Ekspresyonizm (Anlatımcılık) Kuramı ve Özellikleri
Ekspresyonizm (Anlatımcılık) Kuramı ve Özellikleri
Ekspresyonizm (Anlatımcılık): İnsanın coşkudan hareketle kendi benini hiçbir kurala bağlı olmadan ifade etmesidir. Anlatılan husus, dış dünyadan çok, benin dış dünyayı yorumlama tarzına yöneliktir.
• Sanatkâr anlatımcılığın kendine sunmuş olduğu imkânla adeta kendi benini gözden geçirir. Böylelikle ortaya koymuş olduğu sanat eserinde, dış dünyada gördüğünü olduğu gibi taklit etmeyerek muhayyilesinin imkânlarıyla, kendi benliğiyle baş başa kalmış olur.
• Bilindiği gibi Aristo anlayışında yansıtma teorisinde fayda ön plana alınarak eser bir araç olarak kullanılmıştır. Expresyonist bakış açısında ise sanat eserinde herhangi bir fayda gözetilmez. Okuyucu eseri kendince değerlendirir. Eserin onu yönlendirmesi, onu eğlendirmesi söz konusu değildir. Okuyucu kendi seviyesine göre eserden hareketle yeni bir hali yaşama şansına kavuşur. Duygu dünyası değişir. Bir gaye varsa, okuyucunun kendini zenginleştirmesinden ibarettir. Bu tür eserlerde sanatkâr, okuyucunun haz almasını da düşünmez.
• Anlatımcılık, sanat ve sanat eserinin ne olduğunu kavrayabilmek için sanatçının dış dünyadan aldığı verileri kendi duyarlığıyla nasıl yoğurduğu, sanatçının ruhundan esere ne kattığı ve bunu nasıl yaptığı, sanatçının yaşamının ve duygularının eserin oluşumunda ne denli katkıda bulunduğu, bu katkının eserde nasıl ifade bulduğu gibi soruların cevabını arar.
• Anlatımcılık edebî eserde duyguyu merkeze aldığından romantik eserlerde ve lirik şiirde kendine daha geniş bir kullanım alanı bulur. Didaktik, düşünceye dayalı ya da duygu aktarımını hedeflemeyen eserlerde anlatımcılığın imkânlarından faydalanmak olası değildir.
• Anlatımcılığın en önemli teorisyenlerinden kabul edebileceğimiz Tolstoy kurama yeni bir boyut getirir. Tolstoy sanatçının duygularını aktarmasının yanı sıra okuyucunun da bu duygulara ortak olması gerektiğini savunur. Bu sayede okuyucu ve yazarın ortak paydada buluştuğu estetik bir boyut ortaya çıkar.
• Tolstoy, ortaya çıkan bu estetik alanın yazarda da okuyucuda da iyiye, güzele ve doğruya doğru bir yöneliş meydana getirmesi gerektiğini savunur. Bu iki taraflı duygusal paylaşımın insanları daha “iyi” bireyler haline getirmek gibi bir işlevi olduğunu düşünür. Tolstoy’un anlatımcılığı sanat ve estetiğe metafizik bir arınma işlevi katması yönü ile anlatımcılık metodunun farklı bir yönünü temsil eder.
• Estetik seviyesi yüksek bir aktarım, üst seviyede bir edebî esere vücut verir, okuyucuda da ya duygu paylaşımı ya da yeni düşsel âlemler oluşmasına katkı sağlar. Böylece üst seviyedeki insani duygular aktarılır. Bu sonuç, sanat eserinin işlevini duyguların anlatımı olarak gören kuramın anlayışının neticesidir.