Kazuo Ishuguro
Kazuo Ishuguro Kimdir?
Kazuo Ishiguro Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Kazuo Ishuguro (Doğum: 8 Kasım 1954, Nagazaki, Japonya) Japon asıllı İngiliz yazar.
NOBEL ÖDÜLLÜ JAPON ASILLI İNGİLİZ YAZAR: Kazuo Ishuguro
“Belki de hiçbirimiz yaşadıklarımızı tam olarak anlamıyor ve yeterli zamanımız kalıp kalmadığını hissedemiyoruz.”
Kazuo Ishiguro, Japon asıllı İngiliz yazardır. 1954’te Japonya’da dünyaya gelmiş ancak 1960’ta altı yaşındayken ailesiyle İngiltere’ye göç etmiştir. Otuzlu yaşlarının ortalarına kadar ülkesi Japonya’yı hiç görmeyen yazar bu sebeple kendisini bir İngiliz olarak tanımlar. Eserlerini de İngilizce yazar. Japoncasının da berbat olduğunu söyler.
Kent Üniversitesinde İngilizce ve felsefe eğitimi alır. Üniversiteden mezun olduktan sonra sosyal hizmetlerde evsizler için çalışırken yarım saatlik bir radyo oyunu yazarak yazı hayatına başlar ve bunu BBC’ye gönderir. Reddedilir fakat vazgeçmez. Bir müzisyen olarak da başarısız olur.
Kariyerinin nasıl devam edeceğini düşündüğü yıllarda yaratıcı yazarlık kursuna başvurur, kursa kabul edilmek için daha önce BBC’nin reddettiği 30 sayfalık radyo oyununu gönderir ve kursa kabul edilir. 1981 yılında üç kısa öyküsü yayınlanır ve o tarihten itibaren yazı yazarak hayatını sürdürür.
2017’de Nobel edebiyat ödülünü alan yazarı kurul şöyle tanımlar:
“Büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkaran bir yazar.”
Kazuo Ishiguro’nun en bilinen eserleri:
1- Uzak Tepeler:
“Birisinin kaç yaşında olduğu hiç fark etmez, neler görüp geçirdiği önemlidir. İnsan yüz yaşına gelip de hiçbir şey görüp geçirmemiş olabilir.”
Standart bir Japon kadını olan Etsuko, 20’li yaşlarının başındadır, komşusunun oğluyla evlenmiştir ve hamiledir. Komşusu Fujivara Hanım bir gün ona neden bu kadar mutsuz olduğunu sorana kadar kendisini çok mutlu hissetmektedir. Sonuçta evlidir, kocasının iyi bir işi vardır ve hamiledir; mutsuz olmak için bir sebebi yok gibi görünür ama kendisine bile itiraf edemese de aslında çok mutsuzdur.
Yazar bize Etsuko’nun gerçekte ne kadar mutsuz olduğunu kitabın ilerleyen bölümlerinde hissettirir.
2- Günden Kalanlar:
“Gereksiz yere deşiyorum geçmişi, neredeyse hastalıklı bir biçimde…”
Ana karakterimiz Stevens İngiltere’de güzel bir malikânede baş uşaklık yapmaktadır. Malikâne sahibi devrin ileri gelen şahsiyetlerinden biridir öyle ki 2. Dünya Savaşı’nın gidişatıyla ilgili önemli kararlar bile bu evde alınır ve Stevens pek çok şeye tanıklık eder.
Kitap Stevens’ın yaşlılık dönemine denk gelen savaş yılları sonrasının yorgun İngiltere’sinin tasviri ile başlar. Malikâne savaş sonrası el değiştirmiş, eski şaşaalı günler geride kalmıştır. Stevens malikânenin yeni sahibinin isteğiyle seyahate çıkar, geçmişine döner ve geçmişin şaşaalı günlerini bize aktarır. Filme de çekilen başrollerini başarılı oyuncular Anthony Hopkins ve Emma Thompson’ın oynadığı bu eser 8 dalda Oscar’a aday olmuştur.
3- Beni Asla Bırakma:
“Seçme şansı olunca kendine benzeyeni seçer insan…”
Temelde Kathy, Tommy ve Ruth adlı üç gencin hikâyesi üzerinden anlatılan roman, bir grup öğrencinin Hailsham isimli yatılı bir okulda yaşadıkları ve sonrasında başka yerlere sürüklenmelerini anlatır. Hailsham isimli okulun tek amacı öğrencilerini ileride organ bağışçısı ya da bakıcı olarak yetiştirmektir. Bu kitapta yazar seçim hakkımızın olmadığı ve bizler için her şeyin belirlenmiş olduğu bir yaşamda nasıl varlık gösterebileceğimizi sorgular. Eser yayımlandığı yıl Time dergisi tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınmıştır.
4- Gömülü Dev:
“Örümcek ağına düşmüş bir sinek gibi hayatla ölüm arasında asılı vaziyetteyim…”
Unutmak kavramı üzerine oluşturulmuş bir romandır. Yıllar önce Saksonlar ve Britanlar arasında yaşanan savaşın sona ermesi için bir büyücü ejderhanın nefesini büyüler ve ejderha her nefes alıp verdikçe ülkeyi “unutma sisi” sarar. İnsanlar sadece savaşı değil anılarını ve ailelerini de unuturlar. Yaşlı bir karı koca oğulları olduğunu hayal meyal hatırlar ve onu bulmak için yollara düşer.
5- Avunamayanlar:
“Yaralar eski dostlara dönüşür…”
Ünlü piyanist Ryder, önemli bir konser vermek için isimsiz bir Avrupa şehrine gelir. Birkaç gün sonra sahneye çıkacağı bilgisi dışındaki hayatındaki her şeyi unutmuştur. Kendini olaylara ve çevresindeki insanlara teslim eden belleksiz piyanist, çok geçmeden yaklaşan konser gecesinin hayatının en önemli performansı olduğunu fark edecektir.
Yazar: Sema Sır Şeker, Balıkesir Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı