Cumhuriyet Dönemi Roman (1980-1990)

1980-1990 Arasında Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı

Cumhuriyet Dönemi Roman (1980-1990)

1980’Lİ YILLARDA ROMAN

1980-1990 yılları arasında, en çok dikkati çeken roman yazarları olarak;

  • Orhan Pamuk (1952),
  • Mehmet Eroğlu (1948),
  • Ahmet Yurdakul (1954),
  • Latife Tekin (1957),
  • Ahmet Altan (1950) ve
  • Ayla Kutlu (1938) görünüyorlar.

ORHAN PAMUK (1952)

  • Cevdet Bey ve Oğulları romanıyla 1980’li yılların başında adını duyuran Orhan Pamuk, bu romanında bir aileden hareket ederek, 1900’lerden başlayan geniş bir zaman dilimi içinde, Türkiye’nin toplumsal yaşamından kesitler verir.
  • Bu romanını izleyerek yayımlanan Sessiz Ev’le, Beyaz Kale birbirinin devamı iki roman niteliği taşırlar.
  • Sessiz Ev, teknik yönden de değişiklik gösteren bir romandır. Romanda, değişik karakterde üç kardeşin babaannelerinin evinde geçirdikleri bir haftada yaşanan olaylar anlatılırken, kişilerden hareket edilerek Tanzimat dönemine değin geri dönülmüştür.
  • Beyaz Kale, üç kardeşten biri olan tarih araştırmacısı Faruk Danvenoğlu’nun bir arşivde bulduğu XVII. yüzyılla ilgili yazmanın metninden ortaya çıkmıştır.
  • Değişik bir yöntemle yazılan Kara Kitap‘ın konusu daha değişiktir. Romanda eşini yitiren bir erkeğin, onu bulmak için gösterdiği çabayı izlerken, yazarın kültür birikimini yansıtan geniş ansiklopedik bilgi buluyor, insanın kişiliğini oluşturamayış nedenlerinin irdelenişini görüyoruz.
  • Yeni Hayat romanında da okuduğu bir kitaptan çarpıcı biçimde etkilenecek, kitapta umut veren yaşamı bulmak için sürekli otobüs yolculuğu yapan roman kişisinin bakış açısıyla toplumdaki hızlı değişme veriliyor.
  • Yazarın diğer romanları: Benim Adım Kırmızı (1998), Kar (2002), Masumiyet Müzesi (2008), Kafamda Bir Tuhaflık (2014), Kara Kitap 25 Yaşında (Numaralı Özel Baskı, 2015), Kırmızı Saçlı Kadın (2016), Veba Geceleri (2021)

MEHMET EROĞLU (1948)

  • Romanlarında, özellikle yetmişli yılların gençliğini sorgulayan tutumuyla dikkatleri çeken Mehmet Eroğlu ilk romanı Issızlığın Ortasında‘da 12 Mart 1971 öncesi ortaya çıkan eylemci genç tipi üzerinde dururken, yetmiş kuşağını başarısızlığa sürükleyen nedenleri veriyor.
  • Romandaki kişilerin yaşamlarını sürdürmeleri bakımından Issızlığın Ortasında’nın devamı olan Geç Kalmış Ölü‘de insanların alın yazılarına egemen olmak için gösterdikleri çabayı, insanı tanımlaştırma eğilimi üzerinde duruyor.
  • Aynı temayı, insan ilişkileri açısından ele aldığı üçüncü zamanı Yarım Kalan Yürüyüş‘de yetmişli yıllardaki öğrenci olaylarına dayalı bir romanıdır. Değişik kurgu yöntemiyle de dikkati çeken bu romanda olaylar, roman kişilerinin izlenimleri olarak okuyucuya sunulmuştur.
  • Eroğlu’nun daha değişik bir içerik ve kurguyla yazdığı roman Adını Unutan Adam‘dır. Yazar, bu romanını İsrail-Filistin mücadelesine dayandırmıştır. Romanda Filistinli dostlarına katılan İsrailli bir gencin yakalandıktan sonraki tutumu ve yaşamı verilir. Romanda düşsel bir bakış açısı ve kurgu egemendir.
  • Yazarın diğer romanları: Yürek Sürgünü (1994), Yüz:1981 (2000) , Zamanın Manzarası (2002), Kusma Kulübü (2004), Düş Kırgınları (2005), Belleğin Kış Uykusu (2006), Mehmet: Fay Kırığı 1 (2009), Edebi Aforizmalar (2010), Emine: Fay Kırığı 2 (2001).

LATİFE TEKİN (1957)

  • 1980’li yılların köy kökenli kadın yazarı olarak dikkati çeken Latife Tekin, gerçeği fantastik ögelerle birlikte verdiği Sevgili Arsız Ölüm romanıyla tanınmıştır. Köyden kente göçü anlattığı bu romanında köylülerin geleneksel yapılarını, kentte içine düştükleri çıkmazları gözler önüne serer.
  • Bu romanını izleyen Berci Kristin Çöp Masalları da benzer konudadır. Romanda kırsal kesim insanlarının kente yerleşme mücadeleleriyle birlikte, çarpık kentleşme üzerinde durulur.
  • Gece Dersleri‘nde 12 Eylül öncesi olaylara değinen Tekin, romanın kurgusuyla da ilgi çekmiştir. Belli bir olaylar dizisi olmayan roman, baş kişisinin bakış açısıyla ve mektup türünden geniş ölçüde yararlanılarak düzenlenmiştir.
  • Buzdan Kılıçlar‘la, Aşk İşaretleri‘nde yeniden kentin kenar semtlerine döndüğünü görüyoruz. Buzdan Kılıçlar’la yoksul insanların para kazanmak için gösterdikleri çabaya, kent yaşamına uyum sağlayabilmek için karşılaştıkları sorunlara değinirken simgesel kişiler ve anlatımlar sürdürdüğü Aşk İşaretleri’nde bir kenar mahallede yaşayan dört gencin kendilerinden büyük birine kapılıp, yaşamı ve dünyayı anlamak için giriştikleri serüveni anlatıyor.
  • Latife Tekin’in masalsı anlatımı da romanlarına ayrı bir özellik veriyor.
  • Yazarın diğer romanları: Ormanda Ölüm Yokmuş (2001), Unutma Bahçesi (2004), Muinar (2006), Rüyalar ve Uyanışlar Defteri (2009), Manves City (2018, Sürüklenme (2018).

AHMET ALTAN (1950)

  • Dört Mevsim Sonbahar‘la dikkatleri çeken Ahmet Altan, özyaşamöyküsü romanı özelliği taşıyan yapıtında, bir roman yazarının gösterdiği çabayı, çektiği sıkıntıyı, içine düştüğü umarsızlıkları gösterirken, yakın çevresinden oluşturduğu roman kişilikleri arasındaki ilişkileri ve 12 Eylül 1980 öncesi olaylarından kesitler verir. Romana çekicilik veren, anlık olayların çokluğu ve ironidir.
  • Yine 12 Eylül öncesi ideolojik olayların verildiği Sudaki İz‘de de ironi sürerken inancın insan üzerindeki etkisinin boyutları sergilenir. Roman okurken birbirini izleyen, ancak aralarında ilgi yokmuş gibi görünen olaylar sonuçta bir bütünlük oluşturur.
  • Yalnızlığın Özel Tarihi, mutsuz insanların mutluluğu arayışını veren bir roman olarak görünüyor. Büyük bir zevksizlik yaşayan roman kişilerinden biriyle İttihat ve Terakki’ye kadar inen yazar, insanların yaşamındaki acıları, yıkılışları veriyor.
  • Kılıç Yarası Gibi‘de zaman bakımından daha geriye, yirminci yüzyıl başlarında Osmanlı dönemine değin iniyor. Şeyh Yusuf efendi’nin düğünü ve Ermenilerin Osmanlı Bankası’nı basmalarıyla başlayan romanda, Şeyh Yusuf Efendi ailesiyle Reşit Paşa ailesi arasındaki ilişkilerle bir dönem yansıtılıyor.
  • Yazarın diğer romanları: İsyan Günlerinde Aşk (2001), Aldatmak (2002), En Uzun Gece (2005), Son Oyun (2013), Ölmek Kolaydır Sevmekten (2015), Hayat Hanım (2021)

