Âşıkların Sınıflandırılması
Âşıkların Sınıflandırılması
Bilimsel çalışmanın esası sistemli çalışma ve sistemli yazmadır. Bu sebeple bu konuda çalışanlar konuyu bilimsel olarak değerlendirmişler ve âşıkları çeşitli açılardan sınıflandırmışlardır. Biz burada bütün sınıflamaları değil, öne çıkan bazılarını vermekle yetineceğiz.
Bu hususta ilk sınıflamayı Fuad Köprülü yapmış ve şairleri iki başlık altında toplamıştır:
a. Kalem şairleri: Saz çalamayıp, hazırlık olarak şiir söyleyen şairler,
b. Meydan şairi: Halk toplantılarında doğaçlama olarak da şiirler tertip eden ve onları sazları ile çalıp söyleyen şairlerdir (Köprülü 1962: 18).
Biz de âşıkları eğitim durumlarına göre aşağıdaki şekilde sınıflandırmayı uygun bulduk:
a. Ümmî âşıklar: Genellikle öğrenim görmemişlerdir. Saz çalmasını bilenlerin yanında, çalamayanlar da vardır. Hazırlıksız olarak şiir söylerler. Şiirleri büyük ölçüde millî veznimiz hece vezniyledir: Aşık Veysel, Fehmi Gür, vb.
b. Okuma yazma bilen âşıklar: Bu âşıklar öğrenim görmüşlerdir, saz çalmasını bilirler. Şiirleri hece vezniyledir. Ayak (kafiye) konusunda, muamma hazırlama ve çözmede başarılıdırlar: Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Yaşar Reyhanı, Hacı Karakılçık, vb.
c. Kalem şairleri: Saz çalmasını bilmezler, öğrenim görmüşlerdir, şiirleri büyük ölçüde hece vezniyledir: Halil Karabulut, Erzurumlu Ümmanî Can, vb.
Bu hususta Fuad Köprülü (1962: 173-177), Eflatun Cem Güney (1962: 256-258), Pertev Naili Boratav (1968: 343), İlhan Başgöz (1968: 9), Asım Bezirci (1993: 2426), İhsan Ozanoğlu (1965: 7), Rauf Mutluay (1972: 39), Özgen Keskin (1983: 9), Mehmet Yardımcı (2004: 159) birbirine benzer sınıflamalar yapmışlardır. Bu sınıflandırmaları genelleyecek olursak, ortaya şöyle bir tablo çıkacaktır:
a. Şehir ortamında yetişen âşıklar: Aşık Ömer, Gevherî, Erzurumlu Emrah, Bayburtlu Zihnî, vb.
b. Köy ortamında yetişen âşıklar: Çıldırlı Aşık Şenlik, Ruhsatî, Minhaci, Meslekî, Noksanî, vb.
c. Göçebe ortamda yetişen âşıklar: Karaca Oğlan, Dadaloğlu.
d. Askerî ortamda yetişen âşıklar: Bahşî, Armutlu, Çırpanlı, Kul Çulha, Geda Muslu, Tamaşvarlı Aşık Hasan, Öksüz Dede, vb.
e. Din ve tasavvuf ortamında yetişen âşıklar: Hasan Dede, Ümmî Sinan, Kul Himmet, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal vb.
Batı Türkleri arasında XVI. yüzyıldan bu yana (Azerbaycan, Türkiye ve Balkanlar) âşıkların temsilcileri vardır. Bu üç coğrafyada âşık şiiri şekil ve içerik bakımından benzerlikler göstermektedir. Bununla beraber geçmişten günümüze âşıkların yoğun olarak yetiştikleri çevreler vardır.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin Kars, Ardahan, Iğdır, Artvin, Ağrı (Tutak ve çevresi), Van (Erciş ve çevresi), Erzurum, Gümüşhane, Bayburt ve Erzincan illeri âşıklık geleneğinin geçmişten günümüze yoğun olarak yaşatıldığı coğrafyadır.
Anadolu sahasının ilk âşığı Baykan (Bıkan) bu bölgede yetişmiştir. Bununla beraber XIX. yüzyıla kadar bölgede yetişen âşıklar hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. Bu yüzyıldan itibaren ise bölgede çok sayıda âşık yetişmiştir. Âşıkların yetişmesindeki en büyük etken bölgenin 40 yıl boyunca (1878-1918) Rus işgaline uğraması, zor tabiat şartları, imkânsızlıklar ve geçim zorluklarıdır.
Bölge âşıkları Çıldırlı Âşık Şenlik ve Narmanlı Sümmanî’yi kendilerine örnek alırlar. Bölgede yetişen âşıklar arasında Ardahan’dan Posoflu Müdamî, Posoflu Zülâlî, Çıldırlı Aşık Şenlik, Aşık Şeref Taşlıova; Kars’tan Arpaçaylı Gülistan Çobanlar, Murat Çobanoğlu, İlhamı Demir, Rüstem Alyansoğlu, Kağızmanlı Hıfzı, Kağızmanlı Cemal Hoca, Sarıkamışlı Mevlüt İhsanı; Ağrı’dan Tutaklı Gamgüder, Eleşkirtli Öksüz Ozan; Van’dan Ercişli Emrah, Ahmet Poyrazoğlu; Artvin’den, Ardanuçlu Efkârı; Gümüşhane’den Kelkitli Kul Nuri; Bayburt’tan Celalı, Zihnı; Erzurum’dan Narmanlı Sümmanı, Nusret Torunı, Hüseyin Sümmanoğlu, Fuat Çerkezoğlu, Tortumlu Mustafa Ruhanî, Hasankaleli Yaşar Reyhanî, Şenkayalı Nuri Çırağî, Erol Erganî; Erzincan’dan Çayırlılı Davut Sularî, vb. sayılabilir.
İç Anadolu Bölgesi’nde Sivas, Tokat, Çorum, Yozgat, Kırşehir, Kayseri, Niğde, Konya ve çevresi âşıkların yoğun olarak yaşadığı illerdir. Bölgede hem dinî-tasavvufî Türk halk şairlerinin, hem de saz şairlerinin yetiştiğini biliyoruz.
Önder olarak seçilen âşıklar arasında Deliktaşlı Ruhsatî ve Develili Seyranî öne çıkmaktadır. Sivas’tan Aşık Veysel, Ruhsatî, Minhaci; Kayseri’den Erkiletli Aşık Hasan, Everekli (Develili) Seyranî, Aşık Gözübenli, Aşık Ali Çatak; Yozgat’tan Hüznî; Kırşehir’den Aşık Said, Niğde’den Aşık Tahirî, KemalîBaba; Konya’dan Aşık Ömer, Aşık Şem’i, Aşık Mehmet Yakıcı, Mehmet Ataroğlu; Karaman’dan Gufranî, Kenzî, vb. bölgede yetişen âşıklardandır.
Akdeniz Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Adana, Osmaniye, Hatay, Mersin ve Kahramanmaraş illerinde çok sayıda âşık yetişmiştir. Bölge âşıkları kendilerine önder olarak Karaca Oğlan’ı seçmektedirler.
Adana Kozan’dan Aşık Deli Hazım, Aşık İmamî, Feke’den Aşık Eyyübî, Aşık Hacı Karakılçık; Osmaniye Kadirli’den Abdulvahap Kocaman, Aşık Feymanî; Hatay’dan Aşık Gül Ahmet Yiğit; Kahramanmaraş Elbistan’dan Aşık Mahzunî Şerif bölge âşıklarından birkaçıdır.
Bölge sınırları içerisinde yer alan Çankırı, Kastamonu, Bolu, vb. illerimizde âşıklar yetişmiştir. Çankırı’dan Pinhanî; Kastamonu’dan Yorgansız Hakkı; Bolu’dan Dertli ve Figanı aklımıza gelen âşıklardan bazılarıdır.
Bölgedeki en önemli şehir İstanbul’dur. Osmanlı İmparatorluğu’na 467 yıl başkentlik yapan ilde, semaî kahvelerinin bulunduğu mekânlarda (Beşiktaş, Üsküdar) ve Tavukpazarı semtinde âşıkların çalıp çığırdıklarını biliyoruz. Fuad Köprülü’den öğrendiğimize göre; XIX. yüzyılda İstanbul Tavukpazarı semtinde âşıkların lonca teşkilatı vardı. Erzurumlu Emrah da bir süre bu teşkilatın başkanlığını yapmıştır.
Günümüzde Erzurum, Kars, Ardahan, Iğdır, Ağrı, Van ve Erzincan gibi illerimizden göç eden âşıklar, yoğun olarak Kocaeli, Bursa, İzmir ve İstanbul’a yerleşmiştir. Âşıklar, sanatlarını bu çevrede icra etmektedirler.
Kaynakça: Prof.Dr. Ali Berat ALPTEKİN, Türk Halk Şiiri