Dede Ömer Ruşeni Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Dede Ömer Ruşeni Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Dede Ömer Rûşenî, daha çok şiirlerinde kullandığı Rûşenî mahlasıyla tanınmaktadır. Asıl adı Ömer, lakabı Dede, künyesi Ali ibn Umur Bey’dir. Aydın’ın Tire kazası yakınlarındaki Güzelhisâr’ın Rûşen köyünde doğar ve bu doğduğu yere nispeten de Rûşenî lakabıyla tanınır.
Tahsiline, önce doğduğu yerde başlar, daha sonra bilgisini ilerletmek üzere Bursa’ya gider ve mezuniyetinden sonra da orada Yeşil İmaret Medresesi’nde müderris-profesör olarak görev yapar. Bu sırada bir aşk hikâyesine adı karışan Ruşenî, dedikoduyu önlemek maksadıyla Bursa’yı terk ederek Karaman’ın Lârende kasabasına gider.
Ağabeyi Alâeddin Halvetî’nin aracılığı ile Halvetî tarikatına intisap eder ve Azerbaycan’a gider. Bakû’de Halvetîliğin ikinci piri kabul edilen Seyyid Yahyâ Şirvânî’den el alır. Yine orada Seyyid Yahyâ Şirvânî’nin yanında sülûkunu tamamlayıp onun baş halifesi olur. Şeyhinin vefatı üzerine (1457), postnişin sıfatıyla Karabağ, Gence ve Tebriz civarında toplumun hocası olarak halkı irşad etmeye başlar. Kendisinden feyz alanlar arasında, Halvetiye’nin Gülşeniyye kolunu kuran İbrahim Gülşenî de bulunmaktadır.
Rûşenî, 1487’de Tebriz’de vefat eder, orada zaviyesinin haziresine defnedilir. Rûşenî’nin hayatındaki bu yirmi yıllık Tebriz devresi, onun tasavvufî şöhretini ve tasavvufî mesnevîlerini de kaleme alışı, şair olarak da ününün artması, hatta yazdığı şiirlerin diyâr-ı Rûm’a ve İstanbul’a kadar ulaşıp onlara nazirelerin yazılması sebebiyle Anadolu’da bir Rûşeni ekolü oluşmuştur. Adına izafeten isimlendirilen Rûşeniye tarikatı, Halvetiye’nin en büyük şubelerinden biri olmuştur. Aslında Rûşenîlîk, Allah’ın adlarını anmayı esas tutan bir yoldur. Devrinin kuvvetli şairlerinden biri olan Rûşenî’nin, dinî ve tasavvufî şiirlerinin bazıları bestelenmiş olup, asırlarca tekkelerde okunmuştur. Gençlik yıllarında daha çok âşıkane ve hiciv türünde şiirler yazmasına karşılık, tarikata intisap ettikten sonra yazdıkları, dinî ve tasavvufî muhtevalı şiirlerinin çoğunda sade ve akıcı bir üslûp dikkati çekmektedir.
Dede Ömer Rûşenî’nin Eserleri:
Dede Ömer Rûşenî’nin,
- Divân,
- Çobannâme,
- Miskinnâme,
- Neynâme,
- Kalemnâme adlı eserleri vardır.
Bunları sırasıyla muhtevalar itibariyle kısaca vermeye çalışalım:
Divân’da “birkaç münâcât, beş naat, beş terci-i bend, dört terkib-i bend, doksan kadar gazel, yüzden fazla tuyuğ, rubaî ve muhtelif beyitler” bulunmaktadır.
Çobannâme, “Hz. Mûsâ ile Çoban” adlı kıssanın Rûşenî tarafından yapılmış genişçe bir tercümesidir. Eser, yaklaşık 1000 beyit kadar olup yirmi beş bölümden oluşmaktadır.
Miskinnâme de didaktik bir manzumedir. Bu eser, Rûşenî’nin mesnevîleri içinde tamamıyla telif bir eser olması yanında, onun tasavvufî anlayışını da ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Eser, 128 beyitlik bir girişten sonra başlamakta, çoğunlukla “hikâyet” başlığı altında 34 bölümden meydana gelmektedir. Bu bölümlerde; Hz. Peygamber ve ashabının başından geçen ibret verici olaylar, evliya menkıbeleri, çeşitli hikâyeler daima tasavvufî bir yorumla anlatılmıştır.
Neynâme, 1028 beyit ve Hâtime’siyle birlikte 24 bölümden oluşan mesnevînin aslında belli bir adı yoktur. Neynâme’nin önemli bir özelliği, Rûşenî’nin kendisi, doğum yeri ve ailesi hakkında bilgiler vermesidir.
Kalemnâme, 250 beyit hacminde olup, ilk 100 beyitte kalemden bahsedilmekte, geri kalan beyitlerde ise bazı hikâyelerle tasavvufî yorumlar yapılmaktadır.
“Dir idüm gül yüzüne olsa gül’ün gözi kaşı
Ya benefşe kokulu haddi kad-i serv-veşiHâşe lillâh ki diyem ben de senün gül yüzüne
V’ey nice benzedeyim pâdişehe câr-keşiNe aceb kâfir-i bed-gevher ü sengîn dil imiş
Gelmeyüp rahma senün gevherine atdı taşıPak ü sâf oluben evsâf-ı beşerden armur
Nûş iden lâ’l-i leb’ünden mey-i bî-gıll ü gışıRûşenî zülf ü ruhun yâdına tan mı okusa
Sure-i Nur u Duhan “külle gadâtin ve aşî” (Güzel 2009: 654)
Kaynak: Prof.Dr. Abdurrahman GÜZEL, Türk Halk Şiiri