlük. Kolları derin yırtmaçlı, elbise üstüne rahatça giyilebilen üstlük.