Serveti Fünun Dönemi Bağımsız Sanatçıları

Serveti Fünun Dönemi Bağımsız Sanatçıları

Serveti Fünun sanatçıları ile aynı dönemde yaşamasına karşın Serveti Fünun anlayışı dışında eserler veren sanatçılar da vardır.

Bu sanatçılar: Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasim‘dir.

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)

Servetifünun sanatçıları romanda Namık Kemal‘in edebi roman anlayışını devam ettirirken Hüseyin Rahmi Gürpınar, Ahmet Mithat Efendi‘nin başlattığı “halk için roman yazma” geleneğini sürdürmüştür.

Natüralizm akımının Türk edebiyatındaki başarılı temsilcilerinden olan sanatçının eserlerinde realizmin de etkisi görülmektedir.

• Romanlarında çevre betimlemelerine ve gözlemlere sıkça yer veren sanatçıya, İstanbul’un iç mahallelerini kişi, mekan ve dil yönünden bütün canlılığıyla, başarılı bir biçimde yansıttığı için sokağı edebiyata taşıyan yazar denmiştir.

• Okurlarını eğlendiren bir üslubu vardır. Toplum için sanat anlayışını benim­ser.

• Toplumsal eleştirilerini mizah yoluyla dile getirir. Bu yüzden eserlerinde anormal tiplere de yer verir. Romanlarında, hırslı, aptal, sapık, batıl inançlara kapılmış, cahil, züppe, Batı özentisi kişilere yer verir.

• Yanlış Batılılaşma, ruh hastalıkları, eski-yeni çatışması, aile içi geçimsizlikler, ahlak bozuklukları gibi konuları işlemiştir.

• Günlük konuşma dilini sade, akıcı bir üslupla kullanan Hüseyin Rahmi Gür­pınar’ın eserleri yazıldığı dönemin sosyal yaşantısı ile ilgili önemli ipuçları barındırır.

• Romanları teknik bakımdan başarılı değildir. Ahmet Mithat Efendi gibi olayın akışını kesip konuyla alakasız, gereksiz bilgilere yer verir.

• Çok sayıda eser veren sanatçının eserlerinin çoğu popüler roman özelliği gösterir. Yazıldığı zamanda büyük ilgi gören Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın romanları, edebi yönden pek başarılı değildir. Bu romanlar arasında en tanınmışları Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye ve Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç’tır.

Hüseyin Rahmi Gürpınar
Şık (1889)

Şık romanında, Batı’nın sadece giyim kuşamını ve hayat tarzını taklit etmekle Batılı olunacağını zanneden, alafranga yaşantıya hayranlık duyarken kendi toplumuna yabancılaşan, aptallık derecesinde saf bir genç olan Şatırzade Şöhret Bey’in Batılı görünmek hevesi yüzünden düştüğü gülünç durumlar anlatılmıştır.

Şıpsevdi (1911)

Şıpsevdi romanında Paris’ten döndükten sonra hayata bakış açısı değişmiş, Batı’nın hayat tarzına özenmiş ve gözünü para hırsı bürümüş olan Meftun Bey ve ailesinde meydana gelen değişimler ele alınmıştır.

Mürebbiye (1899)

Mürebbiye’de ahlak bozuklukları ele alınmıştır. Yaşlı ve emekli bir yüksek memur olan Dehri Efendi’nin, Fransa’da başarısız olup İstanbul’a gelen bir kadın olan Angel’i, torunlarının eğitimi için konağa getirmesi ile konaktaki er­keklerde yaşanan ahlaki bozukluklar anlatılmıştır.

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)

Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç, kültürlü ve zengin biri olan İrfan Galip’in Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı söylentileri üzerine mahalle­sinin kadınlarına bununla ilgili bir konferans vermesi ile başlar. Kendisine uygun Türk kızı olmadığını düşünen İrfan Galip’in amacı, seviyesini çok düşük bulduğu kadınlarla eğlenmektir. Ancak konferansı takip eden kadınlardan birinden aldığı bir mektup, bu uçarı gencin fikirlerini tamamen değiştirir. İrfan Galip, mektubun sahibi, yüzünü hiç görmediği Feriha Davud’a aşık olur. Evlilik teklifine aldığı yanıt ise alışılmışın dışındadır. Feriha Davud, İrfan Galip’in teklifini kabul eder ancak düğünün kuyruklu yıldızın dünyaya çarpacağı gece olmasını ister. Roman, yeni evlenen bu iki gencin saadetiyle sona erer.

Sanatçının hikaye ve roman dışında tiyatro türünde de eserleri vardır. Kadın Erkekleşince adlı tiyatrosu yayımlandığı dönemlerde, konusundan dolayı çok eleştirilmiştir. Hazan Bülbülü adlı tiyatrosu uzun tiratları ve sahne tekniğine aykırı biçimi ile oynanmaya elverişli değildir.

Eserleri:

  • Roman: Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye, Kuyruklu Yıldız Altında Bir izdivaç, İffet, Tesadüf, Metres, Nimetşinas, Gulyabani, Cadı, Utanmaz Adam, Defi Filozof, Sevda Peşinde, Kesik Baş, Kokoşlar Mektebi, Hakk’a Sığındık, Ben Deli miyim?, Kaynanam Nasıl Kudurdu?, İnsanlar Maymun mu?, Efsuncu Baba
  • Öykü: Kadınlar Vaizi, Katil Buse, Gönül Ticareti, Melek Sanmıştım Şeytanı, iki Hödüğün Seyahati, Eti Senin Kemiği Benim, Tülden İlk Çıkış, Meyhanede Hanımlar, Namusla Açlık Meselesi
  • Tiyatro: Kadın Erkekleşince, Hazan Bülbülü, Gülbahar Hanım
AHMET RASİM (1864 – 1932)

• Sanat yaşamını bağımsız bir biçimde sürdüren sanatçı, roman, öykü, tarih, gezi yazısı, sohbet, anı, fıkra, dil bilgi­si gibi pek çok türde eser vermiştir.

Türk edebiyatında fıkra türünün önemli temsilcisi olan Ahmet Rasim, II. Meşrutiyet’ten sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar ile birlikte Boşboğaz isimli bir mizah dergisi çı­karmıştır.

• Roman ve öykülerinde Ahmet Mithat Efendi ekolünü sürdürmüştür. Roman­ları teknik bakımdan başarılı değildir.

Sohbet ve fıkralarında yaşadığı dönemin bütün ayrıntılarını yansıtmıştır.

• Kısa, canlı cümlelere, yaygın ve güncel deyimlere dayanan arı bir İstanbul Türkçesi kullanmış, okuyucuları saran bir üslup oluşturmuştur.

• Servetifünun sanatçılarını gereğinden fazla Batıcı bulmuş ve eleştirmiştir.

• Öğrencilik yıllarında Zekai Dede’den müzik dersleri alan sanatçının, birçoğu günümüze ulaşan altmış civarında bestesi vardır.

Eserleri:

  • Fıkra: Eşkal-i Zaman, Muharrir Bu Ya, Şehir Mektupları, Gülüp Ağladıklarım, Cidd ü Mizah
  • Anı: Falaka, Gecelerim, Fuhş-i Atik, Muharrir-Şair-Edip
  • Gezi: Romanya Mektupları
  • Tarih: Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi
  • Roman: Askeroğlu, İlk Sevgili, Tecrübesiz Aşk
  • Öykü: Güzel Eleni, Meyl-i Dil, Ülfet, İki Günahkar
  • Monografi: İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi
  • Sohbet: Ramazan Sohbetleri

Serveti Fünun Edebiyatı

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu