Âşık Reyhani Kimdir? Hayatı, Şiirleri
Âşık Reyhani Kimdir? Hayatı, Şiirleri
Âşık Reyhani (d. Pasinler, Erzurum 1 Ocak 1932 – ö. 10 Aralık 2006, Bursa)
1932 yılında Hasankale’nin (Pasinler) Alvar köyünde doğdu. Asıl adı Yaşar Yılmaz‘dır. İran’dan göçen babası önce Kars’a daha sonra Erzurum’a yerleşti. Aşık Reyhani’nin çocukluğu köyünde geçti. Zaman zaman komşu köylere gitme olanağı bulduysa da daha başka yerlere gidemedi. Okuma yazmayı okula gitmeden öğrendi. Sonraki yıllarda ise dışarıdan sınava girerek diploma aldı.
Küçük yaşlarda köyüne gelen aşıklardan etkilendi. Hem aşıklardan dinleyerek hem de eline geçen kitapları okuyarak birçok halk hikayesini öğrendi. Kendi aşıklığı ve şiir yazmaya başlaması 18 yaşından sonradır.
Reyhani, rüyasında gördü bir kıza aşık oldu. Kısa bir süre sonra da kızı kaçırdı. Birkaç ay geçmeden evliliği geçimsizliğe ve huzursuzluğa dönüştü. Bunun üzerine karısının ailesi kızlarını alarak başka biriyle evlendirdiler. Aşık Reyhani, bu dönemden sonra Dertli mahlasıyla şiirler yazmaya, türkü söylemeye başladı. Ancak bu mahlası uzun süre kullanmadan, Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından Reyhani mahlası verildi.
Konya Aşıklar Bayramına aralıksız katılan 7 aşıktan biridir. Eski aşıkların dışında, yetiştiği Huzuri Baba, Nihani, Cevlani, Efkari, Murat Çobanoğlu’nun babası Gülistan Çobanoğlu gibi aşıklardan gelenek ve usul öğrendi.
İran’dan Avrupa’ya birçok ülkede türkü söyleyen Aşık Reyhani, katıldığı yarışmalarda da birçoğu birincilik olmak üzere çeşitli ödüller aldı. 1980’li yılların başında Erzurum’da bulunan Doğu Ozanları Derneğinin başkanlığına getirildi.
Aşık Reyhani birçok ülkeye konser ve konferanslara katılmak üzere çağrıldı. Ayrıca ABD’nin Michigan Üniversitesinde katıldığı bir konferanstan sonra kendisine fahri öğretmenlik unvanı verildi.
Şiirleri birçok gazete, dergi ve araştırmada yaralan ve çeşitli radyo ve televizyon programlarına katılan Aşık Reyhani’nin, şiirlerinin bir bölümünü topladığı “Alvarlı Reyhani” (1962), “Böyle Bağlar” (1966), “Kervan” (1988) ve bazı düşünce ve şiirlerinden oluşan “Şu Tepenin Arkasında” adlı kitapları Dilaver Düzgün tarafından hazırlanan “Aşık Yaşar Reyhani”, (1997) adlı kitap bulunmaktadır.
Aşık Reyhani 10 Aralık 2006 tarihinde aramızdan ayrıldı…
Düş Gibi – Aşık Reyhani
Aşık Reyhani’nin Şiirlerinden Örnekler
Bağlar
Demedim mi gönül kalkıp yürüme
Bir gün yollarını harami bağlar
Dertliysen derdini dertsize deme
Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar
Yazılan kaderdir başa gelince
Suç sende ayağın taşa gelince
Kudretin damlası coşa gelince
Onu bent mi eyler dere mi bağlar
Oku sayfasını geçen çağların
Yaprağı dökülmüş nice bağların
Adeti böyledir yüksek dağların
Aslı’ya yol verir Kerem’i bağlar
Ben de Reyhani’yim susuz pınarım
Damlam coş ederse olmaz kenarım
Öldüğümü duysa o nazlı yarim
Bilmem al mı giyer kara mı bağlar
Koklaya Koklaya
Gel yarim yeter bekledim
Gülü koklaya koklaya
Gözlerime yaş ekledim
Seli koklaya koklaya
Bir derdime bin ekledim
Aşkın boynuma yükledim
Seherde haber bekledim
Yeli koklaya koklaya
Gurbet gezdim adım adım
Asla olmadı muradım
Sırma saçın hatırladım
Teli koklaya koklaya
Reyhani’yim bak zamana
Kara bağrım yana yana
Kerem oldum Aslı Han’a
Külü koklaya koklaya
Sevdiğim
Al beni ne olur sevdaya götür
Erenlerden geri kaldım sevdiğim
Saz bir bahanedir göğsümü dövdüm
Bir kemik bir deri kaldım sevdiğim
Bu zalim zamanın ne ise kasti
Nereye gittimse yolumu kesti
Sırtımda kırık saz elimde testi
Doldurmadım yarı kaldım sevdiğim
Aşık Reyhani’yim uğradım derde
Nerdesin sevdiğim nerdesin nerde
Meydanı kaptırdım çakala kurda
Bir sürüden biri kaldım sevdiğim
Yarim
Bir muhannet yara gönül bağladım
Oldum bir kurumuş dal yarim yarim
Eğer günüm doldu, vadem yettiyse
Gelip de canımı al yarim yarim
Gençlik bir kuş idi elimden uçtu
Varlık kervan idi geldi de geçti
Ömür güneş idi gedikten aştı
Sanırsın olmamış yol yarım yarim
Aşık Reyhani’yim bu aşkın mesti
Gönlünden gönlüme bir rüzgar esti
Sen bir ulu pınar ben kırık testi
Acı bu halime dol yarim yarim
Bir Güzele
Bir güzele gönül verdim bağlandım
Ceylan oldu çekti beni izine
Boş boşuna ateşine dağlandım
Duman bitti umut kaldı közüne
Köz beni kül eder cana getirir
Yaş olur gözümden dane getirir
Gün olur ki yakar yıkar bitirir
Eyvah der elini vurur dizine
Dizine vursa da vurmasa da boş
İçenler uyanır içmeyen sarhoş
Aşk çilesi çetin olsa bile hoş
Hayal gerek aşıkların gözüne
Göze sürme çeker yar güzel olur
Yüze yaşmak çeker ar güzel olur
Yar ile dünyalık var güzel olur
Reyhani’yim baksam yarin yüzüne
Şimdi
Tükendi mürekkep karıştı satır
Bilemez ki katip ne yaza şimdi
Dört mevsimde ne şevk ne umut kaldı
Minnet ne bahara ne yaza şimdi
Vazgeç gafil göremezsin içimi
Sen kendinle kıyas etme suçumu
Doğuştan simsiyah olan saçımı
Söyle kim boyadı beyaza şimdi
Reyhani’yim geçti ömrüm saz ile
Gıda aldık hayaldeki haz ile
Bir ömür devrettik cilve naz ile
Naz bitti çevrildik niyaza şimdi
Ağlayım
Lütfeyle halime geçti şu ömrüm
Yar yüzünü görüp görüp ağlayım
Nasip eyle eşiğini kapını
Yüzlerini sürüp sürüp ağlayım
Gönlümüz gözümüz vecd ile dolsun
Muradım maksudum secdegah olsun
O gün olsun yarin müjdesi gelsin
Yol üstüne durup durup ağlayım
Reyhani’yim n’olur beni inandır
Yanarken bir yudum su ver de kandır
Yalvarırım seher vakti uyandır
Rüzgarlardan sorup sorup ağlayım
Bezdim
Ben bu aşkın abdalıyım
Dolana dolana bezdim
Çığ sökmüş bahar seliyim
Bulana bulana bezdim
Her gün sam yeli eser mi
Kamil cahile küser mi
Bıçak çeliği keser mi
Bilene bilene bezdim
Keder üstümüze zimmet
Zalimden olmaz merhamet
İlimsiz mürşitten himmet
Dilene dilene bezdim
Reyhani ölü yürür mü
Kül ölür mü kül çürür mü
Kuru ağaç dal verir mi
Sulana sulana bezdim
Veremem
Bana derler aşık derdini söyle
Bu bir sırdır emanettir veremem
Belki dağlar kadar büyümem amma
Cevizin de kabuğuna giremem
Hasta odur sabır ile inleye
Evlat odur nasihati dinleye
Bundan sonra zevkle bakmam aynaya
Çünkü onda iç yüzümü göremem
Kulaksız işitmek dilsiz ifade
Canım cananındır edem iade
Vücut bir camidir vicdan seccade
Onun bunun çıkarına seremem
Reyhani’yim zamanım yok gülmeye
Doğar iken boyun eğdim ölmeye
Azrail gelmesin canım almaya
Bir canım var cananındır veremem
Söyleyin
Beni sizden sorarlarsa dostlarım
Bir Reyhani geldi gitti söyleyin
Hayatı çileli muradı yarım
Heder etti ah tüketti söyleyin
Aldı kırık sazı kapıdan çıktı
Ağlar gözler ile gülerek baktı
Dağın ufuğunda bir akşam vakti
Güneşle beraber battı söyleyin
Ara sıra sazı verdik destine
Name yazdı yarenine dostuna
Ceketini yorgan ettik üstüne
Kolu yastık oldu yattı söyleyin
Bir duvara yaslamıştı yanını
Sılasına çevirmişti yönünü
Gurbet elde hasret yaktı canını
Sitem vurdu dert çürüttü söyleyin
Aşık Reyhani’ymiş kıldı ah u zar
Dolaştı alemi diyar be diyar
Parça parça etmiş bir deli rüzgar
Yaşı yağmur göz buluttu söyleyin
Başlar
Bekle ağaç meyve versin
Taş ondan öteye başlar
Mevsim sonbahara ersin
Kış ondan öteye başlar
Üç kapıyı açacaksın
Dört pınardan içeceksin
Altı şartı seçeceksin
Beş ondan öteye başlar
Gel gülü yandırma bülbül
Önce ağla sonradan gül
Ölüm en son nokta değil
İş ondan öteye başlar
Reyhani can yakacağın
Tükenmedi çekeceğin
Asıl gözden dökeceğin
Yaş ondan öteye başlar
Kurtulamaz
İnsan ömrü kara benzer
Erimekten kurtulamaz
Sona doğru azar azar
Yürümekten kurtulamaz
Gençlik açılmamış güldür
İlim çağı tatlı baldır
Sonu yaprak dökmüş daldır
Kurumaktan kurtulamaz
Reyhani yar yara kalsa
Gönül neşe ile dolsa
Aslı som altından olsa
Çürümekten kurtulamaz
Birgün
Deryalar yanmaz diyenler
Denizler de yanar birgün
Nehir içip doymayanlar
Damla içen kanar birgün
Çiçek solar fikir solmaz
Derya damla ile dolmaz
Evladın kötüsü olmaz
Atasını anar birgün
Sözüm söz deyip övünme
Özüm öz deyip övünme
İşim düz deyip övünme
Çark tersine döner birgün
Kesilmez mevladan umut
Bir mürşidin elini tut
Gelir rüzgar gider bulut
Elbet yağmur diner birgün
Gel Reyhani hayal kurma
Yolu bilmeyene sorma
Kendini yüksekte görme
Gökler yere iner birgün
Beni 1
Behey rüzgar gider isen canana söyle beni
Lütfü ve keremi çoktur yakmasın böyle beni
Ben bu derde düş olalı bana Mecnun dediler
Ben nasıl Mecnun’um bilmem aramaz Leyla beni
Ben bu derde düş olalı gözlerim yaşta benim
Sinemi sitem kapladı gönlüm telaşta benim
Ne dizimde kuvvet kaldı ne aklım başta benim
İpsiz bağladı felek bir kaşı yayla beni
Ey Reyhani hep düşündün dünyada han olmayı
Hiç aklına getirmedin bir kabristan olmayı
İstemem sensiz efendim tahta sultan olmayı
Bana köle deseler de sen kabul eyle beni
Beni 2
İlahi niyazım sana düşürme garip beni
Alemin şahı Rabbena kılma muzdarip beni
Derdi senden alır isem dermanı kim neylesin
Sen bana benim demezsen kurtarmaz tabip beni
Geldi geçti gaflet ile bunca yıl ve seneler
Hep senin emrinde döner yorulmaz pervaneler
Dergahına talip olmuş tabiri divaneler
Ne olur eyle yarabbi aklıma sahip beni
Ey Reyhani neden akar durmaz göz pınarların
Gönül neylesin dünyayı olmazsa senin yarin
Birgün olup okununca cümlesi aşıkların
Yunusların arasında eyleme kayıp beni
Ayrıca bakınız ⇒
TÜRK HALK EDEBİYATI
- Halk Edebiyatı Özellikler
- Âşık Edebiyatı
- Anonim Halk Edebiyatı
- Tekke Edebiyatı
- Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri
- Halk Şairleri Özellikleri
- Halk Şiiri-Hece Ölçüsü
- Türk Halk Şiirinin Kökeni, Gelişimi ve Genel Özellikleri
- Âşıklık Geleneği
- Alevi-Bektaşi Edebiyatı