Edebiyat Tarihinin En İyi Giriş Cümleleri
EDEBİYAT TARİHİNİN EN İYİ GİRİŞ CÜMLELERİNDEN İZLER
Sanat dünyasında bireyi tanımamıza en elverişli olan ve bu sebeple de çok okunup yazılan ve popüler olan bir tür olan roman; bizim başka hayatları merak etmemizi, başkalarının kederleriyle dertlenmeyi, farklılıklara saygı ve hoşgörü geliştirip kendi hayatımızı daha iyi anlamlandırabilmemizi sağlar.
Romanların konuları, karakterleri, sonları, oluşturulan atmosfer, büyüleyici betimlemeler kadar bizi içine çeken bir özelliği de kapakları ve elbette ilk satırlarıdır. Romanların ilk satırları büyüleyici bir evrenin kapılarını açar bizlere ve bizler bu ilk satırlar sayesinde romanı elimizden bırakamaz ve sonunu okumak için sabırsızlanırız. Okurları yani bizleri etkisi altına alan ilk cümleleriyle bizi çarpan romanlara beraber göz atalım:
1- Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi:
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku. Aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana – sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece ‘daha’ sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi…”
2- Franz Kafka, Dönüşüm:
“Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu…”
3- Orhan Pamuk, Masumiyet Müzesi:
“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu. Derin bir huzurla her yerimi saran o harika altın an belki birkaç saniye sürmüştü ama mutluluk bana saatlerce, yıllarca gibi gelmişti…”
4- Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi:
“İntihar etmeyeceksek içelim bari…”
5- Tolstoy, Anna Karenina:
“Mutlu aileler birbirlerine benzerler. Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır…”
6- F. Scott Fitzgerald – Muhteşem Gatsby:
“Toy çağımda bir öğüt vermişti babam, hala küpedir kulağıma. ‘Ne zaman’ demişti, ‘Birini tenkide davranacak olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkânlarında gelmemiştir dünyaya!..”
7- Murat Menteş, Korkma Ben Varım:
“Bu kitapta anlatılan olayların hepsi gerçektir, fakat hiçbiri henüz cereyan etmemiştir…”
8- Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti:
“O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.”
9- Yusuf Atılgan, Aylak Adam:
“Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği ihtimali aklıma geldi, içimdeki sıkıntı eridi gitti…”
10- Gabriel Garcia Marquez, Kırmızı Pazartesi:
“Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, psikoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 5.30’da kalkmıştı…”
11- Hakan Günday, Azil:
“Bu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. Bir hayata son vereceğiz. Ancak korkma. Doğum yeri belli olmayan ölümün serpilişi o kadar yavaş olacak ki ölenin kim olduğunu anlamayacaksın. İşlediğin bir suçtan ötürü, belki de ilk kez pişmanlık duymayacaksın…”
12-Ferit Edgü – Hakkâri’de Bir Mevsim:
“Söyledim değil mi, teknem kayalara çarpıp battı. Ve kendimi burada buldum. Söyledim değil mi, kızgın kumların üstünde değil, deniz kıyısında değil, başı bulutlarda bir yerdeydi bu kayalar. Kendime geldiğimde, çevremdeki insanlara denizi ve tayfaları sordum. Hiçbir şey anlamadılar. Karların üstüne, (çünkü karla kaplı kayaların üstünde bulmuştum kendimi) bir çubukla denizin dalgalarını çizdim. Bir de gemi. Bilemediler. Deniz nasıl anlatılır? Çevremdekiler, yaşamları boyu görmemişlerdi denizi…”
13- J.R.R. Tolkien, Hobbit:
“Toprağın içinde bir oyukta bir Hobbit yaşardı…”
14- Albert Camus, Yabancı:
“Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevinden bir telgraf aldım: ‘Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak. Saygılar.’ Bundan pek bir şey anlaşılmıyor. Belki dün ölmüştür…”
15- Italo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu:
“Italo Calvino’nun ‘Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu’ adlı yeni romanını okumaya başlamak üzeresin. Rahatla. Toparlan. Zihnindeki bütün düşünceleri kov gitsin. Seni çevreleyen dünya bırak belirsizlik içinde yok oluversin. Kapıyı kapasan iyi olur; öte yanda mutlaka çalışmakta olan bir televizyon vardır. Hemen seslen ötekilere: ‘Hayır, televizyon seyretmek istemiyorum!’ sesini yükseltmezsen duyamazlar seni. ‘Kitap okuyorum. Rahatsız edilmek istemiyorum!’ O gürültü arasında seni işitmemiş olabilirler, daha yüksek sesle söyle, bağır, hatta: ‘Ben, Italo Calvino’nun yeni romanım okumaya başlıyorum!’ Bunu söylemek istemiyorsan, seni huzur içinde bırakmalarını umut edelim…”
Yazar: Sema Sır Şeker, Balıkesir Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı