Cengiz Bektaş

Cengiz Bektaş Kimdir?

Cengiz Bektaş Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Cengiz Bektaş (d. 26 Kasım 1934, Denizli – ö. 20 Mart 2020, İstanbul). Şair, yazar, mimar.

Cengiz Bektaş

Cengiz Bektaş, 26 Kasım 1934’te Denizli’de doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde 3 yıl mimarlık eğitimi gördü. Ardından Almanya’ya gitti. Münih Teknik Üniversitesi’nden mimar olarak mezun oldu. Almanya’da mimarlık ve şehircilik alanında uzmanlık çalışmaları yaptı.

1962’de Türkiye’ye dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat İşleri Mimarlık Bürosu’nda çalışmaya başladı. Ardından ortak bir mimarlık bürosu kurdu. Daha sonra kendi bürosunu açtı. Ankara’daki bir yüksekokulda öğretim görevlisi olarak da çalıştı. Mimarlıkla ilgili deneme ve inceleme yazıları var.

Şiirin yanısıra deneme ve gezi yazıları yazdı. Çağdaş yaşamdan yola çıkan, toplumun kültür biriminin bilincinde, özden çıkarak biçimlenen bir şiire yöneldi. Şiirlerinde yer yer motif olarak kullandığı Anadolu kültürlerinin bir bütün oluşturduğunu vurguladı. 1999’da Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanlığı’na seçildi. Doğa ve insan temasını işleyen şiirlerinde yalın bir dil kullanmaya özen gösterdi.

Cengiz Bektaş’ın Eserleri

Şiir:

  • Kişi (1964),
  • Akdeniz (1970, 1981, 1984),
  • Mor (1974, 1979, 1986),
  • Yer Deli Gök Deli (1976),
  • Yeryüzünün Yüreği (1978),
  • Sappho (çeviri Azra Erhat’la birlikte 1978, 1983, 1999),
  • Zeytinli Fırın Sokağı (1981),
  • Güz Ey (1983),
  • Dört Kişiydiler Bir de Ben – Ustalarım (1984),
  • Fide (1987),
  • Onu Birden (1990).
  • Dışların İçi (1994),
  • Poems by Cengiz Bektaş (1997 Amerika),
  • Mor (1998),
  • Su Belleği (1998),
  • Su Gölgesi (2001).

Deneme:

  • Mimarlıkta Eleştiri (1967,1995,2001), (1968 Türk Dil Kurumu Ödülü.)
  • Bedri Rahmi Nakışlı Bir Deneme (1975 – 1984),
  • Benim Oğlum Bina Okur (1980,1996,2001),
  • Duvarların Dışı da Senin (1982, 1987, 1991, 1996,2001),
  • Yuva mı Mal mı? (1983, 1996,2001),
  • Kimin Bu Sokaklar Bu Alanlar Kentler? (1987, 1996,2001)
  • Kent (1996),
  • Kültür Kirlenmesi (1996),
  • Türk Evi (1996),
  • Yaşama Kültürü (1996),
  • Hoşgörünün Öteki Adı: Kuzguncuk (1996),
  • Ev Alma Komşu Al (1996),
  • Bak Bak Desinler (1998),
  • Kentli Olmak ya da Olmamak (1999),
  • Akdenizli Ozanlar (1999),
  • Barış Sofrası (2001).

Mimarlık Üzerine İnceleme:

  • Koca Sinan (1968),
  • Halk Yapı Sanatından Bir Örnek: Bodrum, (1977, 1996)
  • Antalya (1980),
  • Babadağ Evleri (1987, 1991),
  • Kuşadası Evleri (1987, 1991),
  • Şirinköy Evleri (1987, 1991),
  • Akşehir Evleri (1987, 1991),
  • Koruma Onarım (1993,2001),
  • Mimarca Mermer (1993),
  • Kuş Evleri (1994),
  • Selçuklu Kervansarayları (1999),
  • Halk Yapı Sanatı (2001).

Çocuk Kitapları :

  • Koca Rıza (1981),
  • Çizmeli Kedi (Çeviri 1981),
  • Sevgiyle Yap (1981, 1997),
  • Ebemevi (1981, 1997),
  • Sevgiyle Yap (1981, 1997),
  • Usta ile Çırak (1981, 1997),
  • Çağıl Nasıl Mavi Oldu? (1999).

Kronoloji:

  • Almanya’da girdiği iki yarışmada ödül aldı. Türkiye’ye dönünce (1962-63) ODTÜ Mimarlık Bürosu yöneticiliği yaptı.
  • 1963’de Ankara’da serbest mimarlığa başladı.
  • Yanlızca altı yıl süreyle (1963-69) yarışmalara girdi. 25 ödül kazandı.
  • Cumhuriyet Dönemi mimarlık tarihi örnekleri arasında sayılan yapılar gerçekleştirdi.
  • Türk Dil Kurumu Binası ile 1988 (Yapı dalı) 1. Ulusal Mimarlık Ödülü;
  • Haliç’de Bir Taş Odanın Kitaplık olarak Onarımı ile 1992 (Yapı Dalı-Koruma Sanatı) 3. Ulusal Mimarlık Ödülü aldı.
  • Akdeniz Üniversitesi (Antalya) Sosyal-Kültürel Özek yapısıyla Ağahan Ödülünü (2001) kazandı. Ayrıca kendisine;
  • 1968 Türk Dil Kurumu Araştırma-İnceleme Dalı Ödülü
  • 1970 TRT Tek Şiir Başarı Ödülü
  • 1970 TRT Kısa Film Ödülü
  • 1992 Denbir Kültür ve Sanata KatkıÖdülü
  • 1996 Abdi İpekçi Özel Ödülü
  • 1998 Serbest Mimarlar Derneği Eğitim Ödülü
  • 2003 Truva Şiir Ödülü
  • 2004 Didim Onur Ödülü verildi.
  • 2005 Uluslararasy Ovidius Şiir Ödülü (Romanya)
  • 2007 C.A. Kansu Şiir Ödülü
  • Uluslararası PEN Türkiye Bölümü 2. Başkanlığı
  • 6 yıl Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği Başkanlığı, 6 yıl Türkiye Yazarlar Sendika Başkanlığı yaptı.
  • ABD’de, Makedonya, Almanya’da Mimarlık okullarında konuk hocalık yaptı.
  • Anadolu Üniversitesi’nde (Eskişehir), Trakya Üniversitesi’nde, Marmara Üniversitesi’nde dersler verdi.
  • Mimar Sinan Üniversitesi’nde de dokuz yıldır öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
  • Mimarlıkla, kültürle ve edebiyatla ilgili sayısız seminere, konferanslara katılan, bildiriler veren, incelemeler, denemeler yayımlayan Cengiz Bektaş, bir Denizli gazetesine yazdığı fıkralarla yazı yaşamına girdi (1950).
  • D.G.S.Akademisi’ndeki bir şiir yarışmasında birincilik kazandı (1954).
  • Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türkçe Dergisi’nde (1960) onun ilk şiirlerini yayımladı.
  • Şiirleri onbeş dile çevrilmiştir.

Mimari Projeleri:

  • Etimesgut Camii, Ankara (1964)
  • Babadağlılar İşhanı, Denizli (1973)
  • Türk Dil Kurumu, Ankara (1974)
  • Kantoğan Evi, Datça (1977)
  • Mertim gökdeleni, Mersin (1987)
  • Hakiç Evi, İstanbul (1988)
  • Dr. Atalay Tunçdemir Evi, Bartın (1988)
  • Bakırköy Uluslararası Sanayi Bankası, İstanbul (1988)
  • Ayfer Yağcı İşhanı, Balıkesir (1989)
  • Kütüphane/Esin Aksoy Evi, İstanbul (1989)
  • Büyükada Türk-İsveç Kültür Evi, İstanbul (1989)
  • Fe-Farma Tubi Depo Fabrikası, Elazığ (1990)
  • Akdeniz Üniversitesi Olbia Sosyal Merkezi, Antalya (1999) – Aga Han ödüllü
  • Akdeniz Üniversitesi Meltem girişi – 2019’da söküldü
  • Aphrodisias Oct Müzesi, Aydın (2007)
  • Ali Osman Sönmez Mesleki Teknik Anadolu Lisesi

Cengiz Bektaş’ın Şiirlerinden Örnekler

BİLİYOR MUSUN BUGÜN NE DÜŞÜNDÜM?

En küçük çiçeklere bile takılıyorsa gözüm
Eğilip yere ilk kez gibi bakıyorsam
Koparamıyorsam senin için bile
Bir çocuk başını okşar gibi avuçluyorsam fesleğenleri
Biliyorum şimdi
senden ötürü

Bu eski kentin taşlarında ellerim
Ve ayaklarım
Duyuyorlarsa yürek atışlarını gelip geçmiş insanların
Ve içerim serinse böylece
Biliyorum şimdi
bunda senin payınvar

Anlamaya çalışıyorsam seni, başkalarını
Çoğullanıyorsam hemen azıcık sıcak bir bakışta
Her şey daha çok insansa
Biliyorum şimdi
senden ötürü

Ayırmıyorsam benim senin onun
Dönen silindirlerde düzen dirlik eşitlik
Bir kazan bir sofraysa gördüğüm
Ve yüreğim asabi tansiyon falan filan dinlemiyorsa
İnançlarımla
Biliyorum
biliyorum kadınım benimlesin

Bütün sevgilere içim titriyorsa
Kurdun kuşun yüreğine bile değiyorsa elim
Sevgiye renk dil şu bu ayırmıyorsam
Bil ki senden ötürü

Ellerim biliyorsam elleri çalışan
Kadınmış gibi bakıyorsam toprağa
Kendimi kök salmış duyuyorsam
Bunda senin payın var

Boş veriyorsam kansızlara
Hiçbir şey ters gelmiyorsa bana
Sevgiden utanmak neden
Bakabiliyorsam dimdik gözlere
senden ötürü

Dostsam
Kimilerini seviyorsam
Ve bu dünya bunca güzelse kırkın üstünde
Biliyorum
biliyorum kadınım bunda senin payın büyük

Taşmaktaysam çocuklarıma
Bütün kafeslerini bencil sevgilerin açıp açıp
Uçurtmaktaysam güvercinleri
Sevgim çoktan aşmışsa seni beni
Bil ki senden ötürü

Oyuna duruyorsam olmadık yerde
Şiire kalkıyorsam hemen hiç nazlanmadan
Ve konuşmaktan korkmuyorsam hiç ama hiçbir zaman
Bil ki bunda senin payın var

Olur olmaz yerde burnumun direği sızlıyorsa
Bağıra bağıra kimi zaman
Serin usul gölgeli kimi zaman
Türkü söylemek geliyorsa içimden
Ve de söylüyorsam
Bil ki senden ötürü

Umutluysam daha da
Tasarılarım varsa ardarda
Bütün güzellikleri hep bizimkilerle düşünüyorsam
Bizimkileri bütün bir dünya düşlüyorsam
Biliyorum
biliyorum kadınım
benimlesin

Ve ben kadın özlüyorsam
Ve dişi gözlerin kadınlı erkekli gördürüyorsa bana her şeyi
Ve seninle olsam da olmasam da yalnız değilsem
Bil ki senden ötürü
Kokunun sen olanı

Acının ilaç gibi içileni
Özlemek
ölüp ölüp dirilmek seni
Sendendir kadınım senden

Bu gece kötü salladı Denizli’yi deprem
Ölenler oldu bu gece
Düşündüm korkmuyorsam ölümden
Hem tokluğum hem açlığım binlerce yıllık yaşamağa
Bil ki beni sensiz bırakamayacaklarından

Bugün ölüm gelip geçti önümden
Tozu dumana katarak
dedim ya, aldırdığım yok
Dolu dizginim yaşamakta
köşeye sıkıştırılmışken bile

Bugün ölüm gelip geçti Denizli’den
Ölüler ve ne çok yaralı
Bütün sokakları koştum
kapıları çaldım
pencerelere bağırdım

Çoluk çocuk
Don gömlek gece yarısı
Denizli bağlarda bahçelerde

Bugün ölüm gelip geçti burnumun ucundan
Tanımazdan geldim
Oralı olmadım gün boyu
Yaptığım tek şey neden sonra kendimle ilgili
İşte böyle kadınım seni düşünmek.

Cengiz BEKTAŞ / MOR-Bütün Şiirleri

İNANÇ ÇİÇEKLERİ

Her yanımız çiçek
-Sevmek-çiçekleri
Yaşamayı sevmek
Çalışmayı sevmek

Sevmek işimizi
Elimizin usumuzun emeğini
Dolu dolu
Yüreğimiz titreyerek
Sevmek işimiz
Bizden olanı
Dosdoğru sevmek
“Dostuna dost düşmanına düşman”
Olmayı bilerek
İşimiz sevmek

Yerimizi yurdumuzu
Suda yelde ateşte
Sevmek birliğimizi

ADSIZ

Penelope olmadı hiç
Gece gündüz aç susuz dokudu da
Yanıp kurtulacaktı Jan Dark olsa
Yirminci yüzyılda
Orta çağda doğan
Karcı dağın karlı yamaçlarından
Bütün eve odun çeken
Gelin Şirin köylü
Kar çatlağı ayaklarını
Bastırırdı duvara her gece

Niobe değildi
Kübele’nin dişiliğine değmemişti eli
Muskacıdan muskacıya umut
Yatır dallarına çaput
Hiç doğurmadı
Yılan olsa emzirecek göğsü
Sızlayarak
Her gece
Her gece kardan soğuk söze yenik

Andromake hiç olmadı hiç
Seyretmedi erkekliği surlardan
Savaşı birlikte tarlada
Ağayla ve devletli
Açlığı omuz omuza
Akmaz arıkları orta çağın
Yirminci yüzyılda bile
Şirinköy’den gelinlerden gelinle de

Paylaşmaya gelmişti
Acıyı ve sevgiyi
Antigone değildi
Sonuna dekKendi öldürmedi kendini

Yatıyor odanın ortasında
Çıplak tabanları örtünün dışında
Yarık yarık
Gömülmeye bile gün dönünce
Kalkıp kendi gidecek gibi

EKİNİ ÜRETMEK

Ana tanrıçanın birbirini üzerine dopdolu memeleri doğurgan karnı açık yuvarlak iki dizi
Emeğimizdir

Bu emek
Ekindir
Bizim ekinimiz

Bu üreten
Bu gülü tutmayı bilen
Emekçinin ekini

Üretiriz
Anamızın ak sütü
Üretmek ekinimizdir
Ekini üretmeyi biz biliriz

HER YERDEN GELİYORUM

Suya uydum
Bıraktım ışığa kendimi

Günün sonu
Hüzünse hüzün
Her şey parmak ucu
Yanıbaşımda

Ağırlığım bitti
Yere değmiyorum

Mora varış buluşma
Her yerden geliyorum

Artık hep gelirim.

GÖZLERİMİ KAPATSAM

gözlerimi kapatsam
cenneti düşünürüm
denizliyi görürüm
haney evleri
bahçeleri bağları
elmayı narı
ak kara dut
erik
kavakları ya kavakları

ak toprak kokusu duvarın
içime çekerdim
nereden anımsadım şimdi

kapatsam gözlerimi
cenneti
denizliyi görürüm
arıkları ya arıkları
içinde çocukluğum yalnayak

kumruları duyarım
ağustosböceklerini
karınca katarları
horozları ya horozları
nereden anımsadım şimdi

gözlerinizi kapatsanız
cenneti düşünseniz
çocukluğumun denizlisini
görmediniz ki
göremezsiniz

BİR EV ÇİZECEĞİM

Bir ev çizeceğim bölümsüz doğu-batısız
Verin ellerimi
Serin gölgelerde kişiler çizeceğim
Ağısız çocukluklar

Sen-benim biz olduğu çağ
Ayrı bölüm düşkünü yok aramızda
Çalışmanın büyüsü irelecek
Evimizin düzeni yerinde

Yüzyılların tümü birden yaşanacak
Kötü tümceleri de seveceğiz iyilerce
Geleceğimiz bizden utançsız
Çalgılar susacak ses sürecek eylemimizde

Evimizde öldürneyi öğreten inanışlar anılmıyacak
Bilinmeyen ötelere el kaldıran papazlar olmıyacak
Demirci Müller’in gözlerindeki kuşku
Senin benim kuşkum
Tinimizi tanrılığa yetiştirmeyi bileceğiz
Tuna içimizde doğup kocayacak
Birbirimizi çiçek olmuş yaprak olmuş göreceğiz
Kurumuş dudaklarımızda sıcaklık

Dağlarda döğülmüş sular evimizde
Yeşil otların üzerinden çakıl temizliğinde
İnancımız üzerine evrenimiz
Evimizde ağaçlar kökleri bizde

Bir ev çizeceğim bölümsüz doğu-batısız
Verin ellerimi
Verin ellerimi
Kişiler çizeceğim

Benzer İçerikler:

İlginizi Çekebilir:
Kapalı
Başa dön tuşu