Diksiyon Eğitimi: Söyleyiş – Diksiyon – Fonetik
Diksiyon Eğitimi: Söyleyiş – Diksiyon – Fonetik
Güzel ve etkili konuşmada diksiyon (söyleniş-telaffuz-pronounciation) yani seslerin doğru çıkarılması son derece önemlidir. Fonetik bilgisi seslerin çıkarılışını inceler. Diksiyon ise buna ek olarak daha geniş bir kapsamda, ses organlarının doğru sesleri çıkarabilecek şekilde eğitilmeleri üzerinde odaklanır. Bu yönüyle diksiyon önemli ölçüde fonetiğe dayanır. Ancak biz bu bölümde konunun fonetik yönü üzerinde ayrıntılı durmayacağız.
Türkiye’de seslerin çıkarılmasında yörelere göre farklılık vardır. Ancak güzel seslendirmede daha çok İstanbul ağzı esas alınır. Seslerin gerektiği gibi çıkarılabilmesi için ses aletlerinin gırtlaktan başlayarak dil, dudaklar, çene ve buruna kadar tüm ses aletlerinin eğitilmesi gerekir. Bu çerçevede aşağıda çeşitli alıştırmalar yer alacak.
Alıştırmaları yaparken ses çıkışlarını netleştireceğiz. İyi boğumlanma yani heceleri netleştirerek seslendirebilmek için dudak tembelliğini ortadan kaldırmamız gerekir. Sesleri ses organlarını abartılı kullanarak çıkaralım. Aşağıdaki Belgelik dört bölümden oluşmuştur: Birinci bölüm ses organlarının eğitimine ilişkin alıştırmalar; ikinci bölüm, sesli harflerin çıkarılışı; üçüncü bölüm sessiz harflerin çıkarılışı ve kullanımını anlatmaktadır. Dördüncü bölüm ise sesli ve sessiz harflerin cümle içinde karışık şekilde kullanımına ilişkin alıştırmalardan oluşmaktadır.
Bu alıştırmalarda verilen örnek cümle veya hecelerin bıkmadan ısrarla tekrar tekrar seslendirilmesi gerekir. Bu çalışma sürdürüldükçe seslerin ağızdan akarcasına çıkmaya başladığını, başlangıçtaki zorlanma veya tutukluğunortadan kalktığını göreceksiniz.
Diksiyon sesin güzel çıkmasını ve sözlerin doğru seslendirilmesini amaçlayan sanatın adıdır. Diksiyon bu yönüyle ses ve söz üzerinde odaklanmıştır. Sözün içeriğinin kodlanması yani etkili iletişim diksiyon sanatının dışında kalan bir konudur. Ancak konu üzerinde oluşturulan eserlerde bir karmaşanın mevcut olduğunu da itiraf edelim.
Bu öğeler söyleniş-fonetik, boğumlanma, vurgu, durak ve ulamadan oluşmaktadır.
- Fonetik seslerin doğru çıkarılmasıyla ilgilenen bir alandır.
- Boğumlanma, seslerin birbiri ardına tam ve tok şekilde kaybolmadan çıkarılması alanıyla ilgilenir.
- Vurgu, söylemedeki monotonluğun kırılmasını sağlayan, her dilde kendine özgü gelişen bir telaffuz konusudur.
Yazı noktalaması ve duraklarıyla konuşma noktalaması veya durakları birbirinden farklı olabilmektedir. Durak bölümü, bu sorunun çözümünü amaçlamaktadır.
- Ulama çalışmalarına gelince, bu çalışmalar kelimeler arasında uyumlu geçişler sağlamayı amaçlamakta ve dilin doğal kurallarından yararlanmaktadır.
SÖYLEYİŞ-FONETİK
Söyleniş bölümünde sesli ve sessiz harfleri ayrı ayrı inceleyeceğiz. Türkçe’de 8 adet sesli ve 21 adet sessiz harf vardır. Sesli harfleri “ünlü”, sessiz harfleri de “ünsüz” kelimesiyle tanımlayacağız.
Türkçe’mizdeki ünlüler “a, e, ,ı, i, o, ö, u, ü”den oluşur.
Ünsüzler ise “b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z” den oluşur.
Söyleniş bölümünde ünlü ve ünsüz harflerin fonetiğini öğreneceğiz. Aşağıda konular hem anlatılmış hem de gerekli alıştırmalar birlikte verilmiştir.
ALIŞTIRMA: FONETİK
Ünlüler
A
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (a) vardır. Bunlardan biri (kalın a) diğeri de (ince a) dır. Her iki (a) bazen uzun, bazen kısa okunabilir. Bu iki (a) yı söylerken birbirinden ayırt etmek için (ince a) nın üzerine şu (^) işareti koyarak gösterelim.
Kalın A
Şu şekilde söylenir: Dil doğal duruşunu değiştirerek ortaya doğru biraz yükselir, dudaklar hareketsiz, yanaklar gevşek ve çeneler açık. aaa aaaa aaaa
- Elâlem ala dana aldı ala danalandı da biz bir ala dana alıp aladanalanamadık.
- Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğini. Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar.
İnce A
(Kalın a) ya oranla daha ileriden söylenen bir ünlüdür. Dilimize geçen yabancı kelimelerden gelmiştir. Bu kelimelerin başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek:
- lâla, lâstik, hâl. hâlbuki, lâf, lâkırdı, lâle, lâl, kâse, lâle, lânet, lâzım, kâzım, kâtip gibi.
- Lâla lâtif lâleli lâmbasını lâcivert lâke lâvabodan nâzik, nâdide şefkâte verdi.
Uzun A
Bunu da (â) şeklinde gösterelim :
Örnek:
- Nâne, nâdir, nâme, câhil, câhit, seyahât, sâdık, sâbit, kâtil, nâzik
- târih, mâvi, hâttâ, hârf, dikkât, şefkât, kabahât, sıhhât, nâmus, nâne, nâsihat
E
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (e) vardır. Bunlardan biri (açık e) diğeri de (kapalı e) dir. Bu iki (e) yi söylerken birbirinden ayırt etmek için (kapalı e) nin üzerine şu (´) işareti koyarak (açık e) den ayıralım.
Açık E
(Açık e) şu şekilde söylenir: Çeneler (a) ünlüsünde olduğu gibi, dil ileri doğru yükselir. Kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek:
- Eş, sen, sene
- Edebi edepsizden öğren.
- Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.
- Evlinin bir evi, evsizin bin evi var.
- Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
- Sen dede ben dede bu atı kim tımar ede.
Kapalı E
(Kapalı e) şu şekilde söylenir: dudak kenarları kulaklara doğru biraz yaklaşıp çeneler hafifçe sıkılır.
- Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceresindeki eti yedi.
I
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın arka kısmındadır. Dudakların köşesi kulaklara doğru açılır. Dil damağın arkasına doğru toplanarak dar bir geçitten havayı bırakır. Dilimizde (ı) ünlüsü kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek:
- Isı, ıslık, ılıcalı ıııı ııı ııııı
- Ihlamuru ısıt.
- Tıkır tıkır
- Mırıl mırıl
- Şıkır şıkır
- Yığın yığın,
- kıpır kıpır,
- gıcır gıcır,
- ıslak ıslak,
- pırıl pırıl,
- fırıl fırıl,
- zırıl zırıl.
İ
Şu şekilde söylenir: Çıkış noktası damağın ön kısmındadır. Dudakların köşesi kulaklara doğru açılır, dil damağın iki yanına dayanarak dar bir geçitten havayı bırakır. Kelime başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek:
- İz, dil, izci iii iiiii iiiii
- İki dinle bir söyle- iki el bir baş içindir.
Dilimizde süresi uzun olan (i) lere rastlanır:
- İcat, biçare, bitap, bitaraf, veli, fenni, fiziki, cani, hayati, nihai, fuzuli, deruni
O
Konuşma dilimizde kalın ve ince olmak üzere iki ayrı O vardır.
Kalın O
Çeneler açık, dudaklar birbirine yakındır ve ağız içi yuvarlaktır. Kelime başlarında sık rastlanır.
Örnek:
- Ot, ova, ocak, olmak, ordu, oda, orman, ortak, bando, banyo, biblo, bono, fiyasko, tango, solo, fono, foto, radyo, stüdyo, şato, tempo, vazo, Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. oooo oooo ooo
İnce O
Biraz daha ileriden daha az yuvarlak yapılarak söylenir.
- Lobutları loş locasında notalıyan normâl lort losyoncusunun lokantasında nohutları lokumlarla karıştırdı.
Ö
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. dudakların alt ve üst köşeleri birbirine yaklaşıp ağız küçük bir yuvarlak gibi olur. (ö) ünlüsü çoğunlukla kelime başında bulunur.
Örnek:
- öbek, öc, ödenek, ödünç, ödeşmek, ödev, öfke, öğrenmek, öğrenim, öğretim, öğünmek, öğüt, ökçe, öksürük, örs
- Ölenle ölünmez.
- Ölüm kalım bizim için.
- Önce düşün. sonra söyle.
- Öfkeyle kalkan zararla oturur.
U
Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki (u) vardır. Bunlardan biri (kalın u) diğeri de (ince u) dur.
Kalın U
Çeneler açık, dudaklar birbirine iyice yaklaşık ve ağız tam bir küçük yuvarlak olur.
Örnek:
- Uç, ucuz, uçak, uçurum, uykucu, ulu
- Unkapanı uğradığı uğursuzluktan upuzun uzandı.
İnce U
(Kalın u) ya oranla daha ileriden söylenir. Ünlüsü çoğunlukla yazıda (ü) ünlüsü ile gösterilir.
Örnek:
- Rûya, rûzgâr, hûlya, gûya, lûzûm, lûtfen, lûgat, nûr, nûmara, Nûri, Gûya
- Hûlya rûyasında Lûtfi´ye nûmaralı nûtuk söyleyerek lûtfetmiş.
Ü
Çeneler ve dil (açık e) ünlüsünde olduğu gibidir. Dudakların alt ve üst köşeleri birbirine iyice yaklaşır ve büzülür. (ü) ünlüsüne dilimizde kelime başında, ortasında ve sonunda sık rastlanır.
Örnek:
- Üç, üçgen, üçlü, üçüz, üflemek, ülker, ülkü, ün, ünlem, ünlü, üreme, ürkek, ürpermek, üzüm, üstün, üşenmek, ütü
- Üzüm üzüme baka baka kararır.
- Ülker üzüntüden üzüm üzüm üzüldü.
- Ürümesini bilmeyen köpek, sürüye kurt getirir.