Ali Şir Nevai Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Ali Şir Nevai Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri
Ali Şir Nevai (d. Herat, 1441 – ö. 1501, Herat)
Ali Şîr Nevâî, Türkçeyi yüksek bir sanat dili halinde işlemeye çalışan, bu görüşü savunan ve Türk diline değer kazandıran üstün bir bilgin ve devlet adamıdır.
1441’de Herat’ta doğdu. Babası Timur’un meliklerinden Sultan Ebû Said’in veziri Kiçkine Bahşi idi. Ali Şîr Nevâî’nin ilk eğitimini babası verdi. Daha sonraki eğitimine Horasan ve Semerkant’ta devam etti. Sultan Hüseyin Baykara ile okul arkadaşı idi.
Sultan Hüseyin Baykara, Herat’ta yönetimin başına geçince, Ali Şîr Nevâî’yi önce mühürdar yaptı. Daha sonra vezirlik görevine tayin etti.
Görevi sırasında bol bol kitap okumak, ilim çevreleriyle sohbet etmek ve araştırma yapmak imkanı bulan Ali Şîr Nevâî, bir süre sonra İstifasını Hüseyin Baykara’ya sunduysa da kabul edilmedi. Aksine Esterebad Valiliği’ne tayin edildi. Ali Şîr Nevâî, valilik görevinde fazla durmadı ve 1490 yılında ayrıldı.
Ali Şîr Nevâî’nin ailesi çok zengindi. Onun için devletten hiç maaş almadığı gibi devlete yardım da etti. Ali Şîr Nevâî topluma ve insanlığa hizmet etmekten büyük sevinç duyardı. Bu düşünceden hareketle çeşitli vakıflar kurdu.
Valilik görevinden ayrıldıktan sonra bilim ve sanat konularında yoğunlaşan Ali Şîr Nevâî, 1501 yılında doğduğu şehir olan Herat’ta vefat etti.
Ali Şir Nevai’nin Edebi Kişiliği
Şiirlerini Türkçe ve Farsça yazan Ali Şîr Nevâî, Arapçayı da çok iyi öğrenmişti. Meşhur ilim adamlarından Molla Cami, onun şiir arkadaşlarındandır.
Kaşgarlı Mahmut‘tan sonra Türk diline en büyük hizmet eden kişi olarak tanınan Ali Şîr Nevâî, Muhâkemetü’l-Lügateyn adlı kitabında Türkçe ile Farsça’yı karşılaştırarak pek çok yerde Türkçe’nin üstünlüğünü savunmuştur. Ali Şîr Nevâî, bu kitabını Türkçe’yi bırakarak eserlerini Farsça verenlere ithafen yazmıştır. Ali Şîr Nevâî, Türkçe yazdığı şiirlerinde Nevâî, Farsça yazdığı şiirlerinde ise Fanî mahlaslarını kullanmıştır.
Ali Şîr Nevâî’nin dördü Türkçe, biri de Farsça olmak üzere beş ayrı divanı vardır. Türkçe divanlarının genel adı Hazâinü’l Maânî‘dir. Türkçe divanlarını, Garâibü’s-Sağîr, Nevâdirü’ş Şebâb, Bedâyiü’l-Vasat ve Fevâidü’l-Kiber adları altında yazmıştır.
Beş mesnevisinden meydana gelen Hamse’si ile Türk edebiyatının ilk hamse yazarı Ali Şîr Nevâî’nin divanlarından hariç 18 ayrı eseri daha vardır.
Bunlar sırasıyla şunlardır:
Hayretü’l-Ebrâr, Ferhat ve Şirin, Leyla ve Mecnun, Seb’a-i Seyyârem, Sedd-i İskender, Lisânü’t-Tayr, Muhâkemetü’l-Lügateyn, Mecâlisü’n-Nefâis, Mîzânü’l-Evzân, Nesâimü’l-Mehabbe, Nazmü’l-Cevâhir, Hamsetü’l-Mütehayyirîn, Tühfetü’l Mülûk, Münşeât, Sirâcü’l-Müslimîn, Tarihu’l-Enbiyâ, Mahbûbü’l-Kulûb fi’l-Ahlâk, Seyfü’l-Hâdî ve Rekâbet-ü’l-Münâdî.
Ali Şîr Nevâî’nin eserleri hem yazıldıkları devirde, hem de daha sonra bütün Türk dünyasında zevkle okunmuş, pek çok ünlü Türk şairi onu örnek almış, ona övgü yazmıştır. XV. yüzyılda yaşamış büyük Osmanlı Şairi Ahmet Paşa, XVI. Yüzyılda yaşamış ve Azeri lehçesiyle yazmış ünlü Fuzûlî, Ali Şîr Nevâî’den etkilenmişlerdir.
Bir çok Osmanlı aydını, bu arada Yavuz Sultan Selim, Nevaî’nin hayranı idiler. XVIII. yüzyılda büyük divan şairimiz Nedim bile Ali Şîr Nevâî dilinde (Çağatay lehçesinde) şiirler yazmıştır.
Türkiyeli pek çok şair Ali Şîr Nevâî’nin şiirlerine nazireler söylemişlerdir. Bu tesir Tanzimat sonrasında bile kendini göstermiş, Ziya Paşa‘nın Harâbât adını taşıyan üç ciltlik antoloji eserinde Ali Şîr Nevâî’nin şiirlerine önemli bir yer verilmiştir.
Günümüzde yayınlanan bütün edebiyat tarihlerinde de Ali Şîr Nevâî, ilmi, irfanı, sanatı, Türkçülüğü ve olumlu tesirleriyle övülür.
Ali Şir Nevai’nin Eserleri
- Hazâinü’l Maânî
- Garâibü’s-Sağîr
- Nevâdirü’ş Şebâb
- Bedâyiü’l-Vasat
- Fevâidü’l-Kiber
- Hayretü’l-Ebrâr
- Ferhat ve Şirin
- Leyla ve Mecnun
- Seb’a-i Seyyârem
- Sedd-i İskender
- Lisânü’t-Tayr
- Muhâkemetü’l-Lügateyn
- Mecâlisü’n-Nefâis
- Mîzânü’l-Evzân
- Nesâimü’l-Mehabbe
- Nazmü’l-Cevâhir
- Hamsetü’l-Mütehayyirîn
- Tühfetü’l Mülûk
- Münşeât
- Sirâcü’l-Müslimîn
- Tarihu’l-Enbiyâ
- Mahbûbü’l-Kulûb fi’l-Ahlâk
- Seyfü’l-Hâdî
- Rekâbet-ü’l-Münâdî
Muhakemet’ül Lugateyn
Ayrıca bakınız ⇒ Muhâkemet-ül-Lugateyn