Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler

Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler

Anlatmaya bağlı edebî metin türleri şunlardır:
» Masal
» Fabl
» Destan
» Halk Hikâyeleri
» Mesnevi
» Manzum Hikâye
» Hikâye
» Roman

MASAL

Masallar, genellikle halkın ortak yaratısı olan, sözlü kültürde dilden dile aktarılan olağanüstü kişilerin başından geçen olağanüstü olayların anlatıldığı eserlerdir.

♦ Tamamen düş ürünü ve uydurma oluşları masalların temel niteliğidir.

Sözlü edebiyat ürünü olan masallar, oluşumlarından çok sonra derlenerek yazıya geçirilmiştir.

♦ Masallarda millî ve dinî özelliklere yer verilmez; evrensel özellik taşıyan bu türün çeşitli yerlerinde aynen tekrar edilen bölümleri vardır.

♦ Masalın öğeleri şunlardır:

Konu: Masallarda genellikle iyilik-kötülûk, adalet-zulüm gibi karşıt durumları simgeleyen kişilerin mücadeleleri, ulaşılması zor hayaller işlenir.

Olay: Masal gerçek dışı ve olağanüstü olaylar üzerine kuruludur. Olaylar hayal ürünüdür.

Kişi: Kahramanları arasında hayvanlar, cinler, periler, devler, cadılar, haydutlar, hırsızlar, padişahlar, vezirler vb. bulunur. Masal kahramanları “bir padişah”, “bir terzi” gibi belirsiz ifadelerle sunulur.

Yer: Olayların geçtiği çevre belirsizdir. Çevre haritada bulunmayan ülkeler ya da hayalde tasarlanan Kafdağı gibi yerlerdir.

Zaman: Masallarda zaman belirsizdir, miş’li geçmiş zaman kipiyle anlatılmaları zamanın belirsizliğini gösterir. “Bir varmış, bir yokmuş…” gibi tekerlemeler de zamanın belirsizliğini güçlendirir.

Plan: Türk masalları “döşeme, olay ve dilek” olmak üzere üç bölümden oluşur. Döşeme bölümü, masalcının dinleyicileri masal havasına sokmak amacıyla söylediği tekerlemelerden oluşur. Olay bölümü kendi içinde serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşur. Dilek bölümünde ise mutluluk dileyen bir tekerlemeyle masal bitirilir.

Amaç: Masallarda eğlendirerek eğitme amacı güdülür. Kimse rencide edilmeden insanlara ders verilir. Her kahraman, toplumsal yaşamdaki bir karakterin simgesidir. Buradan hareketle masalın sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.

Masallar konularına göre üçe ayrılır:

  1. Hayvan Masalları
  2. Asıl Masallar
  3. Zincirlemeli Masallar

♦ Masallarla ilgili ilk araştırmaları Alman araştırmacı Wilhelm Karl Grimm yapmıştır. Eflatun Cem Güney, Pertev Naili Boratav, Saim Sakaoğlu, Tahir Alangu, Naki Tezel gibi araştırmacılar, Türk masalları üzerine önemli araştırmalara imza atmıştır.

  • Binbir Gece Masalları (Arap),
  • Binbir Gündüz Masalları (Hint),
  • Grimm Kardeşlerin Masalları (Alman),
  • Andersen Masalları (Danimarka),
  • Perrault Masalları (Fransa)

dünyaca tanınan masal örnekleridir.

♦ Türk masalları içerisinde en meşhuru Keloğlan masallarıdır.

♦ Halk masallarından yararlanılarak belli bir sanatçı tarafından yazılan masallara edebî masal adı verilir. Andersen masalları bu türe örnektir.

♦ Yazıya geçirilen ilk Türk masalları, Tahir Alangu’nun hazırladığı Billur Köşk Masalları’dır.

FABL

Fabl; kahramanları bitki ve hayvanlar olan, genellikle manzum biçimde oluşturulan, içeriği ile ahlak dersi veren kısa öykülerdir.

♦ Olaylar kişileri güldürürken eğiten bir özellikte anlatılır. İnsanlar arasında geçen iyi-kötü, cesur-korkak, dürüst-ikiyüzlü, gözü tok-açgözlü vb. çatışmalar;bu nitelikleri temsil eden hayvan kahramanlar arasında geçmiş gibi gösterilir.

Teşhis (kişileştirme) ve intak (konuşturma) sanatına sıklıkla başvurulur.

♦ Alınması gereken ahlak dersi “kıssadan hisse” biçiminde anlatının sonunda dile getirilir.

♦ Didaktik özellikler gösteren fabllarda serim, düğüm, çözüm ve öğüt bölümlerine yer verilir.

♦ Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazarı Beydeba‘ya aittir. Beydeba’nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır.

♦ Türün en önemli isimleri. Yunan sanatçı Aisopos (Ezop) ve Fransız yazar Jean de La Fontaine’dir.

♦ Türk edebiyatında ilk fabl örneğini Hârname eseri ile 15. yüzyıl divan şairi Şeyhî vermiştir.

Ahmet Mithat Efendi’nin “Kıssadan Hisse” adlı yapıtında fabl denemelerine yer verilmiştir.

♦ Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk fabl denemelerini Şinasi kaleme almıştır. Şinasi, La Fontaine’in fabllarından bir kısmını Türkçeye çevirmiştir.

Orhan Veli Kanık ve Sabahattin Eyüboğlu da Cumhuriyet Dönemi’nde La Fontaine’in fabllarını Türkçeye çevirmişlerdir.

DESTAN (EPOPE)

Destanlar, bir ulusun yaşayışını yakından ilgilendiren savaş, göç, kıtlık vb. tarih ve toplum olaylarını yiğitlik ve olağanüstülüklerle anlatan uzun, manzum hikâyelerdir. Tarihsel gerçeklikten yola çıkılarak oluşturulan destanlar, toplumların ilk edebî ürünleridir. Toplumların edebiyatı destanlarla başlar.

Destanların özellikleri:

♦ Milletleri derinden etkileyen tarihî ve sosyal olayları anlatır.

♦ Çoğunlukla manzumdur.

♦ Olağanüstü güçlere sahip, İnsanüstü özellikler gösteren kahramanları vardır. Kahramanları genellikle tip özelliği gösterir.

♦ Yiğitlik, kahramanlık, göç, savaş, yurt sevgisi gibi konular işlenir.

♦ Ulusal bilinci ve birliği artıran metinlerdir.

♦ Zaman ve mekân öğeleri vardır ancak belirli bir zamanı ve mekânı dile getirmez.

Epik şiirin ilk örneği kabul edilir.

♦ Destanlarda anlatıcı, olayları genellikle hâkim (ilahi) bakış açısı ile sunar.

HALK HİKÂYELERİ

Halk hikâyeleri, 16. yüzyıldan itibaren destanın yerini alan ve sözlü halk geleneğinde yaşatılan anlatılardır.

♦ Köy odalarında, erkek meclislerinde, kasaba ve kent kahvehanelerinde az çok kültürlü sayılabilecek kişiler tarafından anlatılır.

♦ Bazı halk hikâyeleri karmaşık olmayan, basit bir olay örgüsüne dayanır. Bunlar bir iki saatte anlatılabilir. Bazılarında ise uzun, karmaşık bir olay örgüsü vardır. Bu tür hikâyelerin anlatımı birkaç gece sürebilir.

♦ Halk hikâyeleri tema etrafında oluşan bir olay örgüsünün kişi, yer ve zaman gibi öğelerinin bütün oluşturduğu bir yapıya sahiptir.

♦ Anlatım nazım-nesir karışık olarak sunulur. Konularına göre; dinî halk hikâyeleri (Battalnâme, Dânişmentnâme), aşk hikâyeleri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre), kahramanlık hikâyeleri (Köroğlu), destani halk hikâyeleri (Dede Korkut Hikâyeleri) şeklinde sınıflandırılabilir.

♦ Anlatının daha çok nesir biçiminde sürdürülmesi, olayların ve kişilerin gerçeğe, doğal boyutlara daha çok yaklaştırılması halk hikâyesini destandan ayıran temel farklılıklardır.

MESNEVİ

Mesnevi, Divan edebiyatının her beyti kendi içinde kafiyeli (aa bb cc …) ve aruz ölçüsüyle yazılan nazım biçimidir.

♦ Divan edebiyatının en uzun nazım biçimidir, beyit sayısı sınırsızdır.

♦ Mesneviler, divan edebiyatının savaş, aşk, kahramanlık, şehir ve şehrin güzellikleri, din, tasavvuf, mizah gibi değişik konuları tahkiye etmeye (öyküleme) en uygun türüdür.

♦ Günümüzdeki roman ve öykünün yerini tutan mesnevilerde, serim, düğüm, çözüm düzenine dikkat edilmiştir.

♦ Anlatmaya bağlı diğer edebî metinler gibi mesnevilerin yapısı da tema, olay örgüsü, kişi, yer ve zaman öğelerinin bir araya gelmesiyle oluşur.

♦ Aynı şair tarafından kaleme alınmış beş mesneviye “hamse” adı verilmiştir. Türk edebiyatında hamse sahibi ilk sanatçı, Çağatay şairi Ali Şîr Nevâî‘dir. Anadolu sahasında Nevizâde Atâi, Taşlıcalı Yahya ve Nergisî tanınmış hamse sahibi şairlerdir.

MANZUM HİKÂYE

Manzum Hikâye; toplumsal bir olayın ya da durumun anlatılmasında kullanılan ölçülü kafiyeli hikâyedir.

♦ Olay çevresinde gelişen edebî metinlerdendir; giriş, gelişme ve sonuç bölümleri hikâye ile benzer özellikler gösterir.

♦ Manzum hikâyelerde sanatçı ya bir olayı anlatır ya da bir öğüt verme çabası güder.

♦ Manzum hikâyeler, genellikle çevre tasviriyle başlar, ardından o çevrede bulunan kişiler anlatılır. Daha sonra ise olay anlatılır.

♦ Manzum hikâyeler düşündürücü ve eğiticidir.

♦ Manzum hikâyelerde konu sınırlaması yoktur, öğüt verilebilecek her olay manzum hikâyenin konusu olabilir.

♦ Manzum hikâyeler dörtlük, beyit, bent nazım birimleriyle yazılabilir.

♦ Toplumu ilgilendiren olaylar işlenir.

♦ Düz yazıya çevrildiğinde anlamında herhangi bir değişme olmaz, anlam kaybına uğramaz. Bu yönüyle şiirden ayrılır.

♦ Karşılıklı konuşmalara çokça yer verilir.

Servetifûnun Dönemi‘nde yaygınlaşmaya başlayan manzum hikâyenin önemli temsilcileri Mehmet Âkif Ersoy ve Tevfik Fikret’tir.

HİKÂYE (ÖYKÜ)

Hikâye (Öykü), olmuş ya da olması mümkün olayların, kişilere bağlı olarak belli bir yer ve zaman içerisinde, ilgi çekici bir biçimde anlatıldığı kısa yazılardır.

♦ Hikâyede amaç, okuyucuda estetik bir zevk ve heyecan uyandırmaktır.

♦ Hikâyede, olaylar anlatılırken ayrıntılara inilmez, kişiler belli bir yönüyle ele alınır.

♦ Türk edebiyatında ilk hikâye denemelerini Müsameretname adlı eseriyle Emin Nihat Efendi yapmıştır.

♦ Ahmet Mithat Efendi’nin kaleme aldığı Letâif-i Rivâyât adlı eser, Türk edebiyatının ilk hikâye kitabı kabul edilir.

Tanzimat ikinci dönem sanatçısı Sami Paşazâde Sezai tarafından yazılan Küçük Şeyler, Türk edebiyatının Batılı anlamda ilk öykü kitabıdır.

♦ Hikâye türünün ilk olgun örnekleri ise Servetifünun Dönemi’nde Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın, Mehmet Rauf gibi sanatçılar tarafından kaleme alınmıştır.

♦ Özellikle Milli Edebiyat Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında bu tür, Batılı örneklerle boy ölçüşecek seviyeye gelmiştir.

♦ Hikâyeciliği meslek hâline getiren Ömer Seyfettin ile önemli bir atılım gerçekleştiren Türk hikâyeciliği,

  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
  • Refik Halit Karay,
  • Memduh Şevket Esendal,
  • Sabahattin Ali,
  • Sait Faik Abasıyanık,
  • Tarık Buğra,
  • Selim ileri,
  • Mustafa Kutlu,
  • Sevinç Çokum,
  • Adalet Ağaoğlu

gibi sanatçılarla Türk edebiyatının vazgeçilmez bir türü hâline gelmiştir.

Öykü, tür bakımından üçe ayrılır:

1. Olay Hikâyesi (Klasik Hikâye)

♦ Bu türün öncüsü Fransız yazar Guy de Maupassant‘tır. O yüzden bu türe “Maupassant tarzı” da denir.

♦ Olaylar serim, düğüm, çözüm esasına bağlı olarak anlatılır. Olay örgüsü önemli bir yer tutar, merak unsuru bu öykü türünün en önemli unsurudur.

♦ Türk edebiyatında Ömer Seyfettin bu öykü tarzının en önemli temsilcisidir. Tanzimat Dönemi’nden Cumhuriyet Dönemi’ne Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Halide Edip Adıvar, Sabahattin Ali gibi pek çok sanatçı eserlerini bu öykü türü ile kaleme almıştır.

2. Durum (Kesit) Hikâyesi

♦ Bu türün dünya edebiyatındaki ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov’dur. O yüzden bu türe “Çehov tarzı’ da denmektedir.

♦ Olaya önem vermeyen, yaşamdan herhangi bir kesiti, belli bir insanlık durumunu anlatan öykülerdir.

♦ Bu öykü türünde serim, düğüm, çözüm planına bağlı kalınmaz.

♦ Bu öykülerde şaşırtıcı, çarpıcı olaylar yoktur.

♦ Günlük yaşamdan seçilmiş herhangi bir durum, türlü çağrışım ve izlenimlerle yansıtılır.

♦ Gözlemci ve betimleyici unsurlara sıklıkla başvurulur.

♦ Türk edebiyatında bu tarzın en önemli temsilcileri Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal‘dır.

3. Ben Merkezli Hikâye

♦ Hikâyeci, gözlemlerden ve olaylardan hareketle bireysel bunalım ve çıkmazlara yönelir.

♦ Hikâyecinin kişiliği ile hikâye kişileri (anlatanla anlatılan) iç içedir.

♦ Kahraman, dış dünyayı içinde bulunduğu ruh hâline göre algılar ve anlatır.

♦ Hikâye kahramanı genellikle düş dünyasına sığınır.

♦ Yaşanan ve hayal edilen (olan ile olması gereken) birlikte verilir.

♦ En önemli temsilcisi Franz Kafka’dır. Türk edebiyatında Haldun Taner ve Bilge Karasu önemli temsilcilerindendir.

ROMAN

Roman; yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların zamana ve kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun anlatılardır.

♦ Roman yazarı, yaşamdan seçtiği öğeleri değiştirip dönüştürerek yeniden düzenler, hayal gücüyle bunlara yeni bir biçim ve anlam kazandırır.

♦ Olay, kişi, yer ve zaman ayrıntılara inilerek anlatılır.

♦ Romanın anlatımında mektup, günlük, anı gibi edebî türlerden yararlanılabilir. Buna Halide Edip Adıvar’ın Handan adlı romanı örnektir.

♦ Anlatımda ilahi, gözlemci, kahraman bakış açılarından biri ya da birkaçı kullanılabilir.

♦ Romanların anlatımında; Cumhuriyet Dönemi’nde montaj, bilinç akışı, leitmotif (sık tekrar eden motif), iç monolog gibi modern anlatım teknikleri de kullanılmaya başlanmıştır.

♦ Romanın dünya edebiyatında ilk örneği, İspanyol yazar Cervantes’in Don Kişot adlı eseridir.

♦ Türk edebiyatında ilk yerli roman Şemsettin Sami’ye ait olan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat‘tır.

♦ İlk edebî roman Namık Kemal’in İntibah adlı romanıdır.

ROMANIN ÖĞELERİ

a. Olay Örgüsü

Okurun ilgi ve dikkatini uyanık tutan temel öge, olay örgüsüdür. Roman bir ana olay çevresinde gelişen birçok yardımcı olayın öykülenmesidir. Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak ele alınır.

b. Kişi

Her roman insanı anlatır. Kahramanları hayvan olan romanlarda bile anlatılan simgeleştirilmiş insan yaşamıdır. Romanda insan öğesi tipleştirme ve karakter çizme yoluyla verilir. Tip, genel ve evrenseldir. Karakter ise kendine özgüdür. Tipleştirmedeki abartma, karakter çizmede görülmez. Kişi sayısı öyküye göre daha fazladır.

c. Yer

Romanda her olay belli bir yer ve çevrede geçer. Çevre olayların gelişmesinde, tip ve karakterlerin verilmesinde önemli işlevler üstlenir.

d. Zaman

♦ Romanda olayların başlaması ile bitmesi arasındaki sürece zaman denir. Olaylar bu zaman dilimi içerisinde gerçekleşir. Bazı romanlarda olay veya durum sondan başa doğru gelişebilir.

♦ Romanda zaman kurmaca bir öğedir. Anlatma esasına bağlı bütün metinlerde olduğu gibi, romanda da zaman, eylem kipleri ile anlatılır.

♦ Romanlarda iki türlü zaman vardır. Birincisi olayların yaşandığı, kişilerin içinde bulunduğu şimdiki zamandır. Buna gerçek zaman denir. İkincisi romandaki kişilerin geçmişini hatırlaması üzerine geçmişten içinde bulunulan ana kadar geçen zamandır. Buna kozmik zaman adı verilir.

ROMAN TÜRLERİ

a. Konularına Göre

a.1. Serüven (Macera) Romanı

Okuru heyecanlandırıp gerilim içinde tutan romanlardır.

  • Robinson Crusoe (Daniel Defoe),
  • Monte Kristo Kontu (Alexandre Dumas Pere),
  • Moby Dick (Herman Melville),
  • İnce Memed (Yaşar Kemal) vb.

a.2. Tarihî Roman

Tarihsel olayları anlatan romanlardır. Bu türün kurucusu olarak İskoç yazar Walter Scott gösterilir. Türk edebiyatında ilk tarihi roman Cezmi’dir. (Namık Kemal)

  • Devlet Ana (Kemal Tahir),
  • Savaş ve Barış (Tolstoy),
  • Üç İstanbul (Mithat Cemal Kuntay),
  • Abdülhamit Düşerken (Nahit Sırrı Örik) vb.

a.3. Psikolojik Roman

Ruh çözümlemelerine yer veren romanlardır. Türk edebiyatında ilk psikolojik roman Eylül’dür.

a.4. Sosyal Roman

Toplum yaşamını veya toplumdaki ihtilaller, sınıf kavgaları, ırkçılık, köyden şehre göç, yoksulluk gibi olayları konu edinen romanlardır. Toplumda yer bulan olgu ve olaylar, gelenek ve görenekler bu roman türünde ele alınır.

Sosyal roman üç farklı şekilde karşımıza çıkar:

a.4.1. Töre Romanı: Gelenek ve görenek ağırlıklı romanlardır. Sinekli Bakkal (Halide Edip Adıvar)

a.4.2. Tezli Roman: Belli bir düşünceyi savunan romanlardır. Zehra (Nabizade Nazım), Yaban (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)

a.4.3. Köy Romanı: Kişileri köyde yaşayan, köylünün dünya görüşü doğrultusunda oluşturulan romanlardır. Karabibik (ilk köy romanı, Nabizade Nazım) Küçük Paşa (Ebubekir Hâzım Tepeyran)

a.5. Egzotik Roman

Yabancı ülkelerin, uzak yerlerin yaşam tarzını, doğasını, insanlarını anlatan romanlardır.

a.6. Polisiye Roman

Polisiye romanlar; bir cinayeti, bir suçu aydınlatmak amacıyla yazılan romanlardır. “Cinayet romanı”, “dedektif romanı” gibi adlar da alır. Edgar Allan Poe bu tür romanların öncüsüdür. Edgar Allan Poe’nun 1841’de yayımlanan “Morg Sokağı Cinayeti” adlı romanı ilk polisiye romandır. Sir Arthur Conan Doyle’un yarattığı Sherlock Holmes tipi polisiye romanın simgesi olmuştur. Türk edebiyatında ilk polisiye romanı Esrar-ı Cinayât adlı eseriyle Ahmet Mithat Efendi yazmıştır. Günümüz Türk edebiyatında ise Ahmet Ümit polisiye roman türünde başarılı örnekler vermiştir.

a.7. Biyografik Roman

Bir sanatçı ya da önemli bir kişinin hayatını anlatan romanlardır.

  • Bir Bilim Adamının Romanı (Oğuz Atay) vb.

a.8. Otobiyografik Roman

Yazarın kendi hayatını kurmaca bir gerçeklikle ele aldığı romanlardır.

  • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Peyami Safa)

a.9. Fantastik Roman

Gerçekliğe bağlı kalmadan sınırsız bir hayal gücüyle oluşturulan romandır. Bu romanların kurmaca dünyası gerçekte olmayan ve olması da mümkün olmayan bir dünyadır. Bilim kurgu romanlarıyla aralarındaki fark budur.

Yüzüklerin Efendisi (J. R. R. Tolkien), Harry Potter(J. K. Rowling) vb.

a.10. Bilim Kurgu Romanı

Düş ya da kurgu yoluyla oluşturulan, gelecek zamanları konu alan, günü-müzdekinden farklı bilim ve teknikleri kullanan, insan ve toplumları anlatan roman türüdür. Jules Veme bu türün ilk örneklerini vermiştir.

  • Ay’a Seyahat, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Seksen Günde Devri Âlem (Jules Veme).
  • 1984 (George Orwell).
  • Yeni Dünya (Aldous Huxley) vb.

b. Sanat Anlayışı ve Akımına Göre

b.1. Romantik Roman

Duygularını, anı ve izlenimlerini romantik bir bakış açısıyla kaleme alan sanatçıların romanlarıdır.

  • Genç Werther’in Acıları (Goethe),
  • Graziella (Lamartine) vb.

b.2. Realist Roman

Gerçeğin yansıtılmasına önem verilerek yazılan romanlardır. Türk edebiyatında ilk realist roman Araba Sevdası’dır (Recaizade Mahmut Ekrem).

Balzac, Stendhal, Flaubert, Dostoyevski, Tolstoy, Dickens gibi realist yazarların ele aldığı yapıtlar bu türdedir.

b.3. Natüralist Roman

Natüralist roman türü, bilimdeki deney yöntemini romana uygulamak isteyen natüralist yazarların romanlarıdır. Türk edebiyatında ilk natüralist roman Nabizade Nazım’ın Zehra adlı eseridir.

  • Nana, Meyhane, Germinal, Toprak (Emile Zola) vb.

b.4. Postmodern Roman

Postmodern Roman, dilin “gerçekliği temsil eden değil, kuran bir yapı” olduğu önermesinden hareket eden roman anlayışıdır. Bu tür romanlarda, “Anlamı üreten okurdur.” düşüncesi ortaya çıkar. Postmodern roman, klasik roman anlayışından uzaktır, anlatı olay örgüsü üzerine kurulmaz.

  • Tehlikeli Oyunlar, Tutunamayanlar (Oğuz Atay),
  • Benim Adım Kırmızı, Kara Kitap (Orhan Pamuk),
  • Puslu Kıtalar Atlası (Ihsan Oktay Anar),
  • Sevgili Arsız Ölüm (Latife Tekin),
  • Gece (Bilge Karasu) vb.

Nehir Roman

Bir kimsenin, ailenin ya da topluluğun, belli bir zaman dilimi içerisindeki yaşam ve yaşayışını birbirinin devamı şeklinde sunan seri eserlere nehir roman adı verilir.

Türk edebiyatında bu tür romanların öncüsü Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur.

  • Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da romanları;
  • Nihal Atsız’ın Bozkurtların ölümü, Bozkurtlar Diriliyor romanları;
  • Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Kapı, Kilit, Anahtar romanları.

Popüler Roman Nedir?

Sanat değeri taşımayan, ticari bir kaygıyla kaleme alınmış romanlara popüler roman (yığın romanı) denir.

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu