İşlevsel Dil Nedir? Estetik Dil Nedir?
İşlevsel Dil Nedir? Estetik Dil Nedir?
Dilin gösterişten uzak, doğrudan fayda sağlamaya yönelik, belirli bir iletiyi aktarma amacında kullanılmasıdır. Günlük hayatımızda kullandığımız; kullanma kılavuzları, ilaç prospektüsleri, yasa ve yönetmelik metinleri, sözleşmeler, dilekçeler, reklam metinleri, gazete haberleri dilin bu amaçla kullanımına örnektir. Örneğin, bir dilekçe yazarken dil aracını kullanma amacımız sorunumuzu yetkili bir makama aktarmak, buna bağlı olarak da sorunumuza bir çözüm bulmaktır.
İşlevsel türlerle ilgili söyleyebileceğimiz özellikler şunlardır:
• Amaç ve iletinin ön planda olduğu türlerdir.
• İşlevsel türlerde nesnellik ön plandadır.
• İşlevsel türlerde amaç; bilgi vermek, bilgi almak ve iletişimi sağlamaktır.
• İşlevsel türler, kurallar silsilesi şeklindedir ve bu türlerin ilk yazarları belli değildir.
• İşlevsel türler hacim olarak küçüktür.
• İşlevsel türlerde genellikle belirli bir üslup ve dil kullanılır.
• İşlevsel türler daha çok resmi işlerde kullanılır.
İşlevsel yazılı anlatım türlerinin yanı sıra “estetik” başlığı altında değerlendirebileceğimiz yazılı anlatım türlerinin varlığından da söz edebiliriz.
Eskilerin bediiyat dedikleri “estetik” kavramını Türk Dil Kurumu (2005) şöyle tanımlar:
1- Güzel duyu, bedii, bediiyat.
2- Güzellik duygusu ile ilgili olan.
3- Güzellik duygusuna uygun olan
4- Güzelliği ve güzelliğin insan belleğindeki ve duygularındaki etkilerini konu olarak ele alan felsefe kolu, güzel duyu.” (Okay, 1998)
Roman, hikaye, deneme gibi yazı türlerinde işlevsel gayeden çok güzellik duygusunun birinci derecede öneme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Mimari, heykel, resim, müzik ile beraber güzel sanatların beş büyük dalından biri olan edebiyatta güzelliğin, estetiğin ön planda olması doğaldır. Çünkü edebiyatçıların maharetleri, isimlerini duyurmaları yapıtlarının estetik formları ile birebir alakadardır.
Halit Ziya’nın, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanlarının, Ömer Seyfettin’in Sait Faik Abasıyanık‘ın öykülerinin; Ahmet Rasim, Suut Kemal Yetkin, Nurullah Ataç gibi denemecilerimizin eserlerinin başarısı sadece dilimizi iyi kullanmalarında değildir; aynı zamanda eserlerini estetik potasında çok iyi eritmesini bilmişlerdir.
Mimari, heykel, resim gibi plastik sanatlar maddi malzemeye dayanır ve bu sanatlar yalnızca göze hitap eder. Müzik ise kulak içindir. Orhan Okay (1998: 15)’ın ifade ettiği gibi “zihni bir sanat” olan edebiyat ise sadece bir duyumuza hitap etmez. “Edebiyat sanatkarın iç dünyasından doğan ve orada ifadesini bulan mutlak zihni ve deruni bir sanattır.” (Okay, 1998: 16)
Yazılanları başkasına aktarmak, kendini okutmak, dinletmek gayesinde olan edebiyatın estetiği önemsemesi kaçınılmazdır. Mimaride fayda, estetiğin önünde yer alabilir; sağlamlık güzelliğin önüne geçebilir. Fakat zihni bir sanat olan ve zihinleri güzellik boyası ile kendine aşık etmek isteyen edebiyatın estetiği olmazsa olmazdır. Yazılı anlatımda estetik türler ile yazılı anlatımda işlevsel türlerin farkları üzerinden gidersek belki konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabiliriz.
Dilekçe, özgeçmiş gibi işlevsel türlerde amaç bilgi vermektir, sade bir dille hedeflenen gaye yazıya geçirilir. Estetik türlerde ise daha öznel ifadeler, farklı bir üslupla güzellik gayesi etrafında oluşturulur. Mehmet Akif‘in söylemek ile göstermek arasındaki farka işaret eden örneği burada hatırlanabilir.
“Bir fakirin sefaletini tarif ederek haline acındırmak için şöyle perişandır, böyle sefildir … Demektense o zavallının yuvasında merhametli bakışlara olanca çıplaklığıyla çarpacak ne gibi şeyler varsa onları gösterivermek çok daha düzgün ve güzel olur. Çünkü birinde söylüyorsunuz, birindeyse gösteriyorsunuz. Elbette görmek dinlemekten etkilidir” (Ersoy, 1912; aktaran: Akbaş, 2010: 125).
Estetik türlerde bilgi kuru kuruya söylenilmekten ziyade estetik bir haz çevresinde okuyucunun metnin çekilmesi suretiyle gösterilmeye çalışılır. Estetik türlerde işin içine edebi sanatlar girer, tasvire genişçe yer verilir: Sadece şiir türünü ele alsak dahi işlevsel türler ile estetik türlerin ne denli farklı olduğunu ifade edebiliriz. Yahya Kemal‘in ifade ettiği gibi “kalpten geçen bir hadisenin lisan halinde tecelli edişi” olan şiir özgünlüğüyle ön plana çıkarken dilekçe, özgeçmiş, resmi dilekçe gibi işlevsel türlerde kurallar, şablonlar bellidir.
Estetik dil kullanımlarında, dil aracının, amaç olarak kullanılması söz konusudur. Dilin bu kullanımında esas olan ne anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığıdır. Amaç, dili etkili ve yaratıcı bir biçimde kullanabilmektir. Şiir, roman, öykü, tiyatro, deneme gibi türler sanatlı dilin kullanımına örnektir. Elbette yazar ve şairler, eserlerini oluştururken yalnızca dilin etkililik ve yaratıcılık yanını kullandığını söylemek, bunun dışında halka aydınlatma amacında olmadıkları düşünmek eksik bir yargıdır. Ancak burada anlatmak istediğimiz bu dilin kullanımında öncelikli amacın estetik haz olduğudur.
Yazılı anlatımda estetik türlerin özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Güzellik, bediiyat duygusunun ön planda olduğu türlerdir.
• İşlevsel türlerdeki gibi nesnellik yoktur, öznellik ön planda.
• İşlevsel türlerdeki gibi amaç bilgi vermek değildir. Estetik haz gaye ‘ edinilir.
• Kurallar silsilesi olan işlevsel türlerin ilk yazanı, en ünlüsü bilinmezken, estetik türler şahıslarla özdeşleştirilir. Deneme ile Michel de Montaigne‘in, şiir ile Fuzuli‘nin özdeşleştirilmesi gibi.
• Estetik türler hacim olarak işlevsel türlerden daha fazladır.
• İşlevsel türlerde genellikle belirli bir üslup ve dil kullanılırken estetik türlerde böyle bir genellemeden söz edilemez.
• İşlevsel türler daha çok resmi işlerde kullanılırken, estetik türlerin böyle bir konumu yoktur.
Kaynak: Prof. Dr. Aziz Kılınç, Türk Dili, Yazılı ve Sözlü Anlatım