Özdemir Asaf

Özdemir Asaf Kimdir?

Özdemir Asaf Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Özdemir Âsaf, (d. Ankara, 11 Haziran 1923 – ö. 28 Ocak 1981, İstanbul) Şair, yazar.

Özdemir Asaf

Özdemir Âsaf, asıl adı Halit Özdemir Arun‘dur. İlkokuldan lise son sınıfa kadar Galatasaray’da okuduktan sonra Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldu (1942). Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk ve İktisat fakülteleriyle Gazetecilik Enstitüsü’ne devam etti.

Sigortacılık ve çevirmenlik gibi işler yaptıktan sonra 1951’de Sanat Basımevi’ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı.

1955’te Yuvarlak Masa Yayınları adıyla yayımcılığa başladı. İlk yazısı 1939’da Servetifünun, Uyanış dergisinde çıktı.

İlk kitabına 1952’den sonraki şiirlerini alan Özdemir Asaf, yaşadıklarını şiirleştirdi. Bu konuda şunları söyledi:

“Yaşadığımı şiirlerimde en yoğun yönleriyle, en kesin sandığım biçimlerde, en kısa olduğuna inandığım ölçülerle verdim, veriyorum, vereceğim.”

Lavinia adlı şiiriyle ününü yaygınlaştırdı.

Özdemir Asaf’ın Eserleri

Şiir:

  • Dünya Kaçtı Gözüme (1955),
  • Sen Sen Sen (1956),
  • Bir Kapı Önünde (1957),
  • Yuvarlağın Köşeleri (özdeyişler-etika, 1961),
  • Yumuşaklıklar Değil (1962),
  • Nasılsın (1970),
  • Çiçekleri Yemeyin (1975),
  • Yalnızlık Paylaşılmaz (1978),
  • Benden Sonra Mutluluk (ö.s. 1983).
  • Ölümünden sonra tüm şiirleri, Bir Kapı Önünde ve Yalnızlık Paylaşılmaz (1982) adı altında iki kitapta toplandı.
  • Lavinia: Aşk Şiirleri (ölümünden sonra, 2002).

Özdemir Asaf’ın 92 şiirinin İngilizceleri Yıldız Moran’ın çevirileriyle, To Go To: Poems adlı bir kitapta (1964) yayımlandı.

Deneme:

  • Özdemir Asafça (ölümünden sonra, deneme, 1988). 2001’de Adam Yaymları’ndan ayrı kitaplar olarak çıktı.
  • Ça (deneme, 2002),

Öykü:

  • Dün Yağmur Yağacak (ölümünden sonra, öykü, 2004),

Çeviri:

  • Reading Zindanı Balladı, (Oscar Wilde),
  • Hapisteki Sanatçı, (Albert Camus).

Özdemir Âsaf’ın Şiirlerinden Örnekler:

LAVİNİA

Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal

Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin

Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia

ÇIRILÇIPLAK

Küstahlığımı nezaketim götürdü
Sadece kendime bakakaldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Gizlenen insanların ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Selamımı tanıdıklar götürdü.
Saygı bekleyince alçaldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Kendini beğenmişlerin ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Ağlamayı ölenler götürdü.
Kendimi ölmez sanınca ufaldım,
Kararsızlık bir an sürdü.
Ölülerle dirilerin ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Sonsuzluğu ufuklar götürdü.
Yarattığım dünyaların içinde daraldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Başlangıçla bitiş ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

Aydınlığı bulutlar götürdü.
Yıldızlara doğru yol aldım.
Kararsızlık bir an sürdü.
Varanlarla duranların ortasında ben kaldım,
Çırılçıplak.

GELDİM

Beni çağırmadınız, kalkıp ben kendim geldim.
Uzaklardan size bir haber getirdim geldim.

Bıraktıklarınızdan, unuttuklarınızdan,
Sımsıcak-anılası günler getirdim geldim.

Gömütleri andıran yapılarınızdaki
Yaşantılarınıza evler getirdim geldim.

Tek tek, ayrık-soluyan bitkiseller yerine
Yüz yüze dönük, gülen sizler getirdim geldim.

Solarken suladığım, koparken bağladığım,
Ölürken canlandığım sözler getirdim geldim.

KALAN

Bir şey kaldı gecelerden birinde
Senden.
Öncesinde bilinmemiş birşey,
Silinmez bir ses gibi giden..
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden
Yaşamalar’ın arasında kaçamaklı.

Veriliş rengi başka, alınış rengi başka..
Söylemeye vakit kalmadan
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta..
Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz..
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey..
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.

KALMAK TÜRKÜSÜ

Daha gidilecek yerlerimiz var
Şu sohbetini dinler gideriz.
Coştukça şarkılar, türküler, sazlar
Rakı mı, şarap mı, içer gideriz.

Geçse de umudun baharı yazı
Gözlerde kalıyor yaşanmış izi
Kimseler kınamaz burada bizi
Ne varsa hesabı öder gideriz.

Söyleyecek sözü olan anlatsın
İsterse içine yalan da katsın
Yeter ki kendinden, bizden söz etsin
Yalanı doğruyu sezer gideriz.

Neler gördük neler bu güne kadar
Daha gidilecek yerlerimiz var
Bizi buralarda unutamazlar
Kalacak bir türkü söyler gideriz.

Sevgiye var olduk sevdik sevildik
Kavgalara girdik öldük, dirildik
Bir anlam fırını içinde piştik
Anlamlı güzeli sever gideriz.

KELİMELER…

Yarıda kalmış aşklarının hesapları içinde
Denizlere açıldı içimizden biri
Niçin gittiğini söylemeden.
Doyulmamış arzularla doluydu yelkenleri.
Yıpranmış kelimelerin verdiği güvenden.
Bulacak sanıyordu yenilikleri.
Her an bir yeni su vardı,
Her yeni suda bir yeni an.
Deniz, dalgalarıyla gösteriyordu dışından
Yaşananla düşünülenler arasındaki farkı.
Bitmiyordu köpüklerle renkler
Bir başka damlada, bir başka ışıkta başlamadan.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Dışında ne varsa yeni, ne varsa gerçek.
Yeni manzaralarla gelen yeni duygular
Hani, eski kelimelerle olmasa
İnsanın ömrünce devam edecek.
Gözlerinin önünde bir oyun, ardında bir oyun.
Anladı,ölmekle yaşamanın birleştiği noktada
Yeni rüzgarlarla esen yeni korkulara
Yeniliklerini bağışlamayan kelimelerin
Nasıl düşman sığınaklar halinde direndiğini.
Anladı, bütün olmuşlarla olanların
Ve bütün olacakların
O kelimelerin içinde
Kendisine varmadan eskidiğini.

KENDİSİNİ UNUTMUŞ

Bütün aşkların kitabı elinde
Sevilmemişlerin balosuna gitti.
Öylesine kalabalıktı ki,
Sevdiğini anlamadı.
Bütün kapıların anahtarı elinde

Öpülmemiş dudakların balosuna gitti.
Öyle aydınlıktı ki,
Öptüğünü anlamadı.

Işıklarla örtünmüştü çıplaklık,
Renklere uzandı susamış,
Beyazlıklar arasında kayboldu bakışları.
Gözleri yaşamıyordu artık.

Şekilleri çağırmaya gitti, kandıracak.
Elleri aranıyor tutamıyordu.
Elleri, elleriydi kurtaracak,
Artık yaşamıyordu.

Bir yanda gelen o dinmeyen aydınlık,
Aldıkça alan.
Bir yanda giden bir noktaydı karanlık,
Ellerinde başlayan, gözlerinde biten.
Bağırdı, kan gibi aktı sesi,
Aşamadı dişinin duvarından.
Elinde bütün aşkların kitabı,
Anlatıyordu aldanan aydınlıklarından.
Elinde bütün kapıların anahtarı,
Ve unutulmuş bir duvarda, kendi kapısı…
Varamadı.
Ora öyle karanlıktı ki.
Öldüğünü anlamadı.

ÖĞÜT

Okulda, anladıkça başaracaksın.
Yaşamda, başardıkça anlayacaksın.
Gelecek mutlu-mutsuz, inanmasan da;
Gözlerin yaşardıkça anlayacaksın.

YALIN

Her seven
Sevilenin boy aynasıdır.
Sevmek
Sevilenin o aynaya bakmasıdır.

YUVARLAĞIN KÖŞELERİ

Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.

AŞK

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

BİR ŞEYİN ADI

Önce, büyük büyük düşündüm;
Sonra büyük büyük yaşadım.
Ne varsa, onlar aldı.
Şimdi bana küçük bir ölüm kaldı.

ŞİİR

Sana bu güzellikler bizden kalsın,
Bugünlerden bir şeyler bizden kalsın..
Senden almak isterler, bizi söyle;
Geleni bize gönder, bizden alsın.

BİRİ

Ona seni anlattı, sana onu anlattı..
Başı ona anlattı, sana sonu anlattı..
Yarım yarım yaşayan darmadağın evlere
Birin ne kadar bütün olduğunu anlattı.

SANA

Küçük çocuklar yapıp geceleri kendimden,
Seni öpsünler diye getiriyorum sana.
Bana, kucaklarında seni getiriyorlar;
Ben de sonra o seni getiriyorum sana.

DÜELLO

Her tomurcuk bir çiçeğin uykusuna,
Her çiçek bir yemişin kuşkusuna,
Her yemiş bir böceğin korkusuna,
Uykusuzca, kuşkusuzca, korkusuzca yürür.

EVRENSEL BALLAD

Bir öykümüz olsa, duyan öyküsü sansa…
Öykümüz böylece dallanıp budaklansa..
Bir sevi’den, bir övü’den,o bizim öykümüzden
Giderek buluşan eller evreni sarsa..
Öykümüz de büyür büyüklüğümüzden;
Herkes sevi’sinde evreni kucaklarsa.

KOCAMAN

Şimdi kocaman denizlerde, kocaman gemilerde
Neden yok küçüklüğümüzdeki büyüklüğümüz;
Çocukluğumuzun bahçelerinde, o evlerde
Kağıttan gemilerimizi yüzdürdüğümüz.
Bir şeyler mi kalmış çocukluğumuzda,
Çocukluğumuzla çözdüğümüz…

KOLAY

Farkında mısın,
Değilsin kendi bahçende.
Kendinden değil,
Kendini bu kendin sanışın.

NOKTASIZ

Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin.

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu