Muhibbi Kimdir? Edebi Kişiliği, Eserleri
Muhibbî (Kanunî Sultan Süleyman) Kimdir? Edebi Kişiliği, Eserleri
Muhibbi [I. Süleyman, Lakabı: Kanuni, (d. 27 Nisan 1494, Trabzon – ö. 6 Eylül 1566). 10. Osmanlı padişahı. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi ise Ayşe Hafsa Sultandır, hüküm süresi 46 yıldır.]
Osmanlı tarihinde yükseliş sürecine damgasını vuran Kanunî, askerî ve siyasî başarısının yanı sıra önemli kültürel gelişmelere öncülük etmiş bir devlet adamıdır.
Açmış olduğu Süleymaniye Medreseleri onun en önemli kültürel hamlesi olarak kabul edilmektedir.
Lirik bir kalem olan Muhibbî, kendi döneminde Osmanlı şiirinin gelişimi için ciddi katkılar sağlamıştır.
Divan edebiyatında en çok gazelyazan üç şairden biri olduğu unutulmamalıdır. En çok şiir yazan bu sanatçılar şunlardır: Edirneli Nazmi, Zatî, Muhibbî
Ayrıca bakınız-> [PDF] Muhibbî Dîvânı’nda Şiir ve Şâir İle İlgili Değerlendirmeler
Şiirlerinden Örnekler
Celîs-i halvetim, varım, habîbim mâh-ı tâbânım
Enîsim, mahremim, varım, güzeller şâhı sultânım
Hayatım hâsılım,ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim
Bahârım, behçetim, rûzum, nigârım verd-i handânım
Neşâtım,işretim, bezmim, çerâğim, neyyirim, şem’im
Turuncu u nâr u nârencim, benim şem’-i şebistânım
Nebâtım, sükkerim, gencim, cihân içinde bî-rencim
Azîzim, Yüsuf`um varım, gönül Mısr’ındaki hânım
Stanbûlum, Karaman’ım, diyâr-ı milket-i Rüm’um
Bedehşân’ım ve Kıpçağım ve Bağdâd’ım, Horasânım
Saçı mârım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bîmârım
Ölürsem boynuna kanım, meded hey nâ-müselmânım
Kapında,çünki meddâhım, seni medh ederim dâim
Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi’yim , hoş halim!
—————–
Şehzade Beyazid Babası Kanuni ye kendisini affetmesi için şiir şeklinde bir mektup yazar. Babasindan da aynı şekilde karşılık bulur.
Ey serâser âleme sultân Süleymânum baba,
Tende cânum cânımın içinde cânanum baba, Bâyezidine kıyar mısıin benüm cânum baba? Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
Enbiyâ ser-defteri ya’nî ki Âdem hakki-çün,
Hem dahî Mûsâ ile İsâ vü Meryem hakkı-çün,
Kâinâtun serveri ol rûh-i a’zam hakki-çün,
Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
Sanki Mecnûnam bana dağlar başı oldu durak,
Ayrılup bi‘l-cümle mâl ü mülkden düşdüm ırak
Dökerüm gözyaşunu “Vâ-hasretâ dad el-firâk”
Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
Kim sana arzeyleye hâlim eya Şâh-i Kerîm
Anadan, kardaşlarumdan ayrılup kaldum yetîm,
Yok benüm bir zerre isyânum, sana Hakdur ’alîm,
Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
Bir nice ma’sûmum oldugun şehâ bilmez misin,
Anlarun kanuna girmekden hazer kıilmaz mısın
Yoksa ben kulunla Hak dergâhına varmaz mısın
Bî-günâhım, hak bilür, devletlü sultânum baba.
—————————–
Kanuni Sultan Süleyman’ın Oğlu Şehzade Beyazıd’ın gönderdiği mektuba cevaben yazmış olduğu şiir.
Ey dem-â-dem mazhar-ı tuğyân ü isyânum oğul,
Takmayan boynına hergiz tavk-ı fermân’ım oğul,
Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezid Hânum oğul,
Bî-günâhum dime bari, tevbe kıl cânum oğul.
Enbiyâ vü evliyâ, ervâh-ı a’zam hakkıçün,
Nûh u İbrahim ü Musî İbn-i Meryem hakkıçün,
Hatm-ı âsâr-ı nübüvvet Fahr-i Âlem hakkıçün,
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Âdem adın itmeyen Mecnun’a sahralar durak,
Kurb-i taatdan kaçanlar daima düşer ırak,
Tan degüldür dir isen “Vâhasretâ, dâd-el-firak”
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Neşet-i Hakdur nübüvvet, ram olan olur kerim,
“Lâ-t’akul üf!” kavlini inkâr eden kalur yetim,
Taat’a, isyana âlimdür Hudavend-i azîm,
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Rahm ü şefkat, zib-i iman olduğun bilmez misün,
Ya dem-i ma’sum’u dökmekten hazer kılmaz mısun,
Abdi âzâd ile Hak dergahına varmaz mısın,
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Hak reâya-yi muti-e ra’i itmişdür beni,
İsterem mağlûb idem ağnâm’a zi’b-i düşmeni,
Haşa lillah öldürürsem bî-güneh nagah seni,
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
Tutalum iki elüm başdan başa kanda ola
Çünki istiğfar idersün biz de afv-itsek n’ola
Bayezîd’üm suçını bağışlaram gelsen yola,
Bi-günahum dime bari, tevbe kıl canum oğul.
——————–
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Ko bu ayş u işreti çün kim fenâdur âkibet
Yâr-ı baki ister isen olmaya tâat gibi
Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi
Saltanat didükleri ancak cihân gavgâsıdur
Olmaya baht u saâdet âlem-i dünyada vahdet gibi
Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fâriğ ol
Varmıdur vahdet makâmı gûşe-i uzlet gibi
————————-
Gazel / Bahs
Cânı mı var kimsenün eyleye cânân ile bahs
Bendeye lâyık mıdur kim ide sultân ile bahs
İtdügi cevr ü cefâ bana vefadan yeg gelür
Kıymet-i derdi bilen ider mi dermân ile bahs
Ben de yakdum meclis-i gamda bu gönlüm şem’ini
Eyledüm tâ subha dek şem’-i şebistân ile bahs
Ruhlarını bâg-arâ gördükde didüm misli yok
Oldı mülzem itdügümde ben gülistân ile bahs
Şi’r-i pür-sûzun görüp tahsîn ide Husrev dahi
Ey Muhibbî eyle şimdengirü Selmân ile bahs
———————–
Gazel / Bana
Pâdişâh-ı ‘aşkam u dil defter u dîvân bana
Derd u mihnet sözlerin yazdum yeter ‘unvân bana
İnlerem tanbûr-veş bagrum delindi ney gibi
Bezm-i gamda mesken oldı kûşe-i hicran bana
Buseye bir cân nedür bin cân virürdüm cân ile
Yarım ağız buse ikrar eylese yârum bana
Öldürür gerçi ki gamzen ‘âşıka virmez amân
Leblerün Îsî-nefes her lahza virür cân bana
Yanayum pervâne veş şem’-i cemâli nûrına
Şem’-i hüsne çün Muhibbi didi dilber yan bana
——————-
Gazel / Belâsı Hoş Gelir
Bana dildârın cefâsı hoş gelir
Nitekim gayre vefâsı hoş gelir
Derdi ile hoş geçer dil dilberin
Derd sanma kim devâsı hoş gelir
Zahm-ı peykânı kızıl güldür bana
Bülbülüm hâr-ı belâsı hoş gelir
Yâreme merhem durur çün zahm-ı dost
Cânıma tîr-i belâsı hoş gelir
Ey Muhibbî âleme şâh olmadan
Dilberin olmak gedâsı hoş gelir
————————–
Gazel /
Sakın aldanma cihâna olmasun sende gurûr
Ne kadar devlet bulursan kendözüni eyle mûr
Her ne denlü derd ü mihnet kim gele eyle kabûl
Hîç işitmedün mi kim dünyâ degül cây-ı sürûr
Eyleme kibr ü hased merdûd olan şeytâna bak
Zühdüne tayanma gel gör noldı Bel’âm-ı Ba’ûr
Sabr kıl kim sabr ile dirler koruk helvâ olur
Gitmesün hergiz dilünden zikrün olsun yâ sabûr
Çirk-i dünyâ ile olmışdur mülevves bu gönül
Cehd kıl tevhîdile anun yirine tola nûr
Tâc ü taht ü zûr-ı bâzûya Muhibbi bakma gel
Hîç bilür misün ki şimdi kandedür Behrâm-ı Gûr
———————
Gazel
Hay huydan fariğ ol âlemde insanlık budur.
Kendini gûş eyle –gil mûrun Süleymanlık budur.
Her kime kılsan nazar sen anı senden yeğ bilüp
Görme kendün kendüzün zirâ şeytanlık budur.
Her ne kim sana sanursun san anı gardaşına
Filhakika sözünü gûş et Müslümanlık budur.
Akıl Sen istedüğün iste ahir sendedür
Gayri yirden ister isen bil ki nâdanlık budur.
Nese hazzın ey Muhibbî virme- gil hayvan sıfat
Zabt-ı nefs it ârif ol âlemde insanlık budur