Âşık Şiirinin Özellikleri
Âşık Şiirinin Özellikleri
Âşık şiirinin özellikleriyle ilgili olarak Fuad Köprülü’den bu yana pek çok araştırıcı (Hikmet Dizdaroğlu, Saim Sakaoğlu, Fahrettin Kırzıoğlu, Doğan Kaya, Mehmet Yardımcı) açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu görüşleri aşağıdaki şekilde bir araya getirebiliriz:
1. Âşık şiirinin belirli söyleyicileri ve yazarları vardır. Bunlara ozan, âşık, saz şairi, halk şairi, kalem şairi ve kalem şuarası gibi adlar verilir. Bu yönüyle âşık şiiri, anonim şiirden ayrılırken, dinî-tasavvufî Türk halk şiirine yaklaşmaktadır. Hatırlanacağı üzere anonim halk şiirinin ilk söyleyicileri ve anlatıcıları da unutulmuştur.
2. Âşık şiirinin kökeni, M.Ö. III. yüzyıla dayanmaktaysa da Anadolu âşık şiirinin altı yüzyıllık bir geçmişi vardır.
3. Âşık şiirinin dinleyici kesimi halktır. Toplumun büyük bir kesimi âşıkların söyledikleri şiirleri sevmiş ve onlara yüzyıllar boyunca saygı göstermiştir. Çünkü çeşitli sebeplerle halkın söyleyemediklerini, onların sözcüsü durumundaki âşıklar değişik kesimlere aktarmışlardır.
4. Âşık şiiri hece ölçüsüyle söylenmiştir. Millî ölçümüz olan hece ölçüsü, ozan-baksı edebiyatıyla kullanılmaya başlar ve bu kullanım XVI. yüzyıla kadar devam eder. Bu yüzyıldan itibaren âşıklar, divan edebiyatı ve divan şairlerinin itibar görmesinden dolayı hecenin yanı sıra aruz vezniyle de şiirler söylemeye başlamışlardır.
5. Âşık şiirinde birim dörtlüktür; bununla beraber az da olsa ikiliklere ve farklı sayıdaki mısralardan oluşan bentlere de rastlanmaktadır.
6. Âşık şiirinin dili, içinde yaşanılan toplumun dilidir. Dil, duru olup zaman zaman ait olduğu yörenin ağız özelliklerini de yansıtmaktadır. Şiirlerin kelime
dünyası oldukça geniştir. Bazen iki değişik koşmanın kelime kadrosu, ayak seslerinin dışında benzerlik göstermektedir. Dile hâkim olan âşık, saz şairi veya kalem şairi tıpkı roman ve hikâyede olduğu gibi atasözü ve deyimlerden yararlanmıştır. Tasvirler ve söz sanatları yapmacıklıktan uzaktır.
7. Âşık şiirinin konusu halkın hayatıdır. Bu sebepten âşık şiirinde yaşanılan coğrafya, mensubu olunan halk ve onun sorunları dörtlüklerde anlatılmıştır.
8. Âşık şiiri, geleneği temsil eden bir edebiyat olduğu için, belirli kurallara göre eser verilir. Bu gelenek içerisinde mahlas kullanımı, önemli bir unsurdur. Mahlas bir ölçüde şiirin tapusudur. Zaman zaman şiirin mahlas dörtlüğü veya söyleyenin adı kaybolduğu için parça anonimleşmiştir.
9. Âşık şiiri bir saz eşliğinde söylenmiştir. Bununla beraber zaman zaman müzik aletinin kullanılmadığını da görüyoruz. Nitekim kalem şairleri şiirleri sazsız olarak söylemektedirler. Müzik aleti ozan-baksı edebiyatı döneminde kopuz iken, ozanın âşık olmasıyla birlikte yerini bağlamaya bırakmıştır. Bağlama her Türk boyunda değişik adlarla anılmaktadır.
10. Âşık şiirinin belki de en önemli özelliği, şiirlerin hazırlıksız olarak (doğaçlama) söylenmesidir. Bu sebepten bazı şiirlerin ahenk unsurlarının tam olmadığı gözden kaçmamaktadır.
11. Âşık şiirinin temsilcisi olan âşıklar gezgin kişilerdir. Bu yüzden doğdukları yerde pek kalmamışlardır. Onlar sanatlarını icra edebilmek için köy köy, kasaba kasaba, ilçe ilçe, şehir şehir, hatta ülke ülke gezmişlerdir.
12. Âşık şiiri temsilcileri sadece saz çalıp şiir söylememiştir. Aynı zamanda düğünlere ve kahvelere giderek, halka eski meddahların icra ettikleri kısa ve uzun hikâyeleri anlatarak onları eğlendirmişlerdir.
Kaynakça: Prof.Dr. Ali Berat ALPTEKİN, Türk Halk Şiiri