Necmettin Halil Onan
Necmettin Halil Onan Kimdir?
Necmettin Halil Onan Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Necmettin Halil Onan (d. 01 Ocak 1902, İstanbul – ö. 17 Ağustos 1968, İstanbul) Şair, yazar.
Necmettin Halil Onan, 1902’de İstanbul Çatalca’da doğdu. Babası, Duyun-u Umumiye memuru Halil Hilmi Bey idi. Ortaöğrenimini Vefa Lisesi’nde tamamladı. 1919 yılında Dârülfünun Edebiyat Fakültesinde açılan sınavı kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. Cenap Şahabettin, Fuad Köprülü, Ferit Kam, Yusuf Şerif, Yahya Kemal, Hüseyin Daniş gibi edebiyatçıların öğrencisi oldu.
İstanbul’un işgali üzerine okul geçici olarak kapatılınca milli mücadeleye katılmak üzere Ankara’ya geçti. Ankara Talimatgahı’nda zabıt vekili oldu, Anadolu Ajansı Siyasi servisi’nde çalıştı.
Milli mücadele bittikten sonra İstanbul’a dönerek yarım kalan eğitimine devam etti, 1924 yılında mezun oldu. Bir süre tekrar Anadolu Ajansı’nda ve özel okullarda çalıştı. 1929 yılından itibaren İzmir, Adana, Ankara illerinde pek çok lisede edebiyat öğretmenliği ve lise müdürlüğü yaptıktan sonra maarif müfettişi oldu.
1942-1946 yıllarında Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü yaptı. Ankara Üniversitesi DTCF’de Eski Türk Edebiyatı Profesörü olarak dersler verdi. 1959’da üniversitedeki görevinden emekli oldu. 17 Ağustos 1968 günü İstanbul’da hayatını kaybetti.
Necmettin Halil, yazın yaşamına aruz ölçüsünde şiirler yazarak başladı. İlk şiirleri Nedim dergisinde yayımlandı. Aruzu bırakıp hece ölçüsünde şiirler yazmaya başladığında şiirlerini Dergah ve Hayat dergilerinde yayımladı.
Şiirlerini 1927’de ve 1933’de bastırdığı iki kitapta topladı.
Aşk, doğa ve ulusal duygular ile ilgili şiirler yazdı. Son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı etkisi görülür.
İşleyen Yara adlı romanı, kitap olarak basılmamış ancak 1932 yılında Vakit Gazetesi’nde tefrika edilmiştir. Ortaokullar için dilbilgisi kitapları da hazırlamıştır.
Necmettin Halil Onan Eserleri
Şiir kitapları:
- Çakıl Taşları (1927)
- Bir Yudum Daha (1933)
Diğer Kitapları:
- Dilbilgisi (1928), 2 cilt
- Dilbilgisi (1934)
- Dilbilgisi (1943), İlkokullar için
- İzahlı Divan Şiiri Antolojisi (1940, 1946)
- Namık Kemal’in Talim-i Edebiyatı üzerine bir Risalesi (1950)
- Leyla ve Mecnun (1956), Fuzuli’nin eserinin tenkidi
Romanları:
- İşleyen Yara (yayımlanmadı)
- Kolejli Nereye (1977)
Necmettin Halil Onan Şiirlerinden Örnekler
BİR YOLCUYA
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bir tümsek, Anadolu’nda,
İstiklâl uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.
TEMENNÎ
Ben ki sessiz, habersiz gönül bağladım size,
Şimdi ne zaman dalsam derin gözlerinize,
Birdenbire ruhumu çılgın arzular sarar,
Atılmak ister gibi karanlık bir denize.
Düşündüğüm sizsiniz her gün, her gece şimdi.
Bu dünyâda saadet siz demek bence şimdi.
Ruhunuz eş olmamış, diyorlar, benim gibi
Size yalnız gönlünü veren bir gence şimdi.
Aczimi anlasam da yolumdan dönmem geri.
Tuttunuz can köşemde hükmedecek bir yeri.
Bir kere gözlerime baksanız, anlardınız
Sizin için kalbimde canlanan emelleri.
Her aşk için, gönlünüz kapanmış bir saraymış;
Sevenler, kapısında uzun yılları saymış.
Ben de, bunu düşünüp diyordum ki : Allah’ım,
Keşke, sizi bu kadar güzel yaratmasaymış.
ÇAKIL TAŞLARI
Biliyorsun ki kari, kalbin derinlikleri,
Damla damla biriken gizli gözyaşlarıdır.
Kudretimin oradan çıkarabildikleri,
Halis inci yerine bu çakıl taşlarıdır.
Görüyorsun nihayet çakıl taşları sende, şairin kendi kalbinde kaldı.
Fakat şunu anla ki, o çakıl bulurken de, araştırmadan duyulan zevki aldı…
ÖMRÜNE YAN KUZUM
Karanlık hayatı ışıklandıran
Tutuşmuş bir kalbin alevleridir;
Kızıllık görmeyen ufku andıran
Bir yürek bahtına yansa yeridir.
Vah o boş kalbe ki aşkı tatmadı!
Ah o tat, duydukça doyulmayan tat!
Yanmanın lezzeti, acının tadı;
Yerine başkası konulmayan tat!
Ömrüne yan kuzum, bir çift göz için
Canını o korla dağlamadınsa!
Bir güzel yüz için, bir tek söz için,
Bir tutam saç için ağlamadınsa!
Mâzîdeki Hâtıralar
Son bağlar kopunca sevgililerden,
Kalbe, o hayâlin çıktığı yerden,
Şifasız kederler sızar nihayet.
Nihâyet, en yakın emellerin de
Zehirli rüzgârlar eser yerinde;
Gidenle beraber gider saadet.
Kırılmış bir kalbe son kalan yoldaş
Gizlice dökülen beş, on damla yaş,
Bir de yâd edilen hâtıralardır.
Çünkü her sevincin sonu kederde;
Saadet, sabaha karşı göklerde
Doğan bir yıldızın ömrü kadardır.