Leff ü neşr nedir?
Leff ü neşr (Sıralı Açıklama) Söz Sanatı
Leff ü neşr (Sıralı Açıklama) Edebi Sanatı: Genellikle bir beyit içinde, birinci dizede birkaç şeyi anlattıktan sonra, ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşıtlıkları belirtmeye leff ü neşr denir. Bu sanat düzyazıda da görülebilir.
Teşbih ve istiare ile yakından ilgili olan bu sanat, ilk dizede söylenenlerin ikinci dizede düzenli ya da düzensiz açıklanışına göre ikiye ayrılır.
Örnekler:
“Hakir olduysa millet şanına noksan gelir sanma
Yere düşmekle cevher, sâkıt olmaz kadr ü kıymetten
“Sen bana en sadık arkadaştın
Gönlümde ateştin, gözümde yaştın
Ne diye tutuştun, ne diye taştın
Beni kıskandırıp durmalı mıydın?”
“İşte gördüğünüz üzere, savaş ve barışa işaret olarak, bir elimizde kan dökücü mızrak, bir elimizde de zeytin dalı var; ikisinden birini seçerek kabul buyurunuz.”
“Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü
Göz kırpar yıldızlar, türkü söyler balıklar.”
“Bakışların kor ateş / Duruşun durgun su/ Biri yakar, biri boğar.”
“Ârızın yâdıyla nemnâk olsa müjgânım nola
Zâyi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su
“Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz.”
Geniş Açıklama:
Leff ü Neşr: Sözlük anlamı “dürme, toplama ve yayma” olan leff ü neşr, bir ibarede iki ya da daha fazla sözcüğü veya hükmü zikrettikten sonra bunlarla ilişkili sözcük ya da hükümleri sıralamak yoluyla meydana getirilen bir ifade biçimidir.
Bu sanat, “bir ibarede önce birtakım unsurları söylemek, sonra da bunların her biriyle ilgili başka unsurları sıralamak” şeklinde de tanımlanabilir. Bu anlatım tekniğinde önce söylenenler leff(=toplama)i, sonrakiler de neşr(=yayma)i meydana getirirler. Leff ü neşrde kullanılan unsurlardan hangisinin hangisiyle ilişkili olduğu belirtilmez; bunu belirlemek okuyucu ya da dinleyiciye bırakılır.
Leff ü neşr, müretteb ve gayr-i müretteb olmak üzere ikiye ayrılır:
1. Mürettep (=düzenli, sıralı) leff ü neşr: İlk sırada söylenen kelime ya da hükümlerle bunların karşılığı olan unsurların aynı sırayla verilmiş olduğu leff ü neşrlerdir.
2. Gayr-i mürettep (=düzensiz ve sıralı olamayan) leff ü neşr: Buna müşevveş leff ü neşr de denir. İlk sırada söylenen kelime ya da hükümlerle bunların karşılığı olan unsurların belli bir düzen içinde olmadığı leff ü neşrlerdir (bk. taksîm).
Örnekler
Sakın bir söz söyleme… Yüzüme bakma sakın
Sesini duyan olur, sana göz koyan olur (Faruk N. Çamlıbel)
İlk mısradaki “söz söyleme” ve “bakma” ile ikinci mısradaki “sesini duyan” ve “göz” kelimeleri arasında leff ü neşr vardır. Bu leff ü neşr birbiriyle ilgili unsurlar aynı düzen içinde sıralandığı için mürettep bir leff ü neşrdir.
Mürdeye canlar virür bîmâra sıhhat leblerün
Hikmet i Lokman u i’câz-ı Mesîhâ bundadur (Bakî)
Şair beytin ilk mısraında sevgilisinin dudaklarının iki özelliğinden söz etmektedir: “Ölülere can verme” ve “hastaları iyileştirme”. Bunların ilki Hz. İsa’ya ait bir mucize, İkincisi de Lokman Hekim’in bir özelliğidir. Unsurlar aynı sırada karşılıklı olarak verilmediği için bu beyitteki leff ü neşr, mürettep olmayan (=gayr-i müretteb, müşevveş) bir leff ü neşrdir.
Fikr i zülfün dilde tâb-ı sûz-ı ışkun sinede
Nârdur külhanda gûya mârdur gencînede (Nefî)
“Saçının gönüldeki düşüncesi sanki hâzineyi bekleyen bir yılan, aşkının sinedeki yakıcı harareti de külhandaki ateştir.” anlamındaki bu beyitte ilk mısradaki “zülf (=saç)”, “dil (=gönül)”, “tâb-ı sûz-ı ışk (=aşkın yakıcı harareti)” ve “sîne” ile ikinci mısradaki “nâr (=ateş)”, “külhan”, “mâr (=yılan)” ve “gencîne (=define)” birbirleriyle benzerlik ilişkisi olan sözcüklerdir.
Beyitte “zülf, “mâr”a; “dil”, “gencîne”ye; “tâb-ı sûz-ı aşk”, “nâr’a; “sîne” de “külhan”a benzetilmiş ve müşebbehler ilk mısrada müşebbehün bihler de ikinci mısrada zikredilerek bir leff ü neşr meydana getirilmiştir.
Ancak, bu leff ü neşrde müşebbehlerle müşebbehün bihler aynı düzen içerisinde verilmedikleri, karışık bir şekilde sıralandıkları için meydana gelen leff ü neşr, gayr-i müretteb (=müşevveş) bir leff ü neşr olmuştur. Leff ü neşri oluşturan sözcükler aynı zamanda aralarında tenâsüb ilişkisi de olan sözcüklerdir.