16. Yüzyılda Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı ve Temsilcileri

16. YÜZYILDA DİNÎ-TASAVVUFÎ TÜRK EDEBİYATI VE TEMSİLCİLERİ

XVI. yüzyıl Anadolu’sunda; Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatının, bu çeşit şiirlerinde Mevlâna ve Yunus Emre tesiri mevcuttu. Fakat bu edebiyatın, en bol ve en güzel şiirleri yine bu dervişler arasında, Yunus tarzının bir devamı hâlinde idi. Halk söyleyişinin ve hece ile ilâhî tarzının bu kuvvetli terennümleri ardı arkası kesilmeyen birtakım ses ve heyecan dalgaları hâlinde, memleketin her tarafına yayılıyordu.

Bu asrın tasavvuf şairleri arasında; Gülşenî tarikatının kurucusu Şeyh İbrâhim Gülşenî’nin; Melâmiyye-i Bayramiyye tarikatına mensup Ahmed-i Sârbân ve Halvetiyye tarikatı mensuplarından Vahib Ümmî (ölm. 1595) ve Ümmi Sinan’ın önemli yerleri vardır. Bu isimlere Şeyh Aziz Mahmud Hüdaî’nin üstadı ve Hacı Bayram Velî’nin müritlerinden Bursalı Muhyiddin Üftade (ölm. 1580), Seyyid Seyfullah Halvetî (ölm. 1601) ve İdris Muhtefî (ölm. 1615)’yi de saymak yerinde olur.

Ümmî Sinan (? – 1551) aruz ve hece ile söylediği ilâhîleriyle büyük şöhret kazanmış ve Halvetîliğin Sinaniyye kolunu kurmuştur. Hece ile şiirleri Yunus tarzının devamıdır. Bu asırda Bektaşi şairlerinden Şâh İsmâil Hatayî, Pir Sultan Abdal, Kalender Abdal, Muhiddin Abdal, Yetim Ali Çelebi, Askerî’yi anabiliriz.


Aziz Mahmud Hüdayi

Ayrıca bakınız-> Aziz Mahmud Hüdayi Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği


Vahib Ümmi

Ayrıca bakınız-> Vahib Ümmi Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği


Pîr Sultan Abdal

Pir Sultan Abdal, XVI. yüzyılın sonu ile XVII. yüzyılın başlarında yaşamıştır. O, Sivas’ın Yıldızeli kazasına bağlı Banaz köyünde doğmuş, Sivas’ta ölmüştür. Fakat onun doğum ve ölüm tarihlerini açık bir şekilde bilemiyoruz.

Pir Sultan Abdal’ın şiirlerinde; Allah, Hz. Muhanmmed, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve daha pek çok veliye olan derin bir bağlılık, İslamî ve Bâtıni inanışlarla kaynaşmış bir vahdet-i vücud halitası görülmektedir. Hatta bunlar, bir inançtan çok, bir iddia durumundadır. Yani onun bu ifadelerinde, dünya emelleri peşinde koşan ve isyan eden bir ruhun değişik ihtiraslarını da görmek mümkündür. Bu cümleden olarak o şiirlerinde; İslam dininin itikadî yönlerinden çok, bazı Bâtıni inanışları, hatta bazı İslamî bilgileri tebliğ etmek yerine, bağlı bulunduğu yolun prensiplerini işlemektedir. Dolayısıyla onun bu dini terminolojileri işleyişinin yanında, eserlerinde görülen bazı farklılıkların bulunması ise, halkın anlayabileceği üslupta bir yönüyle tasavvufa yüzeysel de olsa temas ettiğini göstermektedir. Ancak onun eserlerinde; İslam dininin itikat ve ibadete müteallik inanç sistemine dair olan terminolojileri kullanması, onun tasavvuf anlayışını biraz olsun belirtmekte ve özellikle kendi Batıni prensiplerini de ortaya koymaktadır. Bu sebeple onun bu tür belli başlı yaklaşımları, hemen hemen bütün manzumelerinde de görülmektedir.

Bilindiği gibi Pir Sultan Abdal; özellikle Alevî-Bektaşî inanışlarını ağırlıklı olarak işlediği manzumelerinde; Allah, Peygamberler, Melekler, Kitaplar, Dünya, Ahiret, Divân, Mizan, Sırat Köprüsü gibi itikadî kavramların yanı sıra, Hz. Ali, Ehl-i Beyt, On İki İmam, Tenâsüh vb. konular çevresinde de durmaktadır. Bu sebeple onun kullandığı araç ile varmak istediği amaç arasında bazen çelişkiler de göstermektedir ki, günümüzde onu isteyen grup istediği tarafa doğru çekip götürmektedir. Çünkü onda bazen isyancı bir ruh, bazen de toplumun sosyal konularına rahatlıkla eğilen ve onları acımasızca tenkit edebilen bir gücün bulunması, dinî bilgisini de bu sahada rahatlıkla kullandığını göstermektedir. Bu dinî bilgiler çerçevesinde bir yandan itikadî, ibadî, diğer yandan da tasavvufî konuları rahatlıkla eserlerinde işleyebilmesi dikkat çekmektedir.

“Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde kande çare bulayım
Meğer Şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer, gülden naziktir
Bülbüle cevr etme, güle yazıktır
Çok hasretlik çektim, bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar pâresi

Gel benim uzun boylu serv çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin, yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası

Pir Sultanım Abdal, yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık, muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir yolumuzun töresi” (Öztelli 1978: 218-219).


Kul Himmet

Ayrıca bakınız-> Kul Himmet Kimdir Hayatı Eserleri Şiirleri Edebi Kişiliği


Muhyiddin Abdal

Ayrıca bakınız-> Muhyiddin Abdal Kimdir Hayatı Eserleri Edebi Kişiliği

Kaynak: Prof.Dr. Abdurrahman GÜZEL, Türk Halk Şiiri

Benzer İçerikler:

Başa dön tuşu