Marksist Eleştiri Kuramı
Edebiyat Kuramı: Marksist Eleştiri
Tarihin gelişmesinin birtakım kanunlara göre olduğunu ileri süren Marksizm, ekonomik teori üzerine oturtulmuş bir tarih felsefesidir.
• 1848 yılında siyasi, ekonomik ve tarih alanlarındaki fikirlerini ‘Komünist Manifesto’da açıklayan Marksizm’in kurucuları Karl Marx ve Frederich Engels, edebiyat eleştirisi ve estetik ile ilgili fikirlerini mektuplarında ortaya koymuşlardır.
• Marksizme göre toplum hayatı iki temel yapıya ayrılır: Altyapı ve üstyapı. Altyapı; üretim, üretim güçleri, madde ve ekonomik dünya, eşya, soyut değerler, elle tutulup gözle görülen objeler ve maddi kurumlar olarak toplumun üzerine kurulduğu değerlerdir. Üst yapı ise “manevi değerler” olarak tabir edilen din ve ahlaka ait değerlerin tamamı ile hukuk, sanat, bilim, moda, gelenek ve kültür gibi kurumlardır.
• Marksist eleştiri’de edebiyat eseri, sınıf çıkarlarını dile getiren bir ideolojidir. Sanatı üst yapının bir parçası olduğu için dönemin ideolojisini yansıtacak, bilinçli ya da bilinçsiz olarak egemen sınıfın çıkarlarına hizmet edecektir. Bundan dolayı toplumun altyapısı, üstyapısını ve dolayısı ile ideolojisini belirleyecek; sanat eseri de bu ideolojiyi yansıtan bir yapıt olacaktır.
• Marksist felsefede toplumlar sınıfa ayrılır ve bu sınıflar arasında sürekli bir çatışma vardır. Marksizm, üreten sınıf demek olan işçi sınıfını öne çıkarmak, yaygınlaştırmak ve eskiye göre burjuva sayılan edebî çevreyi ortadan kaldırmak ister.
• Marksist eleştiri, sosyolojik eleştiri gibi genellikle bir sanat olayının nedenlerini araştırır. Ancak sosyolojik eleştiri bu nedenlerin çeşitli olabileceğini iddia ederken Marksist eleştiri ekonomik koşulları ve toplumdaki sınıf çatışmalarını esas alır ve olayı bunlarla açıklar.
• Bunlarla birlikte Marksist estetiği, incelerken, 1934’e kadar olan birinci dönem ve Toplumcu Gerçekçilik Kuramı’nın kabul edildiği 1934’ten sonraki ikinci dönem olarak ele almak gerekmektedir.
• Marx, Engels ve Plehanov gibi düşünürlerin, sanat eserleri ile ekonomik yapı arasındaki ilişkiyi araştırdıkları birinci dönemde, henüz parti tarafından saptanmış kesin bir görüş yoktur. İkinci dönem ise sanat anlayışının Sovyetlerde resmi bir nitelik kazanarak “toplumcu gerçekçilik’’ adını aldığı dönemdir.
• Marksizm’in ilk sanat teorisyeni sayılan Plehanov eserlerin sosyal gerçeklik anlayışla da açıklanabileceğini söyler ve şu kanaatlere ulaşır:
• Sanatın kökeni iştir, faydadır, ihtiyaçtır.
• Yaşamak için yapılan işler sanatın bütününü kucaklar.
• Sanatçı bağlı olduğu sınıfın ideolojisini yansıtır.
• Burjuvazi, aristokrasi ve işçiler öne çıkar.
• Sınıf çatışması sebebiyle hayata işçilerin egemen olması ana fikrini işleyen eserler, toplumsal gerçekçi eserleri oluşturur.
Marksist kuram, duyguyu öteleyip maddi, ekonomik ve tarihi kriterleri öncelediğinden özellikle romantik ve anlatımcı kuramlar tarafından eleştirilir. Edebi eseri estetik işlevini göz ardı ederek sadece maddi verilerle açıklamak, geleneksel edebiyat kuramlarının da eleştirdiği bir yöntemdir.