Anonim Halk Şiirinde Şekil ve Tür
ANONİM HALK ŞİİRİNDE ŞEKİL VE TÜR
Anonim Halk Şiiri kapsamına giren şiirlerin kim tarafından söylendiği belli değildir. Diğer bir ifadeyle bu şiirlerde mahlas yoktur. Mutlaka bu şiirlerin ilk yaratıcısı veya düzenleyicisi vardı, ancak bazı türlerde mahlas geleneğinin olmaması ve mahlası olan şiirlerin de zamanla mahlasını düşürmesi, anonim halk şiirinde mahlassız şiirlerin oluşumuna zemin hazırlamıştır.
Konuya bir başka açıdan daha yaklaşmak mümkündür. Anonim Halk Şiiri örnekleri, geniş halk kitlelerince kullanılan ve aktarılan şiirlerdir. Halkın duygu ve düşüncelerini anlatan bu şiirler, zamanla halkın ortak malı haline gelmiştir. Bu yüzden halk, şiirin kim tarafından söylendiğini değil, şiirin kendisini daha fazla önemsemiştir.
Anonim halk şiirinin tür ve şekilleri: “mani“, türkü“, “ağıt“, “ninni“, “tekerleme” ve “bilmece“den oluşmaktadır.
Mani, anonim halk şiirinde hem nazım şekli hem de nazım türü olarak kullanılmaktadır. Nazım şeklidir, çünkü kendine özgü şekil özellikleri vardır. Maniler, çoğunlukla 7’li hece ölçüsüyle ve aaxa uyak düzeniyle söylenen dörtlüklerdir. Bu özellikleriyle mani, halk şiirinin nazım şekilleri arasına girmektedir. Manilerde tek bir dörtlükte anlam tamamlanır. İlk iki mısra genellikle üçüncü ve dördüncü mısralarda söylenmek istenenlere hazırlık için kullanılır. Asıl anlam, üçüncü ve dördüncü mısralarda gizli olabilir, ancak ilk iki dizeyi de sadece dolgu olarak düşünmemek gerekir. Türlerdeki bütün bölümlerin bir anlamı ve işlevi vardır.
Anonim halk şiirinin en yaygın nazım şekli olan maniler, genellikle yedi hecelidir, ama bunun dışında dörtten başlayıp on bir heceye kadar mani ölçülerine rastlamak mümkündür. Mısra yapılarına göre ise manilerin “düz/tam”, “kesik/cinaslı” ve “artık/yedekli” gibi şekilleri vardır.
Mani aynı zamanda bir nazım türüdür. Maniler, belirli konularda ve ezgilerde söylenen şiirlerdir. Bu yönüyle mani, bir türde olması gereken temel özellikleri taşımaktadır. Bir nazım türü olarak maniler, hemen her konuda söylenebilen şiirlerdir. Aşk, sevgi, ayrılık, gurbet, askerlik gibi hayatın her safhasında karşımıza çıkan konular manilerde işlenmiştir. Maninin yaygın bir tür olmasında tek dörtlükle, yedi hece gibi kısa bir ölçüyle ve en önemlisi hemen her konuda söylenmesi etkili olmuştur. Bu özellikler manileri; bayramlarda, hıdrellez gibi bazı kutlamalarda, çalışma hayatında ve günlük yaşamın hemen her alanında rahatlıkla kullanılabilen şiirler haline getirmiştir.
Halk arasında “şarkı”, “deyiş”, “deme” ve “hava” gibi adlarla da bilinen “türkü”, sözlü gelenekte ezgiyle söylenen her türlü şiiri karşılamak için kullanılan bir terimdir.
Pertev Naili Boratav’ın ifadesiyle türkü, “düzenleyicisi bilinmeyen halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere (zenginleşmelere, bozulmalara, kırpılmalara) uğrayabilen ve her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirler’dir (Boratav 1995: 150).
Türkünün kendine özgü şekil özellikleri yoktur. Mani veya koşma gibi bazı nazım şekilleriyle veya başka özelliklerdeki şekillerde kullanılır. Türkülerin söyleyeni belli değildir. Bazı türkülerin başlangıçta söyleyeni belli şiirlerden oluştuğu bilinse de türkülerde mahlas yoktur. Türkülerin diğer bir ayırıcı özelliği, “kavuştağa” sahip olmalarıdır. Türkülerin aynen tekrar edilen mısraları anlamına gelen kavuştak, türkülere özel bir şiir tekniğidir.
Türküler, genellikle bir grubun duygularına ve düşüncelerine tercüman olan konuları işlerler. Aşk, sevgi, ayrılık, gurbet, ölüm, kahramanlık gibi konular türkülerde sıklıkla yer alır. Türkülerin büyük çoğunluğu, toplumsal olaylardan doğar. Özellikle toplumu derinden etkileyen bazı olaylar, türkülerin yakılmasına, yani oluşmasına neden olmuştur. Bu yönüyle türküler, toplumun acısını, üzüntüsünü, kederini, tepkisini, mutluluğunu ve beğenisini dile getiren şiirlerdir.
Türküler, ezgilerine göre “usullü (kırık havalar)” ve “usulsüz (uzun havalar)” şeklinde iki kısma ayrılır. Usullü türküler, oyun havalarından; usulsüzler ise “ağıt”, “bozlak”, “hoyrat” gibi ezgilerden ibarettir.
Türküye yapı açısından bakıldığında bu şiirlerin bent ve kavuştaklardan oluştuğu görülür. Bentler, türkünün kavuştaklar dışında kalan asıl bölümleridir. Bu bölümlerin mısra sayılarında değişmeler olabilmektedir. Kavuştak kısmında ise bazı mısralar, türkü boyunca aynen tekrarlanır.
Ağıt, bir nazım türüdür. Türk halk şiirinin bütün dönemlerinde ağıt türüne rastlanır. İslamiyet öncesinde “sagu” olarak adlandırılan ölüm konulu şiirler, İslamiyet’ten sonra “ağıt” ve “mersiye” olarak adlandırılmaktadır.
Profesyonel şiir gelenekleri olarak nitelendirebileceğimiz Dinî-Tasavvufî Halk ve Aşık Şiirlerinde de ağıt türünde şiirler bulunmaktadır. Anonim halk şiirindeki “ağıt” türü, Türklerdeki ağıt yakma geleneğiyle yakından ilintilidir. Ölüm sonrasında ölen kişinin iyi niteliklerini öne çıkaran ve onun ölümüne duyulan üzüntüyü dile getiren şiirler söyleme geleneği yakın zamanlara kadar devam etmiştir. Günümüzde bazı gruplar bu geleneği uygulamaya devam etmektedir.
Ağıtlar, mani ve koşma nazım şekilleriyle söylendiği gibi bunların dışında başka şekil özellikleriyle de söylenmektedir. Türkülerde olduğu gibi bentlerden kurulu ağıtlar da vardır. Ağıtlar, ölüm başta olmak üzere hastalık, ayrılık, kayıp kişiler, mutsuzluk, askerlik, sevda, deprem, sel ve yangın gibi sosyal içerikli konularda söylenmektedir. Ayrıca ağıtlar, ölenlerin ardından ölen kişinin evinde veya mezarlıkta, asker uğurlamalarında ve gelin alımlarında söylenmektedir.
Ninni bir nazım türüdür. Annelerin, çocuklarını sakinleştirmek ve uyutmak için söyledikleri ezgili şiirlerdir. Ninnilerin pek çoğu mani nazım şekliyle, yani yedi heceli ve aaxa şeklindeki bir kafiye örgüsüyle söylenir. Ancak Aşık Şiirinde de hecenin sekizli ve on birli şekilleriyle söylenmiş bazı ninni örnekleri bulunmaktadır.
Mani ve koşma nazım şeklinin dışında iki dizeden başlayıp on sekiz dizeye kadar uzayabilen şekillerde söylenmiş ninnilerin varlığından da bahsetmek mümkündür. Ninnilerin belli bir konusu yoktur. Her türlü konu ninnilerde kullanılmıştır.
Ninniler, ezgili bir şekilde söylenir, ancak bu ezgilerin bir standardı yoktur. Ninniyi söyleyen her anne kendine göre bir ezgi belirleyebilir. Burada amaç, şiire müzikalite katmaktır. Ninni, konusu ve ezgisinden daha ziyade işleviyle öne çıkan bir türdür. Diğer bir ifadeyle konusu ne olursa olsun uyuması veya teskin olması için çocuğa söylenen her türlü şiir, ninni olarak adlandırılabilir.
Tekerleme, belli bir ana konudan yoksun, manalarından daha ziyade fonksiyonlarıyla ön plana çıkan, mısra başı ve sonu kafiye, aliterasyon ve secilerle oluşturulmuş ses oyunlarıyla ve çağrışımlarla bağlanarak belli bir nazım düzenine kavuşturulmuş, birbirini tutmayan hayaller ve düşüncelerin sıralanmasından meydana gelmiş bir nazım türüdür.
Tekerlemelerde duygu, düşünce ve hayaller, tezat, mübalağa, şaşırtma ve güldürmeye dayalı bazı söz kalıpları içinde peşi sıra sıralanır ve yuvarlanır. Bu türde muhteva diğer türlere nazaran daha kararsız ve tutarsızdır. Tekerlemedeki düşünceye sadece nazım unsurları kılavuzluk eder. Bütün tekerlemeler manzum halde değildir. Yarı manzum tekerlemelerin yanında mensur tekerlemeler de vardır. Manzum tekerlemeler, hecenin yedili ve on birli başta olmak üzere çok çeşitli şekillerinde söylenebilmektedir. Düzenli bir kafiye örgüsüne sahip olmayan tekerlemelerin bir kısmı mani tarzı kafiye örgüsüyle karşımıza çıkar. Çocuk oyunlarında, seyirlik oyunlarda, törenlerde, halk edebiyatının çeşitli türlerinde karşımıza çıkan tekerlemeler, konularından çok ahenkli yapıları ve işlevleriyle tür olma özelliği kazanmış şiirlerdir.
Bilmeceler, bir nesnenin veya olgunun özelliklerini üstü kapalı bir şekilde tasvir ederek onun ne olduğunu buldurmayı hedefleyen sözlerdir.
Bilmeceler, genellikle soru formundadır, ancak bazı bilmecelerin yapısında soru olmamasına rağmen muhatapları onun soru sormak için söylendiğini bilirler ve ona uygun bir cevap vermeye çalışırlar. Bu bakımdan bilmeceler, soru sorup cevap alman bir oyunun parçalarıdır. Bilmecelerin bir kısmı mensur olmakla birlikte büyük bir çoğunluğu manzumdur. İki mısradan başlayıp yirmi beş mısraya kadar gidebilen bir hacimde bilmeceler olduğu gibi hecenin çok çeşitli (3, 4, 5, 7, 8, 11, 15 vb.) şekillerinde söylenmiş bilmeceler de vardır. Bazı bilmeceler mani ve koşma nazım şekilleriyle söylenmiştir. Bilmecelerde hemen her türlü konu yer alır. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, eşyalar, dini konular, yiyecek ve giyeceklerle ilgili unsurlar vb. hususlar bilmecelere konu olmuştur.