Ehil Kelimesi ve Anlamları
Ehil Kelimesi ve Anlamları
ehl (ehil)
Sözlük Anlamı:
ehil -hli isim Arapça ehl
1. isim Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap “O, bu işin ehlidir.”
2. Sahip “Sanat ehli. Zevk ehli.”
3. Karı kocadan her biri, eş “Bu adam ehliyle iyi geçinmiyor.”
4. Topluluk, cemaat
Tamlamalarla birlikte karşımıza çıkan anlamları:
(Bir şeye) sahip olan, bir yerde oturan ya da oturanlar; becerikli, elinden iş gelir. Sözcük “topluluk, aynı yol ve gidişte” olanlar anlamıyla tamlamalarda kullanılmıştır.
Belli başlıları şunlardır:
Ehli beyt: (ev halkı), Hz. Muhammed’le kızı Fatma ve damadı Ali’yle onların soyundan gelenlere denir. Şiilerlerini ve yukarıda anılanların dışındakileri ehli beyt’ten saymazlar. Ehli beyt sevgisi Alevi-Bektaşi halk edebiyatı’nda, Şii-Batıni eğilimli şairlerin şiirlerinde önemli bir yer tutar, dolayısıyla Muaviye soyu kınanır:
Ehl-i beyt ismini kaldırarak dedi
Dünyayı ahreti saymadı adu
Siyah zülfün al kanlara beledi
Ağla gözler imam Hüseyin aşkına (Sefil Ali)Şehit düştü imamların şahbazı
Bu imiş takdirde yazılan yazı
Arşa çıktı ehli beytin avazı
Ah senin dertlerin imam Hüseyin (Sıtkı)
Ehli Bid’at (bid’at ehli): Kuran’ı ve hadisleri kendi görüşlerine göre yorumlayarak değiştirdik leri ileri sürülenler için kullanılmıştır.
Arapçada bid’at, daha önce benzeri bulunmayan ya da yapılmayan anlamında “yenilik” karşılığıdır. Ama bu yenilik kavramı olumsuz bir anlam yüklenerek Kuran’a sünnete ve hadislere aykırı, onlarla uyuşmayan her şeyin adı olmuştur. Giderek çeşitli mezheplerin bid’at konusundaki değerlendirmeleri farklı olmakla birlikte Sünnîlik dışındaki bütün yorumlar ve inanışlar, özellikle resmi görüşle (şeriat) çatışan her düşünce bid’at sayılmıştır. Terimin ilk kullanılışında da siyasal bir amaç güdüldüğü görülür. Hüseyin’in Kerbelâ’da öldürülmesinden sonra Muhtar bin Ebu Ubeydi’sSakafi adlı biri onun öcünü almak için bir grup Şiîyi çevresinde toplamış, ona uyanlara ehli bid’at denmişti. Daha sonra Şiîliğin birçok kollan, Bâtinîler de ehli bid’attan sayıldı.
Ehli dert (dert ehli): Âşık:
Az eyleme inayetini ehli dertten
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni (Fuzulî)
Ehli didar: Tanrıya âşık olanlar:
Olduk fena enderfenâ
Sanmam bizi var ehliyiz
Maşukumuz Hak’tır bizim
Biz ehli didâr ehliyiz (Kaygusuz Alaeddin)
Ehli dil: Gönül adamı, kalender kişi derviş:
Bu bezmi dilküşâya mahrem olmaz BAKİ’yâ herkes
De gelsin ehli diller gelmesin bigâneler dönsün
Ehli fena: Tasavvufta fena aşamasına erişenler:
Kısveti ehli fenaya durmayıp girmekte halk
Arifi billâh olan ehli fena eksilmede (Ruhi)
Ehli hak: Dünya işlerinden vaz geçerek kendilerini Tanrıya vermiş olanlar, gerçeğe ermiş kimseler. Ehli aşk, ehli hakikat, ehli hâl, ehli bâtın, ehli tarikat sözleri de eşanlamlısı olarak kullanılmıştır.
Dosta mihmanız cümle bir canız
Elhi imanız elhamdüllaâh (Haşim)
Ehli irfan: Tanrının bilgisine, gerçeğine erişmiş olanlar:
Ehli irfan ol gel eyleme inkâr
Gerçek âşık isen gel yaramı sar
Yüküm lâ’l ü gevher şah damgası var
Gördüm bir bazergân Yemen’den gelir (Abdal)
Ehli kâl (söz ehli): Tanrısal gerçekten habersiz olanlar, dışa önem verip şeriatın dış görünüşlerine uyanlar. Ehli hâl’in karşıtıdır. Eşanlamlısı olarak ehli takva, ehli şeriat, ehli zahit sözleri de kullanılır:
EMRAH’I ceht eyle kâli hâl eyle
Kâl ehli olandan infisal eyle
Kaynak: Türk Edebiyatı Tarihi/ Atilla Özkırımlı