Paragrafta Konu ve Ana Düşünce
Paragrafta Konu ve Ana Düşünce Konu Anlatımı
İçerik: Örnek sorular ve çözümleriyle birlikte Paragrafta Konu ve Ana Düşünce konusu anlatılmaktadır.
Konu Nedir?
Konu, paragrafta yazarın, üzerinde en çok durduğu kavram ya da kavramlardır. Bu kavramlar, bir durum, olay, sorun, duygu, düşünce, sezgi… ile ilgili olabilir. Yani konu olarak her şey paragrafa girebilir.
Konu, paragrafa sorulan “Yazar ne anlatıyor, neden söz ediyor?” sorularının cevabıdır. Paragrafta en çok neden söz ediliyorsa, paragrafın konusu odur.
Başlık
Paragrafın konusunun bir ya da birkaç sözcükle ifade edilmesidir. Dolayısıyla başlığın bulunabilmesi için öncelikle konunun belirlenmesi gerekmektedir.
Örnek:
«Bir çiçek, açtığı bahçeyle bir bütündür. Bunun gibi, sanatçının ortaya koyduğu yapıt da oluşturulduğu toplumdan ayrı düşünülemez. Sanatçı, toplumdan yararlanır Çiçeğin; bahçenin suyundan, toprağından beslendiği gibi. Sanatçının yapıtı da içinde bulunduğu toplumun sevinçlerinden, acılarından, bütün yaşantısından beslenin Bu, sanatta olağan bir durumdur.»
Bu paragrafta, sanatçının, yapıtını oluştururken toplumdan yararlandığından söz edilmektedir. O halde parçanın konusunu “Sanatçının, yapıtını oluştururken, içinde yaşadığı toplumdan bağımsız olmadığı” biçiminde belirtebiliriz.
Yukarıdaki paragrafın konusundan hareketle başlığının “Sanat Yapıtı ve Toplum” olduğunu söyleyebiliriz.
Ana Düşünce
Paragrafta, yazarın okuyucuya vermek istediği mesaj, yazıyı yazma amacı ana düşünceyi verir. Paragrafa sorulan “Yazarın vermek istediği mesaj nedir, yazar niçin anlatıyor?” sorularının cevabıdır. Bir paragrafın ana düşüncesi o paragrafın yazılış amacını bildirir.
Ana düşünce paragrafın bütününü kapsayan bir nitelik gösterir. Paragrafta “böylece, o halde, bana göre, kanımca, ama, fakat, oysa, önemli olan…” gibi ifadeler okuru, ana düşünceye götürür
Ana düşünce, paragrafın içinde bir cümle halinde bulunabileceği gibi, paragrafın genelinden de yorumla çıkarılabilir. Bu bilgiler doğrultusunda örnek paragrafın ana düşüncesini “Sanat yapıtı, sanatçının içinde bulunduğu toplumdan bağımsız değildir,” şeklinde ifade edebiliriz.
Örnek 1: (2000 – ÖSS)
Genel anlamda insan düşüncesinin ürettiği değerlerin tümünü iki ana kümeye ayırabiliriz. Bunlardan ilki maddi kültürdür. Maddi kültür, İnsanoğlunun doğaya egemen olmak için yaptığı tüm araç ve gereçler ile bunları kullanma bilgisidir, ikincisi ise yaşamı düzenlemek, zenginleştirmek, korumak için konulmuş kurallar dizgesi olan manevi kültürdür. Bu iki kültür, birbirinden ayrılmamalıdır. Böyle bir yaklaşım, kültürü daha anlamlı ve yararlı kılar.
Bu parçada kültürle ilgili olarak vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bir bütün olarak ele alınması gerektiği
B) Kişiden kişiye değişen boyutlarının olduğu
C) Toplumsal değerlerin önemli bir yer tuttuğu
D) Kişiliklerin oluşumunda etkili olduğu
E) Toplumsal yaşayışı belirlediği
Çözüm: Parçada, kültürün maddi ve manevi kültür olmak üzere iki ana kümeye ayrıldığı ve bu ikisinin birbirinden ayrılmaması gerektiği anlatılmaktadır. Dolayısıyla parçada, kültürün “Bil bütün olarak ele alınması gerektiği” vurgulanmaktadır. Cevap A
Örnek 2: (1988-ÖSS)
Sanatın amacı, kişinin düşüncesini, duyarlığını geliştirmek; ona, dünyaya ve insanlara insanca bakma, sezme, kavrama gücü kazandırmaktır. Sanat ürünlerine ilgi duymayan, hayali işlemeyen, başkalarının acılarına, dertlerine ortak olmayan bir bilim adamı, bir yargıç, bir yönetici düşünelim; ne yararı olur bunların toplumlarına, insanlığa? İnsanın, insan sevgisiyle yoğrulmadığı toplumlarda bütün yönleriyle ilkellik egemen olmaz mı?
Yukarıdaki parça için en uygun başlık aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Sanat ve Düş Gücü
B) Sanat ve İnsan
C) Sanat ve Yaratıcılık
D) Sanatın Gelişimi
E) Sanatın Doğuşu
Çözüm: Parçada, sanattan ve sanatın insanı geliştirme amacından söz edilmektedir. Dolayısıyla parça için en uygun başlık “Sanat ve İnsan”dır. Cevap B
Örnek 3: (1989-ÖSS)
Vaktiyle bir balıkçı günlerce denizde kalır. Döndüğünde mahalle halkına başından geçenleri öyle güzel anlatır ki herkes onun perikızları, denizkızlarıyla gerçekten içli dışlı olduğuna inanır; anlattıklarını büyük bir heyecanla dinler. Ancak, bir gün balıkçı denizin ortasında bir ada, adanın kıyısında da bu kez gerçek perikızlarıyla denizkızlarını görmez mi? O gün mahalleye asık bir suratla döner, “Hadi anlatsana, neler gördün?” diyenlere, yorgun ve isteksiz: “Hiç” der, “Bugün hiçbir şey görmedim”.
Bu parçadan aşağıdaki sonuçların hangisi çıkarılabilir?
A) Gerçeği anlatmak, onun hayalini anlatmak kadar insana tat vermez.
B) İnsanı, bir şeyin kendisini görmekten çok onu başkasından dinlemek etkiler.
C) Yalnızlık, insanı çevresinden gittikçe daha çok uzaklaştırın
D) İnsan, gerçekleri başkalarına anlatmak istemez.
E) İnsanlar, gerçeklere değil, hayali şeylere inanırlar.
Çözüm: Parçada, balıkçı düş gücüyle ürettiği öyküleri güzel bir şekilde anlatırken o öykülerindeki kahramanları gerçekten gördüğünde anlatmıyor. Öyleyse parçadan “Gerçeği anlatmak, onun hayalini anlatmak kadar insana tat vermez” yargısı çıkarılabilir. Cevap A
Örnek 4: (1984- ÖSS)
“Bir zamanlar bir bahçıvanın yanında çalışıyordum. Bahçıvan, bir defne ağacını budamamı istedi. Ağacın küre biçiminde olması gerekliydi. Ben hemen fazla uzamış filizleri kesmeye başladım. Ama bir defa bir yanını, bir defa öbür yanını fazla kesiyordu m. Sonunda ortaya bir küre çıktı, ama çok küçüktü. Bahçıvan düş kırıklığıyla, Çok güzel! Bu bir küre, ama defne ağacı nerede?’ dedi. Bu durum şiirde de böyledir,”
Bu hikâyeden çıkarılabilecek sanatla ilgili yargı, aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Sanatta güzellik kadar boyut da gözetilmelidir.
B) Biçimle uğraşırken içerik de korunmalı.
C) Sanatçılar, piyasa kurallarını yakından izlemeli.
D) Sanat eserlerinde toplumsal yarar da aranmalı.
E) Yeni sanatçılar, ustaların eleştirisinden yararlanmalı.
Çözüm: Parçada, bahçıvan, çırağın uğraşmasıyla ortaya çıkan ağacın şekilce küre olduğunu; ama defneye benzemediğini söylüyor. Buradan, sanatla ilgili olarak “biçimle uğraşırken içerik de korunmalı” yargısı çıkarılabilir. Cevap B
Örnek 5: (2001 – ÖSS)
Bir paragrafı anlayarak okumak, bir matematik problemini çözmeye benzer Bir problemi çözmek için onu oluşturan öğeleri değerlerine göre kullanmak, aralarındaki bağlantıyı doğru kurmak bir zorunluluktur. Bunun gibi bir paragrafı anlamak için de onu oluşturan sözcüklerin anlamını doğru algılamak, birbirleriyle bağlantılarım bulmak gerekir. Ayrıca, yansıttıkları düşünceyi ve düşünsel düzeni görmek de bir gerekliliktir
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Düşünceler sözcükler aracılığıyla dile getirilir.
B) Okunanların anlaşılmasında sözcüklerin yeri ve bunlar arasındaki ilişki önemlidir.
C) Matematik problemlerinin çözümünde temel olan, okuduğunu anlamadır.
D) Duygu ve düşüncelerin eksiksizce anlatımı, bunlara uygun sözcükler bulmayı gerektirir.
E) Her alanın, kendine özgü anlamlar içeren sözcükleri ve kuralları vardır.
Çözüm: Parçada, bir paragrafı anlamak için, paragrafın sözcüklerini ve sözcüklerin birbiriyle bağlantısını, ayrıca bütün bunların yansıtmak istediği düşünceyi görmek gerektiği anlatılıyor. Bu da ‘Okunanların anlaşılmasında sözcüklerin yeri ve bunlar arasındaki ilişki önemlidir.” cümlesinde dile getiriliyor. Cevap B
Örnek 6: (1998-ÖSS)
(I) Doğanın korunması, bizim için önemli bir nokta olmanın da ötesinde temel hedeftir (II) Bu nedenle konutlar, kenttekine benzer bir dokuda değil, tamamen çevredeki ormanla uyum sağlayacak biçimde yapıldı. (III) Bir başka konu da bitkilendirme. (IV) Son zamanlarda bitkiyle haşır neşir olma eğilimi yaygınlaştı; elbette bu durum, biz çevre tasarımcılarını sevindiriyor. (V) Ancak yabancı kökenli bitkiler yerine kestane, erguvan, kızılağaç, fıstık çamı tercih edilmeli; böyle bir tercih yörenin ruhuna da uygun olur.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde parçanın ana düşüncesi belirtilmiştir?
A) I. B) II. C) III. D) E) V.
Çözüm: Parçanın ilk cümlesinde yazar, asıl anlatmak istediği düşünceyi verdikten sonra öteki cümlelerle bu ana düşünceyi açıklayıp geliştirmiştir. Cevap A
Örnek 7: (2003 – ÖSS)
İstiyorum ki yazdıklarım insanlarımızın sorunlarını, özlemlerini anlatsın, Onların acılarını, çektiklerini başkalarına duyurabilsin. Açıkçası, yaşamı değiştirsin, güzelleştirsin. Bu amaçla insanımızdan, ülkemizden kopmamaya çalışıyorum. Ancak yine de dergilerde yer verilmiyor şiirlerime. Yayımlananlara bakıyorum, çoğu, toplum gerçeklerine kapalı; belli bir düşünceyi savunmuyor, bir sorunu dile getirmiyor.
Bu parçada şair, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?
A) Şiire özgü ilkelerin belirgin olmayışından
B) Şiirde, içerikten çok anlatımın öne çıkmasından
C) Şairlerin, ortak bir tutum izlemeyişinden
D) Yaşananları yansıtmayan şiirlerin ilgi görmesinden
E) Ozanların toplumu gereği gibi tanımayandan
Çözüm: Parçada, şair, kendi şiir anlayışını anlatıp bu yolda yazdığı şiirlerinin dergilerde yayımlanmadığını söyledikten sonra, toplum gerçeklerinden uzak, yani yaşananları yansıtmayan şiirlerin ilgi görmesinden yakınıyor. Cevap D
Örnek 8: (2006 – ÖSS)
Yazar bu kitabında, son yıllarda yazdığı denemelerini bir araya getirmiş. Kırk yılı aşkın bir yazarlık serüveninin son ürünleri bunlar. Kitabın bir yerinde şöyle diyor yazar: “Günümüzde yazarlığa heves eden gençlerin ilk ürünlerine bakarken duyduğum kaygıları, ne yazık ki birkaç kitap yayımlamış, ünlenmiş, göklerde dolaşan yazarları okurken de duyuyorum. Türkçenin bugünkü durumuna nasıl geldiğini bilmiyorlar. “Dil nedir, biçem nedir?” diye düşünen yok. Bir anadilleri olmasını yazarlık için yeterli sanıyorlar.”
Bu parçada yazarlar hangi açıdan eleştiriliyor?
A) Kendilerinden önce yapılmış çalışmalardan habersiz olmaları
B) Kendi özeleştirilerini yapmaktan kaçınmaları
C) Kitapları olanların, olmayanları küçümsemeleri
D) Duygu ve düşüncelerini yansıtırken alışılmamış yollar izlemeleri
E) Anlatımlarının gücünü artıracak çabayı göstermemeleri
Çözüm: Parçada, genç ve yaşlı yazarlar; Türkçenin gelişimini bilme-meleri, dil ve biçem yani anlatım üzerine düşünmemeleri yönüyle eleştiriliyor Dolayısıyla yazarların, anlatımlarının gücünü artıracak çabayı göstermemeleri yönüyle eleştirildiği söylenebilir. Cevap E
Örnek 9: (2002 – ÖSS)
Romanda, uzun süre yurdundan ayrı kalmış iki kişinin geri dönüşü anlatılır, İkisi de geri döndüklerinde vatanlarına yabancılaşmıştır. Çocukluklarına, gençliklerine ait anılar, zaman içinde belleklerinde korunmadığı için yok olmuştur. Tekrar kavuşulan resimler, günlükler, evler, sokaklar da anlamlarını çoktan yitirmiştir. Çünkü, bambaşka bir yerde yaşam sürerken, anılan çağrışman mekânlardan uzakta bellek beslenmez, dolayısıyla boşalır. Belleği canlı tutan, karşılıklı ilişkilerle bu anıların tazelenmesidir.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Geçmişte yaşananların canlı kalması, onların aynı ortamda anımsanmasına, paylaşılmasına bağlıdır.
B) Memleketinden yıllarca ayrı kalmış kişiler, geri geldiklerinde çevrelerine uymakta sıkıntı çekerler.
C) Koşullar değiştikçe eski izlenimlerin yerini yenileri alır.
D) Olayların insanlar üzerinde yaratacağı etki ortamdan ortama değişir.
E) Üzerinden zaman geçtikçe eski yaşantılar unutulur.
Çözüm: Parçada, yurdundan uzun süre ayrı kalan iki kişinin geri döndüklerinde vatanlarına yabancılaştıkları anlatılıyor. Bunun sebebi olarak da “başka yerde yaşarken, anıları çağrıştıran mekânlardan uzak kalmanın belleği boşalttığı” söyleniyor. Bu eksikliğin giderilmesinin yolu olarak da, “karşılıklı ilişkilerle bu anıların tazelenmesi” gösteriliyor. Cevap A
Örnek 10: (2005 – ÖSS)
Her yazınsal dil, konuşma dilinin toprağında çiçeklenir. Günlük dilin, konuşma dilinin sıcaklığını örgüsünde taşımayan yazınsal dil, ister istemez donuklaşır, yapaylaşır. Bu gerçeğin ayrımında olan yazarımız, anlatımını konuşma dilinin sunduğu olanaklarla donatıp zenginleştiriyor. Onun, okunurluk katsayısını yükselten etkenlerden biri de budur. Kısacası, Türkçenin derin sularında yüzen, yazılarını çok yönlü bir değerlendirmeden geçirerek oluşturan bir yazarımızdır o.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadan çıkarılabilecek bir yargıdır?
A) Bir yapıtın değeri konusuyla ölçülmez.
B) Ancak okurların anlayabildiği yapıtlar kalıcı olabilir.
C) Anlatımları günlük dile dayanmayan yapıtlar başarılı olamaz.
D) Yazınsal dilin kullanımı yazardan yazara değişir.
E) Yazınsal dille oluşturulan yapıtların tadına herkes varamaz.
Çözüm: Parçada, konuşma diline, yani günlük dile yaslanmayan yazınsal dilin yapaylaşacağı, bir yazar örnek gösterilerek anlatılıyor. Cevap C