Japonların Uzun Yaşam Sırrı: İkigai Felsefesi

JAPONLARIN UZUN YAŞAM SIRRI: İKİGAİ FELSEFESİ

İkigai Felsefesi

Birkaç yıl önce işe gitmek için henüz güneşin bizi selamlamadığı karanlık ve soğuk sabahların birinde servis beklerken dilime o günlerde çok meşhur olan bir şarkının sözleri takılıverdi:

“Bu havada gidilmez
Güneşli günde gidilmez
Aslında hiç gidilmez
Gidilmez…”

Acı acı gülümsedim. Daha kaç yıl bir ev, bir araba almak ya da salt karnımı doyurmak ve barınmak içgüdüsüyle sabah ezanıyla yollara düşecek, bir gün emekli olduğumda Ege’de bir sahil kasabasına yerleşirim minvalli klişe hayallerin verdiği motivasyonla iş yerinde canımı dişime takarak çalışacaktım?

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi piramidinde alt katmanları halletmiş, fizyolojik, güvenlik, sosyal ihtiyaçlarını çözmüş, kendini gerçekleştirmek için çabalayan pek çok birey gibi ben de varoluşumu sorguluyor, yaşama motivasyonumu bulmaya çalışıyordum. Herkes gibi ben de bir hayat amacı yani Japonların ünlü felsefesi “ikigai” min peşindeydim. Varoluşsal çıkmazlarımın vermiş olduğu yetkiye dayanarak zamanında kitabı da yazılmış ve çok satanlar listesinde uzun süre kalmış bu “nadide” felsefeyi kendimce içselleştirmeye çalıştığım o fırtınalı günlerimde sizlere de naçizane bu kavramı tanıtmak isterim.

İkigai Felsefesi

İkigai; iki: hayat, gai: amaç, gaye kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen, Japonca “varoluş nedeni” olarak da çevirebileceğimiz bir kavram, bir felsefe, bir doktrin. Bir bakıma yaşama yüklediğimiz anlamların toplanmış bir bütünü. Bir hayat amacı edinmek de denebilir. Sabah uyandığımızda bizi yataktan çıkaran motivasyon kaynağı olarak da açıklanabilir.

Okinawa Adaları

Araştırmacılar uzun süren araştırmalarının sonunda Japonya’nın güneyindeki Okinawa takımadalarında (Dünyada insan ömrü ortalamasının en uzun olduğu yer) huzurlu ve uzun bir hayat sürdüren insanları (Erkekler ortalama 85, kadınlar 87.5 yıl) incelemişler. Sağlıklı beslenmenin ve egzersizin inkâr edilemez faydalarına ek olarak burada yaşayan insanların uzun yaşamasının sırrının ikigai felsefesine uygun bir yaşam tarzı benimsemeleri olarak keşfetmişler.

Âdemoğlu varolduğu günden beri kendini şifalandırma ve iyileştirme içgüdüsünün peşini asla bırakmıyor. Japon halkının ikigaisi de bu şifalandırma içgüdüsünün en etkililerinden biri. Eğer bir ikigaimiz varsa psikolojik rahatsızlıklar, stres, geçim derdi, depresyon gibi korkularla baş etmek zorunda kalmamıza gerek olmaz. Emeklilik hayalini kafamızdan çıkarırız.

İkigaimiz içimizdeki derinlerde saklıdır ve onu bulmak sabırlı bir arayışı gerektirir. Elbette bunun için bir çaba gerekir. “Mens sana in corpore sano” yani sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Fiziksel egzersiz eksikleri nasıl bedenimize zarar veriyorsa zihinsel egzersiz eksikleri de bizim için o derece kötüdür. Beynimiz yeni bilgilerle karşılaştıkça yeni bağlantılar kurmaya başlar ve böylece canlanır.

Bu felsefede insanın kendini sürekli meşgul edecek faaliyetlerde bulunması ve en kötü anlarda bile mutlu olmayı becerebilmesi son derece önemli kabul edilir.

Hayatın akışı içerisinde, içinde bulunduğumuz şartlar itibariyle insanın ikigaisini, tutkusunu bulması elbette anlatıldığı kadar kolay değil. Ancak ikigaimize ulaşmanın biricik formülünün de yılmadan, bıkmadan denemek ve asla vazgeçmemek olduğu da aşikâr. Tıpkı Cicero’nun dediği gibi,

Herkes hata yapabilir. Ama aklını yitirmedikçe, hiç kimse ısrarla aynı hatayı yapmaz.

Aynı kapıyı sürekli yanlış anahtar ile açmaya çalışmak yerine konfor alanımızın sıcak ve güvenli kucağını terk etmeyi bilmeli, yeni maceralara atılacak gücü yaratabilmeliyiz ki hayatlarımız değişebilsin.

Yüzüklerin Efendisi’nin meşhur hobbiti Frodo’nun ikigaisi yüzüğü Mordor’a taşımak, Oscar Çöllerde’nin Oscar’ının yemek bulmak, Freddie Mercury’nin sahnede devleşmek, Martin Eden’in tanınmış bir yazar olmak, Raif Efendi’nin Maria Puder’le mutlu bir hayat sürmek, Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün sıra dışı karakteri Hayri İrdal’ın saatler, Uzun İhsan Efendi’nin ikigaisi ise hakikati keşfetmekti… Peki senin ikigain ne?

“Eğer hiçbir şey yapmazsan ölüm gelir seni bulur…”

Yazar: Sema Sır Şeker, Balıkesir Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu