Arkadaş Islıkları – Orhan Kemal
Arkadaş Islıkları (roman özeti)
Arkadaş Islıkları (roman özeti) – Orhan Kemal
Arkadaş Islıkları, Orhan Kemal‘in 1968 yılında basılan romanı. Romanda bir taşra kentinde yaşayan bir gencin hayat hikâyesi anlatılmaktadır.
“Sokaktaki isimsiz kişileri hepimizin tanıdığı karakterlere dönüştüren, onları en yakınımızdaki insanlar arasına sokan, hatta kendi verdiği adlarla toplumsal birer tipleme haline getiren Orhan Kemal, Arkadaş Islıkları adlı bu kitabında bir kez daha insanın serüvenini ele alıyor. Arkadaş Islıkları, genç bir delikanlının aldığı uzun yolu anlatırken bir yandan da arkadaşlarımızın çaldığı o ıslıkların üzerimizde nasıl bir etki bıraktığını da dile getiriyor.
Orhan Kemal’in kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok az yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir.
Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize.” (Everest Yayınları-2008, arka kapak)
Kitaptan…
Ve bir gün, fabrika revirinde doktoru görmeye giderken, elinde filesi, filesinin içinde çeşitli sebzeler, iki somunuyla benimkine rastladım. Evet ‘BENiMKİ’ne! Tek laf etmeden, ikimiz de durduk.
– Merhaba, dedim.
– Merhaba, dedi.
Ne dudaklarında ruj, ne yüzünde pudra, ne tırnaklarında oje. Aşırı derecede titriyor, ama yine belli etmemeye çalışıyordum. Onunsa ne halde olduğunu kestirecek durumda değildim.
– Nerelerdesin?
Parmağındaki alyansı gösterdi:
– Evlendim!
İçimden bir şeyler aktı buz gibi.
– Kiminle?
– Tanımazsın.
– Ne iş yapıyor?
– Bir tamirhanede usta.
– Seviyor musun onu?
– Hayır, saygı duyuyorum.
– Sevmeden nasıl evlenebildin?
Omuz silkti:
– Sevip evlendim de ne oldu? Ama inan, sana dargın falan değilim. En doğru hareketi yaptın. Kendini de, beni de kurtardın. Hayatımız sadece aşk, maceradan ibaret değil. Çabucak anladım ki ekmek her şeyden önce geliyor. Kocama âşık değilim ama, hayranım ona. Çok namuslu insan. Gebeyim. Çalışıyorum. İkimiz de çalışıyoruz…
– Sen de mi?
– Evet. Bir biçki dikiş yurdunda. Kocama yardım ediyorum. Az kazanıyor. ikimizin kazandığı birleşince…
– Anlıyorum. Peki baban, annen?
– Onlar artık beni ilgilendirmiyorlar!
– Niçin?
– Bir zamanlar sana karşı nasıldılar? Şimdi de kocama karşı… Makine yağları içinde üst başıyla kaba saba biriymiş. Makine yağları yalnız üstünü başını değil, ailemizin şerefini de kirletiyormuş…
– Beni unutabildin mi?
– Hayır.
– Eski günlerimizi?
– Yeniden dünyaya gelecek olsam, ardına takıldığım o günleri yeniden yaşamak isterdim. Ama, artık…
İç geçirdi.
Anlamıştım:
– Her şey bitti mi?
– Bitti…
Ayrıca bakınız: