Dil ve Anlatım

Dil ve Anlatım

Dil ve Anlatım

İçerik:

1) Anlatım
2) Anlatıma Hazırlık
3) Anlatımda Tema ve Konu
4) Anlatımda Sınırlandırma
5) Anlatımın ve Anlatıcının Amacı
6) Anlatımda Anlatıcının Tavrı
7) Anlatımım Özellikleri
8) Anlatımın Oluşumu
9) Anlatım Türlerinin Sınıflandırılması

1) Anlatım

Herhangi bir konu üzerinde konuşurken veya bir konu üzerine yazarken, belli bir gayeyi gerçekleştirmek isteriz. Bu gaye, bizi dinlemekte veya okumakta olanlara bilgi vermek, onları nda bizim gibi düşünmelerini, belli bir olay içinde yaşamalarını sağlamak olabilir.

Duygu ve düşüncelerimizi amacımıza uygun olarak dil ve anlatım kuralları içerisinde ifade etmeye “anlatım” denir.

Ayrıca bakınız: İyi, güzel, doğru, başarılı bir yazılı anlatımın özellikleri: (Açıklık, duruluk, sadelik, yalınlık, özlülük, özgünlük, duruluk, doğallık)

2) Anlatıma Hazırlık

Neyi, niçin ve nasıl anlatmak gerektiği üzerinde düşünmeden konuşmak ve yazmak tutarlı olmaz. Kişi hem konuşurken hem de yazarken düşünerek hareket etmek zorundadır. Aksi halde konudan uzaklaşabilir, amacını dışına çıkabilir ve konuyla anlatım biçimi birbirine ters düşebilir. Bu da sözlü ve yazılı anlatımda ki başarıyı engeller.

Dipnot Koyma:

Yazıda geçen herhangi bir söz ya da sözcükle ilgili olarak sayfa altına konulan aydınlatıcı, ek bilgiler içeren ya da kaynak belirten açıklamaya dipnot denir.

Yazımızı yazarken kendi birikimlerimizle birlikte başka kaynaklardan da yararlanırız. Bu kaynakları sayfaların altında dipnot olarak belirtiriz. Bu dipnotlar yazının rastgele değil, kaynaklardan yararlanarak bir emek sonucu hazırlandığını gösterir.

Dipnot Koymanın Amaçları:

  • Yazıda savunulan görüş ve düşüncelerin doğruluğunu desteklemek,
  • Bilgilerin kaynağını göstererek, yazanın katkısını ortaya koymak,
  • Bilgilerin doğruluk ve güvenirliği ile ilgili olarak okuyucuya deneyim imkanı vermek,
  • İlgili konularda yazmak isteyenlere başvuru imkanı sağlamak.

Metinde Yapı:

Her yazı kendi düzeni, teması ve ifade biçimiyle kendi içinde anlamı olan organik bir birliktir.

Metinde yer alan kelimeler, kelime grupları ve cümleler anlatım bütünlüğünün oluşmasını sağlayan ögelerdir. Bu ögeler anlamlı bir bütün olarak paragrafları oluşturmuş ve paragraflarda metinde anlamlı bir bütün sağlayacak şekilde bir araya getirilmiştir.

Seçilen sözcükler, kullanılan ifadeler, hedef kitleye ve metnin yazılış amacına uygun olmak durumundadır. Toplanan bilgiler ve kişisel deneyimler de yine hedef kitleye ve metnin yazılış amacına göre düzenlenmelidir.

Metinlerde özelden genele gidilebileceği gibi genelden özele de gidilebilir. Ancak tutarlı bir sıra ve derecelendirmenin bulunması gerekir. Ana düşünce etrafında birleşen yardımcı düşünce, bilgi deneyim ve örnekler  sebep-sonuç ilişkisine göre düzenlenmelidir.

Gözlem:

Ayrıntıları fark etmeyi sağlar. İyi bir gözlemci olan yazar, bu ayrıntıları okuyucuya da hissettirir.

Gözlemlerin etkin olduğu anlatımlarda görsel ögeler öne çıkarılarak betimlemeler yapılır, akla ve düşünceye hitap eden anlatımlarda ise açıklamalı ve tartışmacı bir anlatım yapılır.

Özet Çıkarma:

Özet Çıkarma, bir yazıyı ya da yapıtı anlamını yitirmeden belli bir oranda daraltıp küçültmeye denir.

Özetleme, okunan bir yapıtın bellekte rasgele kalan ayrıntıları olmadığı gibi, yapıtın kimi yerlerinden gelişigüzel alınmış cümleler topluluğuda değildir. Özetleme önemliyi önemsizden alıp özetleme işidir.

Not Almak:

Anlatıma hazırlık aşamasında bilgi toplamak, deneyimlerimizi topladığımız bilgilerle zenginleştirmek, düşüncelerimizi gruplandırmak, anlatımı türünün okuyucu ve dinleyici üzerindeki etkisini belirlemek gerekir. Bilgi toplamak için okumak, araştırmak, not almak, özet çıkarmak, alıntı yapmak gerekir.

3) Anlatımda Tema ve Konu

Konu: Her yapıtın bir temeli her fikrin bir dayanağı varsa, her yazınında mutlaka bir konusu vardır. Yazı yazmaya karar veren kişi için, her varlık, her olay, her düşünce, her mesele kısacası her şey kompozisyon konusu olabilir. Üzerinde söz söylenilen, fikir yürütülen yazı yazılan herhangi bir olay, düşünce veya duruma konu denir.

Tema: Şiirde meydana getirilen duygu, düşünce ve hayale denir. Konudan hareketle yansıtılmak istenen duygu hali şiirin bütününe sindirilir.

Ana Fikir: Okuyucuya iletilmek istenen düşüncedir. Yazarın, bir konuyu okuyucuya aktarma amacıyla yazmış olduğu yazının omurgasıdır.

Başlık: Yazı başlığı o yazıda işlenilmesi düşünülen ana fikrin aynasıdır. Yazı başlığı  okuyanların ilgisini çekmeli, onlara tesir etmelidir. Okuyucu başlığa bakınca yazının nelerden söz edebileceğini kestirebilmelidir.

Tema ve Konu arasındaki ilişki:

  • Tema, sınırlandırılıp somutlaştırılarak “konu” haline getirilir. Örneğin, “sevgi” temasını, “Yunus Emre’nin şiirlerinde sevgi” şeklinde sınırlandırıp konu haline getirebiliriz.
  • Tema daha genel, konu ise daha özel ve somuttur.
  • Konu görmek ve izlemekle algılanabilirken tema daha çok kavranılır.

Not: Anlatım türü (şiir, hikaye, fıkra, makale …) dil ve konu işlenecek temaya göre düzenlenir.

4) Anlatımda Sınırlandırma:

Anlatıcını tavrı ve amacı, temanın sırlandırılmasında etkilidir. Yazar, soyut temaları kişi, zaman, ifade, anlatım biçimi, mekan, bağlam gibi yollarla somut hale getirir. Yani anlatılan olay, kişiler, zaman ve anlatılanlarla sınırlandırılır.

Örnek:

5) Anlatımın ve Anlatıcının Amacı:

Üslup: İfade tarzı. Sanatçının duyuş, düşünüş ayrılığı. Her şair ve yazarın kendine göre bir üslubu vardır.

Anlatımda üslup, amaca ve muhataba göre değiştirilir; çünkü iletişim kurulan kişi yani alıcının durumuna göre ve göndericinin amcına göre iletişim kanalında değişiklik yapılabilir.

Bir konu herhangi bir amaçla yazılmışsa anlatım biçimide bu amaca göre şekillenir.

Örnek:

  • Su iki hidrojen bir oksijenden oluşur. Maddenin üç halinden biridir. (bilimsel)
  • Su insan hayatının vazgeçilmezlerinden biridir. İnsan hayatında deyimlerin içine kadar bile girmiş olan bu madde hayatın kaynağı kabul edilir. (sanatsal)
  • İstanbul un en büyük sorunlarından biri olan su sorunu son yıllarda yapılan çalışmalarla çözüme kavuşturuldu.

NoT: İletiyi gönderene gönderici, iletiyi alana alıcı, göndericinin vermek istediği mesaja ileti, iletiyi gönderme şekline kanal, iletişimin gerçekleştiği ortama bağlam, alıcının iletiyi algılayarak verdiği cevaba dönüt denir.

6) Anlatımda Anlatıcının Tavrı:

Aynı temada ortaya konulan metinlerin farklı olmasının sebebi, her sanatçının bakış açısının ve ifade tarzının farklı olmasıdır. Ayrıca değişen zaman ve mekan, insanların düşüncelerinin farklılaşması, aynı temanın farklı tarzlarda yorumlanmasını da beraberinde getirir.

Yazarlar eserlerinde kişiden kişiye değişmeyen, kanıtlanabilen nesnel yargılar kullanabileceği gibi; kişisel düşüncelerini ve duygularının ifade edeceği öznel yargılara başvurabilir.

  • İstanbul Türkiye’nin en güzel şehridir. (Öznel anlatım)
  • İstanbul Türkiye’nin en kalabalık şehridir. (Nesnel anlatım)

Yazarın başkasından öğrendiklerini, duyduklarını ifade etmek amacıyla gerçekleştirdiği anlatım dolaylı anlatım, kendi gözlemlerini ve deneyimlerini dile getirdiği her düzeydeki anlatım ise doğrudan anlatımdır.

  • Ahmet Haşim’in şiirlerini çok seviyorum. (Doğrudan)
  • Ahmet Haşim Suriye’de doğmuş. (Dolaylı)

Yazarın metinde somut veya soyut kelimeler kullanması anlatımda somut veya soyut olması bakımından anlatımı etkiler. Somut anlatım daha çok bilimsel, soyut anlatım ise daha çok felsefi metinlerde kullanılır.

  • “sevgi” konusu ele alınan bir metinde konunun ele alınış biçimi soyuttur.
  • “televizyon”konusu ele alınan bir metinde konunun ele alınış biçimi somuttur.

Anlatıcının duyu organlarıyla anlatımı  somut anlatım özelliği kazanır, bunların dışında ki anlatıcının başkalarından işittiği veya deneyimlerini ifade ettiği anlatım ise soyut anlatım özelliği kazanır.

Not: İletişimde anlatıcı ile anlatılan nesne veya konu arasındaki ilişki anlatımım öznel veya nesnel, doğrudan veya dolaylı, somut veya soyut olması bakımından anlatımı etkliler.

7) Anlatımım Özellikleri

Duygu ve düşüncelerin açık ve net bir şekilde anlatılması gerekir. Anlatılacak hâl ve olay, betimlenecek görüş ve sezgi, dile getirilecek duygu ve düşünce anlatıcının zihninde açık ve net biçimde belirlenmelidir. Anlatılacak, betimlenecek hususlar, dilin bilinen ve kabul edilen kurallarına uyularak düzenlenmek zorundadır.

Akıcı bir metinde cümleler, gereksiz ve anlaşılması güç ifadelerden arındığı için metnin anlaşılması daha kolaydır.

Yalın bir metinde ifadenin sade, gösterişsiz, kısa ve kesin olması metni okuyan herkesin anlamasını sağlar.

Not: Söylenişi zor seslerin kullanılması, ses düzeyinde, arka arkaya sert ve yumuşak hecelerden meydana gelmiş sözcüklerin kullanılması  sözcük düzeyinde; sözcük tekrarları ve aynı anlama gelen sözcüklerin bir arda kullanılması, cümle düzeyinde; cümlelerin dil ve düşünüş yönünden sağlam bir bütünlük oluşturması paragraf düzeyinde akıcılığı bozar. Açık olmayan yazılarda anlatım kapalıdır.

8) Anlatımın Oluşumu

Bir metinde dil öğelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine “bağlaşıklık” (dil bilgisi bağlantısı) denir.

  • Ya biz yolumuz – un  son-u-n-a  var-madan  gece  olursa!

Verilen cümledeki dil öğeleri dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesiyle bağlaşıklık sağlanmıştır.

Bir metin yalnızca dil bilgisi kurallarına göre düzenlenmez. Dil öğelerinin ifade ettikleri husus ve durumlar arasında anlam bağıntıları da vardır. Bu anlam bağıntılarına bağdaşıklık denir. Kelimelerin yeni bir anlam ifade etmek için yan yana getirerek oluşturduğu söz gruplarına bağdaştırma denir.

Dil tek tek kelimelerle konuşulmaz. Bir kavramı anlatması  için birden fazla kelime yan yana getirilerek bir şey anlatılır. “Ben dergiye yetiştirmek için gün boyu evde zorlukla bir hikaye yazdım”cümlesindeki dil öğeleri (Ben, dergi, yetiştirmek, için, gün boyu, ev, zorlukla, bir hikaye, yazmak) arasında anlam ilişkisi vardır. “Hikaye “yazılan bir şeydir. Bir “yer”de yazılır mesela “ev”de. Öylesine de yazılabilir bir yere “yetiştirmek için “de yazılabilir. Yetiş tirilecek yer bit matbaa, arkadaş, öğretmen, okulda olabilir bir “dergi” de olabilir. Yazarken “zorluk”da çekilebilir, kolaycada yazılabilir. İşte bu cümleyi oluşturan on bir kelimenin bir merkezde anlamlanmasına “bağdaştırma” denir.

Bağdaştırmalar, dilde yaygın olarak kullanılan ifadelerle oluşabildiği gibi birbiriyle uyuşmayan kelimelerden de oluşabilir.

  • Çalı demeti ⇒ Alışılmış Bağdaştırma
  • Korkunç kıyafet ⇒ Alışılmamış Bağdaştırma
  • Ekili tarla ⇒ Alışılmış Bağdaştırma
  • Manyak film ⇒ Alışılmamış Bağdaştırma
  • Kurumuş göller ⇒ Alışılmış Bağdaştırma
  • Masum bir ıssızlık  ⇒ Alışılmamış Bağdaştırma

Kelime, kelime grupları yada cümlelerin metinde bulunduğu yere bağlı olarak farklı anlamlar kazanmasına “bağlam” denir.

  • Arabam sıfırdır, bir sorun çıkarmaz.
  • Öğrencilerimden üç kişi sıfır aldı.

“sıfır” kelimesi cümlelerde kullanışına göre anlam kazanır.

9) Anlatım Türlerinin Sınıflandırılması

İletişime katılan ögeler (gönderici, alıcı, ileti, kanal, bağlam) alıcıda uyandırılmak istenen etki (konu, tema) ve anlatıcının konu veya nesne karşısındaki tavrı (üslup, anlatım) anlatım türünü belirler.

Bir anlatımda amacımız heyecanlandırmak ise  o şeyi olay veya olaylar yoluyla okuyanları adeta olayı yaşayacak bir şekilde hikâye ederiz. Okuyanları bir hayal vasıtasıyla ilişkilendirmek, o şeyi gözleri önünde canlandırmak istiyorsak, sanatlı, imâlı ifade kullanarak onu bir tablo gibi canlandırarak betimleriz. Amacımız bilgi vermek ise sanatsız ve açık bir ifadeyle doğrudan doğruya anlatma yolunu tercih ederiz. Verilen bilgi ve haberler konusunda okuyanları inandırmak istiyorsak amacımızı ispat ve delillerle ifade ederiz.

Ayrıca bakınız ⇒ Anlatım Türleri

Not: Hikayede, betimleyici-öyküleyici anlatım; Makalede, kanıtlayıcı-açıklayıcı anlatım kullanılır.

DİL VE ANLATIM

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu