Dokuzuncu Hariciye Koğuşu – Peyami Safa
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930) – Peyami Safa
İlk defa 1930 yılında yayınlanan Peyami Safa‘nın otobiyografik romanı. Psikolojik roman türünün en başarılı örneklerindendir.
Romanın basit bir kurgusu vardır. Adı hiç belirtilmeyen roman kahramanının çektiği hastalık, yazarın, çocukluğunda geçirdiği hastalığa benzemektedir. Bu açıdan eser, otobiyografik özellik taşımaktadır ve anı biçiminde yazılmıştır.
Romanın Özeti
Roman kahramanı on beş yaşında bir gençtir. Yedi yaşından beri bacaklarından biri sancılanmaktadır. İyileşmek için gitmediği doktor, hastane kalmamıştır. 9. Hariciye Koğuşu’nda hastaya “kemik veremi” teşhisi konulur. Doktorlar hastaya heyecansız, sakin bir hayat sürdürür, iyi beslenirse bu hastalığı yenebileceğini söylerler. Yoksa sancıyan bacağı kesilecektir.
Roman kahramanı yoksul anasıyla birlikte oturmaktadır. Doktorların söylediği gibi yaşayabilmesi için bol paraya ihtiyaç vardır. Ne yapacağını bilemez.
Durumu akrabaları olan bir paşaya açarlar. Paşa, çocuğa acır, onu Erenköy’deki köşküne alır. Roman kahramanı, Paşa’nın genç ve güzel kızı Nüzhet’e aşık olur. Nüzhet de onu sever. Ancak aile, kızlarını zengin bir doktor olan Ragıp Bey’le evlendirmeye karar verir. Bu durum, hasta gencin daha büyük acılar, sıkıntılar çekmesine neden olur. Bacağı iyice kötüleşir; evden kaçar, hastaneye yatar. Doktorlar olağanüstü çaba harcayarak başarılı bir ameliyatla onu iyileştirirler.
Roman kahramanımız hastaneden sapasağlam çıkar, ancak bir gün sonra acı gerçeği öğrenir: Sevdiği kız Nüzhet, Ragıp Bey’le evlendirilmiştir …
Benzer İçerik: