Edip Harabi (Ahmed Edip)
Edîb Harâbî Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri, Şiirleri, Özellikleri
Edib Harabî (d. 1853, İstanbul – ö 1917, İstanbul) Bektaşî şairi.
Edîb Harâbî’nin asıl adı Ahmed Edîb’dir. O, şiirlerinde mahlas olarak bazen Harâbî, bazen de Edip isimlerini kullanmıştır. Bir süre Bahriye Birlik Kâtipliği de yapan Edib Harabi, 17 yaşında son devrin Bektaşî büyüklerinden Mehmed Ali Hilmi Dede Baba’ya mürit olur. Evinde Bektaşî ayinleri düzenlediği, hatta önceleri Rıza Tevfîk’in bile ondan el aldığı söylenir. Edib Harabi’nin; “Kâf u nûn hitâbı izhar olmadan evvel” mısraıyla başlayan şathiyesi bütün Bektaşîler tarafından ezbere bilinir.
Şathiye
Kâf u nûn hitâbı izhar olmadan evvel
Biz bu kâinatın ibtidâsıyuz
Kimseler vâsıl-ı dîdâr olmadan
Ol “kaabe kavseyn”in ev ednâsıyuzYok iken Âdem’le Havvâ âlemde
Hak ile Hak idik sırr-ı mübhemde
Bir gececik mihman kaldık Meryem’de
Hazret-i İsâ’nın öz babasıyuzBize “Peder” dedi tıfl-ı Mesîhâ
“Rabbi erinî” deyü çağırdı Mûsâ
“Len terânî” deyen biz idik ana
Biz Tûr-ı Sînâ’nın tecellâsıyuz“Küntü kenz” remzinin olduk âgâhı
“Hakk al-yakîn” gördük cemâlullahı
Ey hoca bizdedir sırr-ı ilâhî
Biz Hacı Bektâş’ın fukarâsıyuzZâhidâ şânımız “İnnâ fetahnâ”
Harâbî kemteri serseri sanma
Bir kılı kırk yarar kâmiliz amma
Pir Balım Sultan’ın budalasıyuz
Günümüz Türkçesi ile Açıklama:
I. dörtlük
Biz, Allah ‘Ol!’ emrini vermeden önce de kâinatta idik.
O’nun güzel yüzünü herkesten önce biz gördük.
Cebrail’e iki ok boyu mesafeden daha yakın olduk.
II. dörtlük
Âdem ile Havvâ âlemde vârolmadan evvel,
o bilinmezlik içerisinde biz Hak ile yakın olmuştuk.
Hazreti Meryem’de bir gece misafir kaldık,
Hazreti İsa’nın öz babası biziz.
III. dörtlük
İsa ‘Baba’, Musa da ‘Rabbim, bana görün’
diye bize hitab etti. Musa’ya
‘Sen beni göremezsin’ cevabını biz verdik,
Sina Dağı’nın tecellisi biziz.
IV. dörtlük
Allah sözü olan ‘Ben gizli bir define idim’
ibaresinin ne olduğunu biz biliriz,
Allah’ın güzel yüzünü yakından biz gördük.
İlâhî sırlar bizde gizlidir, bizler Hacı Bektaş-ı Velî’nin yolundan gidenleriz.
V. dörtlük
Ey Zahit! ‘Biz sana apaçık bir zafer verdik’ verdik âyeti bizim şânımızdır.
Harâbî fakiri serseri zannetme!
Kılı kırk yaran olgun bir insanız ama
pîrimiz Balım Sultan’a bağlanmışız”.
Aruz ve hece vezniyle gayet rahat şiir söyleyebilen Edib Harâbî’nin şiirleri, devrinde büyük bir takdir toplar ve Bektaşîlik esprisiyle kaleme aldığı şiirlerinde ise hiciv yanı ağır basan şiirler söylerdi. Rıza Tevfik; Edib Harabî’yi,
“Asrî bir terbiye görmemiş olmakla beraber, söz söylemek ve düşünebilmek kabiliyeti ile doğmuş ve kendi mesleğinde herkesten çok şiir söylemiş Tekke şairlerinden biri; lâubalî Bektaşî diliyle çok sade ve çok güzel şiirler de söyleyen; ‘Yaratıcı muhayyilesi herkesten üstün ve parlak, ifade tarzlarında orijinal şekiller icat etme kabiliyeti var olan; birçoklarından da farklı ‘şahsî bir mevhibeye sahip bulunan önemli şairlerden birisi olarak” vasıflandırmaktadır.
Sadettin Nüzhet Ergun ise onun için:
“Bir manzumesinde kendisini Bektaşî-Melâmî olarak tanıtmak isteyen şair, mutlak surette birtakım Melâmîlerin tesiri altında kalmıştır.” demektedir.
Nefeslerinin bir kısmı devrin gazete ve mecmualarında da yayınlanan Edib Harâbî’nin Divân’ının kendi el yazısı ile olan nüshası Üsküdar Selim Ağa Kütüphanesi’nde İhsan Mahvî Kitapları (nr. 81) arasında bulunmaktadır.
Edîb Harabî eserlerinde; ayet ve hadislere, ya aynen, ya telmihen, ya da Türkçesi ile çok yer vermiştir. Bu sebeple onun eserlerini, Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı içinde değerlendirmek mümkündür.
“Bize takdîr olmuş Kalû Belâ’dan
Anınçün sâkin-i meyhâneyiz biz
“Sakahüm” hamrını tâ ezelîden
İçtik dost elinden mestâneyiz bizHakk’ı her bir şeye kadir biliriz
Dünya vü uhrâya nâzır biliriz
Her nereye baksak hâzır biliriz
Sâcid-i Kâbe vü büthâneyiz bizHarâbî sen bizi divane sanma
Özünü fehm etmez mestâne sanma
Yıkılmış çürümüş kâşâne sanma
Gencîneler dolu vîrâneyiz biz”