AYLA KUTLU (1938)

  • 1980’li yazarlar arasında Kaçış romanlarıyla Ayla Kutlu, kadın sorunlarından çok kadını yazan bir roman yazarı olarak dikkati çeker. Romanlarında kadınların eksik ve yanlış algıladıklarını yansıtmayı amaçlamıştır.
  • Kadınları bu yönden ele alırken siyasal yaşamımızda geçirilen evrelerden de uzak kalmadığı dikkati çekiyor. Bu bağlamda; Kaçış‘ta Demokrat Parti’nin başka son dönemini; Islak Güneş‘te çok partili dönemin başlangıcını; Cadı Ağacı‘nda 1971 öncesini, Tutsaklar‘da 1971 olayını ve duruşmaları buluyoruz.
  • Bir Göçmen Kuştu O‘da Osmanlı’nın sonlarına değin inerek Cumhuriyet dönemine gelen yazar,
  • Kadın Destanı‘nda, Gılgamış Destanı’nın bir ögesinden hareket ederek daha gerilere gitmiştir. Bu romanın ilgi çeken yanı, geleneksel destan biçimi kullanılarak, koşuk biçiminde yazılmış olmasıdır. Şiirsel bir dille yazılan romanda, kadına bakış politikası irdelenip, günümüz kadınlarına değin gelen sorunlar söz konusu edilmiştir.
  • Yazarın diğer romanları: Hoşçakal Umut (1987), Emir Bey’in Kızları (1999), Ateş Üstünde Yürümek (2004, Tutsaklar adıyla 1983), Asi… Asi (2010).

1980-1990 arası yıllarda yapıtlarını yayımlayarak romanımızı konu çeşitliliği ve kurgu değişikliği yönünden zenginleştiren, tanıyabildiğimiz roman yazarları olarak;

  • Kahramanlar Ölmeli, Yorgun Çanlar, Karsa’nın Seyir Defteri romanlarıyla Ahmet Yurdakul‘u;
  • Balık İzlerinin Sesi, İki Yeşil Su samuru, Kumral Ada Mavi Tuna romanlarıyla Buket Uzuner‘i;
  • Çocukluğun Soğuk Geceleri, Yaşamın Ucuna Yolculuk’la Tezer Özlü;
  • Dağın Öte Yüzü’yle Erendiz Atasü‘yü;
  • Pasifik Günleri, Orplue, Deniz Kenarında Pazartesi, Aşık Papağan Barı romanlarıyla Nazlı Eray‘ı;
  • Geç Başlayan Yargılama, Korugan, Kiracı, Teslim Ol Küçük, Vidalar romanlarıyla Sulhi Dölek‘i;
  • Korkma İnsancık Korkma ile Turgut Özakman‘ı;
  • Kardelen, Turnalar, Gökyüzüne Akan Irmak, Yediveren romanlarıyla Öner Yağcı‘yı;
  • Mutfak Çıkmazı, Peygamber’in Son Beş Günü, Bıyık Söylencesi’yle Tahsin Yücel‘i;
  • Bin Çağ Yangını, Son İki Eylül’le Hulki Aktunç‘u;
  • Yaseminler Tüter mi Hâlâ, İşkenceci, Paslanmış Nesih, Viva La Monte Yaşasın Ölüm), “Nuke” Türkiye romanlarıyla Alev Alatlı‘yı;
  • Tuhaf Bir Kadın, Karanlığın Günü, Mektup Aşkları’yla Leyla Erbil‘i;
  • Dalyan, Yalnız mısın, Soğuk Tüylü Manto romanlarıyla Güven Turan‘ı sayabiliriz.

1990’LI YILLARDA ROMAN

1990’lı yılların en ilgi çeken yazarları:

  • Boğazkesen‘le Nedim Gürsel;
  • Engereğin Gözündeki Kamaşma‘yla Zülfü Livaneli;
  • Meyyâle ile Hıfzı Topuz oldular.

Belgeleri, anılara dayanarak yazdıkları romanlarında, tarihimizde oldukça geriye dönüyorlar.

Nedim Gürsel, içinde yaşadığı günler ve olaylarla; geçmişi bir arada verdiği Boğazkesen’de Fatih’in İstanbul’u alışını yansıtırken, onu padişah olmasının yanı sıra, özel yaşamıyla bir insan olarak değerlendirişiyle de dikkati çekiyor.

Zülfü Livaneli, romanında saraylarda çevrilen entrikaları, valide sultanların egemenliğini veriyor.

Hıfzı Topuz da Pertevniyal Valide Sultan’ın anılarından yola çıkarak Abdülaziz ve Abdülmecit dönemlerini yine saraya yakın çevrelerle veriyor.

Bu yazarların yanı sıra;

  • Ölü Erkek Kuşlar, Yeni Yalan Zamanlar, Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm romanlarıyla İnci Aral;
  • Kedi Mektupları, Hiçbir yere Dönüş’le Oya Baydar;
  • çingenelerin yaşayışını gözlemlerine dayanarak yazdığı Ağır Roman ve Fındık Sekiz’le Metin Kaçan;
  • Bir Düş müydü O İzmir’le Dinçer Sümer;
  • Bağdat Yollarında’yla Güneli Gün;
  • Saç’la Aydın Hatipoğlu;
  • Adı Aylin‘le Ayşe Kulin;
  • Kabuk Adam’la Aslı Erdoğan;
  • Geniş Mavi Bir Gök’le Işıl Özgentürk

adlarını duyuran ve ilgi gören yazarlar olarak görünüyorlar.

1980 sonrası yazarlarıyla ilgili bir genelleme yaparsak; ilk önemli nokta, romanımızın klasik yapısından uzaklaştırılarak, yeni bir kurgu kazanması oluyor. Daha çok bireyden hareket ederek topluma, toplumu ilgilendiren olaylara yönelen yazarlar, insanı birey olarak ve toplum içindeki yeriyle vermekte başarılı olmuşlardır. Ayrıca, romanlarda simgesel anlatım ve kurguya yer verilmesi de roman yazarlığında yeni bir aşamadır. Bireye önem verilmesi, romanda genellikle birinci kişi anlatımının kullanılarak yazarın aradan çekilmesine yol açmıştır.

Bu yıllarda 12 Mart’ın ele alınması sürerken, 12 Eylül romana girmiştir. Yazarların daha çok 12 Eylül öncesi ideolojik olaylar üzerinde durdukları görülüyor. Yazarların ele aldıkları ilgi çeken bir konuda belgelere dayanılarak yazılan tarihe yönelmedir. Osmanlı dönemini, değişik yüzyıllarda saray yaşayışı ve saraya yakın çevrelerle ele alma eğiliminde aldıkları görülüyor.

Dikkati çeken bir başka nokta da 1980’li yıllarda din içerikli romanların sayısındaki artma oluyor. 1967’de Minyeli Abdullah romanlarıyla dikkati çeken Hekimoğlu İsmail’e bu yıllarda Mehmet Göktaş, Vahap Akbaş, Mehmet Uyar, Raif Cilasun, Nurullah Genç gibi adlar eklenmiştir.

Yazımızın başından beri adı geçen yazarların çoğunun romanlarının değişik Batı dillerine çevrilmesi ve ilgi görmesi, romanımızdaki gelişmenin gerek ele alınan konu, gerekse kurgu bakımından ulaştığı ölçüyü gösteriyor.

1923-1990 Arasında Türk Romanı

» Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Roman

» 1923-1960 Cumhuriyet Dönemi Romanı

» 1960-1980 Cumhuriyet Dönemi Romanı

» 1980-1990 Cumhuriyet Dönemi Romanı

Ayrıca bakınız ⇒ Çağdaş Türk Romanı ve Özellikleri

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu