Ahmet Özer Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Ahmet Özer Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Ahmet Özer (d. 19 Ocak 1946, Maçka) Şair-Yazar-Akademisyen.

19 Ocak 1946 tarihinde Maçka (Trabzon)’da doğdu. Trabzon Lisesi’ni (1964), Fatih Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü’nü (1967), Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli öğretim kurumlarında 29 yıl Türk Dili Öğretmenliği yaptı. Halen Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Yıllardır, Kıyı ve Bilkent 4 Mevsim dergilerinin sanat yönetmenliğini sürdürüyor.

İlk şiiri 1966 yılında yayımlandı. Şiirleri ve yazıları Doğrultu, Dönemeç, Düşün, Edebiyat 81, Evrensel Kültür, Güney, Hakimiyet Sanat, Karşı, Kıyı, Milliyet Sanat, Sesimiz, Somut, Temmuz, Türkiye Yazıları, Varlık, Yansıma, Yazko Edebiyat gibi çeşitli yayın organlarında yer aldı.

Ahmet Özer

Ahmet Özer’in Eserleri

Şiir:

  • Ayrı Beraberlikler (1981),
  • Günle Dokunan (1984),
  • Gecenin Kanayan Yerinden (1987),
  • Söyle Yüzüm Tanığımsın (1990),
  • Aşklar Yedeğinde Ömrümüzün (1993),
  • Aşkın Taçyaprağı (1998),
  • Sözümüz Vardı (2001).

Hikâye:

  • Çocuklar Varken (1995).

Deneme-İnceleme:

  • Onlarla Yaşadım (1995),
  • Yıldızlar Geceyle Gelir (1996),
  • Sarkaç (1998),
  • Sesimi Rüzgâra Verdim (1999),
  • Yüzün Yeryüzüdür ( 2000),
  • Bir Uzun Ölüm (derleme, 2002),
  • Sözün Kanatlarında (2002),
  • Yolcu Yolun Nereye (2004),
  • Bir Düşün Ardından (2005).

Gezi:

  • Atlastan Bir Yeryüzü (1996).

Sohbet (Söyleşi):

  • Sordum Söylediler (1996).

Biyografi:

  • Cumhuriyetimizin Korkusuz ve Coşkulu Şairi Şinasi Özdenoğlu / Yaşamı – Sanatı – Şiiri (Muzaffer Uyguner ile, 2000).

Ödülleri:

  • 1981 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü
  • 1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü Mansiyon
  • 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Kitabı Ödülü
  • 1998 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü
  • 2002 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü

Ahmet Özer’in Şiirlerinden Örnekler

BAKIŞI AŞKTI

ne çok güzeldin

yüzünden günboyu ırmaklar dökülürdü
haberin tam saatinde / akşamın indiği vakitte
düşlerimiz havalanırken rüzgarın uğultusunda
ıŞıltılı ipeğin telleri dokunurdu sesinde
dilinden türkçenin en güzel iklimi yansırdı
sözcükler soluk alırdı aynanın derinliğinde
binlerce görüntünün önünde
bakışın çınlardı seven bir yüreğin ömrüne.

çok güzeldin

bir masal aşkinı nasıl büyütürdün bilemem
bildiğim / güzel bir sesin akşamüstü
yağmur yağarken / okuduğum kitap anıların ellerinde
kapım açık / kuşların göç vaktinde
dilini günlerime serip bir orman yaratarak
sevgiden sözler bırakmaktı toprağa
‘seviyorum seni’ nakışıyla örülmüş.

ne güzeldin

bir yaşamın ortasındayken günlerimiz
isterdim sözlerin saman yoluna karışırken
bir denizin eteklerinden yıldızlara savrulmayı
uçuversen bir kapalı kutudan / uzandığım uçuruma
sözcüklere süt veren şiire dönüşürdün
koysam şarkıların en yalnız akşamına adım
dilime tuttuğum ışıkta bir gökyüzü olurdun
karın güzel yağışını anlatırken dünya
dizelerim kanardı birdenbire
tarihin mermerinin en ince damarında.

Ünlem, Temmuz Ağustos 2004

—————-

BULUTLARIN GEÇTİĞİ AKŞAM

bakırcılar çarşısına kar yağıyordu
uzun bir yolculuğun hüznünü giyinmiş yüzümle
akşamı kuşanan bir kente giriyordum
denizin sesinde eriyordu martı çığlıkları
yorgun ağaçlar bulvarında telaşlı anneler vardı.

yaşlı bir çınar yaslanıyordu bedestenin duvarına
tarihi kucaklayıp getiriyordu bu sinema afişi
bilekleri bağlı bir çocuğu götürüyordu jandarmalar
süzülen bir ışığın ardına takılan düşlerim
bir babanın yorgunluğunu alıyordu sedirdeki masadan.

buldum izini pilli bir radyonun tozlarında İstanbul şarkıları
kirazın yapraklarından kuzeyli bulutların geçtiği akşam
bir kanaryanın sesi yansıdı gramofona
köpük köpük suların çağları deldiği yerden
bir anne geceyi emzirdi bir masala dayayarak göğsünü.

bir ada mıydık neydik kendi denizimizin ortasında
göçer kuşların uzun soluklarını bıraktığı orman
alnımızın çizgileri karışır toprağın suya hasret yüzüne
eteklerine tırmanırız bir kadının anılarına yol alarak
bir rüzgarın ardı sıra akarız çekiç seslerine karışarak.

Ahmet Özer
Milliyet Sanat 1 Ağustos 2000 sayısı

————

BİR BAKIŞTA

ürktü içimdeki kuşlar
bir katar kanat sesi yıkadı
haziran göğünü
yüzün bir buluta giriyordu o an
boynunu vermiştin bir çağlayana
bir tutam kırmızı saç uçuşuyordu
karanlığın parmaklarından.

gövdemiz
bir alevin rüzgârında dört nala
sesimizi gezdiren meydanlar
bir güzelliğe açıyor yelkenlerini; heyamola.
Şimdi bize biçilmiş ömürleri yaşıyoruz
en güzel günlerimizi bırakarak ardımızda.

Ahmet Özer
Akatalpa Dergisi Kasım 2001 sayısı

———–
BİR KAPININ İKİ YÜZÜ

bir kapının bir yüzü gökyüzüdür
bir yüzünde ağıtı gizlidir tüm annelerin.

içerde biçilen sözcükler çınlar / süt kokan ağızdan
bir bebek uzun yolculuğuna çıkar uykunun ufkunda
sobanın parlayan alevleri resmini çizer yalnızlığın
içerde sözcüklerin masalları dokuyan sıcaklığı
seferberlik trenleridir cephede kalanları anlatan.

içerde begonyanın damarlı yaprakları bir haritayı
tamamlar
duvarda türküler içmiş bir saz salınır
akordlu telleriyle
mayıslardan fotoğraflar / yürüyen seslere yaslanmış
şiirler
saatin çalışkan yelkovanı / tembel akrep
kutsal kitabın çöl ikliminden sağılan sesi.

dışarıda çınarın dalları tarihle kucaklaşır
karanlığın ellerinden kurtulan güneşin bilge yüzü
dökülür kapının bir yüzüne
dışarda ayın karanlığı biçen ışığı / suyun kanayan
sesi
kuşların sokulgan uçuşları sirenlerin ürperten dişleri
korkuya teslim olmuş duvarlar.

gecesefaları yaseminlerle kolkola / bir buhurdandır.
düşlerimizi havalandıran
dışarda bir hüzün yeli dolaşır / parmakları
tokmakların tozlarında.

içerisi sevgiye akar sesimiz yettiğince
dışarısı hüzne sefer eyler düşlerimizi içerek.

Ahmet Özer
Dize Dergisi Kasım 2000 sayısı

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu