Ercüment Uçarı
Ercüment Uçarı Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Ercüment Uçarı (D: 03 Nisan 1928, İstanbul – Ö: 21 Ocak 1996, İstanbul) Şair, yazar, avukat.
Ercüment Uçarı, ilkokulu İstanbul’da, ortaokulu Kütahya’da, liseyi Bursa Lisesi’nde bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi (1959) mezunu. Ücretli öğretmenlik, serbest avukatlık, Petrol Ofisi İstanbul Bölge Müdürlüğünde hukuk müşavirliği yaptı, 1983’te emekliye ayrıldı.
İlk şiiri 1945 yılında Zonguldak’ta çıkan Bucak adlı dergisinde yayımlandı. Türk Sanatı, Kaynak, Varlık, Yeditepe, Dost, Pazar Postası, Yelken, Yeni Edebiyat başta olmak üzere kırka yakın sanat-edebiyat dergisinde şiirleri yayımlandı. İkinci Yeni şairi olarak tanındı.
Uçarı, poetikasını (şiir anlayışını) şöyle açıklamıştır:
“Benim neslimin çoğunluğu Walt Disney’in sinemasının önemli şiirleriyle yeryüzünde vardılar. Bense sadece onun şiirinin bakımlı yüzüyle şiirimi kurdum. Bundan önceki başka sistemlerin dirilikti güneşlerinin değişik planetlerindeki milyarlarca değerlerdeki yaşamlarımın gül sularında kendimi değiştirip yok ederek varlığımı acıyla sürdürüyorum, çoğunlukla deli yaşamımın tadına yepyeni ahududu şerbetlerinin ballarını katarak; Walt Disney’li.”
Ercüment Uçarı’nın Eserleri
- Çümbüşçübaşı, 1958
- Kuyuda Yusuf, 1967
- Avlanırken Bir Korku, 1967
- Albatros Adı Bir Gün Gelecek, 1971
- Geçmiş Zaman Tevellüdü, 1991
- Ay Batarken Kancama, 1994
- Yırtık Sözler, 1996.
Ercümen Uçarı’nın Şiirlerinden Örnekler
PIRILTILI AŞK
Sımsıcak göğüsleri
Çorapları sıcacık
Utanır
Kızlığı yitik
Bir ışık düşer bedavadan
İçim aydınlanır
Sabahlığının dünyasını görürüm
Soyunurken
Topukları
Öylesine yuvarlak
Titrer
Bir takım sesler çevremde
Öpüşmeler
Işıltılı bir ayna da donanır
Çık desem sokağa çıkar
Çırılçıplak
Memnunluğu kadınlığından gelir
Ve erkeklerin okşamalarından
Uyanır.
Yeni bir gün çevresinde
Yeni bir ışık düşer saçlarına
Öpsem hatırı kalmaz
Bunca otun bunca kuşun bunca ağacın
Hatırı kalmaz o dünyada ki ışıltının
Ellerim şimdi yepyeni
Gözlerim yepyeni
Kuşlar otlar ağaçlar yepyeni
İçim fıkır fıkır
Yaşamım toz pembe dudaklarda
Ele geçmez şarkılarda
Dokunuyorum
Aşkla karışık
Şimdi yeniden dünyaya
UT
Ben yaşarsam utlar gibi yaşarım
Eski zamanlarda gül bahçelerinde
Bir orman aydınlığını getirir meyvelerin
Aşkın eğilmiş mor ağzından
Ben gözlerini severim ceylanların
Kalbimi duyarım balıklar soluyunca mavilerde
Hanımelleri mantarlar kuzukulakları
Unutulmuş aşkları kırların
Ben ellerimi severim sabahleyin uyanınca
Büyülü masallar limanında
En erken kalkan gemi benim
Rüyalarımda deniz kızları
ŞİİR YAZIN
dur o eski silahlar pas tuttu
zaman aktı Osmanlı sultanları rengini yitirdi
belirsizlik bile ulaşmıyor suya bu yüzden mi
hep o telefon sesi yanlış diyen size
hangi radyo saat kaç şarkı söylüyor bir kadın
sahi siz bir uzay kahramanı mısınız ki masalda
hangi masal bu içtiğiniz kavun suyu mu ki
Uşakta bir çakı aldınız halk işi
önce parmağınızı kestiniz aşk aktı
sahi sorumsuzdunuz siz unuttuk
hep rakı üstüne bira içtiniz akşamları
varsın sazlardan kızlar da gelsin yanınıza
o kitap bakışı
siz şiir yazın gözünüze kan otursun
MAVİ MAVİ PALYAÇO
iri kuşların sesleriyle mağaralara in
saçlarına takılsın otomobil farları tam öğle vakti
zümrüt rengi ağırlığınla
çekirdek gibi kalmış gözlerin
sus işte tüm gürültüler ortasında
şiir dolu omuzların var çünkü
acımadan yeşermeyen salıncaklarda
duyulur gülümseyen çocuk sesleri
ve yalnızlığa inilen merdivenlerde
bir çaydanlıkta fokurdayan su
çayın geleceğinin kurdelesiyle
deniz beyazdır çoğu zaman kirlenmemiş kazağıyla
üzerinde otlar yeşerir kuş gibi uzar saksılar
kayalarda ölürken gözleri vurur kendini civa
ve lodosların elleridir
gemilerin küpeştelerinde patlayan
kente yüksekten bakmaya koyulan martılara tanık
AŞK
peruda aşk
bir kuğu boynu gibi büyür
yasaktır
erkek ve kadının çirkinliği
bir deneydir aşk
bütün sıkıntımın üzerine yemin ederim ki
şarap
aşkın soluğudur
aşk bir askerdir sabahları
yalnız ve hüzünlü
pazarlarda pazartesilerde
kardelen çiçekleri gibi
türkiyede
sıcak akdenizde
gemicilerin gözlerinde zebercet taşı
kırların ve böceklerin ötesinden
üç harf
çatısını çiziyor
kırmızı kiremitli bir evin
kuşlar kuşlar kuşlar
sıcak ülkelerden kutba
kutuptan ege denizine
adalar çiziyor
beyaz yeşil günlerinde
gözbebeklerinden
kan ve kalemle onarılmış
korkuyu yok eden bir çağda
fenikeliler araplar türkler
umutlu bir portakalı büyüttüler
sapsarı güneş gibi
babilin asma bahçelerinde
üç harf yüzünden
yasaktır
erkek ve kadın çirkinliği