Avrupa (Batı) Uygarlığı Etkisi Altında Türk Edebiyatı
Avrupa/Batı Uygarlığı/Kültürü Etkisi Altında Gelişen Türk Edebiyatı (1860-Günümüz)
Osmanlı Devleti’nin 3 Kasım 1839 tarihindeki Tanzimat Fermanı ile siyasal ve kültürel yönden batıya yönelmesi, edebiyat alanında da önemli yeniliklerin getirilmesine neden olmuştur.
Batı uygarlığının etkisi ile gelişen Türk edebiyatı değişik dönemlerden geçerek günümüze kadar gelmiştir.
Bu dönemler şunlardır:
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı (1860 – 1896):
Tanzimat Dönemi, Türk edebiyatında batı tarzı edebiyat ürünlerinin görülmeye başlandığı dönemdir. Roman, öykü, tiyatro, makale gibi türler ilk defa bu dönemde edebiyatımıza girmiştir. Şiirde yeni biçimler ve konular denenmeye başlanmıştır.
Bu dönemin önde gelen sanatçıları:
Dönemin bağımsız isimleri: Ahmet Mithat, Muallim Naci, Ahmet Vefik Paşa‘dır.
Edebiyat-ı Cedide (Serveti Fünûn Edebiyatı) (1896 – 1901):
Edebiyat-ı Cedide (Serveti Fünûn Edebiyatı) 1896 yılında Servet-i Fünûn dergisinde toplanan sanatçıların ortaya koydukları bir harekettir. Toplumsal olaylardan çok kişisel duyguları işleyen bir edebiyat olmuştur. Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf dönemi temsil eden sanatçılarımızdandır. Ahmet Hâşim ve Hüseyin Rahmi ise dönemin bağımsız sanatçılarıdır.
Fecr-i Âti Topluluğu (1909 – 1911):
Fecr-i Âti Topluluğu, Meşrutiyet döneminde Servet-i Fünûn edebiyatı anlayışından ayrı, daha yenilikçi sanatçıların kurduğu bir topluluktur. Bu sanatçılardan önde gelen ikisi Ahmet Hâşim‘le Süleyman Nazif‘tir.
Millî Edebiyat Akımı (1911 – 1918):
Millî Edebiyat Akımı, 1908 yılında Meşrutiyet in ilânıyla birlikte batı taklitçiliğine karşı çıkan, yalın Türkçe ile yazı yazmayı ilke edinen sanatçıların başlattığı bir akımdır. Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin, Ali Canip, Ziya Gökalp bu akımın öncüleri olmuşlardır. Mehmet Akif Ersoy ile Yahya Kemal Beyatlı dönemin bağımsız sanatçılarıdır.
Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı (1919 -1922):
Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı, Kurtuluş Savaşı’nın coşkusuyla yurt sevgisi bağımsızlık, özgürlük gibi temaları işleyen sanatçıların oluşturduğu bir akımdır.
Bu sanatçılardan bazıları şunlardır: Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Nusret Zorlutuna.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923 -…):
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı, Cumhuriyetin ilânından itibaren başlayan, yurt sorunlarını gerçekçi bir anlayışla dile getiren sanatçıların ortaya koyduğu bir edebiyattır. Bu dönemde çok sayıda sanatçı yetişmiş ve edebiyatın hemen her türünde olgun yapıtlar verilmiştir.
Orhan Veli Kanık, Orhan Kemal, Kemal Tahir, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Necip Fazıl Kısakürek, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Cemal Süreya, Attilâ İlhan, Cahit Sıtkı Tarancı, Sait Faik Abasıyanık, Reşat Nuri Güntekin, Necati Cumalı bu dönem sanatçılarından bazılarıdır.
BATI KÜLTÜRÜ ETKİSİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
Türk edebiyatı, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yönünü Batı’ya doğru çevirir, İslam kültürü etkisinde gelişen Divan edebiyatından uzaklaşır.
Batı kültürü etkisinde gelişen Türk edebiyatını iyi anlayabilmek için, Türk toplumunun Batılılaşma sürecini kavramak gerekir; çünkü, kültürel oluşumlar, sosyal, siyasal ve ekonomik değişimlerin, türlü alanlardaki yeniliklerin damgasını taşır.
17. yüzyıldan sonra hemen her alanda gerilemeye başlayan Osmanlı imparatorluğunu eski gücüne kavuşturmak için aynı yüzyıldan başlayarak bazı ıslahat hareketlerine girişilir. Değişik zamanlarda ve bir sisteme bağlanmadan yapılan yenilikler, Osmanlı İmparatorluğu’nu güçlendirmeye yetmez, devlet gerilemeye devam eder.
17. ve 18. yüzyıllarda Osmanlı ülkesinde yapılan yenilik hareketleri, zaman zaman halkın ve ordunun tepkisini çeker; hatta bazı kanlı isyanlara yol açar. Bu yüzyıllarda Avrupa ile yakınlaşmalar artar. Orduda bazı reformlar yapılır. Batıdaki eğitim kurumlarına benzeyen okullar açılır. Yeni ordu kurma çabaları, Yeniçerilerin karşı çıkmaları üzerine sonuca ulaşmaz. II. Mahmut 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kapatır. Bu olay, “Vaka-i Hayriyye” (Hayırlı Olay) olarak adlandırılır.
II. Mahmut döneminde (1808-1839) birçok yenilik gerçekleştirilir. Askeri ve sivil okulların sayısı çoğalır, Avrupa’ya çok sayıda öğrenci gönderilir. Devlet eliyle ilk resmi gazete olan Takvim-i Vekayi çıkarılır. Devlet yönetiminde Batılı anlamda düzenlemeler yapılır. Bu düzenlemeler kılık kıyafete kadar uzanır.
II. Mahmut’un iyileştirme çabaları, sosyal ve siyasal bakımdan pek sonuç vermez. Ülke içinde ve dışında ayaklanmalar, çalkantılar sürmektedir. Ekonomik sıkıntılar daha da çoğalır.
Osmanlı Devlet’inde bu sıkıntılar yaşanırken Batı’da sanayileşme, teknolojik gelişme devam etmektedir. Batı, üretim fazlası mallarını satabilmek için pazar bulma düşüncesindedir. Osmanlı ülkesi, onlar için iyi pazardır. Batı’nın ticari etkinlikleri artar. Bir taraftan da azınlıkları Osmanlıya karşı kışkırtarak, imparatorluğu zayıf düşürür. Osmanlı ekonomisi, Batı ile rekabet edemez ve çöker.
Sultan Abdülmecit 1839’da babasının yerine tahta çıkar. Yabancı devletler, Osmanlı ülkesindeki azınlıklara yeni haklar verilmesi için baskıları artırır.
I. Abdülmecit döneminde (1839 – 1861) dışişleri bakanlığına getirilen Reşit Paşa, Türkiye’nin Orta Çağ düzeniyle yönetilmesine artık olanak kalmadığını; imparatorluğun bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyabilmek için, dönemin ihtiyaçlarına ve Batı esaslarına göre devlet kurumlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünür, yapılacak yeniliklerin ana çizgilerini belirten bir fermanı padişaha kabul ettirerek ilan eder (3 Kasım 1839). Bu fermana Tanzimat Fermanı veya Gülhane Hattı Hümayunu denir; bu fermanın ilanından sonra, bölük pörçük yapılan yenilikler derli toplu duruma getirilir ve devletin bütün kurumları Batı esaslarına göre yeniden düzenlenir.
Hemen belirtmek gerekir ki bütün bu girişimler eskiyi, eski kuruluşları tamamen değiştirmiş değildir. Eski kuruluşlar varlığını sürdürürken bunların yanlarına yenileri getirilir. Örneğin medreseye ilişilmez ama onun yanına darülfünun (üniversite), ilk ve ortaokullar kurulur. Bir yandan İslamcılık görüşü, bir yandan Osmanlılık düşünüşü sürdürülür. Bu da ister istemez, Osmanlı toplum yapısında bir ikileşmeye yol açar.
Devlet ve toplum hayatındaki değişiklikler bir süre sonra edebiyata da yansır; Batı kültürüyle yetişen yeni kuşaklar, eski edebiyatın yeni hayatı anlatmaya elverişsiz olduğunu öne sürerler ve Batı edebiyatlarını örnek alan bir dönemi başlatırlar.
Batı kültürü etkisinde gelişen Türk edebiyatı şu dönemlere ayrılır:
- Tanzimat Edebiyatı (1860 – 1895)
- Serveti Fünûn Edebiyatı (Edebiyatı Cedide) (1895 – 1901)
- Fecri Âti Edebiyatı (1909 – 1911)
- Millî Edebiyat (1911 – 1923)
- Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı (1923 – … )