Paragrafta Yardımcı Düşünce
Paragrafta Yardımcı Düşünce Konu Anlatımı
Örnek sınav soruları ve çözümleriyle Paragrafta Yardımcı Düşünce konusu anlatılmaktadır.
Paragrafta Yardımcı Düşünce Nedir?
Paragraf, bir ana düşünce etrafında kurulur. Bu ana düşünceyi geliştirmek, açıklamak, desteklemek amacıyla kurulan cümleler, yardımcı düşünceleri oluşturur. Bu tip sorularda, paragraftaki yardımcı düşünceler içinde bulunmayan, söylenmeyen, değinilmeyen bir düşünce veya bir özellik sorulmaktadır. Dolayısıyla, yardımcı düşünce soruları; olumsuz ifadelerle karşımıza çıkmaktadır. Sorular, buna dikkat edilerek çözülmelidir.
Örnek:
1906 yılında Adapazarı’nda doğan Sait Faik, ilköğrenimini burada, ortaöğrenimini İstanbul ve Bursa’da tamamlamıştır: Üç yıllık Avrupa hayatından sonra İstanbul’a yerleşmiştir Öykülerinde de mekân olarak hep burayı kullanmıştır. Bursa Lisesi’ndeyken başlayan ilk yazı denemeleriyle, öykücülüğümüzde o güne değin alışılagelmiş bir anlatımın dışına çıkan örnekler vermiştir. Yazarın yazın hayatı da böylece başlamış olur:
Sait Faik’ten söz eden bu parçanın yardımcı düşüncelerini;
- “Değişik şehirlerde öğrenim görmüştür.”,
- “Yaşamının bir bölümünü Avrupa’da geçirmiştir.”,
- “Öykülerini özgün bir söyleyişle oluşturmuştur.”,
- “Öykülerinde yer olarak İstanbul’u konu edinmiştir.”,
- “Özgün bir anlatımla öyküler yazmıştır.” şeklinde sıralayabiliriz.
Örnek 1: (1999-ÖSS)
Tüketim kültürü, şiiri az çok dışlamıştır. Televizyon, sinema, gazete gibi kitle iletişim araçlarının doğurduğu bu kültür, şiirin okur yitirmesine yol açmıştır. Ancak bilelim ki şiir, yalnızca sahte okurlarını yitirmiş, gerçek okurlarını korumuştur. İşte bunun içindir ki benim, şiirin geleceği açısından hiçbir kaygım yok. İyi şiir, gerçek okuruyla yaşamını sürdürecektir.
Bu parçada, şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumsal değişmelerden etkilendiğine
B) Okur sayısının azaldığına
C) Şiir beğenisi tam gelişmemiş okurların elendiğine
D) Nitelikli olanların varlığını koruyacağına
E) Her dönemde çok sevilen tür olduğuna
Çözüm: Parçada, “Televizyon, sinema, gazete gibi kitle iletişim araçlarının doğurduğu bu kültür, şiirin okur yitirmesine yol açmıştır.” cümlesinde A ve B seçeneklerine, “Ancak bilelim ki şiir, yalnızca sahte okurlarını yitirmiş, gerçek okurlarını korumuştur.” cümlesinde C seçeneğine, “İyi şiir, gerçek okuruyla yaşamını sürdürecektir.” cümlesinde D seçeneğine değinilmiştir. Parçada “şiirin her dönemde sevilen bir tür olduğu” düşüncesine değinilmemiştir. Cevap E
Örnek 2: (2004 – ÖSS)
Babam yeni bir roman yazmaya başlamışsa, gözü hiçbir şeyi görmezdi. O andan itibaren yeni dünyası o roman olurdu. Bizler de annemizin uyarısıyla evde çıt çıkarmadan otururduk. İki katlı ahşap evde, saatlerce, daktilo tuşlarının çıkardığı ses duyulurdu. Babam romanını bitirdikten sonra onu ev halkına okumayı alışkanlık haline getirmişti. İlk tepkileri bizlerden almayı çok severdi. Yapıt bittikten sonra son kontrollerini yapar, sabahın erken saatinde evden çıkardı. Romanı herhangi bir yayınevine satmış, para da almışsa, bu, ev halkı için sevinç kaynağı olurdu. Babam eli kolu dolu gelir, mutfağın yüzü gülerdi. Birikmiş üç beş aylık ev kirası yatırılırdı. Bu bolluk dönemi uzun sürmez, kısa bir süre sonra yeniden sağa sola borçlanılırdı.
Bu parçada sözü edilen romancıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çevresindekilerin değerlendirmelerine önem vermektedir.
B) Roman yazma sürecinde her şeyle bağını koparmaktadır.
C) Romanlardan kazandığı parayı ailesi için harcamaktadır.
D) Romancılığı, babalık duyarlığını engellemektedir.
E) Sık sık ekonomik sıkıntı içine düşmektedir.
Çözüm: Parçada sözü edilen romancı ile ilgili olarak “İlk tepkileri bizlerden almayı çok severdi.” cümlesine göre A seçeneği; “Babam yeni bir roman yazmaya başlamışsa, gözü hiçbir şeyi görmezdi.” cümlesine göre B seçeneği; “Romanı herhangi bir yayınevine satmış, para da almışsa, bu ev halkı için sevinç kaynağı olurdu. Babam eli kolu dolu gelir, mutfağın yüzü gülerdi.” cümlelerine göre C seçeneği; “Bu bolluk dönemi uzun sürmez, kısa süre sonra yeniden sağa sola borçlandırdı.” cümlesine göre E seçeneği söylenebilir. Bu parçaya göre “romancılığının, romancının babalık duyarlığını engellediği” söylenemez. Cevap D
Örnek 3: (2004 – ÖSS)
Yazarlığın da ozanlığın da baş koşulu dille içli dışlı olmaktır. Kolay bir iş değildir bu. Bir yandan kendimiz sürekli denemeler yapacağız, bir yandan da dilimizde yaratılmış ürünleri eksiksiz izleyeceğiz. Bana öyle geliyor ki senin baş eksiğin bu: Düzyazısal ve şiirsel ürünleri yeterince izleyip irdelememek. Doğaçtan şiir söyleme dönemi çoktan kapandı. Kendi yönelimlerini, yerini belirleyebilmen için Türkçenin şiir haritasını tüm bölgeleriyle tanıman gerekir her şeyden önce. Bunu yaptığın gün, dergilerin kapısının sana açıldığını göreceksin. Ya da bilmem kaçıncı dereceden bir ozan olmaktansa, iyi bir şiir okuru olmayı yeğleyeceksin. Ne dersin?
Bu parçada konuşan kişinin, karşısındakine önerdikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Deneyimli ozanların yaptıklarının dışına çıkmaması
B) Şairlikle okurluk arasında bir seçim yapması
C) Değişik türde yazınsal ürünleri okuyup incelemesi
D) İçine doğduğu gibi şiir yazmaması
E) Dilimizin olanaklarını bütün yönleriyle tanıması
Çözüm: Parçada, konuşan kişinin, şair adayına, parçanın son cümlesinde B seçeneğini; “Bana öyle geliyor ki senin baş eksiğin bu: Düzyazısal ve şiirsel ürünleri yeterince izleyip irdelememek.” cümlelerinde C seçeneğini; “Doğaçtan şiir söyleme dönemi çoktan kapandı.” cümlesinde D seçeneğini; “Kendi yönelimlerini, yerini belirleyebilmen için Türkçenin şiir haritasını tüm bölgeleriyle tanıman gerekir her şeyden önce.” cümlesinde E seçeneğini önerdiği görülmektedir. Parçaya göre, genç sanatçıya, “Deneyimli ozanların yaptıklarının dışına çıkmaması” ile ilgili bir öneri yoktur. Cevap A
Örnek 4: (2006 – ÖSS)
Yazı insanıyım ben. Yazıdan başka bir şey düşünmem. Geçimimi de yazarak sağlıyorum. Televizyon haberciliği bana, açık, kısa cümlelerle yazmayı öğretti. Bir buçuk dakikalık haberde bütün gün izlediğin olayı anlatmak zorundasın. Zaten televizyonda uzun cümleler dikkati dağıtır. Eline gazete alıp okumak gibi değildir. Basında röportajlar, diziler hazırlarken yerim genişti. Yine de kısa, anlaşılır yazmaya özen gösterirdim. Reklam için metin yazmak ise bambaşkadır. Kırk beş saniyelik reklamlara metin sığdıracaksın. Kısacası yazıyı, yaptığım işe uydurmayı öğrendim.
Aşağıdakilerden hangisi böyle diyen bir yazarın özelliği değildir?
A) Yaşamını yazmaya adama
B) Okurların ilgisini değerli yapıtlara yönlendirme
C) Anlatımını yoğunlaştırma
D) Bir işle ilgili değişik ürünler üretme
E) Yazıyı türsel özelliklerine göre oluşturma
Çözüm: Parçanın “Yazı insanıyım ben. Yazıdan başka bir şey düşünmem.” cümlelerinden A seçeneği; “Televizyon haberciliği bana, açık, kısa cümlelerle yazmayı öğretti.” cümlesinden C seçeneği, sözü edilen yazarın bir özelliği olarak söylenebilir. Parçanın genelinde yazarın röportaj yazıları, reklam metinleri yazdığını öğreniyoruz. Bu bilgiden yola çıkarak D seçeneği ve E seçeneği yine yazarın bir özelliği olarak söylenebilir. Parçada söz konusu yazarla ilgili olarak “Okurların ilgisini değerli yapıtlara yönlendirme” diye bir durum söz konusu değildir. Cevap B
Örnek 5: (1999-ÖSS)
Tüketim kültürü, şiiri az çok dışlamıştır. Televizyon, sinema, gazete gibi kitle iletişim araçlarının doğurduğu bu kültür, şiirin okur yitirmesine yol açmıştır. Ancak bilelim ki şiir, yalnızca sahte okurlarını yitirmiş, gerçek okurlarını korumuştur. İşte bunun içindir ki benim, şiirin geleceği açısından hiçbir kaygım yok. İyi şiir, gerçek okuruyla yaşamını sürdürecektir.
Bu parçada, şiirle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumsal değişmelerden etkilendiğine
B) Okur sayısının azaldığına
C) Şiir beğenisi tam gelişmemiş okurların elendiğine
D) Nitelikli olanların varlığını koruyacağına
E) Her dönemde çok sevilen tür olduğuna
Çözüm: Parçada, “Televizyon, sinema, gazete gibi kitle iletişim araçlarının doğurduğu bu kültür, şiirin okur yitirmesine yol açmıştır.” cümlesinde A ve B seçeneklerine, “Ancak bilelim ki şiir, yalnızca sahte okurlarını yitirmiş, gerçek okurlarını korumuştur.” cümlesinde C seçeneğine, “İyi şiir, gerçek okuruyla yaşamını sürdürecektir.” cümlesinde D seçeneğine değinilmiştir. Parçada “şiirin her dönemde sevilen bir tür olduğu” düşüncesine değinilmemiştir. Cevap E
Örnek 6: (1999-ÖSS)
Romanını okuyup bitirdim. Hele biraz zaman geçsin, hazmedeyim. Neler kaldı, neler gitti? Bunları saptadıktan sonra bildireceğim görüşlerimi.
Böyle diyen bir kişi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Düşüncelerini açıklamadan önce, başkalarıyla tartışarak doğrulamak ister.
B) Ayrıntılı olarak düşünmenin gereğine inanır.
C) Zaman içinde görüşlerinin değişebileceğini düşünür.
D) Düşüncelerini hemen açıklamaktan kaçınır.
E) İzlenimlerini yorumlayıp değerlendirme eğilimindedir.
Çözüm: Parçada yazar, roman için “Hele biraz zaman geçsin, hazmedeyim.” diyerek “düşüncelerini hemen açıklamaktan kaçındığını” belirtiyor. Ayrıca bu sözden, “zaman içinde görüşlerinin değişebileceğini düşündüğünü” çıkarabiliriz. “Neler kaldı, neler gitti? Bunları saptadıktan sonra bildireceğim görüşlerimi.” cümlelerinden yazarın “ayrıntılı olarak düşünmenin gereğine inandığı” ve “izlenimlerini yorumlayıp değerlendirme eğiliminde olduğu” çıkarılabilir. Parçaya göre, yazarın “düşüncelerini açıklamadan önce, başkalarıyla tartışarak doğrulamak istediği” söylenemez. Cevap A
Örnek 7: (1994-ÖSS)
Karagöz oyunu, Osmanlı – Türk toplumunun, yüzyıllarca yaşamış sanat dallarından biridir. Tanzimat’tan bu yana, özellikle Cumhuriyet döneminde yerini, Batı’dan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilirler.
Bu parçada, Karagöz’le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Toplumsal yaşamı yansıtan uzun bir geçmişi olduğuna
B) Günümüzde yerini başka sanat dallarının aldığına
C) Güldürü öğelerinden yararlanarak oluşturulduğuna
D) Farklı yönlerden incelenmeye uygun bir kapsamı bulunduğuna
E) Eski dönemler hakkında bilgi verdiğine
Çözüm: Parçada, “Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını yansıtan zengin bir kaynaktır” cümlesi ile A seçeneğine; II. cümlede B seçeneğine; son cümlede D seçeneğine; son iki cümlede E seçeneğine değinilmiştir. Her ne kadar Karagöz’de güldürü öğeleri varsa da parçada bundan söz edilmediğinden, Karagöz’ün, güldürü öğelerinden yararlanılarak oluşturulduğuna değinilmemiştir. Cevap C
Örnek 8: (2005 – ÖSS)
İlgimi, kültürel konulara, yaşadığım kentin tarihine yönelttim. Bu da beni bir tür kedere itti. Ne var ki ben bunun altında ezilmedim. Çalıştım, uğraştım, kitaplarımı yazdım. Hayatımdan memnunum. Hiçbir arkadaşım benim için “hüzünlü” demez. “Sinirli, enerjik” diyebilir; ama belirgin niteliğim “hüzün” değil. Olsa olsa şunu söyleyebilirler benim için: “Kâğıdı, kalemi eline alınca kaleminin ucuna gelenler bunlardır.”
Aşağıdakilerden hangisi, bu sözleri söyleyen yazara özgü bir nitelik değildir?
A) Çabuk kızan, hareketli
B) Ürünler ortaya koymak için çabalayan
C) İçinde bulunduğu koşullardan şikâyetçi olmayan
D) Yazdıklarıyla yaşadıklarını örtüştüren
E) Kendi özelliklerini tanıyan
Çözüm: Parçada, “Hiçbir arkadaşım benim için “hüzünlü” demez. “Sinirli, enerjik” diyebilir; ama belirgin niteliğim “hüzün değil” cümlelerinden A ve E seçenekleri; “Çalıştım, uğraştım, kitaplarımı yazdım.” cümlesinden B seçeneği; “Hayatımdan memnunum.” cümlesinden C seçeneği çıkarılabilir. Parçaya göre, yazarın “yaşadıklarıyla yazdıklarını örtüştürdüğü” söylenemez. Cevap D
Örnek 9: (2002-ÖSS)
O, evrensel değerleri, toplumcu şiirin potasında eriten şairlerimizden biridir. İnsanı ilgilendiren her olaya, her yaşantıya şiirlerinde yer vermiştir. Bu nedenle anılar, geziler, güncel haberler, duyarlı bir gözlemin açtığı yolda, şiirinin içine akar.
Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Şiirlerinde konu çeşitliliği görülür.
B) Dünyaca tanınmış bir sanatçı olmayı amaçlar.
C) Bireysellikten uzak bir tutum takınır.
D) Olayları ve durumları dikkatle inceler.
E) Tüm insanlığı kucaklamayı amaçlayan şiirler yazar.
Çözüm: Parçadaki, “İnsanı ilgilendiren her olaya, her yaşantıya şiirlerinde yer vermiştir.” cümlesine göre A seçeneği; “O, evrensel değerleri, toplumcu şiirin potasında eriten şairlerimizden biridir.” cümlesine göre C ve E seçeneği; “Bu nedenle anılar, geziler, güncel haberler, duyarlı bir gözlemin açtığı yolda, şiirinin içine akar.” cümlesine göre D seçeneği söylenebilir. Parçaya göre, sanatçının, “dünyaca tanınmış bir sanatçı olmayı amaçladığı” söylenemez. Cevap B
Örnek 10:
“Aşk romanı’yla “aşkı da içeren romanları birbiriyle karıştıranlar var. Bunları ayırmak gerek. Oysa bizde bu ayrım yapılmıyor. Eğer aşk romanından kasıt, yabancıların “romance” dedikleriyse benim romanlarım bu grupta yer almıyor. Çünkü bu tür romanlara Barbara Cartland’ın kitaplarını, pembe dizileri örnek gösterebiliriz ki bunlar bence edebiyatın dışındadır. Konusuna aşkın da sindirildiği ya da birtakım olayların bir aşk etrafında anlatıldığı romanlar bunlarla bir tutulamaz. Örneğin Anna Karenina’da toprak reformu da anlatılır. Bu ayrımı yapmazsak Anna Karenina’yı yalnızca sıradan bir aşk romanı olarak nitelendiririz.
Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen yazarın düşüncesiyle bağdaşmaz?
A) Aşk, gerçeğe en uygun biçimde ancak yabancı romanlarda anlatılır.
B) Aşk romanı sözünün anlamsal sınırı belirlenmelidir.
C) Salt aşk üzerinde yoğunlaşan romanların yazınsal bir değeri yoktur.
D) Dokusunda aşkı barındıran her yapıt, aşk romanı sayılmaz.
E) Kimi romanlarda aşk, toplumsal sorunlarla iç içe anlatılır.
Çözüm: Parçada, yazar, “aşk romanının özelliklerinden söz etmektedir. Parçayı incelediğimizde B, C, D ve E seçeneklerinde yer alan düşüncelerin, yazarın düşünceleriyle bağdaştığını görüyoruz. Ancak A seçeneğinde yer alan: “Aşk, gerçeğe en uygun biçimde ancak yabancı romanlarda anlatılır.” düşüncesinin yazarın “aşk romanı” hakkındaki düşünceleriyle bağdaşmadığını görüyoruz. Cevap A